![](/staticfiles/news/176363/2021/11/18/823x463cc-ank-18-11-2021-aclik-grevi-davasinda-ceza-manset.jpg)
‘Örgüt üyeliği’ sayılan açlık grevine 7 yıl 6 ay hapis cezası!
- 17:03 18 Kasım 2021
- Hukuk
ANKARA - Açlık grevine girdiği gerekçesiyle hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açılan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Necla Yıldız’a 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde süreklileşen tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde tutulan tutsaklar 27 Kasım 2020’de süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi başlatmış ve eylemlerini 12 Eylül’de sonlandırmıştı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve aynı taleple açlık grevine başlayan kadın tutsaklar hakkında cezaevi idaresinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunun ardından kadın tutsaklar hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açılmıştı.
İlk duruşmada ceza
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin sonlandırılması talebiyle girdiği açlık grevi gerekçe gösterilerek “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hakkında dava açılan tutsaklardan Necla Yıldız’a, yargılandığı Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yanı sıra Necla, Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı ana davasında da “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 9 yıl 8 ay hapis cezası almıştı.
‘Tecridin kaldırılması için açlık grevine girdim’
21 Ekim’de görülen duruşmaya bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan Necla, Kürtçe savunma verdi. Mahkemede Necla’ya cezaevinde birlikte kaldığı arkadaşları da soruldu. Necla, PKK Lideri üzerindeki tecridin son bulması talebiyle 21 Ocak, 22 Mart ve 11 Mayıs tarihleri olmak üzere toplamında 3 defa 5’er günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine katıldığını ifade ederek, “Bu açlık grevlerini Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılmasını, CPT'nin Türkiye'deki siyasi tutsakların cezaevleri koşullarını incelemesi ve bu inceleme sonucunda hazırlayacağı raporu kamuoyuna sunması talebiyle yapmıştım. Ben bu açlık grevlerini kendi irademle gerçekleştirdim. Kimsenin isteği veya talimatı üzerine bu açlık grevlerini yapmadım. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. Örgüt üyesi değilim. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istemiyorum” dedi.
‘Başlıca konu tecrittir’
Her ne kadar tutuklu olsa da özgür düşüncelerinin olduğunu vurgulayan Necla, “Bu yaptığım protesto meşrudur ve benim hakkımdır, hukukidir. Bu protesto hakkımı kullanmam ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı değil, infaz hakimliğinin ilgilenmesi gerekirdi. Cezaevi mevzuatında da bu protesto hakkım vardır. Sadece bu protesto hakkımı kullandığım için hakkımda disiplin soruşturması açılabilir. Bu bir suç değildir. Bunun suç olmadığına dair emsal kararlar var. Bu siyasi bir tutumdur. Açlık grevi pasif bir protesto biçimidir ve barış isteyen bir tutumdur. Başlıca konu tecrittir. Cezaevlerinde açık bir şekilde işkence yapılmaktadır. Yaklaşık 2 yıldır hukuk dışı bir şekilde tutukluyum. Görüş de yoktur. En büyük tecrit Kürt Halk Lideri Sayın Abdullah Öcalan üzerinde yürütülmektedir. Sayın Abdullah Öcalan Kürt halkının önderidir. Var olan yasaların dışında İmralı Adası'nda cezaevinde özel bir rejim uygulanmaktadır. Hukuksuz olan bu durumun ortadan kaldırılmasını istiyorum. Eğer bir suç varsa Sayın Öcalan üzerine uygulanan politikadır” ifadelerini kullandı.
‘Vicdani ve hukuki olarak açlık grevine katıldım’
Cezaevindeki tutumlar nedeniyle onlarca kişinin hastalıklardan dolayı yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Necla, “Cezaevinde bu şekilde ölümlerin gerçekleşmesine göz yummak büyük bir suçtur. Böyle örnekleri görünce İmralı'da yaşananları ancak tahmin edebilirim. Sayın Öcalan 20 yıldan fazladır bir cezaevinde tek başınadır. İnsanlık, hukuk ve vicdani olarak böyle bir şeyin kabul edilemeyeceğini düşünüyorum. Tecridin bitirilmesini söylemek suç değildir. Kürt halkının önderinin özgürlüğünü istemek suç değildir. Bunun örgüt üyeliği ile bir alakası yoktur. Ben kimliğimin bilinciyle vicdani ve hukuki olarak açlık grevine katıldım. İrademle hareket edebilecek durumdayım” diye belirtti.
Emsal kararlar sunuldu
Necla’nın avukatı Ali Can Süt, aynı suçlamayla açılan ve beraat kararı veren Erzincan 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi kararını emsal olarak dosyaya sundu.
7 yıl 6 ay hapis cezası
Duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Necla’nın “örgüt üyesi” olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, “Suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önemi, meydana gelen tehlikenin ağırlığı, failin kastı, güttüğü amaç ve saiki nazara alınarak temel cezanın alt sınırından belirlenmesi suretiyle takdiren 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına” kararını verdi. Mahkeme, verdiği hapis cezası kararına yarı oranında artırım yaparak 7 yıl 6 aya çıkardı.
‘Açlık grevi suç değil’
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan Rozerin Kurt, aynı konu kapsamında yargılandığı Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi^'nde görülen duruşmasında beraat etmişti. Beraat kararını veren Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında, açlık grevine dair mevzuata suç tipinin bulunmadığı belirterek, “Ortada hukuki değerlendirme ve takdir hakkı kullanılmasını gerektirecek bir durum bulunmayan sanık hakkında derhal beraat verilmesi gerektiği anlaşıldığından yokluğunda tensiben, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla CMK’nın 223/2 a maddesi gereğince beraatine…” demişti.
Ne olmuştu?
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Melike Kaya, Süheyla Taş, Simanur Pamuk, Fatma Aslan, Newroz Müçel, Arjin Yüksekdağ, Dilber Tanrıkulu, Necla Yıldız, Mukaddes Kabak, Sevim Akdağ, Pınar Tikit, Dilan Oynaş, Mehtap Kıyal, Saadet Akın, Selver İvpir, Sariye Taşkesen ve Rozerin Kurt hakkında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit ve hak ihlallerinin son bulması için açlık grevine girdikleri gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla ayrı ayrı davalar açıldı. Bunlardan Rozerin Kurt hakkında açılan davada beraat kararı verildi.