Kobanê Davası: Kürtlerin kaderini tayin hakkı var

  • 17:01 3 Şubat 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunma yapan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkı olduğuna işaret ederek, “Kürtlerin talepleri bir çatışma ve gerilim kaynağı olarak görülüyor. Kürtler ne kadar özgürse Türkler de o kadar özgürdür” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 9’ncu duruşması verilen bir günlük aranın ardından 3’ncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP’li milletvekilleri, tutuklu yargılanan siyasetçilerin aileleri, HDP Ankara İl ve ilçe örgütü yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı. 
 
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Bir kısım siyasetçiler ise duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı. 
 
Verilen aranın ardından duruşma HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız’ın savunmasıyla devam etti. 
 
‘Kürtler ne kadar özgürse Türkler de o kadar özgürdür’
 
“Kürtler ne kadar özgürse Türkler de o kadar özgürdür” diyen Bülent, “Eğer bir erkek kadını eziyorsa kadının özgür olmadığı apaçık ortadadır ama erkek de özgür olamaz. Dolayısıyla erkeğin özgürlüğü kadının özgürlüğü kadardır. Eğer ilişkinin biçimini gönüllülük değil de zorunluluk oluşturuyorsa o ilişkide özgürlük aranamaz. Tekil anlamda kadın ve erkek arasındaki ilişkiden yola çıkarak göstermeye çalıştığım özgürlüğün halklar arasındaki ilişkisine de değineceğim. İki halk arasında zorunluluklar temelinde değil gönüllülükten yana bir ilişki oluşursa o zaman özgürlükten bahsedilebilir. İki halk arasında gerçek anlamda özgür süren bir ilişki var mıdır? Bunlar tartışmalıdır. Önemli olan devletin ne söylediği değil, halkın ne söylediği ve ne hissettiğidir. Kürtler ne kadar özgürse Türkler de o kadar özgürdür. Kürtler ne kadar acı çekiyorsa, Türkler de o kadar acı çekiyor. Kürtler ne kadar mutluysa Türkler de o kadar mutludur. Birinin özgürlüğü diğerinin özgürlüğü, diğerinin özgürlük yoksunluğu, diğerinin özgürlük yoksunluğu anlamına gelir” sözleriyle Kürt ve Türk halkı arasındaki ilişkinin öneminden bahsetti. 
 
‘Kürtlerin kaderini tayin hakkı var’
 
Yaşar Kemal’in “Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana” isimli kitabıyla savaşın toplum üzerindeki etkisini anlatan Bülent, ardından HDP öncesinde Kürt siyaseti ve Kürtler üzerindeki baskılara dikkat çekti. Bülent, “Cemal Süreyya Kürtlerin ne kadar büyük acılar yaşadığını bize romanında anlattı. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı Kürt halkı dahil her ulusun hakkıdır. Kimse buna müdahale edemez. Kürtlerin talepleri bir çatışma ve gerilim kaynağı olarak görülüyor. Kürtler Ortadoğu’nun en kadim halklarından biridir. Kendileri ve geleceklerine dair karar alma hakları vardır. Beraber ya da ayrı yaşama hakları vardır. Onların özgür iradelerine saygı duymak gerekiyor. Kürtler sadece acı yaşamadı aynı zamanda büyük bir direniş sergiledi. Ayrı bir halk olduklarını tüm dünyaya kabul ettirdiler. Birçok kazanım elde ettiler. Kobanê gibi yerlerde ise İŞİD işgaline karşı savaşarak yeni bir yaşam inşa ettiler. Kasrı Şirin antlaşmasından bu yana geçen 400 yıllık tarihe baktığımızda Kürtlerin tarihini yazdığı söylenebilir. Kürtlerin özgür iradeleri ve talepleri kabul edilmiyor ve asimile etmeye çalışılıyor. Temel olarak bu baskılamanın birkaç nedeni var. Bölgedeki maddi çıkarlarından vazgeçmek istemiyor” dedi. Bülent ardından ise Türk uluslaşmasından bahsetti.
 
Bülent’in savunmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
 
 
 
 
 
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava