Ayla Akat Ata: Partimiz ve kadınlar dimdik ayakta

  • 13:30 4 Mart 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunmasını sürdüren TJA aktivisti Ayla Akat Ata, suça konu “Kürdistan bu coğrafyanın parçasıdır” ifadesinin tarihsel bir gerçeklik olduğunu belirtirken, davanın sadece Kürtler ve HDP’ye değil aynı zamanda kadınlara karşı açılmış bir dava olduğunu vurguladı.  
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP)eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması,4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görülmeye devam ediyor.  
 
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, HDP eski milletvekili ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata’nın savunmasıyla devam etti. Savunmasının bu kısmında tutukluluk gerekçeleri üzerinden değerlendirmeler yapan Ayla, daha önce kendisi hakkında ifade veren gizli tanıkları ve birleştirilen dosyaları hatırlattı.  
 
‘DTK toplantı illegalize edilmeye çalışılıyor’
 
Diyarbakır’daki DTK toplantılarının illegalize edilmeye çalışıldığını belirten Ayla, sonuç bildirgelerinin kamuoyuyla paylaşıldığını aktardı.  Gizli tanığın kendisine yönelik “kadrolu örgüt mensubu” ifadesine değinen Ayla, “Tanık, örgütün Türkiye yapılanması içerisinde en düzeydeki örgüt mensuplarıyla ilişki içerisinde olduğumu iddia etmişti. Orada ismi geçenlerden Cihan Deniz 2008’de bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Partinin seçim komisyonundaydı. Nurettin Demirtaş ise partimizin genel başkanıydı. Anayasa çalışması yaptığım dönemde her kesimle her tartışmayı yaptım. Burada sayılan isimlerin çok daha üstünde isimle ilişkilerim vardır. KCK operasyonları sadece burada sayılan isimlere yapılmadı. KCK operasyonlarının hedefinde olmayan kimse kalmadı ki. Avukat, gazeteci, akademisyen… Kimle ilişki kursak KCK’den dosyası vardı zaten” diye ifade etti.
 
Tanığın parti adaylarının “talimat” ile seçildiği iddiasına da cevap veren Ayla, “Bu konuda en demokratik, en çoğulcu pratiği biz uyguluyoruz. Yine asılsız temelsiz iddialardan biri” dedi. 
 
Güney ziyaretleri
 
Gizli tanığın, “Ayla Akat Ata, özellikle 2009 yılından sonra Kuzey Irak’ta örgütsel toplantılara katılmıştır” iddialarına ilişkin konuşan Ayla, KCK operasyonlarının başlamasıyla birlikte Kürdistan Federal Bölgesi’nin ciddi bir göç aldığını ifade etti. Ayla, “İstihbarat gidenlerin isimlerine sahip. Kendilerinden isteyebilirsiniz. Sadece parti üyesi, yöneticisi olduğu için sürgün edildiler. Aileleri ise ‘sakın BDP temsilciliklerine gitmeyin’ şeklinde tehdit edildi.2009’dan sonra sıklaşan güney ziyaretlerimizin nedeni oraya sürgün edilen insanların durumlarıyla ilgilenmekti, destek olmaktı. Kürdistan Parlamentosu’nun siyasi misafirleri olarak ziyaretler gerçekleştirdik” diye konuştu. 
 
‘Barış diyen bizler tutuklandı’
 
Parti kapatmalarının, tutuklamaların ve diğer baskı araçlarının kendilerini engelleyemeyeceğini söyleyen Ayla, “Biz mücadelemize devam edeceğiz, özellikle kadın mücadelesi 3-5 yıllık bir mücadele değil. Biz, bin yıllardır savaşıyoruz. Kadın faaliyetlerimizin illegalize edilmesi bir yöntem olarak belirlenmiş. Birilerinin bu dosyayı siyasi çıkarları doğrultusunda yönlendirme amaçları vardı. Kadın mücadelesini de köreltmek istiyorlar. Ben içinde bulunduğum tüm kadın çalışmalarımın arkasındayım. KJA da diğer kurumlarımız gibi hedef alındı. Biz sadece ‘ne kuje’ dedik. Başka hiçbir şey demedik. Ama ne oldu? Barış diyen bizler tutuklandı” ifadelerini kullandı. 
 
DTK Konferansı’na AKP’liler de katıldı
 
DTK çatısı altında 2012 yılında parlamenter sistem tartışmaları yaptıklarını ve bu konuya dair  konferans düzenlediklerini aktaran Ayla, “Konferansa AKP’liler de katıldı. Orada Demokratik Cumhuriyet tartışmaları yaptık. Kürtlerin aslında ne istediğinin bir beyanıydı. Biz bu tartışmaları 2012’deyaparken, muhalefet partileri henüz yeni bu aşamaya geliyor” diye belirtti.  
 
‘Partimiz ve kadınlar dimdik ayakta’
 
Gizli tanık Ulaş’ın, Rosa kadın derneğinde örgütsel faaliyet yürütüldü beyanlarına dair, “Benim faaliyetlerim iki tane polisin anlatabileceği kadar basit değil. KCK operasyonları sırasında her ay 30-40 siyasetçinin evinden kurumlarından gözaltına alındığı bir süreç yaşadık ama ne oldu partimiz dimdik ayakta. Kadınlara binlerce operasyon yapıldı, kadınlar hala ayakta. Ne yapacağız, vaz mı geçeceğiz? Ulaş’ın iddialarına göre ben herkesi tanıyormuşum. Örgütün tüm kadrolarıyla iletişimim varmış. Nasıl bir örgütmüş bu. 40 yıldır savaşılarak bitirilemeyen bir örgütte herkes herkesi tanıyor” diyen Ayla, iddiaların gittikçe komikleştiğini söyledi. 
 
‘Siyasetçiyim toplumda gelişen her olguya dair fikrim var’ 
 
Attığı tweetlerin iddianameye konu olmasına dair “Ben siyasetçiyim. Toplumda gelişen her olguya, her duruma karşı bir fikrim var. Biz kendimizi bu çalışma içerisinde bulduk, emek harcadık. Tabii ki toplumsal konulara ilişkin tweetler atacağım” sözleriyle açıklayan Ayla, “Daha önce birleştirilen dosyalarımdaki tweetlerimin suç unsuru taşımadığı anlaşılmıştı ancak mahkemeniz benim bütün tweetlerimin yeniden çıkarılmasını, araştırılmasını istedi. Eğer gerekçe sadece bir tweet ise benim 2012’den 2019’a kadar olan tweetlerimin bu dosyada ne işi var” dedi.
 
‘Tweetlera yönelik kapsam dışı suçlamalar yöneltiliyor’
 
6-8 Ekim olayları sırasında attığı tweetlerin bu suçlamaların gerekçelerini hukuken oluşturamayacağını belirten Ayla, “Yapılan saldırgan yorumlar ve atılan tweetlerin karşısında atmosferi yumuşatmak amacıyla attığım birçok tweet var. Ben, ‘Kobane halkının yanındayım’ diye tweet atmışsam eğer suç varsa tek bir suç vardır: Toplantı yürüyüş yasasına muhalefet. Ancak burada bu kapsamın dışında bir suçlama var” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadınlara karşı açılmış bir dava’
 
Kadınların değişim dönüşüm gücü olduğunu söyleyen Ayla kadınların bedel ödemeye hazır olduğunu ve devletin de bunu bildiğini ifade etti. Dosyada kadın tutsakların erkeklerden fazla olduğunu belirten Ayla, bu davanın sadece Kürtlere ve HDP’ye yönelik bir dava olmadığını vurgulayarak“ Kadınlara karşı açılmış bir davadır” diye konuştu. 
 
‘Özerk Kürdistan’ın Demokratik Türkiye için ihtiyaç olduğunu söylüyorum’
 
Dosyaya delil olarak sunulan basın açıklamalarının suç niteliği taşımadığını ifade eden Ayla, “Dosyada yer alan basın açıklamaların tamamı basından alındı. Siz güvenlik şubeden tam metinlerini isteyin. Daha iyi anlaşılır. Dosyada ‘sözde haber’ tanımı kullanılmış. Benim açıklamalarımın tamamı haber niteliğindedir. Bir açıklamamda açılan ‘Ölümden değil yaşamdan yanayız’ yazılı pankart dosyama eklenmiş. Yaşamdan yana olmak suç mu? Açıklamada ‘Kürdistan bu coğrafyanın parçasıdır’ demişim. Bu dosyada Kürdistan’ın kurulmasını istediğim iddiasına gerekçe oldu. Orada bir ülke sınırından değil tarihsel bir gerçeklikten bahsettim, ki Kürdistan istesem zaten direk söylerim ama Özerk Demokratik Kürdistan’ın, Demokratik Türkiye için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu söylüyorum” dedi. 
 
‘Davadaki hiçbir mağdura maaş bağlandığını görmedim’
 
Kobane protestoları sırasında Batman’da öldürülen Emre Demir’e dair Batman Emniyeti tarafından savcılığa gönderilen “7 Ekim tarihli yasa dışı olaylar” konulu raporda, Emre’nin vurulduğu yere polisin geldiğini ve polisin öldüren kişinin asker olduğunu gördüğünü belirten Ayla, “Polis hiçbir şey yapmadan askeri birliğine teslim ediyor” dedi. Ayla, olayla ilgili olarak Emre’nin babasının ifadesini paylaştı: ‘Oğlum madde bağımlılığı tedavisi görüyordu. Bu nedenle Batman’a gönderdik. Oğlumun terörle bağlantısı yoktu ama ne olduysa oldu 6-8 Ekim’de öldürüldü. Benim oğlum belli gruplarla beraber yönlendirildi, kandırıldı. Demirtaş’tan şikayetçiyim. Oğlumun vefatı nedeniyle bize maaş başlanmıştır.’ Ben davadaki hiçbir mağdura maaş bağlandığını görmemiştim. İlk defa Emre Demir’in babasına bağlandığını gördüm” dedi. 
 
Ayla “Sivil askeri kim oraya götürdü, kim ateş ettirdi. Sivas’takiler, Maraş’takiler yaptı. Devreye konulan paramiliter güçler yaptı” diye ekledi.  
Duruşmaya ara verildi.
 

Etiketler:

kobanê dava