Açlık grevine giren tutsak beraat etti: Mevzuatta böyle bir suç yok

  • 09:05 28 Ekim 2021
  • Hukuk
Öznur Değer
 
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle açlık grevine girdiği için hakkında, “örgüt üyeliği”nden dava açılan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Rozerin Kurt beraat etti. Gerekçeli kararda ise açlık grevinin bir protesto yöntemi olduğu ve mevzuatta böyle bir suçun olmadığı bilgisine yer verildi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde süreklileşen tecridin kaldırılması talebiyle Türkiye ve bölgede tutulan siyasi tutsaklar, 27 Kasım 2020’de süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine başlamış, eylemlerini 12 Eylül’de sonlandırmışlardı.
 
17 tutsağa açlık grevi davası
 
Tecrit politikalarını açlık greviyle protesto eden Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan kadın tutsaklara önce cezaevi idaresi tarafından disiplin soruşturması başlatılarak çeşitli disiplin cezaları verilmiş, ardından ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 17 tutsak hakkında “örgüte üye olmak” iddiasıyla iddianameler düzenlenmişti. Hazırlanan iddianamelerin çeşitli Ağır Ceza Mahkemelerince kabul edilmesinin ardından 17 tutsak hakkında yargılamalara başlandı.
 
Örgüt üyesine ‘örgüt üyeliğinden’ 2’nci dava
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde “örgüte üye olmak” iddiasıyla hükümlü olarak bulunan Rozerin Kurt’a açlık grevine girmesi dolayısıyla 2’nci defa “örgüte üye olmak”tan dava açıldı. İfadesine başvurulmayan Rozerin’in davası ilk duruşmada sonuçlandı.    
 
Açlık grevine disiplin cezası
 
26 Ocak’ta 5 günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevine başladığını Adalet Bakanlığı’na yazdığı dilekçe ile duyuran Rozerin hakkında cezaevi idaresi “5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun” gerekçe gösterilerek disiplin soruşturması başlattı. Başlatılan soruşturma kapsamında cezaevi Rozerin’e “1 ay süreyle bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma” cezası verdi.
 
Önce propagandadan fezleke sonra üyelikten dava
 
Rozerin’in bakanlığa sunduğu dilekçeye ilişkin Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla fezleke düzenlendi. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “silahlı terör örgütü üyeliği” iddiasıyla iddianame hazırlandı. İddianame Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
 
Savcı ‘açlık grevi suç değil’ dedi
 
Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davada Rozerin’in ifadesi alınmadan tensip aşamasında beraat kararı verildi. Esasa ilişkin iddia makamı verdiği mütalaasında, “Sanığın 5 günlük açlık grevine başladığı, açlık grevinin suça yönelik bir eylem olmaması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” şeklinde beyanda bulundu.
 
Mevzuatta böyle bir suç yok
 
Savcının mütalaasının ardından esasa ilişkin kararını açıklayan mahkeme, gerekçeli kararında şunları belirtti: “Hükümlü Rozerin Kurt’un Adalet Bakanlığı’na hitaben yazdığı 26 Ocak 2021 tarihli açlık grevine başladığına ilişkin iradesini ortaya koyan dilekçesine ilişkin öncelikle Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığında terör örgütü propagandası yapmak suçundan fezleke düzenlendiği, sonrasında ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında silahlı terör örgütü üyeliği iddiası ile mahkememize kamu davası açılmış ise de; yukarıda izah olunduğu üzere söz konusu eylemin tipiklik unsurunu taşımaması, daha sarih bir ifadeyle mevzuatımızda böyle bir suçun bulunmaması dolayısıyla ortada hukuki değerlendirme ve takdir hakkı kullanılmasını gerektirecek bir durum bulunmayan sanık hakkında derhal beraat verilmesi gerektiği anlaşıldığından yokluğunda tensiben, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla CMK’nın 193/2 maddesi gereğince beraatine karar verildi.”
 
Yargıtay kararı hatırlatıldı.
 
Yine mahkemenin gerekçeli kararında Yargıtay 7’nci Ceza Dairesi tarafından verilen aynı yöndeki 27 Nisan 2021 tarih ve 2020/6077 Esas 2021/5591 Karar sayılı dosya kararı hatırlatıldı.  
 
‘Zorlayıcı tedbirler onur kırıcı olmamak şartıyla uygulanır’
 
Kararda, açlık grevi süreçlerinde yapılacak müdahalelere dair kanun maddeleri de yer aldı. Kararda, “5275 sayılı infaz kanunun 78 ve müteakip maddelerinde hükümlülerin sağlığının korunması tıbbi müdahaleler, muayene ve tedavi hakkında düzenlemeler yapılmıştır. İnfazı engelleyecek hastalık haline 81’inci maddede yer verilmiş olup 82’inci maddede hükümlünün kendisine verilen yiyecek ve içecekleri reddetmesi halinde yapılacak uygulama gösterilmiştir. Hükümlülerin sağlıklarının korunması ve tedavilerine yönelik zorlayıcı tedbirler, onur kırıcı nitelikte olmamak şartıyla uygulanır” ifadelerine yer verildi.
 
‘Açlık grevi bir protesto yöntemi’
 
Açlık grevinin bir protesto yöntemi olduğuna işaret edilen kararda, “BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yaşam hakkının insanın olmazsa olmaz haklarından birisi olduğunu vurgulamıştır. Bu hakların sadece üçüncü kişiler tarafından yapılan bir müdahaleye karşı sağlanan korumayı ihtiva edip etmediği hukuk doktrininde tartışılmaktadır. Mahkemece kişinin kendi sağlığına ve bedenine zarar verme durumunun bir kısım kararlarda değerlendirdiği görülmektedir” denilerek,  AİHM Pretty/ Birleşik Kralık kararı,  zorla beslenme kavramı ve AİHM’in konuyla ilgili yaklaşımına atıfta bulunuldu.
 
Ne olmuştu?
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 17 kadın tutsak hakkında, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit ve hak ihlallerinin son bulması talebiyle girdikleri açlık grevi gerekçe gösterilerek, “örgüt üyeliği” iddiasıyla ayrı ayrı dava açıldı.
 
Yazılı ifade vermeme dava konusu oldu
 
Her tutsak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 17 iddianame, farklı mahkemeler tarafından kabul edildi. Söz konusu iddianamelerde, “örgüt üyeliği” iddiasına gerekçe olarak, açlık grevi eylemi gösterildi. İddianamelerde benzer ifadelerle şunlar yer aldı:  “Açılık grevi, slogan atma, parmak izi vermeme, kendini yere bırakma ve oturma eylemi yapmaya çalışma, disiplin soruşturmalarında yazılı olarak ifade vermekten kaçınma vb. şeklindeki eylemlerini organize hareket ederek, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterecek tarzda sergilediği, şüphelinin yukarıda belirtilen eylemleri Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü/tutuklu olarak bulundukları süre içerisinde örgütsel talimatlara uygun olarak gerçekleştirmek suretiyle..."
 
Hakkında dava açılan 17 isim
 
Hakkında dava açılan 17 tutsak şu şekilde: “Melike Kaya, Süheyla Taş, Simanur Pamuk, Fatma Aslan, Nevroz Müçel, Arjin Yüksekbağ, Dilber Tanrıkulu, Necla Yıldız, Mukaddes Kabak, Sevim Akdağ (tahliye edildi), Pınar Tikit, Dilan Oynaş, Mehtap Kıyal, Saadet Akın, Selver İvpir, Sariye Taşkesen, Rozerin Kurt.”