Kobanê Davası: Devlet de hükümet de Abdullah Öcalan’ın samimiyetini gördü

  • 18:11 7 Nisan 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - HDP’nin çözüm sürecinde barış için uğraştığını belirten HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Abdullah Öcalan barış için uğraştı, samimi olduğunu devlet de hükümet de gördü” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması yedinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor.
 
Kadınların ezgileri salondan duyuldu
 
Duruşmada verilen aranın ardından tutuklu siyasetçi kadınlar tutulduğu nezarette “Diren ha Diyarbekir diren. Direnmektir sana can veren” parçasını seslendirdi. Tutsak siyasetçi kadınların duruşma başlayana kadar seslendirdikleri ezgiler, salondan duyuldu. 
 
Duruşma verilen ara ardından heyetin gelmesiyle başladı. 
 
Propagandadan dava finans sağlamadan ceza!
 
Ardından Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata söz aldı. Rahatsız olduğunu, Kovid-19 testi yaptığını o nedenle söz hakkı alarak salondan ayrılacağını belirten Ayla, tanık beyanlarına ilişkin konuştu. Ayla, “Keşke bizler de SEGBİS salonunda hazır olduğumuzda tanık beyanını almaya başlasaydınız. Biz istediğimizde SEGBİS’e alınmıyoruz. Bir eleştiride bulunmak istiyorum tanık beyanına dair heyete. Tanık Kerem Gökalp dinlenirken siz ve Savcı Bey pür dikkat dinlediniz. Tanığın anlattıklarına ‘Bunun dosyayla ne alakası var’ demediniz. Ama bizim savunmalarımıza bu yönlü hep müdahale ediyorsunuz. Terörizmin finansı’ demiştiniz. Bana daha önce propagandadan Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davadan ‘örgütün finansından’ ceza verildi. Hakkımda ‘terör finansından’ açılan bir dava yok propagandadan açılan bir dava vardı ama propagandadan ceza veremediler diye ‘örgütün finansından’ ceza verdiler. Bu da bir kumpastır. Çok açık söylemeliyim ki bu davadan da beraat edeceğim” diye belirtti.
 
‘Yürütme yargıya açık talimat vermiş’
 
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim’deki sürece dair ayna tuttuğunu hatırlatarak, “Yeter ki görmek isteyin her şey çok açık” diyen Ayla tanık ifadelerine dikkat çekti. 12 Şubat 2021’de AYM’de yapılan bir başvuruya dair Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Komisyonu tarafından verilen cevabı okuyan Ayla, “Yürütmenin ‘6-8 Ekim’deki tweet ile yaşanan olayların, HDP ve PKK’nin açıklamasının şiddet olaylarını tetiklediği söylenmelidir’ diyor. Açık açık yargıya ‘söylenmelidir’ talimatı veriyor. Orada da AYM sağolsun ‘söylenebilir’ demiş. Ama yürütme organının fezlekesi noktası, virgülüne iddianameye alınmış. Bunlar kayıtlı şeyler. ‘Söyle’ demiş. Yüksekdağ kararında da aynı şeyi tekrar etmişler ve AYM ‘söylenebilir’ demiş” diyerek, rahatsızlığı nedeniyle duruşma salonundan ayrıldı. 
 
‘Kamuran Yüksek siyasetçiydi’ 
 
Ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş savunmasına kaldığı yerden devam etti. “Kamuran Yüksek siyasetçi arkadaşımız, ben Kobanê’ye heyet halinde giderken yanımdaydı” diyerek, Kamuran’ın da yanlarında olduğuna dair o güne ait fotoğraf karesini gösteren Selahattin, “Tanık Kerem Gökalp’in Kamuran Yüksek’i tanımadığını söylemesi yalan olduğunun göstergesidir” dedi. Selahattin, Kamuran’ın yaptığı açıklamalara dair fotoğrafları göstererek, “Bunun gibi yüzlerce fotoğraf, kamuoyuna yansıyan açıklamaları var. Kamuran Yüksek örgütten talimat getiren kişi değil, uzun yıllar siyasette bulunan bir siyasetçiydi” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ön yargılarınızı bir kenara bırakarak dinleyin’
 
Savcının iddianameye bir tek cümleyi cımbızlayarak kendisi ve arkadaşlarını suçladığını belirten Selahattin, “Ama hem benim hem de sonrasında partili arkadaşlarımızın, politikamızın nasıl tutarlı olduğunu kayda geçmek istiyorum. Hukuken, ahlaken, vicdanen dinleyin. HDP adına açıklamalarını varsa ön yargılarınızı bir kenara bırakın ya da vicdanen dinleyin. HDP’nin yaptığı açıklamaların örgüt talimatı ile yapılıp, yapılmadığı en azından bu aşamada önemlidir” diye konuştu. 
 
‘Açıklamalarda şiddetin iması yok’
 
Kobanê’den döndükten bir gün sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşme yaptığını kaydeden Selahattin, görüşme sonrası yaptığı açıklamayı okudu. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptıkları görüşmenin olumlu olduğunu ifade eden Selahattin, “Kobanê’de yaşananlardan olayı, bölgede Ortadoğu’da bir gerilim oluşmuştu. Olumlu adımlar atıldığını belirten açıklamalarla ayrıldım. Tanığın söylediği gibi, ne Kobanê ne de Başbakan ile yaptığım görüşme sonrası açıklamalarda şiddetin iması yok. Çözüm sürecini kurtarma, gerilimi düşürme yönlü yaptığım açıklamalardır. Partimizin politikasına dair açıklamalardır” şeklinde konuştu. 
 
Yaptığı açıklamaları okudu
 
Selahattin, barışa dair, silahların durdurulmasına dair parti politikaları ışığında yaptığı açıklamaları tek tek okudu.
 
Duruşmada 5 Nisan’da tanık Kerem Gökalp’i pür dikkat dinleyen savcı ve mahkeme heyetinde yer alan iki üye Selahattin’in açıklamaları sırasında bilgisayarlarıyla ilgilendi.
 
‘Sözlerim cımbızlandı’ 
 
Selahattin,  yaptığı açıklamalardaki “Hep birlikte direnirsek sesimizi duyurabiliriz” cümlesinin fezlekelere “Hendek, barikatlarda direnirsek ( … )” şeklinde cımbızlandığını söyledi.
 
‘Bu HDP heyeti barış için çalıştı’
 
Selahattin, barışa, silahların susmasına dair yaptığı açıklamaları okumasının ardından, “14 yıl boyunca dağda silahla dolaşmış bir kişi, pişman olmuş gelmiş, normal hayatına devam etmek istemiş savcı da bunu kabul etmiş. Eyvallah fakat 93 gün cezaevinde yatmış. Biz ise hala ithamlarla yargılanıyoruz.  Savcı Ahmet Altun bizi Kobanê olaylarının azmettiricisi olarak yargılıyor. Ama boyun eğmiyor, duruşumuzdan taviz vermiyoruz. Çünkü ilkeliyiz, ahlaklıyız. Bu HDP heyeti barış için, silahların susması için çalıştı. Bugün ise tutuklu. Mahkeme heyetiniz siyasi çıkar ilişkisine alet olmaktan imtina etmelidir” diye konuştu.  
 
‘Abdullah Öcalan barış için uğraştı’
 
Heyetin tanık Kerem Gökalp’in kendisi ve Kamuran Yüksek hakkında söylediklerinin açıkça yalan olduğunu görmesi gerektiğinin altını çizen Selahattin,  sözlerine şöyle devam etti:“ ‘HDP hiçbir şey yapmadı, barış için bir şey yapmadı’ dediler. Çok şey yaptık. Savaş kararı alınmıştı ve biz bir şey yapamadık, durduramadık. Biz çözüm sürecinde Kandil’de, İmralı’da, Ankara’da çözüm iradesini gördük. İnsanlar, askerler, dağdakiler çatışma istemiyor ama isteyenler var. Biz ilkeli ve ahlaklıyız, demokratik siyasetten yanayız. Bugüne kadar partimizin yürüttüğü politikalar budur. ‘İmralı’da tecrit kalksın’ demek budur. HDP, ‘İmralı ile görüşülürse silahlar susar’ diyor. Ben 8 defa heyetimiz 30 küsür defa İmralı’ya gitti. Biz HDP olarak Abdullah Öcalan’ın samimiyetini gördük. Abdullah Öcalan barış için uğraştı, samimi olduğunu devlet de hükümet de gördü. Hatta çok iyi hatırlıyorum ‘Hayattayken bu işi nihayete erdirmek istiyorum, bunun için herkes elinden geleni yapsın’ diyen bir kişi gördüm ben İmralı’da. Biz bu ülkede barış, eşitlik, huzur içinde yaşayacaksak ben orada oturan polisi nasıl düşman olarak görebilirim? Ama ‘Dağdakiler teröristtir, onlar benim düşmanımdır’ diyenleri de nasıl normal görürüm? Bugüne kadar hangi devlet yetkilisi asker, polis cenazelerinde bizim yaptığımız açıklamaları yapabiliyorlar? Aksine ‘Son kişi kalana kadar savaşacağız’ diyorlar. Biz şimdiye kadar şiddet olaylarının yanında olmadık.”
 
Tanık Gökalp’e dair tutanaklar istendi
 
Sonrasında söz alan avukat Kenan Maçoğlu, tanık Kerem Gökalp’in denetimli serbestlik ile ilgili ilk kararını ve Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden gönderildiğine dair tutanağın müzekkere yazılarak, dosyaya konulmasını istedi.  
 
Sibel Akdeniz’in Kayseri’ye gönderilmesi talep edildi
 
Avukat Maviş Aydın ise, davada tutuksuz yargılanan ancak başka bir dosyadan hükmü kesinleşen Sibel Akdeniz’in, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nden Sincan’a mahkeme için geldiğini ancak cezasının onanmasının ardından yattığı sürenin mahsup edilmesi halinde tahliye olacağını, işlemlerin hızlandırılması için Kayseri Bünyan Cezaevi’ne hızlı bir şekilde gönderilmesi yönünde ara karar kurulmasını talep etti. 
 
‘DAİŞ’e karşı sosyal medya çağrısı için yargılanıyoruz’
 
Ardından tutukluluk incelemesine dair söz alan HDP MYK üyesi Alp Altınörs, tutukluluk gerekçelerinin kalmadığını dile getirerek, “DAİŞ’e karşı sosyal medya çağrısı yaptığımız için yargılanıyoruz. Neredeyse ‘DAİŞ’e neden sessiz kalmadınız’ diye yargılayacaksınız bizi. Bu dava ile ilgili çalışan komiteler var. ABC123 birden bire geldi. Savcı yok, avukatlar yok, usulsüz bir şekilde dinlendi. İddia makamı yerine koyduğunuz için alelacele dinlediniz. O tanığın da beyanları duyumlarına göredir. Rivayet, dedikodu ve magazin yani… Biz magazinden yatıyoruz. ABC123’ün anlatımları Mahir’in anlatımlarını çürütüyor. ABC123’ün ifadelerine göre HDP MYK’nin çağrıdan haberi yok. Mahir MYK’ye suç yüklüyor, ABC123 MYK’nın haberi olmadığını söylüyor. Bu kadar çelişki ancak yalanla olur. Bunlar kumpası açıkça ortaya çıkarıyor” şeklinde konuştu.
  
‘Atadedeler Gülen Cemaati’yle özdeşleştirilmektedir’
 
HSK tarafından görevden alınan önceki mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın üyesi olduğu “Atadedeler örgütüne” dair de ifadelerde bulunan Alp, “Bu yapılanma Gülen Cemaati’yle özdeşleştirilmektedir. Ancak bu sadece bir ayağıdır. FETÖ tasfiyeleri ardından Süleymancılar, Hak Yol gibi oluşumlar devlet kurumlarına yerleştirilmiştir. Bunlar sızmamış, devletin kapıları açılmıştır. Atadedeler örgütünün 2020 yılında kurulduğunu, soruşturmanın da 2020 yılında başlatıldığı ortaya çıktı. Bahtiyar Çolak, sarayın talimatlarına dirençsiz olacağı için mi yoksa Atadedeler çetesinin üyesi olduğu için mi atandı?” diye sordu. 
 
Mahkeme Başkanı “6 Ekim 2014’de MYK oldu mu? Üye salt çoğunluğu sağlandı mı?” sorularını sordu. 
 
‘MYK’ya katılmayacaksam niye üye olayım?’
 
Alp, MYK toplantısına katıldığını, toplantıda Eş Genel Başkanlarının bulunduğunu hatırladığını belirterek, bu sorunun ısrarla sorulmasını eleştirerek, “Ahmet Altun partili savcı bunu çıkarması gerekirdi. Kimse size tek tek saymaz. Yasal bir partinin yasal kuruludur. Ben MYK’ya katılmayacak isem niye üye olayım? MYK üyesi, toplantıya katıldığından dolayı suçlanamaz. MYK’mıza başka kimse giremez. MYK üyesi olmayan giremez. Siz HDP’yi ne zannediyorsunuz? Biz MYK’ye seçilmek için Parti Meclisi’ne (PM) delege oylarıyla seçildik. Parti Meclisi’nde oylama yapıldı, MYK’ye seçildik. PM’nin MYK üyelerini görevden alma yetkisi vardır. Orada benim tanımadığım biri gelip oturduğunda sormaz mıyız, sanıyorsunuz? Nasıl bu kurgulara inanıyorsunuz. Gizli kapaklı organizasyondan söz etmiyoruz. Barajı HDP’ye aştıran o dönemin MYK’sıdır. Nerden bileyim hangi MYK’ye kim katıldı? Hatırlamak zorunda değilim. Hala 15 günde bir MYK toplantısı oluyor. Ben MYK üyesi olduğumdan zaruri sorun olmadığında katıldım” dedi. 
 
‘Bu kadar üzerinde tepindiğiniz ne var?’
 
Mahkeme başkanının, “6 Ekim 2014’te yayınlanan mesajı kim hazırladı? O cümleler, kelimeler kime aittir” şeklindeki sorularına da Alp, şöyle yanıt verdi: “Bunlar ABC123’ün yalanlarıdır. Protesto çağrısı bunda ne var? Bu kadar üzerinde tepindiğiniz ne var? Parti Meclisi’nin aldığı kararlar doğrultusunda toplantı yapıyoruz. Binlerce olayın akışında küçük bir damladır. Tersten bizde kendimize büyük bir şey atfetmiyoruz. O dönemde EMEP, SYKP, ESP, Komünist Partisi, CHP Gençlik Kolları birçok kurum ve kuruluş çağrı yaptı. HDP çağrı yaptı diye de ne bir cam kırıldı ne de bir şey oldu. Sessizce protesto yapıldı ve herkes dağıldı. Twitter tarihinde böyle bir tweet yoktur. Kitle imha silahı gibi bir tweet. Soma’da Maden cinayetinde sokağa çıkalım, tepkimizi gösterelim, demiştir. Enflasyon, 1 Mayıs, Newroz, 8 Mart’a sokağa çağırmıştır. Sokağı öyle bir öcü gibi görüyorsunuz ki sokağa çıkıldı mı bir şey olacak. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’ne de çağrı yapmıştır. Orada Eşbaşkanların çağrısı vardır. 1 milyon kişi sokağa çıktı. Bir kişinin burnu kanamadı. Hükümet Kobanê’ye koridoru açtı, iki çözüm süreci vardı; güvenlik güçleri bir gerçek görevini yaptı. 6-8 Ekim’de başka bir plan devreye konuldu ve bu da devletin içinde olan paralel devlet elleriydi. Heyetin İçişleri Bakanı ile yaptığı mesai var ama siz bunları dosyaya almıyorsunuz.” 
 
‘Çözüm görüşmeleri yapan PKK neden ayaklanma istesin’
 
“Yarın bir gün hükümeti de yargılayacaksınız herhalde” diyen Alp, Türkiye’nin Peşmerge’ye Kobanê’ye gidiş yolunu açtığını hatırlattı. Alp, “İncirliği ABD’ye açmadı mı? Madem ortada hiçbir şey yok, soykırım tehdidi yok, hükümet, dünya niye bu adımları attı. Uluslararası koalisyon niye oluştu? Koca bir iddianame yazılmış ‘iki terör örgütünün çatışması’ diyor.  Bizim derdimiz, tasamız soykırım tehdidi altındaki halka yardımcı olmaktı. Uluslararası topluma daha çok çağrılar yapılabilirdi IŞİD saldırılarını engellemek için. IŞİD saldırıları hiç olmamış gibi davranıyorsunuz. PKK zaten o dönemde Türkiye ile çözüm görüşmeleri yapıyor, çözüm tartışmaları yürütüyordu, neden bir ayaklanma çıkarmak istesin? Bu davanın derdi HDP’yi kapatalım, yok edelim. Kobanê’de durdurulmasaydı Urfa’da, Antep’te istemeyecek miydi? Biz o tweti atarak Türkiye halklarının da IŞİD tehlikesinden korumaya çalıştık. IŞİD Antep’te orada, burada çoluk çocuk katletmediler mi? Biz Türkiye’nin güvenliği için de çabaladık. Neredeyse Antep’te Urfa’da emirlik ilan edecek bir hale gelmişlerdi. Bu vahşeti durdurmak adına bir sosyal medya paylaşımı var. MYK toplantısı olmasaydı yine o açıklama yapılacaktı. Ani gelişmeler sırasında açıklamalar yapılır. 6 Ekim’de toplantı olmasaydı o tweti biz yine atacaktık. Amaç orada ses vermektir. 100-200 kişi sokağa çıkıp protesto etmekti amaç. Ne ilk ne de son sokağa çıkma çağrımızdı. Bir acil durum çağrısıydı. Demokratik acil durum çağrısı. MYK düzenli olarak toplanır, rutin olarak toplanır ve her bir MYK üyesi de bu toplantılara katılır. PM,  2 ayda bir MYK 15 günde bir toplanır. Parti tüzüğünü okursanız görürsünüz. Üzerinden 8 yıl geçmiş siz hala o tweeti tutturmuşsunuz. Ben beraat edeceğime inanıyorum ama hapiste yatıyoruz, beraat kararı alsak ne olur. Devlet bir gün gelecek ‘Pardon’ deyip bizi bırakacak ama biz yatmış olacağız. Yetsin artık bu zulüm, bu gaddarca tasavvur son bulsun” diye konuştu.
 
‘Bu işkenceye son verin’
 
Duruşma verilen aranın ardından tutsak HDP Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt’ün tutukluluğa dair beyanlarıyla sürdürdü. Duruşma da 4 ve 5 Nisan tarihinde dinlenen tanıkların beyanlarının duyumlardan oluştuğunu belirten Ali, “Arkadaşlarımız ifade vermeden tanık dinlenmesi zaten hukuksuzdur. Bellidir tahliye karşılığında HDP üzerinden ifade vermiş. Hikaye anlattı. Kendi özgürlüğü için başkalarına iftira atmayı, yorum yapıyor. 14 yıl örgütte kalmış, eline silah almamış orada akademik çalışma yapmış. Mahkeme periyodu büyük bir zulüm, tutukluluk tam bir işkenceye, peşin cezalandırmaya dönüştü. Ortada fail yok ama bizi azmettirme ile suçluyorsunuz. Faille azmettiricinin birlikte yargılanması gerekir ama böyle bir şey yok. Siz de belli ki baskı altındasınız. Siz de bunun altından kalkamazsınız. Tanıkların da bir şey söylediği yok. Hayali şeylerle burada tutuluyoruz. Delil karartma diye bir şey yok. Delil yok neyi karartacağım. Kaçma şüphesi hukuki değil. Bir yıldan fazladır hukuksuz bir şekilde tutukluyuz, bu işkenceye son verin” şeklinde konuştu. 
 
Ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava