Kobanê Davası: Şikayetimiz sonuçlanana kadar yargılamaya devam etmeyeceğiz

  • 13:25 8 Kasım 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda mahkeme başkanının değiştirilmesiyle duruşma periyotlarının da değiştirildiğini kaydeden avukat Çiğdem Kozan, “Talebimizin karşılıksız kalması durumunda gerekli HSK şikayeti yapacağımızı ve şikayet sonuçlanana kadar da bu yargılamaya devam etmeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 6’ncı duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başladı.
 
Uluslararası heyetler duruşmayı izledi
 
Duruşmaya HDP milletvekilleri, partinin Ankara il ve ilçe yönetici ve üyelerinin yanı sıra Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İtalya, İsveç ve Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu’ndan temsilciler katıldı. 
 
5 kadın siyasetçi mazeret bildirerek katılmadı
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya Sincan Cezaevi’nde tutulan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP eski MYK üyeleri Sibel Akdeniz ve Dilek Yağlı ile eski milletvekili ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.
 
Antalya Cezaevi’nden talebi doğrultusunda Sincan 3 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’ne getirilen kadın aktivist Aynur Aşan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. 
 
Mazeret bildirenlerin dışında Sincan Cezaevi’ndeki siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. 
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada mahkeme başkanı dosyaya eklenen evrakları okudu. 
 
Duruşmada söz alan Avukat Aydın Erdoğan, iki duruşma arasında meydana gelen mahkeme başkanının görevden alınması ve duruşma periyotlarına dair konuştu. Aydın, “Anayasaya göre hakimler ve savcılar arz olunamaz. Kendileri istenmedikçe anayasada öngörülen yaştan önce emekli olunamaz” dedi. 
 
‘Heyet tek bir davaya bakmakla görevlendirildi’
 
Davanın en başından itibaren anayasanın emredici hükümlerine aykırı olarak heyetin teşkil edilmiş heyet olarak görevlendirildiğinin altını çizen Aydın, “Heyet sadece bir tek davaya bakmak üzere görevlendirildi. Dolayısıyla olağan yargılama periyotlarından farkı bir yargılama periyodu için görevlendirildiniz. Buna bağlı olarak sadece anayasanın tabii yargıçlık ilkesi ihlal edilmedi, duruşma günlerine ilişkin temel haklar da ihlal edildi. Anayasanın yasaklanan mahkemelerin kuruluşu, sadece bir kanun çıkararak böyle bir mahkeme kurmakla ilgili değildi. Böyle bir mahkemenin kurulamayacağı gibi uygulamada hakim ve savcıların görevlendirilmesiyle bir kişi ya da müvekkillerle ilgili böyle bir mahkeme kurulamaz. Bu yargı bağımsızlığına aykırıdır” şeklinde konuştu.
 
‘Ne zaman geleceği belli değil denildi, görevden alındı’
 
Önceki mahkeme başkanının rahatsızlandığı belirtilerek duruşmalara katılmaması hakkında net bir bilgi verilmediğini söyleyen Aydın, “Mahkemenin Sayın Başkanı’nın, bizce tam olarak bilinmeyen sözlü açıklamalardan öğrendiğimize göre, önce Covid sebebiyle rahatsız olduğu söylendi, sonra ameliyat olduğu söylendi, ne kadar süre sonra göreve döneceği belli değil denildi, arkasından da görevden alındı. ‘Ne zaman göreve başlayacağı belli değil, sorgulamaya devam edeceğiz’ denildiğinde sanki başkanın bir daha göreve gelmeyeceği biliniyormuş gibi duruşma olduğu yerden devam etti” ifadelerini kullandı. 
 
‘Mahkemeye müdahale edildi’
 
Bu gelişmeler ışığında mahkemede kuruluş aşamasında müdahalelerin sürdüğünü ifade eden Aydın, “Hakimlerin ve savcıların azledilmesi meselesi ise sadece görevlerine son verilmesiyle ilgili değildir. Bir hakimin baktığı davadan el çektirilmesi yargıçlık teminatı bakımında ön görülen anayasal ve AİHM tarafından öngörülen teminatların ortadan kaldırılmasıdır. Bu tamamen bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kaldıran objektif bir gerçekliktir. Mahkemeye yapılan, hukuka aykırı ve adil bir yargılama teminatını ortadan kaldıran bir müdahaledir” sözlerine yer verdi.  
 
‘Yargılamanın sürdürülebilmesi ortadan kaldırıldı’
 
Duruşma periyotlarına dair de konuşan Aydın, “Önceki duruşmada, duruşma periyotlarının belirlenmesinde savunma hazırlıkları ve avukatların durumunun gözetilmesi gerektiği ifade edildi. Yargı bakımından savunma yargının ayrılmaz bir parçasıdır. Bizim, yargılama yürütülürken ortaya çıkan haksızlıkları ve hukuksuzlukları zamanında uyarmak ve bunların düzeltilmesini talep etme yükümlülüğümüz var. Savunma hakkı elbette yargılananlarındır ama o hakkın kullanılmasında avukatlar onların adına görev yapmaktadır. Öze teşkil edilmiş bir mahkeme olması sebebiyle duruşma periyotlarının, avukatların ve müvekkilimizin durumu gözetilmeden belirlenmesiyle yargılamanın sürdürülebilmesi ortadan kaldırmıştır” şeklinde konuştu. 
 
Aydın, uygun periyotlarda duruşma tarihlerinin belirlenmesi talebinde bulundu. 
 
Avukat Ruken Gülağacı, Sebahat Tuncel ve Sibel Akdeniz’in bilgisayar kullanımı için cezaevine gönderilen yazıya gelen yanıtın okumasını istedi. Mahkeme başkanı, gelen yazıda cezaevinin haftada 13 ile 16 saat arasında mevcut olan bilgisayar odasında yararlanmalarının sağlandığını söyledi. 
 
‘Dosyaya erişim hakkı yok’
 
Ruken de, “Cezaevinde yaşanan olaylardan dolayı 2 ayrı soruşturma açıldı ve 2 ayrı duruşmaya da katılmak zorundalar. Başkaca birçok davaları da var. Geçen celse bazı dosyaların ayrılmasını talep ettiniz, müvekkiller açısından dosyalar artacak. Müvekkilimizin ne tek bir dosyası var ne sınırsız bir şekilde dosyaya erişim ne de avukatlara erişim imkanı yok. Mahkemenin evraklarının ellerine ulaşması dahi bir iki haftayı buluyor. Dolayısıyla bir savunma hakkı ihlali bu dosyanın başından beri var. Son celsede tutukluluk hakkında verdiğiniz kararda çok fazla makul süreden bahsetmişsiniz. Makul süre böyle bir dosya için hazırlanma süresiyle de ilgilidir.  Müvekkilimizin sizin kadar dosyaya erişim hakkı yok. Örneğin 29 Ekim’de bilgisayara çıkma hakları olduğu halde tatil olduğu gerekçesiyle izin verilmedi” ifadelerini kullandı.
 
‘Yaşam alanlarına müdahale ediyorsunuz’
 
Ardından söz alan avukat Çiğdem Kozan, şöyle konuştu: “Mahkemenizin bu şekilde bir duruşma periyoduna devam etmesi, müvekkiller üzerinde bir işkence ve adil yargılamanın engellenmesi anlamına gelecek. Mevcut yargılama periyodu doğrultusunda müvekkillerimiz en temel haklarından bile yararlanamıyor. Müvekkillerin iki hafta boyunca burada kalmaları, sağlık durumlarını zor duruma getirecek. Hastaneye bile gidemeyecek hale geldiler. Orası müvekkillerimizin yaşam alanı. Müvekkillerimiz cezaevinde en temel ihtiyaçlarını gidermek zorundalar. Siz burada kişilerin yaşam alanına müdahale ediyorsunuz.”
 
‘Gerekli zaman vermiyorsunuz’
 
Dosyanın hacminin sürekli arttığını ifade eden Çiğdem, “400 küsür ek klasörü bulmuş durumda. Gerekli zamanın verildiğini ifade ediyorsunuz ama dosya kapsamını göz önünde bulundurduğumuzda gerekli zamanı vermiş olmuyorsunuz. Mahkemeniz normal bir yargılama yapıyormuş gibi gerekli sürenin sağlandığını söylüyor. Bilgisayar odalarında uzun süre kalamadıklarını, bilgisayarların çok yavaş çalıştığını ifade ettiler. Ancak mahkeme buna dair taleplere kulaklarını tıkadı. AİHM gerekli zamanın ve imkanların aslında dosyaya vakıf olmanızla birlikte başlayacağını ifade ediyor. Sizlerin tensip zaptını hazırladıktan sonra bu yargılama başlamadı. Bizler bu dosyaya ulaşmaya başladık, ek klasörlerin müvekkillere ulaştırılmasını bekledik. Aslında dosyaya vakıf olma bu saatten sonra başladı” diye konuştu. 
 
‘İtirazlarımız alınmadan duruşmaya başladınız’
 
Tutukluluk devam gerekçelerinin çok geç UYAP’a işlendiğini belirten Çiğdem, “Müvekkilimize 7 gün içinde dahi tebliğ etmediniz. 7 gün bittikten sonra tebliğ edildi. Bizim tutukluluk devam kararına itirazlarımız da henüz üst mahkemece incelenmedi. Yani tutuk devam kararına yapılan itirazlarımız değerlendirilmeden siz yeni bir duruşmaya başladınız. Tutuk itirazı 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne ne zaman göndereceksiniz? SEGBİS çözüm tutanağı olmadan ya da bizim beyanlarımız olmadan 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi neyi inceleyecek? Onlar da sizin gibi bakmadan mı değerlendirecek” diye sordu. 
 
‘Şikayet sonuçlanmadan yargılamaya devam etmeyeceğiz’
 
Mahkeme başkanının değiştirilmesiyle duruşma periyotlarının da değiştirildiğini ifade eden Çiğdem, “Böyle bir yargılama usulünü şimdiye kadar görmedik. Bu yargılama biçimi bile hukuksuzluğu çok net ortaya koyuyor. Duruşmayı doğru bir periyotla belirleyerek devam ettirmenizi istiyoruz. Bu talebimizin karşılıksız kalması durumunda gerekli HSK şikayeti yapacağımızı ve şikayet sonuçlanana kadar da bu yargılamaya devam etmeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz” dedi. 
 
‘Kimin talimatı?’
 
Avukat Cahit Kırkazak da, mahkemenin davayı hızlı bir şekilde bitirme kararlılığının olduğunu aktararak, “Bu yargılamayı acil bitirme motivasyonunuz niye? Devlet Bahçeli’nin mi Erdoğan’ın mı, Süleyman Soylu’nun mu talimatını yerine getiriyorsunuz? Adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, bu duruşma periyotlarının insan hakkı ihlali olduğunu biliyorsunuz. Bunları bilmenize rağmen iktidarın talimatları doğrultusunda hareket ettiğiniz ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
 
‘Mesleğimizi yapma hakkımızı ihlal ediyorsunuz’
 
Sonrasında konuşan avukat Nuray Özdoğan, “Duruşma takvimleriyle usulü ihlal ediyorsunuz. Hangi sürelere dikkat ettiniz de bu kadar kısa süreye duruşma tarihi verdiniz? Bu kararlarınızın hiçbir makam tarafından denetlenmeyeceğini düşünüyorsunuz ama biz hukukçular olarak bu kararları denetleyeceğiz. Hangi koşullarda bu duruşmalara iki hafta boyunca katılabileceğimize inanıyorsunuz? Bu dosyaların tüm evrakları, tüm işlemleri bir bütün. Bu nedenle tüm günler burada olmamız gerekiyor. Diğer mesleki faaliyetlerimizi ihlal mi edelim? Şu an müvekkilimizin hukuki yardım alma hakkını ihlal ettiğiniz gibi bizim de avukatlık mesleğimizi yapma hakkımızı ihlal ediyorsunuz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Sorumlu sizsiniz’
 
Mahkemenin hızlı bir şekilde karar verme amacında olduğunu dile getiren Nuray, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz de hiçbir evrakı kontrol etmediniz. SEGBİS bağlantıları alınmıyor, bunlara dikkat etmiyorsunuz. Anladık karar hazır ama bu şekilde yapamazsınız. İnsanlık dışı koşullarda bizi savunma yapmaya zorlayamaz, bu duruşmayı devam ettiremezsiniz. Bu süre içinde hangi evrakları incelediniz? Bizim 24 saat çalışmamız lazım. Bizi zaman baskısı altında dosyadaki hukuka aykırı süreci devam ettirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Elinize tutuşturulan kararı getirip hemen okuyabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu kadar kolay değil. Bu şekilde sürdüremezsiniz. Makul süre vermek zorundasınız. Aksi halde hukuki yardım sunamayacağız, bu haliyle sorumlu da sizlersiniz.”
 
Ardından söz alan avukatlar da makul sürenin verilmesi gerektiğine vurgu yaparak aksi halde yargılamaya devam edemeyeceklerinin altını çizdi. Avukatlar, hürriyeti tahdit suçundan şikayette bulunacaklarını ifade etti. 
 
Duruşmaya 1 buçuk saat ara verildi. 
 
 

Etiketler:

kobanê dava