Kobanê Davası: Toplumun yaşadığı sorunlara dair sözümü söyledim

  • 19:02 10 Mayıs 2022
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski PM üyesi Ayşe Yağcı, “Aktif siyaseti bıraktım ancak siyasete duyarlı bir Kürt, kadın ve sosyalist bir yurttaş olarak toplumun yaşadığı sorunlara dair sözümü söyledim” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 12’nci duruşması 6’ncı gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.
 
Verilen aranın ardından başlayan duruşma, HDP eski Parti Meclisi (PM) üyesi Ayşe Yağcı’nın savunmasıyla devam etti.
 
‘19 aydır kendimi anlatmaya çalışıyorum’
 
Yargılandığı diğer dosyada aleyhine tanıklık yapan Ali Erçek’in ifadelerine dair konuşan Ayşe, Ali’nin beyanlarını reddetti. Ardından tahliye talebinde bulunan Ayşe, “6-8 Ekim olayları ile ilgili herhangi bir bilgim yok. Tanıkların ifadesinde de benim hakkımda hiçbir beyan yok. 19 aydır tutuklu yargılanıyorum ve 19 aydır kendimi anlatmaya çalışıyorum. Birbirinden tutarsız ve soyut beyanlar üzerinden yargılanıyorum. Tanık Sami Baran’ın ifadelerinde de benim hakkımda hiçbir şey yok. Sadece Konyalı olduğumu ve ismimin Ayşe olduğunu bildiğini söyledi. Gizli tanık Ulaş’ın beyanları hakkında ise diyecek bir şey bulamıyorum artık. Yüzlerce kişi hakkında verdiği tutarsız ifadeleri var. Tanıkların kendi arasında da çok fazla tutarsız ifadeler var” dedi.
 
‘Tanık beyanları çoktan çürütüldü’
 
Tanık Ali’nin ifadelerini okuyan Ayşe, “Baran ve Erçek’in belirttiği isimler ve tarihler çok farklı. Tanık Ulaş ise 2013 ve 2015 yılları arasında bir dönemde KCK yöneticiliği yaptığımı söylemiş ancak belirli bir tarih vermemiş, tamamen soyut bir beyan. Ben sadece bu tanıklar yüzünden tutukluyum ancak onların beyanları çoktan çürütüldü” diye belirtti.
 
‘Toplumun yaşadığı sorunlara dair sözümü söyledim’
 
Bir dönem HDP’de PM üyesi olarak görev aldığını ve HDP’nin 2013’teki kongresinden 30 Mart 2014’teki yerel seçimlere kadar siyasette olduğu bilgisini veren Ayşe, “Sonrasında ise kendi isteğimle ayrıldım. 2014’teki HDP Genel kongresinde de yer almadım. Aktif siyaseti bıraktım ancak siyasete duyarlı bir Kürt, kadın ve sosyalist bir yurttaş olarak toplumun yaşadığı sorunlara dair sözümü söyledim. Tutukluluk gerekçemde kaçma şüphem olduğu yönünde ifadeler var. Benim kaçma şüphem yoktur. Eğer öyle olsaydı 6 yıldır çoktan Avrupa’ya gitmiştim. 6 yıl boyunca sadece ziyaret amaçlı akrabalarımın yanına gittim ve bir kaç kez vize başvurum oldu. Bunların dışında pratiğe geçen bir girişimim olmadı. İşe gitmek için uyandığımda evim basıldı ve gözaltına alındım. Ardından ise tutuklandım. Bütün bunların göz önünde bulundurulmasını istiyorum” diyerek tahliye talebinde bulundu.  
 
Tanığa ulaşılamıyor
 
Ardından söz alan avukat Cemile Turhallı Balsak, Tanık Ali Erçek’e ulaşılamadığını belirterek, “2011’de hazırlanan iddianameden sonra 2-3 yıl kadar Erçek’e ulaşılamadı. Bunun yanında müvekkilim o dosyadan tahliye oldu. Bu nedenle bu kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendirilemez” dedi.
 
‘Sadece gizli tanıklara göre mi hareket edeceksiniz’
 
Mahkemenin verdiği tutuk devam kararlarına sürekli olarak itiraz ettiklerini hatırlatan Cemile, “Hala Baran’ın fi tarihinde emniyette verdiği ifadesi doğrultusunda tutuk devam kararı veriyorsanız 1 buçuk yıldır bu mahkeme boşuna devam ediyor. Hiçbir muhakeme yürütmemişsiniz demektir. Tanıklar birçok kişi hakkında beyanlarda bulunmuş ancak Yağcı hakkında elle tutulur hiçbir beyan yok. Açık tanığı bu salonda hep beraber dinledik ve somut hiçbir şey söylemedi. Buna rağmen sadece gizli tanıklara göre mi hareket edeceksiniz” diye sordu.
 
‘Toplanacak bir delil yok’
 
AYM’nin Rıza Barut kararını anımsatan Cemile, gizli tanık beyanlarının esas alınamayacağını ifade etti. Cemile, “Gizli tanık müessesesi kullanılmaya ve her yöne çekilmeye açık bir konu. Sizin de bu tanıklara bu kadar itibar etmemeniz gerek. Dosyada karatılacak bir delil yok. Bu ihtimali egale etmemiz lazım. Sunulan kaçma şüphesi konusunda da müvekkilim açısından somutlaşabileceği hiçbir durum yok. Kaçma şüphesini Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne dayandırmaya çalışıyorsunuz. Müvekkilim 4 yıl boyunca oradaki mahkemenin verdiği adli kontrol tedbirlerini bir kez bile olsun ihlal etmemiş. Kaçmayacağını çok somut olgularla ortaya koyuyoruz. Bizim açımızdan toplanacak bir delil yok. Bu nedenle müvekkilim hakkında bir an önce tahliye kararı verilmesini talep ediyoruz. Tahliye kararı verilmeyecekse bile adli kontrol uygulanarak tahliye edilmesini talep ediyoruz” dedi.  
 
‘Gönül Ekinci’nin bebeğini biz nasıl düşürdük?’
 
Ardından söz alan HDP Eski Milletvekili Nazmi Gür, yargının siyasallaştığına vurgu yaptı. Bağımsız bir yargıdan söz etmenin mümkün olmadığını söyleyen Nazmi, iddianamede sadece azmettirici olarak yer aldıklarını ifade etti. Nazmi, “Bizi azmettirme dışında başka bir suçla yargılayamazsınız. Azmettirici olduğumuza dair ise bu dosyada en ufak bir delil yok. Ancak siz bize olayların faillerine sorulmasın gereken soruları bize soruyorsunuz. Hakkımızda çocuk düşürtme iddiası bile var. Ey iddia makamı söyleyin; Gönül Ekinci’nin bebeğini biz nasıl düşürdük? İddia makamının sunduğu bütün belgeler boş” şeklinde konuştu.
 
Mahkeme başkanından absürt soru
 
Savunmasının ardından mahkeme başkanı Nazmi’ye “Gaziantep’teki gösteriler sırasında korkan Gönül Ekinci’nin çocuğunu düşürmesi hakkında bir bilginiz var mı? Çocuğu düşürtenleri tanıyor musunuz?” diye sordu. Nazmi ise cevaben, “Böyle bir iddianamede bu tür sorulara maruz kalmamız bizi utandırıyor. Ben nasıl bilebilirim çocuğun nasıl düştüğünü? O süreçte Ankara’dayken nasıl bilebilirim Gaziantep’teki çocuğu kimin düşürttüğünü. Bu suçlamaların dosyaya konulmasının tek sebebi vardır. HDP’yi küçük düşürücü suçlarla kriminalize etmek ve toplum önüne bu suçlamaları koyarak bizi küçük düşürmek” dedi.  
 
Mahkeme başkanının Nazmi’ye “Sorduğum soruya neden alınıyorsunuz” diye sormasına avukatlar tepki gösterdi.
 
Savcıdan tutuk devam yönünde mütalaa
 
Savunmaların ardından mütalaasını açıklamak üzere söz verilen iddia makamı, siyasetçilerin yargılandıkları suçlamalar ve Kobanê protestoları üzerine hatırlatmalar yaptı. İddia makamı, “Sanıkların üzerine atılı suçlara ilişkin kuvvetli suç şüpheleri olduğu sabittir” dedi. Müşteki-tanık beyanları ve bilirkişi raporlarının yanı sıra siyasilerin kaçma şüphesi olduğunu yineleyen iddia makamı, tutuklama taleplerinin orantılı olduğunu, koşullarda değişiklik olmadığını, atılı suçların önemi nedenleriyle adli kontrol taleplerinin yetersiz kalacağını belirterek siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamı yönünde mütalaa sundu.
 
Ardından duruşmaya 12 Mayıs’a kadar ara verildi.