Kobanê Davası: HDP Kadın Meclisi, kadın örgütlerine bir kazanımdır

  • 16:59 1 Mart 2022
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunma yapan Ayla Akat Ata, “HDP, kadın hareketine, dünya kadın mücadelesine bir şey kazandırdı. Erkek egemenliğinin sürdüğü siyasette sadece kadınlardan oluşan bir grup kurdu. HDP Kadın Meclisini kurdu. HDP Kadın Meclisi, dünya kadın örgütlerine bir kazanımdır” diye belirtti.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 10’uncu duruşması 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor. 
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına HDP Ankara il ve ilçe örgütleri, HDP’li milletvekilleri ile çok sayıda avukat katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 
 
 Polislerin silahlı katılmasına yönelik itiraza ret 
 
Verilen aranın ardından dava avukatı Maviş Aydın’ın polislerin silahlarını açık bir şekilde göstermesi nedeniyle gereğinin yapılması yönünde heyete sunduğu dilekçeye dair ara karar oluşturan mahkeme başkanı, polislerin görevlerini yaptıklarını öne sürerek talebi reddetti. Mahkeme başkanının kurduğu ara kararda talebi reddetmeye gerekçe olarak duruşmada fotoğraf, video ve ses kaydı alınmasının polislerce tespit edilerek mahkemeye bildirildiğini öne sürmesi ve polislerin hukuk dışı bir eylemine rastlanılmadığını belirtmesi ise dikkat çekti.
 
Hakikat ve yüzleşme
 
Ardından Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, savunmasına kaldığı yerden devam etti. Türkiye’de darbeler tarihinin, İslami sürecin, milliyetçi hareketin, hakikat ve yüzleşmeye muhtaç olduğunun altını çizen Ayla, hakikat ve yüzleşme komisyonunun kurulmasının önemine işaret etti. Kayıp yakınlarının, çocukları cezaevinde olanların, çocuklarını yitirenlerin kendi derneklerini kurduğunu ifade eden Ayla, “Unutmayı da tercih edebilirsiniz, yüzleşmeyi de. Bir şekilde yüzleşmek gerekiyor. Bu mekanizmalar çok önemli ama bizim sürecimizde kurulmadı. Süreç üzerinde baskı kuracak bir mekanizmadan yoksundu. Bu mekanizmalar olsaydı belki taraflar bu masada daha uzun kalmaya ikna olabilirdi. Yine kolaylaştırıcı, arabulucu herhangi bir üçüncü aktör çözüm sürecinde yoktu. Oslo sürecinde vardı bu ama üçüncü göz olarak İngiltere vardı. Ve bu çok tartışıldı” şeklinde konuştu. 
 
Ayla sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Kürt tarafının özerk yerellere dayalı çoğulcu demokrasi, devlet ittifakının yerelleşmesi gibi tartışmaları vardı ama bu tartışma sonuca ulaşamadı. AKP’nin de gündemi farklıydı sadece Kürt hareketinin değil. Burada bireysel diyorum çünkü bize ‘Bakın Kürdüm diyebiliyor, Kürtçe konuşabiliyorsunuz. Size bu haklar verildi’ diyorlar. Ama bu yeterli değil. Bu hakların verilmesi demek bu hakların yasaklandığını itiraf etmek demek. 
 
Bu bir bedel ödeme süreci
 
AKP’nin yanında dinci-sağ hepsi yan yana. Yarın bir şey olsa itiraz edecek kimse kalmıyor. Bu bir bedel ödeme süreci. Hangi siyasetçi nasıl bir adım atacaksa bunun bedelini göz önünde bulundurması gerekiyor. Eninde sonunda konu güç ve iktidar paylaşımına geliyor. Bakın şu anda bütün belediyelerimize kayyımlar atandı. Erdoğan’ın kendisi belediye başkanıyken bir şiir okuduğu gerekçesiyle cezaevine girdi ve belediye başkanlığı düşürüldü. İl ve ilçelerde zaten vali ve kaymakamlar vardı ancak bir de belediyelere el konuldu. ‘Atanan kayyım mı seçilen belediye başkanı mı?’ sorusuna halk çok iyi şekilde yanıt verdi.
 
Yeni bir süreç başlasa yine herkes içinde yer almak ister
 
İlk tutuklandığımızda sorgu hakimi, ‘Öyle bir karar vereceğim ki ne kadar adil bir karar verdiğimi göreceksiniz’ dedi. Ardından 3 arkadaşımız tahliye edildi ve tutuklanan arkadaşlarımızın tutuk gerekçesi bile sunulmadı. Böyle bir sürecin tek inşacısı olarak görülüyoruz. Bugün yine öyle bir süreç başlasa akademisyeninden siyasetçisine yine çok sayıda insan sürecin içinde yer almak isteyecektir. Çünkü insanlar inanarak sürecin içinde yer aldı. 
 
KJA çözüm süreci kapsamında kuruldu
 
İddianamemde bir KJA bölümü var. TEM bürosunun hazırladığı fezleke konusu, virgülü-noktası değiştirilmeden iddianamede yer alıyor. İddianamemi savcı mı hazırladı, TEM mi? Çözüm sürecinde KJA (Özgür Kadın Kongresi) kuruldu. Kuruluşunda ben de yer aldım. KJA çözüm süreci kapsamında kuruldu. Ardından Diyarbakır’da dernek kapatılınca TJA, Özgür Kadın Hareketi adıyla yeniden kurulduk. Burayı daha sonra açacağım ama çözüm sürecindeki gözlemlerime yer vermek istiyorum. 
 
Süreç bozuldu ağır kayıplar verildi
 
‘Nekuje, nekuje’ dedik. Ama sesimize kulak veren olmadı. Ardından ise süreç bozuldu ve çok daha ağır kayıplar verildi. Barış da bir süreçti. Çözüm inancını ayakta tutmak ve çatışmadan nemalanan güçleri görmek ve süreci bu kesimlere karşı korumak gerekiyor. 
 
Medyada savunma ve gerekçelendirme psikolojisi
 
Birazcık ılımlılaşan medya çözüm sürecinin ardından hemen değişti. Biz cezaevine ilk girdiğimizde daha önce karşılaşmadığımız sorularla karşılaşır hale geldik. HDP’ye söz verirseniz onlar kendilerini anlatacaklardır. Ama ne diyorlar, ‘PKK’ye terör örgütü demiyorlar bunlar’ deniyor. Türkiye'de ‘terör örgütü’ diyenler ile gelinen nokta belli değil mi? Tutun ki HDP’nin tüm kadroları ‘PKK terör örgütüdür’ dedi. Peki, ne değişecek, ne olacak? Ben şiddeti farklı tanımlıyorum. Bugün medya bize kapalı. Yapılan konuşmalar yalan, yanlış, gerçekle alakası olmayan, itham eden, ahlak dışı olanı bir yana bırakıyorum. Medyada da herkes kendini bir yerden konumlandırıyor. Bizim Eş Genel Başkanımız Mithat Hoca FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına katılmıştı ve İsmail Küçükkaya sürekli ‘Burası demokrasi meydanı biz herkese söz hakkı veriyoruz’ diyor. Daha önce katılan kimseye bunu söylemezken Mithat hocaya sıklıkla söyledi bunu. Bu bir savunma ve gerekçelendirme psikolojisidir.
 
Dağdan inecekler için bir yol haritası ortaya koyamadık
 
Anlatabilseydik HDP’nin asli siyaset olduğunu anlatacaktık ama kapılar bize kapatıldı. Bize ‘oraya buraya gitmeyin, Samsun’a girmeyin’ diyorlar. Biz demokratik siyasetin içinde olanlar da ülkeyi yönetenler de dağdan inecekler için bir yol haritası ortaya koyamadık. Bu da bizim halkımıza temel anlamda en büyük özeleştiridir.
 
Feminizm bir halka, ulusa, etnik kimliğe, inanca ait değil
 
Temel yargılanma konularından biri demokratik siyaset biri de kadın çalışmalarına dair. Şimdi yargılandığım kadın çalışmalarına dair savunmamı yapacağım. Feminizm bir halka, ulusa, etnik kimliğe, inanca ya da coğrafyaya ait olmadığı gibi bu kız kardeşlik bağıyla alakalı bir şeydir. Kürt kadınları, yaşadıkları coğrafyadan ve yaşanan şiddet ortamından etkilendiler. Bugün burada tercihlerimin egemen düşünceye aykırı olmasından dolayı yargılandığımın farkındayım. Şiddetin tarafı olmak ya da olmamak bu dosyada fark etmiyor. Buradaki herkesin şiddetle arasındaki mesafe çok uzaktır. Hepsi şiddetle arasına demokratik siyaset alanlarında mücadele edecek kadar mesafe koymuştur.
 
Erkeklerin kadınları denetlemesinin adımları kurumsallaşmıştır
 
Aterkil sistem erkek iktidarı anlamına gelir. Ancak uygulaması tarihsel ve kültürel olarak farklılık gösterdiğini de ortadan kaldırmaz. Aksi halde tarih dışına düşmek bunu cinsiyetçilikle eş anlama denk düşecek şekilde kullanmak kaçınılmazdır. Bu sistemde esas olarak korunan erkek olmakla birlikte kadın burada nesnedir. Erkeklerin kadınları ve kadın bedenini denetlemesinin adımları kurumsallaşmıştır. Ataerkil sistem kendini kurumsallaştırdı. 5 bin yıllık bir sistemden bahsediyoruz. Kadınlar ve erkekler yalnızca biyolojik olarak değil işlevleri bakımından da farklıdır. Tanrı’nın onlara verdiği işlevler açısından da fark vardır. Burada erkeklerin siyasal olanı devleti temsil edeceği kabul görür ve bu da kadınları siyasal anlamda elverişsiz kılar. Erkekler dünyayı yorumlar ve düzene koyarlar. İşte görüyorsunuz Ukrayna Rusya savaşında da masaya oturanlar arasında kadın yok hepsi erkek. Erkekler aşkın kadınlar içkin etkinliklerle uğraşırlar. Erkekler ölümsüz kültür ürünleri yaratırken kadınlar ise ölümlü bedenler üretirler. Burada ölümsüz kültür ürünü de savaşlar oluyor. 
 
5 bin yıl önce orada kaybedilen bir eşitlik var
 
Kadının en çok yok sayıldığı coğrafyada, Mezopotamya’da doğdum. Ben 5 bin yıl öncesine gitmek zorundayım çünkü biz orada kaybolduk. 5 bin yıl önce orada kaybedilen bir eşitlik var. Hypatia’ya değinmek istiyorum. Roma’da bir pagan olarak yaşıyor. Yani öteki. Hypatia’nın ölümünün ardından İskenderiye’de karanlık dönem başlıyor. Kadının doğaya duyduğu ilgi, bilime götüren merakı kendisini cadı olmaya götürür. Ölüm şekli insanları düşündürmesi gerekir. Derisini yüzülmesi ve ardından yakılması kadınlara yaklaşımı gözler önüne seriyor. Kadınların karşı karşıya kaldığı güvenlik tehdidini gösteriyor. Ardından Avrupa’da cadı avları çıkıyor. Ortaçağ’ın karanlık dönemlerine atfedilse de yeniçağa da denk gelen bir süreçtir. Kadının yok edilmesi gereken bir cins olarak ötekileştirilmesi kadınların yok edilmesine zemin hazırlamıştır. Cadı avcıları iyilik yaptıklarına ve kadınları koruduklarına inanıyordu. Çoğunluğu kadın olmak üzere bir milyona yakın kişi katledilir. Kadınlara doğum yaptıran kadınlar, ormanda bitki toplayan kadınlar cadı ilan edilmiştir. Bir kişi ihbar ediyor ve hepsi tutuklanıyor. Bu size tanıdık geldi mi? Bir kişi ihbar ediyor ve hepsi tutuklanıyor. 
 
Fazla güzel olan, çirkin olan kadın vb. hepsi bir sebeple cadı sayıldı. Ana Şevgerin 1775 yılında şeytanla iş birliği yaptığı gerekçesiyle yargılanmış. Kadının serbest kaldığı tek dava.   
 
Toplumsal yaşamda olmayan kadınlar sürecin öznesi olurlar
 
Fransız Devrimi’nde kadınların devrime dahil olmaları ve öznesi olmaları için çok sayıda nedenleri vardır. O güne kadar yok sayılan ve toplumsal yaşamda olmayan kadınlar sürecin öznesi olurlar. Ayaklanmaların öznesi ve öncüsü olan kadınlar buna rağmen Anayasa’da eşit yurttaş olarak yer almamışlardır. Bizim ardılları olduğumuz feminist hareket ne yaşadıysa biz de aynısını yaşadık. Kadınların eylemlerde ön saflarda yer almaları nedeniyle bir süre sonra saf dışı bırakıldılar. Biz sadece kadınların haklarını temsil etmek için gelmiyoruz. Toplumun bir bütününü temsil etmek için geliyoruz. 
 
 Kendimi yöresel kıyafette özgür hissediyorum
 
İlk yöresel kıyafet giydiğim yıllarda utana, sıkıla giymiştim. Ardından ise son yıllarda o kıyafeti giydiğimde kendimi ne kadar özgür hissettiğimi gördüm. Ben hiçbir kıyafetin içinde kendimi yöresel kıyafetin içinde hissettiğim kadar özgür hissetmedim.  
 
HDP Kadın Meclisi dünya kadın örgütlerine bir kazanımdır
 
HDP, kadın hareketine, dünya kadın mücadelesine bir şey kazandırdı. Erkek egemenliğinin sürdüğü siyasette sadece kadınlardan oluşan bir grup kurdu. HDP Kadın Meclisini kurdu. HDP Kadın Meclisi, dünya kadın örgütlerine bir kazanımdır. 
 
Önce kadın özgürlüğü
 
Bir hareketin lideri PKK'nin Liderinin ‘önce kadın özgürlüğü’ demesi benim de vekaletini almamda başat rol oynar. Bu sözü söylemesi çok büyük bir heyecan yaratmıştır. Ardından ise özgürlüğü için çalıştım.”
 
Ayla Osmanlı’dan bu yana gelişen feminist hareketleri ve mücadelelerini anlattı. Ardından Ayla savunmasına bu oturum için ara verdi. 
 
Müştekilerin dinlenmesine karar verildi
 
Mahkeme başkanı, cezaevinde tutuklu bulunan Mehmet Polat, Cemal Yakışıklı, Hamza Yağız, Zafer Çavuşoğlu, Uğur Gezer, Rıdvan Yaksi, Abdullah Aksar isimli müştekilerin SEGBİS ile hazır edilmeleri için bulundukları cezaevine müzekkere yazılmasına ve aranın ardından dinlenmesi yönünde ara karar oluşturdu.
 
‘Durmadan karar değiştiriyorsunuz’
 
Ara karar itiraz eden dava avukatlarından Kenan Maçoğlu, “Ara kararınız vardı müştekiler dinlenmeden önce bize bildirecektiniz. Bugün olmaz yarın dinleyin. Bizim hazırlığımız yok onların ifadelerini okumamız gerekiyor. Ara kararınız var, durmadan karar değiştiriyorsunuz” dedi.
 
Avukatın talebini reddeden mahkeme başkanı duruşmaya kısa bir ara verdi.