Kobane Davası: Kayyımlar kadın özgürlükçü paradigmayı hedef aldı

  • 19:06 28 Nisan 2022
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda savunmasını sürdüren Zeynep Ölbeci, kayyımların esas amaçlarından birinin de kadın kazanımlarını yok etmek olduğuna vurgu yaptı. Zeynep, kayyım politikasıyla kadın özgürlükçü, ekolojik paradigmanın hedef alındığına işaret etti.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 12’nci duruşması, 3’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
 
Duruşma, verilen aranın ardından Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci’nin savunmasıyla devam etti.
 
Kadınlar evlere gönderilmek istendi
 
Savunmasında, kayyımların yerel yönetimlerde kadın kimliğini ortadan kaldırmak istediğine dikkat çeken Zeynep, erkek egemen devletin kayyımlarla kendisine yeni görevlendirmeler yaptığını belirtti. Zeynep, “Cenazeler için araç bile vermediler. Bir araya gelen kadınlara cinsiyetçi işbirliği dayatıldı. Kayyım kadınları işten çıkardı ve evde oturmaları için çalıştı. Kayyımlar erkeklerin kadınlar üzerindeki planlarını ortaya çıkarmıştır. Mahallelerdeki karakol inşalarıyla kadınları militarizmle karşılaştırmış, kendi sistemleriyle cinsiyetçi kurumlar oluşturmaya çalışmışlardır. Bizim belediyelerimiz şeffaflardı. Farklı kimliklere sahip yereldeki kadınlar, yönetimde aktif olarak yer almışlardı. Kadın politikalarını dile getiriyorlardı ve uyguladılar. Şimdi ise kayyımlar, belediye çevresini beton duvarlarla örmüşlerdir. Çevresini asker ve polislerle kapatmışlar” dedi.
 
Aktifleşen kadına tahammül edilemedi
 
Zeynep, kentlerin kayyımlar eliyle talan edildiğini ifade ederken, kadın kurumlarında danışmanlık desteği alan kadınların ise bilgilerine el konularak teşhir edildiğinin altını çizdi. Zeynep, “Uluslararası sözleşmelere taraf olan Türkiye, bir yandan da kadınların can güvenliklerini yok saymıştır. İktidarın kadınlar hakkındaki politikaları cinsiyetçi bir bakışın ürünüdür. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyette bütün toplumsal alanlarda aktifleşen kadınlara tahammül edemediler. 15 Temmuz’dan sonra gelen OHAL’in ardından kadın eşbaşkanlar tutuklandı. Kayyımlar kadın politikalarına saldırdı” şeklinde konuştu.
 
İstanbul Sözleşmesi
 
İstanbul Sözleşmesi’ne dair Danıştay’da gerçekleşen duruşmayı hatırlatan Zeynep, “Mahkemeye katılan arkadaşlarımı destekliyorum. Bir gecede bu Sözleşme’den çekilme kararı alan anlayışı kınıyorum. Bugün burada kadınların mücadelesi büyük bir önem taşıyor. İstanbul Sözleşmesi, tüm ülke için büyük bir kazançtı. Bildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihindeki en büyük kazanımdı. Ülkenin dışarıdaki izlenimi açısından da önemliydi. Erdoğan çıkıp konuşurdu, ‘Biz kadına şöyle değer veriyoruz’ diye. Ancak bir gecede kadına vermiş olduğu değeri çok rahat biçimde geri çekti. Bu da kadına değer vermediğini sadece o dönem ona ihtiyacı olduğu için öyle konuştuğunu gösteriyor. Amacına ulaştıktan sonra imzayı geri çekti. Bu yaklaşımı kınıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
 
Leyla Qasim’ın adı kaldırıldı
 
Zeynep, savunmasında devamla şunları dile getirdi: “Kayyım politikalarına karşı duran kadınlar elde ettikleri mevzileri kaybetmemek için sonuna kadar direndi. Kayyım politikaları, kadınların mücadelelerine karşı baskı ve zor kullanarak mevzileri yok etmek istedi. Bu süreçte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı kadın kurumlarında çalışanları işten çıkarttı, çalışmaları durdurdu. Bütün çalışmalar Aile ve Toplum Daire Başkanlıklarına bağlandı. Erkek memurlar, kadın kurumlarının başına geçirildi. Van’daki kayyım, dairelerde çalışan kadınların tamamının bir erkeğe bağlı olmasını dayattı. Kadın örgütünün ismi ve kadın ismiyle açılan parkların ismi değiştirildi. Piran’a atanan kayyım da sokakların isimlerini değiştirdi. Leyla Qasim, diktatör Saddam tarafından katledilen Kürt bir kadın. Onun ismini taşıyan parka, bir asker olan Hacı Osman Ayyıldız’ın ismi verildi.
 
Kadın merkezinden Kuran kursuna!
 
Bismil’e atanan kayyım, Nujin Kadın Merkezi’ni evlendirme dairesine çevirdi. Batman’daki bir kadın merkezi ise halkla ilişkilere bağlı bir kuruma bağlandı. Van’daki Rojin Kadın Merkezi, şu anda çocuklara Kuran kursu veren bir kurum haline dönüştürüldü. Edremit kayyımı, kadın merkezinin başına bir erkek tayin etti. Taybet Ana adındaki kreşin adı değiştirildi ve sonrasında kapatıldı. Şiddete maruz kalan kadınların merkezleri ve sığınma evleri kapatıldı. Bu kurumları, özgürlükçü alanlara doğru götürmek isteyen DBP’li belediyeler, bu merkezlerde kadınlara kendi ekonomik bağımsızlıklarını kazandırmak için çalışmalar yaptı.”
 
Mahkeme başkanından engelleme
 
Bu cümlelerin ardından mahkeme başkanı tarafından “faile ve fiile ilişkin savunma yapın” sözleriyle savunması kesilen Zeynep, “Beni kadın çalışmalarıma dair burada tutuyorsunuz. Ben de bunları anlatıyorum. Daha önce de söyledim, size göre değil kendime göre savunma yapacağım. Benim bu dosyayla ne alakam var, başkana soruyorum. 3-4 kez gözaltına alındım. Bir gün bile bana Kobanê Davası’yla ilgimi sormadılar. Benim bu dosyayla alakam nedir? Bunun cevabını söylerseniz ben de ona göre savunmamı yaparım” dedi. 
 
Avukattan mahkeme başkanına: Tanığa neden müdahale etmediniz?
 
Ardından söz alan Avukat Ali Bozan, “Dün de müvekkilimin iki kere sözü kesildi. İddianamede müvekkilimle ilgili sadece gizli tanık beyanları mevcut. Bir gizli tanık yüzünden 1 yıldır tutuklu. 3 bin 530 sayfalık iddianamede müvekkilimle ilgili yarım sayfalık bir bölüm var. Bu süre içerisinde mahkeme heyetinin evrakları incelemesi mümkün değil. Savunmayı sürekli kesmeniz iddianameyi doğru düzgün okumadığınız anlamına geliyor. Tanık Kerem Gökalp’e neden müdahale etmediniz” diye sordu.
 
Kayyımlar neden kadınlardan ve barıştan korkuyor?
 
Zeynep, savunmasına kaldığı yerden devam etti: “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan 400 kişilik kadın yurdu, kayyım tarafından boşaltıldı ve misafirhaneye dönüştürüldü. Batman’da kadınlar için yapılan spor kompleksi, kayyım tarafından genel spor alanı olarak değiştirildi. Kadınların özgün alanları ellerinden alındı. ‘Sınırsız Yaşam’ adındaki kadın projesi, kayyım tarafından durduruldu. Acaba bu uygulamaların topluma ya da devlete ne faydası var, anlamadım. Kızıltepe’ye atanan Ahmet Odabaşı adındaki kayyım, kadınlar için faaliyete geçirilmiş fitness salonunu Kuran kursuna dönüştürdü. Van kayyımı, kadın hizmet müdürlüklerini kapattı ve Maya adındaki kadın yaşam merkezinin faaliyetlerini durdurdu. Kadın ve toplum ekonomisini korumak için ya da barış ve kadın güvenliği için kurulan kurumların hepsi kapatıldı. Bu kayyımlar neden kadınlardan ve barıştan korkuyor? Bu da AKP merkezindeki politikalara bağlıdır. Onlar barışı sevmez.” 
 
Kürtçe vurgusu
 
Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyımın İştar Kadın Merkezi'nin kurum çalışmalarını durdurduğunu hatırlatan Zeynep, çok dilli çocuk bahçesinin de kayyım tarafından değiştirildiğini hatırlattı. Zeynep, “Biz diyoruz ki, Kürt dili karşısında büyük bir tahammülsüzlük var. Dün sormuştum. Dil uygarlık belirtisi midir? Eğer uygarlığın gücü zorbalıksa, biz bu uygarlığı istemeyiz. Ben bazen düşünüyorum, Türk sistemi neden Kürtleri sevmiyor? Sanki Osmanlı İmparatorluğu’nu İngilizler değil de biz dağıttık. Onların  dağıldıysa bizim de dağıldı, dört parçaya ayrıldı. Düşmanlar biz değiliz, İngilizlerdir. Türkiye’de bugün her yerde İngilizce kurs açabilirsiniz fakat Kürtçe açamazsınız. Ülkede milyonlarca Kürt var ama açamıyoruz. Bunu isteyenlere de ‘bölücü’ diyorlar. Ben bundan dolayı kendi dilimle savunma yapıyorum” ifadelerini kullandı.
 
Bu esnada salonda kesilen elektrikler ve kopan SEGBİS bağlantısı nedeniyle, duruşmaya 10 dakika ara verildi.
 
‘Kayyımlarla demokrasiye darbe vurulmak istendi’
 
Verilen aranın ardından Zeynep, savunmasına devam etti. Zeynep, DBP’li belediyelere atanan kayyımların aynı zamanda kadın özgürlükçü, ekolojik paradigmaya karşı da atandığını vurguladı. Kayyımlarla demokrasiye darbe vurulmak istendiğinin altını çizen Zeynep, kadının özgürlüğünü amaç edinmiş belediyelerin kadın çalışmalarının kriminalize edildiğine değindi. “Muhalif kadınlara karşı tahammülsüz yaklaşım ve karşısındaki mücadele göz önündedir” diyen Zeynep, AKP’nin anti demokratik ve savaş politikalarını kadınlar üzerinde uyguladığının altını çizdi ve “Seçme ve seçilme hakkını ayaklar altına aldılar. Demokratik değerlere zorba bir şekilde müdahale etti. BDP ve HDP belediyeleri kadın çalışmalarını kurumsallaştırmaya çalıştı ancak kayyımlar bunları yok saydı. İlçe ve merkezlerde 43 kadın merkezi kapatıldı. Erkek şiddetine karşı hizmet ve bilgilendirme sistemini öne çıkardık ve gelişim kaydetmiştik ancak bu da kayyımların hedefi haline geldi. Kayyımların AKP’ye olan sadakati ortadadır. 2016’daki kayyımların atanmasıyla birçok kadın eşbaşkanımız tutuklandı” diye ekledi.
 
Zeynep, sonrasında tutuklanan kadın belediye eşbaşkanlarının isimlerini saydı.
 
Ardından kapatılan kadın merkezlerinin isimlerini okuyan Zeynep, şunları paylaştı: “İçişleri Bakanlığı tarafından atanan kayyımlar sonrası eşbaşkanlarımız görevinden uzaklaştırıldı. Yerel seçimlerden sonra ise 3 Büyükşehir, 5 şehir, 33 ilçe, 7 belde belediyesi olmak üzere 48 belediye eşbaşkanımız görevinden uzaklaştırıldı. 31 Mart 2019’dan bugüne kadar 79 eşbaşkanımız gözaltına alındı. 19’u kadın olmak üzere 39 belediye eşbaşkanımız tutuklandı. Hala 2’si kadın 8 eşbaşkanımız zindanlarda tutulmaktadır. 2019 seçimlerinden sonra atanan kayyımların kadın kazanımlarına karşı saldırıları sonucu belediyelerdeki 43 kadın müdürlüğü pasifize edildi ya da kapatıldı. Kadın müdürlükleri çatısı altında verilen eğitimlere de saldırılar oldu. Kayyımlar, özgün kadın kurumlarını yok etti. Kadın düşünce ve fikirlerine göre kurulan kurumlar ve kadın koordinasyonu ile kurulmuş kurullar, kadının güçlü bir biçimde yerel yönetimlerine katılması için kuruldu. Kayyımlar ise bunlar dağıttı ve eril sistemi dayattı. Belediye çatısı altında kadının ekonomik çalışmalara katılmaları adına istihdam alanları açıldı fakat bunlar da kayyımlar tarafından kapatıldı.”
 
31 Mart seçimleri
 
2016’da atanan kayyımlar tarafından kapatılan kurumların, 2019 seçimlerinde yeniden seçilen HDP’li yönetim tarafından tekrar oluşturulduğuna işaret eden Zeynep, “Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında bir çalışma yürütüldü. Kayyım tarafından feshedilen kadın merkezleri yeniden kuruldu. Kadın daire başkanları atandı. Buna bağlı müdürlükler oluşturuldu. Kadın müdürler atandı. Kadın koordinasyonları kuruldu. Bu çalışmaların amacı belediyelerde alınan kararlarda kadınların rollerini almasıydı. İlçe belediyelerinde de kadın komisyonları kurulması için görevlendirmeler yapıldı. 2 ayda 10 bin kadına ulaşabilecek hedef doğrultusunda bir proje başlatıldı. Kayyım döneminde projeleri durdurulan kadın meydanları yeniden başlatıldı.”
 
Zeynep, savunmasına yarın devam etmek istediğini belirterek ara istedi. Ardından mahkeme başkanı, siyasetçi Ayşe Yağcı’yı, kendisine yönelik Diyarbakır Başsavcılığı tarafından hazırlanmış başka bir iddianame nedeniyle savunma vermeye çağırdı. Ayşe, avukatının duruşma salonunda olmaması sebebiyle savunmasını daha sonrasında vermek istediğini belirtti.
 
Duruşmaya yarına kadar ara verildi.