İZMİR - Deniz Poyraz’ın katledildiği HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik saldırı öncesinde parti önünde provokatif amaçla çadır kuran, kurulmasına müsaade eden ve ırkçı gösteri düzenleyenler hakkında soruşturma izni için yapılan başvuru reddedildi. Parti avukatları Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu.

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik 17 Haziran’da gerçekleştirilen ırkçı saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın ailesinin ve partinin avukatları “il binası önünde çadır kurulması ve provokatif etkinliklerin düzenlenmesine izin verilmesi” nedeniyle İzmir Valisi, İl Emniyet Müdürlüğü ve kolluk mensupları, çadırda oturan kişiler ile provokatif açıklamalar yapan kişi ve gruplar hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına “tehdit”, “hakaret”, “iftira”, “suçu bildirmeme”, “siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi”, “görevi kötüye kullanma” suçlarından şikayet başvurusunda bulunmuştu. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kamu görevlileri hakkında; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Üst Düzey Memur Soruşturma Bürosu, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger hakkında; İzmir Valiliği İl İdari Kurulu İzmir İl Emniyet Müdürlüğü kolluk mensupları hakkında soruşturma yürütülmesi talebini reddetti. Dava avukatlarından Türkan Aslan, karara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

 

‘Irkçı grupların da katılımıyla HDP hedef gösterildi’

 

Dosya avukatı Türkan, HDP İzmir İl Örgütü önünde Mart-Nisan 2020’de nöbet başlatıldığını belirterek, “Gamze Laçin isimli kişinin babası olarak kendisini tanıtan Mehmet Laçin, HDP İzmir İl binası önüne çok sayıda polis korumasında getirilmiş, kendisine basın açıklaması yaptırılmıştır. Konuşmasında çocuğunun HDP tarafından kaçırıldığını iddia ederken; çocuğunun doğum tarihi ve hangi tarihte kaçırıldığına ilişkin bilgileri A Haber muhabiri düzelterek söyletmiştir. Açıklama A Haber’de canlı olarak yayınlanmıştır. Sonrasında bir kişi daha eklenerek parti karşısında nöbetleşe oturmaya başlamışlardır. Haftanın bir iki günü ziyaret adı altında yanlarına gelen kimi ırkçı kişi veya gruplarla birlikte HDP'yi hedef gösteren açıklamalar yapmışlardır. Defalarca da kendilerini Vatan Partisi ve Türk Gençlik (TGB) olarak tanıtan ırkçı grup açıklama yaparak sloganlarla HDP'yi hedef göstermiş, yine bu grup polis desteğinde siyah çelenk koyarak ‘Kahrolsun PKK işbirlikçi HDP’ şeklinde sloganlar atarak provokatif tavırlar sergilemiştir” ifadelerini kullandı.

 

‘Bina girişini 7/24 görecek kamera sistemi kuruldu’

 

26 Mart 2021’de Güvenlik Şube Komiseri ve bir grup şube polisinin partinin kapısının önünde keşif yaptığını, bunu gören partili iki kişinin “Hayırdır bir sorun mu var” şeklindeki sorularına komiserin “Biz hayırsız bir iş yapmayız, sizinle ilgili bir durum yok” yanıtını verdiğini aktaran Türkan, devamında şunları kaydetti: “Daha sonra bu keşfin amacı anlaşılmıştır. İzmir Valiliği bu kişilere üzerinde ‘polis’ yazan bir çadır tahsis etmiştir. 28 Mart 2021 tarihinde yoğun polis desteğinde çadır karakol kurulmuştur. Ayrıca da partinin bulunduğu binanın her cephesini görebilecek şekilde kamera sistemi yerleştirilmiştir. Çadır bahane edilerek güvenlik güçleri tarafından 7/24 nöbet tutulmuş, tüm girişleri kayıt altına alacak şekilde kamera sistemli araç yerleştirilmiştir. Eylem başladığı günden bu yana da hem resmi polisler hem de sivil polisler çadırda oturan Mehmet Laçin isimli bu şahsın güvenliğini korudukları gerekçesi ile il binasının önünde mevzilenerek HDP'nin siyasal faaliyet yürütmesini olanaksız haline getirmeye çalışmışlardır.”

 

‘Mehmet Laçin’in saldırıdan haberdar olduğu izlenimi oluştu’

 

Türkan, saldırı faili Onur Gencer’e işaret ederek, failin de ifadesinde saldırının dayanaklarından biri olarak il binası önündeki çadırı, basına verilen röportajları gösterdiğini hatırlattı. Saldırganın, eylemin organize ve örgütlü işlenmesi nedeniyle beyanı yanlış olsa dahi saldırı için oturma eylemini ve çadırı gerekçe olarak gösterdiğini vurgulayan Türkan, “Olay günü oturma eylemi yapan Mehmet Laçin’in kışkırtıcı, provokatif, saldırıyı onaylayan yaklaşımı ve açıklamaları neredeyse eylemden haberdar olan bir kişi izlenimi dahi yaratmaktadır. Hatta saldırgan katilin hedeflediği 4-5 kişiyi öldürme hedefine varmadığı için üzülen bir yaklaşımdadır. Oturma eylemine katıldığı günden bu yana hakaret, küfür ve nefret içeren söylemleri de bu kanlı saldırının gerçekleşmesinde etkili olmuştur. Bu nedenle mevcut bu oturma eylemi ve çadırın yarattığı sonuçlar dikkate alındığında bunun demokratik bir eylem olduğunu söylemek mümkün değildir” dedi.

 

Polis paramiliter güçlere verdiği eylem izni yasal partiye vermedi

 

Parti yöneticilerinin can güvenliklerinin olmadığı, örgütlenme ve siyaset yapma haklarının engellendiği yönündeki ikazlarına rağmen valilik ve emniyetin önlem almadıkları gibi çadırın kaldırılması taleplerini de geri çevirdiğinin altını çizen Türkan, HDP İzmir İl Örgütü’nün kendi binasının kapısı önünde basın açıklaması yapmasına dahi bugüne kadar izin verilmediğine işaret etti. Türkan, “Bu yasak HDP İl binasına yapılan saldırı ve Deniz Poyraz'ın katledilmesine kadar da devam etmiştir. Hatta bu silahlı saldırıdan sonra HDP'lilerin yapmak istediği protesto gösterilerine bile çok sert müdahaleler kolluk tarafından yapılmıştır. Ancak, iki yıla yakın bir zamandır İzmir Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü ve personeli, HDP aleyhine yapılan tüm eylem ve etkinliklere izin vermiştir. Paramiliter güçlerin eylem ve etkinlikleri neredeyse polis koruması, gözetimi ile gerçekleştirilmiştir. Öyle ki, bu eylem ve etkinlikler için il binasının önüne güvenlik çadırı kurulmuştur” vurgusu yaptı.

 

Bölge İdare Mahkemesine itiraz edildi

 

İzmir Valisi, İzmir İl Emniyet Müdürü ve personeli hakkında yapılan şikayet dilekçesi kapsamında soruşturma yapılmasına izin verilmemesinin hukuka aykırı olduğunun altını çizen Türkan, “Bu konuda İzmir Valiliği İl İdare Kurulu kararının kaldırılması için İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştır. Aynı şekilde İzmir Valiliği hakkındaki karara karşı da yasal yollara başvuru yapacağımızı kamuoyu ile paylaşmak isteriz” ifadelerini kullandı.