ANKARA - Ankara’da Çoklu Baro Yasası’nı protesto eylemlerini takip ettiği sırada gözaltına alınarak polisler tarafından darp edilen gazeteci Sibel Hürtaş’ın yargılandığı dava ileri bir tarihe ertelendi. Duruşmaya şikayet eden polisler katılmadı.

 

Çoklu Baro Yasası’nı protesto etmek için Ankara’ya gelen baro başkanlarının Meclis bahçesinde gerçekleştirdiği oturma eylemini takip etmek isteyen gazeteci Sibel Hürtaş, polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınmıştı. Sibel hakkında görevli polisler Kadriye Yayla, Mehmet Karaca, Sefagül Soydan ve Serdar Geygel’in şikayetiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Sibel’in “kamu görevlisine direnme” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 37’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Sibel, avukatları, Ankara Barosu yönetimi, Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi( TODAM) avukatları, Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) Araştırma Koordinatörü Ceren İskit ve çok sayıda gazeteci katıldı. Şikayetçi olan polisler Kadriye Yayla, Sefagül Soydan ve Serdar Geygel duruşmaya gelmezken, şikayetçi polis Mehmet Karaca duruşma salonunda hazır bulundu.

 

Duruşma kimlik tespitiyle başladı.

 

‘İşkence ve şiddete maruz kaldım’

 

Duruşmada ilk olarak, gazeteci Sibel Hürtaş’ın ifadesi alındı. Çoklu Baro Yasası eylemlerini ilk günden itibaren takip ettiğini, olay gününe kadar herhangi bir engelleme ile karşılaşmadığını ifade eden Sibel, “Ben oraya haber değeri taşıdığı için gittim. İddianamede sıfatların karıştırıldığını düşünüyorum. Orada görevi engellenen kişi benim. Gazeteci haber yapar. Orada benim kamu görevim engellendi. Gözaltına alındığım esnada ve gözaltı aracında ciddi işkenceye ve şiddete maruz kaldım. Bahsi geçen kadın polis hakkında şikayette bulundum. Hastane bana iki gün iş göremez raporu verdi” dedi.

 

‘Gazetecilik suç değildir’

 

Pandemi koşullarını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alındığını ve bunun sonucunda kendisine yazılan idari para cezasının Sulh Ceza Hakimliği tarafından kaldırıldığını belirten Sibel, “Bu sayede benim pandemi koşullarına aykırı davranmamış olduğum kanıtlandı. Bu hususun bu şekilde iddianamede yer alması hukuksuzdur. Burada gerekçe pandemi koşulları değil, benim gazetecilik faaliyetlerimdir. Burada gazetecilik kriminalize edilmeye çalışılıyor ancak gazetecilik suç değildir. Bu polis memurları bana işkence yaptıkları ve görevimi yapmama engel oldukları için yargılanacaklar. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. 

 

Şikayetçi polisten ‘darp etmedim’ iddiası

 

Sibel’in ifadesinin ardından kamera kayıtları ve dinleme tutanaklarının okunmasının ardından şikayetçi olan polislerden Mehmet Karaca söz aldı. Olay gününe dair çelişkili ifadeleri dikkat çeken Mehmet Karaca, Sibel’i hiçbir şekilde darp etmediğini iddia ederek, şikayetçi olmadığını söyledi.

 

Avukatlar: Gazetecilere yönelik ciddi saldırılar var

 

Ardından söz alan Sibel’in avukatları Sercan Aran ve Doğan Erkan, Ankara’da gazetecilere yönelik çok ciddi saldırıların olduğuna ve gazetecilik faaliyetlerinin sık sık engellendiğine değindi. Avukatlar müvekkillerinin beraatını talep etti. 

 

Duruşma ertelendi

 

Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı, şikayetçi olan ancak duruşmaya katılmayan Kadriye Yayla, Sefagül Soydan ve Serdar Geygel’in zorla getirilmesine, sanık müdafinin talebi kapsamında diğer tanıkları hazır etmek için süre tanınmasına ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesine hükmetti. Duruşma 12 Nisan tarihine ertelendi.

 

‘Sanık sandalyesinde oturması gerekenler onlar’

 

Duruşmanın ardından adliye önünde kısa bir açıklama yapan Sibel, duruşmanın beklediklerinden daha farklı geçtiğini belirterek, “Biz bu duruşmada aslında polislerin bana işkence yaptığını hatırlattık. Sanık sandalyesinde oturması gerekenlerin onlar olduğunu söylemiştim. Bu duruşmaya benden şikayetçi olan polislerin hiçbiri gelmedi. Bugün buraya çok sayıda avukat, çok sayıda gazeteci ve milletvekili Utku Çakırözer geldi. Hepsine çok teşekkür ederim. Bizi dayanışma yaşatacak” dedi.