Kobanê Davası savunmalarla devam ediyor

  • 12:34 3 Şubat 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası'nın önceki oturumunda AKP’lilerin, salonda bulunan HDP’li siyasetçilerin fotoğrafını çekmesi dikkat çekerken, mahkeme başkanı bugün başlayan oturumda salonda ses ve görüntü alınmasını yasaklayan CMK’nın 183’ncü maddesini hatırlattı.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 9’uncu duruşması verilen bir günlük aranın ardından 3’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye başlandı.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP’li milletvekilleri, tutuklu yargılanan siyasetçilerin aileleri, HDP Ankara il ve ilçe örgütü yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı. 
 
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Bir kısım siyasetçiler ise duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı. 
 
Fotoğraf çekme yasağı hatırlatıldı
 
Duruşma kimlik tespitinin ardından başladı. Duruşmanın bir önceki oturumunda AKP’li vekillerin duruşma salonunda siyasetçilerin fotoğraf çekmesi dikkat çekmişti. Mahkeme başkanı ise duruşmaya başlamadan önce CMK’nın 183’ncü maddesi uyarınca duruşma salonunda ses veya görüntü alınmasının yasak olduğunu hatırlatarak uyarıda bulundu.  
 
Ardından, savunması yarım kalan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, savunmasına kaldığı yerden devam etti. 
 
Medine Vesikası
 
Medeni olma kavramının Medine Vesikası’ndan geldiğini kaydeden Bülent, “uygarlık” kavramının ise Uygurlardan günümüze geldiğini belirtti. İslamiyetin kendinden önceki dinler gibi evrensel mesajlarla geldiğini söyleyen Bülent, “Medine Vesikası'nda dini otonom var. Hafızayı hatırlatmak lazım. Medine vesikası, inanç özgürlüğü taşıyor ve görece anlamında eşitlikçi bir vesikadır. Birilerine zorla sen Türksün, Müslümansın demez kimlikleri kabul eder. Din uğrunda yapılacak savaşlarda Yahudilerin katılma zorunluluğu yok. Bir nevi Anayasa çok taraflı bir sözleşme, toplum sözleşmesidir” dedi. 
 
‘Türklerin tarihinde teorileşme zayıf’
 
Türklerin tarihine dikkat çeken Bülent, Türklerin devletleşmede başarılı olduğunu ifade etti. Pragmatik bir halk olduğunu söyleyen Bülent, felsefede zayıf olduklarını belirterek, “Soyutlama yeteneği deneyimle gerçekleşiyor. Bilince çıkarmak ayrı bir özellik gerektiriyor ve Türklerde bu yan zayıf. Türklerin tarihinde teorileşme zayıf. Çok gezmişler ama soyutlama yetenekleri gelişmemiş. Esas neden ise devletin çok güçlü olması. Devlet bir yerde çok güçlüyse orada ot bitmez. İnsani ilişkiler, felsefe gelişmez” diye belirtti. 
 
‘Kapitalist moderniteyi aşacak bir sistem kuracağız’
 
Postmodernizme de değinen Bülent, “Gelecekte kurmayı düşündüğümüz sistem kapitalist moderniteyi aşacak bir sistemdir. Ben moderniteden yana, postmodernizme ise karşıyım. Dün bugün ve yarını kavramak demektir. Doğanın bilinci olduğu çıkıyor modernitede. Modernite aynı zamanda akıl demektir. Modern dönem son 2 bin yıllık süreçtir. Yoktan var olmuyor hiçbir şey biriktirme sonucu var oluyor. Akıl her şeydir diye bir şey yok ama her şeyin temelidir” diyerek akıl ve vicdan arasındaki farkı örneklendirdi. 
 
Göçler
 
Sınırda donarak yaşamını yitiren mültecilere dikkat çeken Bülent, “Son yüzyılda bütün göçler Doğu’dan Batı’ya gerçekleşmiş. Eskiden ise yüzlerce yıl boyunca herkes Doğu’ya, refaha gidiyor. Son yüzyıllarda ise insanlar Batı’ya gidiyor ve ölüyor. Esas mevzu emperyalist işgaller. Zorunluluklar, yoksulluk, savaş göçe zorluyor” dedi. 
 
Kürt ve Alevi sorunu 
 
Farklı inanç ve dillerin kendini var kılmasında yaşanan zorlanmalara da değinen Bülent, tarihten bu yana çözülemeyen Kürt, Alevi ve kadın sorununa dikkat çekti. Bülent, “Kürtler Kürtçe konuşmaya korkuyorlar. Aleviler inancını yaşayamıyor. Kürtlük, Alevilik ve kadın sorunu tarihte çözülmüş olsaydı, yarın kuracağımız bir düzende bu sorunlar temel sorunlarımız olmayacaktı. Sınıf siyasetinde iktidarlaşacağız diye her şeyi reddetmek de yanlıştır. İnsan sadece emeğe indirgenemez. Sınıf siyaseti değil sadece kimlik siyaseti yapın diyor bize postmodernizm. Sadece tarihsel dinamiklerle yetinmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Var mı AKP’nin bir tane Deniz Gezmiş’i?’
 
Bülent, “Biz hiçbir maddi çıkar beklemeksizin insanlar kendilerini feda ettiler. Onlarca arkadaşımız ölüm oruçlarında hayatlarını verdiler. Çalmadık, çırpmadık. Biz maneviyatçıyız. Var mı AKP’nin bir tane Deniz Gezmiş’i? En iyi öğrenciler hayatlarını verdiler. Biz ahlaklı, vicdan sahibi, akılcı ve gerçekçiyiz. Olmayacak şeyler önermeyiz. Tarihte yaşanmış şeylerden bahsediyoruz. Eskiyi de aşan bir şekilde yeniden kuracağız” dedi.  
 
Duruşmaya bir saat ara verildi.
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava