Kobanê Davası: Tarih Türk yargısını başka türlü yazacak

  • 12:46 1 Şubat 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunma yapan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, “İŞİD denilen barbar Kobanê’ye saldırıyor ve biz de buna karşı Kobanê’ye destek mesajı yayınladık. Davanın özeti budur. Ve biz de bunun için yargılanıyoruz. Tarih Türk yargısını başka türlü yazacak” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 9’ncu duruşması 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye başlandı. 
 
AKP’li vekil duruşma salonunda
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP Milletvekilleri Feleknas Uca, Mahmut Toğrul, Hüseyin Kaçmaz, Celadet Gaydalı ve cezaevinden tahliye edilen eski Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan ile eski HDP Milletvekili Sırrı Sakık, MYK üyeleri, HDP Ankara İl Örgütü üye ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. Duruşmaya AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdi de katıldı.  
 
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 
 
Figen Yüksekdağ mazeretli
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ayla Akat Ata ile Kandıra 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ ve Gülser Yıldırım ile Meryem Adıbelli duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı. 
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, dün esasa ilişkin savunmasına başlayan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız’ın savunmasıyla devam etti.
 
‘İşte yeni Türkiye’nin hali’
 
İktidarın sürekli diline peleseng olan “Eski Türkiye ile yeni Türkiye” ifadesine değinen Bülent,  Başak Cengiz katliamına dikkat çekerek, “Canı sıkılan cani sokak ortasında bir kadını katletti. Kadın ve iş cinayetleri başa baş gidiyor. İşte yeni Türkiye’nin hali” dedi.  
 
‘Tarih Türk yargısını başka türlü yazacak’
 
Bülent, “İŞİD denilen barbar Kobanê’ye saldırıyor ve biz de buna karşı Kobanê’ye destek mesajı yayınladık. Davanın özeti budur. Ve biz de bunun için yargılanıyoruz. Tarih Türk yargısını başka türlü yazacak” şeklinde konuştu. 
 
‘1965’e kadar kemikler mezarda bekletiliyor’
 
“38 canım olsa bu topraklarda yaşayan değerlere verirdim” diyen Bülent, Şeyh Bedrettin’e dikkat çekti. Osmanlı’dan başlayan isyan ve ayaklanmaları hatırlatan Bülent, “Çok sayıda eşitlik için ayaklanmalar başlıyor. Bedrettin de bunlardan bir tanesi. Egemen sınıfların kinini farkettim. Bedrettin’in mezar taşını yaparken bile aşağılamışlar. Bizlerin hareketleri onları o kadar rahatsız ediyor ki ‘öbür tarafta’ bile onu en aşağı taşımak istemişler. 1965’e kadar kemikler mezarda bekletiliyor” sözleriyle cenazeye yapılan işkenceye dikkat çekti.   
 
‘Türkiye toplumu sindirilmiş’
 
Kadının rolünün Türklerin İslamla tanışmasından sonra ikinci plana itildiğine dikkat çeken Bülent,  “Türklerde sınıfların derinleşmesi İslamla tanışmadan sonra derinleşmiştir. Yani 11’nci yüzyıldan sonra tanışmışlardır. Fakat göçer Türkmenler bu sınıflaşmaya çeşitli sosyal ayaklanmalar, isyanlarla cevap vermiştir. Tüm ayaklanmaların amacı sınıflaşmanın yarattığı adaletsizliğe karşıdır. Sosyalizm bu ülkede yabancı bir ideoloji değildir. Birlikte yaşamak, birlikte yaşamak hepimizin tarihinde var. Yabancı ideoloji demeleri tam bir palavra. Nazım Hikmet o yüzden Bedrettin’i yazdı. Ne zaman sınıflaşma başlamış Türklerde o zaman isyan ve ayaklanmalar başlamış. Ama şu anda ne yazık ki Türkiye toplumu sindirilmiş” sözlerine yer verdi.  
 
‘Ölüm orucundakiler cesaret hapı mı kullanıyordu?’
 
Dünyada ve Ortadoğu’da gerçekleşen tarihsel direnişlere işaret eden Bülent, Mazdek, Babek, Hasan Sabbah gibi önemli direnişlere vurgu yaptı. Hasan Sabbah için “Haşhaşiler” kavramının kullanılmasına tepki gösteren Bülent, “Sosyalistler için de ‘cesaret hapı’ kullandıkları söyleniyordu. ‘Yoksa bu cesareti nereden buluyorlar?’ diyorlardı. Cezaevlerinde 300-400 günlük ölüm oruçları gerçekleşti. Her şey cezaevi yönetimi denetiminden geçmiyor mu? Orada da cesaret hapı mı kullanıyorlardı? İşte Hasan Sabbah için de böyle bir algı oluşturuldu” diye belirtti.  
 
‘Sosyalizm insanlığın geleceğidir’
 
Sosyalizmin insanlığın geleceği olduğuna vurgu yapan Bülent, komünal yaşamdan uygar topluma geçişi anlattı. Bülent, “Yüz binlerce yıl boyunca birlikte yaşamışlar. Sonra artık ürün biriktirmişler ve bunlara el konulmuştur. İnsanlık tarihinde sınıflı toplum tarihi 7-8 bin yıllıktır. Bu gelip geçecek. Siz birlikte üreteceksiniz ve birileri gelip sizden alacak. Bu gelip geçici bir şeydir, mutasyondur. Uygarlık tarihi, sınıflı toplum tarihi bir sapmadır. İnsanlık birlikte yaşadığı döneme geri dönecektir” dedi. 
 
‘Kapitalizm öldürür’
 
Toplumun sınıflara bölünmesinin temel nedeninin kapitalizm olduğunun altını çizen Bülent, “Kapitalizm öldürür” dedi. Patronun işe gitmemesiyle hiçbir şey değişmediğini ifade eden Bülent, işçinin ise çalışmaması sonucunda her şeyin durduğunu belirtti. Bülent, “Bizim sırtımızdan zenginleşiyorlar. Toplumun yüzde biri çok yiyor yüzde 99’u ise az yiyor. Üretilen mal payı burjuvazinin olur. Bir yıl içinde üretilen tüm ürünlerden insanların aldığı pay yüzde 74. Bu mu adalet? Bu varsa adalet vardır. Adalet en kıymetli duygu ve değerimizdir. Ürettiklerimizi birlikte paylaşmaktır esas adalet. Adalet eşitlik varsa vardır” diyerek gelir eşitsizliğine dikkat çekti.   
 
'Kapitalizm çocuklarımızı bize karşı kullanıyor'
 
Kapitalizmin, devlet ve devlet güvenliğiyle toplum üzerindeki etkisine işaret eden Bülent, sözlerine şöyle devam etti: “Kapitalizm bizim içimizden bizim çocuklarımızı alarak bize karşı kullanıyor. Onları sopa olarak kullanıyor. Polis yaparak onları bize karşı kullanıyor ve onlar da halkını sopalıyor. Çevik kuvvetlerin çoğu atanamayan öğretmenler. İnsanlarımız kendi mesleklerini yapamıyor ama bundan daha acı bir şey; güvenlik güçlerinin halka karşı bir sopa olarak kullanılması. Onlar devlete hizmet ettiklerini düşünüyorlar ama onları sahte bir dünyada kandırıyorlar. İşçiyi döven çeviğe sorduğunuz zaman ‘Ben devlete hizmet ediyorum’ der. Kendi çocuklarımız analarını darp ediyor. Hem doğayı hem insanı yok eden sisteme karşıyım. Kapitalizm doğayı ve insanı yok ediyor ve öldürüyor.”
 
 Bülent’in savunmasının ardından duruşmaya bir saat ara verildi.
 
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava