Danıştay Savcısı, Sözleşme'nin feshi kararının iptalini istedi

  • 15:41 28 Nisan 2022
  • Hukuk
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi davasında konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı vekili Emre Topal, Sözleşme'den geri çekilmenin hukuka uygun olduğunu savundu. Mütalaasını açıklayan Danıştay Savcısı ise kararın iptal edilmesini talep etti. Mahkeme başkanı davaya dair kararını daha sonra yazılı olarak tebliğ edeceğini söyledi.
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan 10 davaya dair Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görülen duruşma AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatlarının savunmalarının ardından savunmalara karşı son beyanların alınmasıyla sona erdi. Cumhurbaşkanı vekili Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal savunma yaptı. Yazılı savunma verdiklerini hatırlatan Emre, sözlü savunmasını da elindeki kâğıtları okuyarak yaptı.
 
Cumhurbaşkanı vekilinden ‘fesih’ savunması 
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi engellemediğini öne süren Emre, “Anayasamız ve 6284 sayılı kanun ve konuyla ilgili diğer mevzuatların uygulanmasına önemle özen gösteriliyor. İptali istemiyle sunulan dilekçelerin çoğu Türk hukuku ve milletlerarası hukuka hakim olmayan özensiz birbirinin kopyası dilekçelerdir. Cumhurbaşkanı kararının hükmünde İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından feshedildiği ifade edilmiştir. Fesih kavramı eleştiri konusu olmuştur buna açıklık getirelim. Anlaşmaları sona erdirmenin birden fazla hususu var. Karar hukuka uygun alınmıştır. Uluslararası hukukta sözleşmelerin sona erdirilmesi çok yönlü olup teknik açıdan sözleşmeden çekilmesini anayasada düzenlemenin tercih edilen bir durum değildir. Fesih suretiyle de sona erdirilebilir. Çok taraflı anlaşmalarda fesih suretiyle sona erdiren ülke bakımından bağlayıcı olmakta. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi hakkında da fesih bildirimiyle sona erdirilmiştir. Fesih kelimesinin kullanılması bu tür sözleşmeler için uygundur” diye savundu.  
 
‘Anlaşmaların sona erdirme yetkisi yürütmededir’
 
Dava dilekçelerindeki iptal talep gerekçelerine dair Emre, “Anayasa’da aksi belirtilmedikçe anlaşmaların sona erdirilmesi yetkisi yürütmeye ilişkin bir konudur. Anayasa maddeleri ve uygulama birlikte değerlendirildiğinde ülkemizce imzalanan bir sözleşmenin hükümleri iç hukukta bağlayıcı hale gelmektedir. Bahse konu sözleşme bakanlar kurulu kararı ve cumhurbaşkanının onayıyla yürürlüğe girmiştir. Adı geçen sözleşmenin ülkemiz bakımından feshedilmesi için 6251 sayılı kanun yürürlükten kaldırılması gerekmiyor” şeklinde konuştu. 
 
Cumhurbaşkanlığın düzenlediği ve düzenleyemediği alanları anlatan Emre, Sözleşme'nin feshedilmesinin hukuka uygun olduğunu savundu. Venedik Komisyonu tarafından hazırlanan raporun bağlayıcılığının olmadığını savunan Emre, “Cumhurbaşkanımızın aldığı kararları Avrupa Konseyi ve Venedik raporları üzerinden sorgulamıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Yaşamımızla eş değerdir’
 
Savunmaya dair söz alan Avukat Oya Aydın Göktaş, “İdarenin her türlü işleme denetlemeye tabidir. Davalı taraf ısrarla Cumhurbaşkanın kararını Anayasa’daki sessizliği lehine yorumlayarak Cumhurbaşkanın kararını doğru olduğunu savunuyor. Anayasadaki sessizliği, yürütme organında tek taraflı bir kişinin bir yasayı kaldırmasını kabul etmiyor.  Söz konusu Cumhurbaşkanı kararnamesi zaten  Anayasaya aykırı olduğunu söylüyoruz. Dayanak gösterdikleri kararda milletlerarası usul ve esaslara ilişkin. Uluslararası hukukta çok fazla sona erdirme yöntemi vardır ama biz kelimelere takılmıyoruz. Biz bu sözleşmeler arasında çok açık bir ayrım olduğunu söylüyoruz. Cumhurbaşkanı kararını savunurken, Meclis’in uygun bulma yetkisini veren değerini küçülmektedir. Bu yetkinin bu kadar küçümsenerek teknik sorun gibi algılanması kabul edilmez. Bu kanun bizim yaşamımızla eş değerdir, bütün kanunları Cumhurbaşkanı yayınlar. Resmi Gazete’den sonra yürürlüğe girer. Yasama, yürütme, yargı yükü erkini kabul eden, hiçbir devlet böyle teknikçe durumu kabul etmez” dedi.
 
‘Herkes yargı denetimine tabi’
 
Emre Topal’ın Venedik Komisyonu’na dair savunmalarına ilişkin ise Oya, “Anayasadaki sessizlik, ‘parlamentonun kararına gerek yoktur’ diye anlaşılamaz. Venedik Komisyonu da bizim yaptığımız tespiti yapıyor.  Türkiye’de herkes tüm işlem ve eylem nedenlerinden kaynaklı yargı denetime tabidir. İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken Türkiye aile davalarında arabuluculuğu getiremiyordu çünkü İstanbul sözleşmesi buna izin vermiyordu. İstanbul Sözleşmesi bizim aracılığımızla uygulanmaya devam edecek” sözlerini kaydetti. 
 
'Meclis’e sormadan çekilemez’ 
 
Emre Topal’a “Sözleşmeleri çevirirken yanlış çevirmeyin” diyerek sözlerine başlayan Avukat Hülya Gülbahar, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye dair kısımda Türkçe karşılığı fesih değil çekilmedir. Çok taraflı sözleşmelerde fesih değil çekilme söz konusudur. Sadece Anayasa’nın 90’ıncı maddesine açık sadece buna baksak bile yeterli. Kanunlarda değişiklik getiren her kanun Meclis’ten geçmesi gerekiyor. Bu nedenle 6251 sayılı sözleşmeyi  kanunun da yürürlükten kaldırılması gerekiyor. Bu durumda onay kanunun kabul edildiği Meclis’e sormadan sözleşmeden çekilemez” dedi. 
 
‘Anayasanın verdiği tek yetki onay yetkisi’
 
Hukuk Profesörü Serap Yazıcı da davalının yaptığı savunmalara katılmadığını kaydetti. Türkiye’nin ulusal hukuku ile ilgili bir konuyu tartıştıklarını belirten Serap, “Türkiye taraf olduğu bir uluslararası sözleşmeden çekilebilir mi çekilmez mi? Tabi çekilir ama usule uygun çekilir. Ancak hiçbir yargı ve makam yorum yoluyla kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullanamaz. Anayasa Cumhurbaşkanı’na uluslararası sözleşmelere dair tek bir yetki vermiştir o da onay yetkisidir. Anayasa’nın açıkça tanımadığı bir yetkiyi Cumhurbaşkanı kararnamesi tanıyamaz” sözlerine dikkat çekti.  
 
‘Öğrencim böyle bir yanıt verse sıfır verirdim’
 
Cumhurbaşkanı avukatını kasteden Serap,  “25 yıla yakın süre içinde ders vermiş bir hukukçu olarak eğer bir öğrencim bu soruya böyle yanıt verirse sıfır verirdim” dedi.
 
Diyarbakır Barosunu temsilen söz alan Avukat Aslı Pasinli de davalı vekilinin savunmasına dair, “İdari işlemin şekil yetki ve amaç bakımından sakat olduğu bu ifadelerden çok net anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Allah kimseye inanmadığı kağıtları okutmasın’
 
TBB Başkan Yardımcısı Avukat Sibel Suiçmez, “Davalı yanın beyanları bizim için sürpriz değil hiçbirini kabul etmiyoruz. Davalı vekilinin dilekçemizi yeterli bulmaması haddi değil. Allah kimseye inanmadığı kâğıtları okumayı nasip etmesin” dedi. 
 
Söz alan davalı vekili Fatma Turan Taşdemir mahkeme heyetine, “Alkışlara dahi müsaade ettiniz ama biz konuşurken ‘kısa kesilmesini’ istediniz. Bu bizi üzdü” dedi. Fatma, Sözleşme'nin iptali istemiyle ilgili talebin reddine karar verilmesini istedi.
 
Savcı: Karar iptal edilsin
 
Ardından Danıştay savcısı mütalaasını açıkladı. Savcı, kararın iptali yönünde karar verilmesini istedi. Savcının mütalaası salonda alkışlarla karşılandı.
Davalı vekilleri ise savcılığın görüşüne katılmadıklarını ve davanın iptal edilmesini istedi. Mahkeme başkanı davaya dair kararını daha sonra yazılı olarak tebliğ edeceğini söyledi. 
 
Duruşma, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları ile sona erdi.
 
Kanuna göre 30 gün içinde gerekçeli kararın yazılıp taraflara tebliğ edilmesi gerekiyor.