‘Şiddete uğrayan kadın başvuruyor ama korunmuyor’

  • 09:07 10 Aralık 2020
  • Hukuk
ANKARA -  Ajansımızın şiddet çetelesi verilerine göre yalnızca Kasım ayında 30 kadın erkekler tarafından katledildi,  8 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Söz konusu tabloyu değerlendiren avukat İlke Işık, “Kadını koruyacak bir kamusal mekanizmaya ihtiyacımız var. Şiddete uğrayan kadın başvuruyor ama korunmuyor” dedi.
 
Ajansımızın, yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği şiddet çetelesine göre; kasım ayında en az 30 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. 8 kadının ölümü şüpheli olarak kaydedilirken, bir kadının faili bulunmadı. 11 kadın katledilmek istendi, en az 6 kadın taciz ve tecavüze maruz bırakıldı. Kasım ayında 2 çocuk katledildi, 3 çocuk ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 5 çocuk taciz ve tecavüze, 2 çocuk da şiddete maruz bırakıldı. Yargı ise cezasızlık politikalarından vazgeçmedi. 
 
Özellikle pandemi sürecinde kadına yönelik erkek şiddeti artarken, katletme biçimleri de giderek şiddetleniyor. Kadın katliamı verilerini değerlendiren avukat İlke Işık, cezasızlık politikaları sonucunda kadın katliamlarında artış yaşandığı ve iktidarın söylemlerinin erkek şiddetini arttırdığını dile getirdi.
 
‘Gerçek rakam çok daha yüksek olabilir’
 
30 günde 30 kadının katledilmesinin yıllardır söylediklerini bir kez daha ortaya çıkardığını söyleyen İlke, kadına yönelik erkek şiddetinin bitmediği gibi artarak devam ettiğini dile getirdi. Gerçek rakamların açıklanan verilerin çok üstünde olabileceğine dikkat çeken İlke, “Bildirilmeyen, normal ölüm diye geçen, yakınlarının başvuramadığı ve intihar süsü verilen çok sayıda ölümün olduğunu biliyoruz. Kasım ayı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla kadınların alanlarda olduğu bir ay olması açısından da çok çarpıcı. Bu ayda dahi kadınlar öldürülüyor. Bu durum 18 yıllık AKP iktidarının en somut sonuçlarından birisi” sözlerine yer verdi.
 
‘Yasal düzenlemeler uygulanmıyor’
 
İlke, iktidarın yürüttüğü kadın düşmanı politikalarla erkeğin sürekli güçlendirildiğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin cezasız bırakılmasının ve her alanda yaratılan şiddet dilinin, kadınların sistematik şiddet sonucu ölümüne ve cinsel istismara maruz bırakılmasına sebep olduğunun altını çizen İlke, “Ülkedeki hiçbir kadın, ‘Bu ülkede kadına yönelik şiddet yok. Biz eşit ve özgür bir ülkede yaşıyoruz’ diyemez. Yapılması gereken, devlet yetkililerinin oturup, ‘Nasıl engelleyeceğiz?’ diyerek önlem almasıdır. Yasal düzenlemeler uygulanmıyor. Koruma kararına rağmen gerçekleşen kadın katliamları, 6284 sayılı yasanın uygulanmadığını gösteriyor. 2020’nin tamamını ‘İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması’ tartışmalarıyla geçirdik. İş neredeyse Meclis’e geliyordu ki kadınların direnci ve mücadelesi bundan vazgeçirdi. Kasım ayı verileri de tüm bu uygulamaların sonuçlarından başka bir şey değil” şeklinde konuştu.
 
‘Şiddete uğrayan kadın başvuruyor ama korunmuyor’
 
Kadınları şiddetten koruyacak mekanizmaların devreye girmesi gerektiğini ifade eden İlke, şiddeti yaşamış ve katledilmiş kadınların birçoğunun şikayet başvurusunda bulunduğunu kaydetti. Kadınların “Beni kurtarın” çığlıkları attığının altını çizen İlke şöyle devam etti: “Kadınlar karakollara gittiğinde, kendini rahat ve koruma altında hissedemiyor. Belediyeler, sığınak açma görevini yerine getirmiyor. Aile Bakanlığı, sığınak açmak için çaba harcamıyor ve hiçbir şey yapmıyor. Kadınlar karakollara da gitse hayatını döndüremediği için şiddet dolu eve dönmek zorunda kalıyor. Kadını koruyacak bir kamusal mekanizmaya ihtiyacımız var. Şiddete uğrayan kadın başvuruyor ama korunmuyor. Şiddete uğrayan kadın evden çıkmak istiyor ama onu koruyan devlet mekanizması olmadığı için geri dönmek zorunda kalıyor.”
 
‘Korkunç bir cinsiyetçilikle karşı karşıyayız’
 
AKP’nin 18 yıldır yürüttüğü politikaların her alanda muhafazakarlaşmaya neden olduğunu vurgulayan İlke, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlara ilişkin uygulamak istedikleri özel politikalardan, benimsetmek istedikleri hayat tarzından, kadını ısrarla bir birey olarak değil de ‘birinin eşi, birinin bacısı, birinin ablası, birinin kardeşi’ gibi erkeğin bir şeyi olarak tanımlayan ve en önemlisi de ‘Eşit değilsiniz ve hiçbir politikanızı eşitlik üzerinden kurmayacağız’ diyen bütün uygulamalar, hayatın her alanında cinsiyetçi bir mekanizma yarattı. Bundan yargı da bağımsız değil, adalet teşkilatı da kolluk da. Adım attığımız, nefes aldığımız her yerdeki kadınlar olarak, korkunç bir cinsiyetçilikle karşı karşıyayız. Yasayı yapanlar da, Meclis’tekiler de cinsiyetçi zaten. Yıllardır kadın avukatlar olarak, neden haksız tahrik indirimi uygulamamaları gerektiğini anlatmak durumunda kalıyoruz. Kadın şiddete uğradı ise bu şiddettir. Bir kadın tecavüze uğradıysa, sadece bu fiili uygulayan erkek suçludur, kadın suçlu değildir. Kadını yargılayıp suçlamayın ve bu yüzden indirimler vermeyin.”
 
‘Cezasızlık erkekleri çok yüreklendiriyor’
 
“Giderek kadınlar aleyhine bükülen ataerkil sistem herkesi etkiliyor” diyen İlke, yargının cinsiyetçi olduğunu sözlerine ekledi. İlke, yıllardır aynı kavgayı yürüttüklerine işaret ederek, cinsel istismar dosyasından tutuklanmayan sayısız erkeğin olduğunu ifade etti. Batman’da 18 yaşındaki İpek Er’e tecavüz eden ve ölüme sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan’ın tutuklanması gerektiğinin altını çizen İlke, “Şule Çet dosyası, kadınların mücadelesi sonucunda tekrar açılıp sonuca ulaştı. Kadına yönelik şiddet ya da cinsel saldırıyla ilgili büyük mücadelelerle o davayı açtırabiliyorsanız açtırabiliyorsunuz. Ucunu bir bıraksanız, biliyorsunuz ki hakimle sanık baş başa kalsa cinsiyetçi şeyler çıkacak. Kendiliğinden işlenmesi gereken süreci hukuk mücadelesiyle yürütüyoruz. Cezasızlık erkekleri çok yüreklendiriyor, şiddeti arttırıyor. Kadınlar, sadece kadın dayanışmasıyla bu süreci sürdürmeye, birbirini yüreklendirmeye ve buradan adaletli sonuçlar almaya çalışıyor” dedi.
 
‘Bu tablo böyle devam edecek’
 
İktidar üyeleri başta olmak üzere çok sayıda medya kuruluşunun kadın olmadan kadınları tartıştığına dikkat çeken İlke, tüm bu alanlarda kadına yönelik cinsiyetçi bir dil kullandığını aktardı. İktidarın açıkladığı kadın katliamı verilerinin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan İlke, “Bunun için çok büyük araştırmalar yapmaya gerek yok. Sokağa çıkıp bu ülkedeki her kadının ruh halini, ne yaşadığını, ne hissettiğini, nelere tanık olduğunu konuşsak bile hiçbir verinin abartı olmadığını söyleyebiliriz. 25 Kasım sebebiyle iktidardan yapılan açıklamaların tamamı bunun toplamı. İktidar, ‘Bir şey yapmaya niyetimiz yok. Bu tablo böyle devam edecek. Kadınlar bu ülkede şiddete uğramaya devam edecek. Yapacak bir şey yok’ anlamına gelen açıklamalarda bulunuyor” diye konuştu.