ÖHD CPT ve Adalet Bakanlığı’na başvuruya hazırlanıyor 2023-12-28 09:02:03     Marta Sömek   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan ve İmralı’da tutulan diğer tutsaklara uygulanan tecridin Mandela ve uluslararası kurallar ile CPT’nin tavsiye kararları ve Türkiye Ceza İnfaz Kanunu’na aykırı olduğunu söyleyen ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Nagehan Avçil, 2024’ün Ocak ayında çok sayıda hukuk örgütü ile birlikte CPT ve Adalet Bakanlığı’na görüşme ve ağırlaştırılmış tecridin son bulmasına ilişkin başvuru gerçekleştirmeye hazırlandıklarını paylaştı.   İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan tam 34 aydır hiçbir haber alınamıyor. Kurdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından hukukçular, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve her kesimden yüzlerce kişi birçok girişimde bulunsa da yapılan görüşme başvurusu ve mektuplara olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmıyor. 2023 yılı boyunca Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları toplam 110 avukat, 59 da aile başvurusu yaptı. Ancak bu başvurulara da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nden herhangi bir yanıt verilmedi. Görüşmelerin “disiplin cezaları” bahaneleri ile engellenmeye devam ettiği PKK Lideri ile görüşme yapılması ve ağırlaştırılmış tecridin son bulması için Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar da sayısız girişimde bulundu.   ÖHD’nin Abdullah Öcalan için girişimleri   ÖHD’nin, 10 Haziran 2022’de her kesimden 775 avukatla birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı’na birçok kez yaptığı başvurulara olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş olmadı. Yine ÖHD İstanbul Şubesi’nin 21 Kasım 2022’de, tecridin son bulması ve avukatları ile görüşme sağlanmasına dair yapılan başvuruların takibi için İstanbul Barosu’na gerçekleştirdiği başvuru ile tüm ÖHD’li avukatların her kentte barolara aynı şekilde yaptığı başvurular kapsamında da herhangi bir adım atılmadı. Yine ÖHD Eş Genel Başkanları’nın Abdullah Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvurular da yanıtsız bırakıldı. Hukuki tüm mekanizmalara girişimlerde bulunmayı sürdüren ÖHD, hiçbir yanıt alamasa da tecridin son bulması noktasında tüm kararlılığıyla çalışmalarını sürdürüyor.   ‘Tecrit Bülteni’ ve paneller   ÖHD’nin son süreçte gerçekleştirdiği çalışmalarından biri de, PKK Lideri ile İmralı’da tutulan diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’a yönelik tecrit politikası ve uygulamaları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla her 15 günde bir hazırlamaya başladığı “Tecrit Bülteni” oldu. Yine Kurdistan ve Türkiye’nin çok sayıda kentinde, İmralı tecridine ilişkin paneller gerçekleştiren ÖHD, tecridin neden son bulması ve PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini ele aldı. Bu panellerden biri de, 16 Aralık’ta her kesimden çok sayıda kişinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirdikleri “İnsanlık Suçu ve İşkence Biçimi Olarak Tecrit” başlıklı paneldi.   CPT ile Adalet Bakanlığı’na başvuru yapacaklar   ÖHD son olarak da 2024 yılının Ocak ayında, çok sayıda hukuk örgütü ve kurumu ile birlikte Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ile Adalet Bakanlığı’na Abdullah Öcalan ile görüşmek ve ağırlaştırılmış tecridin son bulmasına ilişkin başvuru gerçekleştirmeye hazırlanıyor.   ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Nagehan Avçil tecrit konulu panelleri, CPT ve Adalet Bakanlığı’na yapacakları başvuruya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘İmralı tecridi ÖHD olarak sürekli gündemimizde’   İmralı tecridinin ÖHD olarak sürekli gündemlerinde olduğunu vurgulayan Nagehan, “Bu kapsamda sadece İstanbul değil, tüm şubelerimizin bulunduğu yerde tecride ilişkin paneller düzenledik. İstanbul’da geçen hafta düzenlediğimiz tecrit temalı bir panelimiz oldu. Tecridi kamuoyuna duyurmak ve tecridin hukuki, toplumsal, siyasi boyutlarını anlatabilmek adına düzenlediğimiz bir paneldi. Bu kapsamda konuşmacılar genel itibariyle tecridin tanımı ve tarihi üzerine sunum yaptı. Yine İmralı tecridinin 1999’dan bu yana gelen süreçte yaşananlar tamamıyla anlatıldı, aktarıldı. Başvurulara ilişkin dönüşlerin durumu anlatıldı. CPT’nin sürecine dair tespitleri ve belirli noktalarda sessiz kaldığı yerler, görüşme yaptıktan sonra bir mutlak iletişimsizlik hali tespitine rağmen gerekli prosedürü uygulamamasının süreci de açıkça anlatıldı” ifadeleriyle panellerine ilişkin bilgi verdi.   Amaçları duyarlılık oluşturmak ve bilgilendirmek     İmralı tecridinin tüm cezaevlerine sirayet ettiğini belirten Nagehan, “Bu kapsamda tecrit ve hapishaneler konulu bir sunum oldu konuşmacılar tarafından. Tabii bunun bir de toplumsal ve siyasi boyutu vardı. Çünkü tecrit İmralı Hapishanesi’nden başlayıp sadece hapishanelere değil, toplumun ve siyasetin de tecrit altında tutulduğu bir durum söz konusu. Buna ilişkin konu başlıklarımız vardı. Panele katılım oldukça yoğun, ilgi de yüksekti. Bu, panelin sonundaki soru-cevap kısmında interaktif bir iletişimle sağlanmış oldu. Bizim amacımız bu hukuksuzluğu gündemde tutup kamuoyuna, bu hukuksuzluğun bütün aşamalarında hukuk, siyaset, toplumsal ve hapishaneler kapsamında bütünen değerlendirip kamuoyunun duyarlılık oluşturması ve bilinçlendirilmesiydi. Panelimizin bu noktada amacına ulaştığını düşünüyorum” sözlerini kullandı.   Başvuru hazırlığındalar   Öte yandan daha önce Adalet Bakanlığı ve CPT’ye başvuru yaptıklarını dile getiren Nagehan, “Bizim tecride ilişkin önümüze koyduğumuz plan ve program içerisinde önümüzdeki süreç içerisinde CPT’ye bugüne kadarki ziyaretleri ve 2020 yılında yaptığı bu mutlak iletişimsizliğin tespiti sonrasında CPT’den doğru herhangi bir yanıt olmaması. Yine Birleşmiş Milletler’in tedbir talebini kabul edip görüşme sağlanması noktasında başvuruya cevap olmasına rağmen Türkiye’nin ısrarla tecridi sürdürmesine ilişkin tespitlerimizle birlikte hukuk kurumları ve barolarla birlikte bir CPT başvurusu planlamamız söz konusu. Olabildiğince geniş bir çerçevede başvuru yapma programımız var. Yine aynı şekilde birçok hukukçuyla birlikte Adalet Bakanlığı’na bir başvuru yapma planımız söz konusu” dedi.   ‘İmralı kanunları…’   Başvuru içeriklerini değerlendiren Nagehan, “Her zaman anlattığımız gibi İmralı Hapishanesi’nde Sayın Abdullah Öcalan ve diğer PKK’li tutsaklara uygulanan hukuk dışı tecrit, Mandela ve uluslararası kurallara, CPT’nin tavsiye kararlarına, aynı zamanda Türkiye Ceza İnfaz Kanunu’na aykırı. Başından beri şunu anlatıyoruz, Türkiye’nin infaz kanunları var. Bunun dışında bir de İmralı kanunları var. İmralı kanunları şu an iktidarın defacto olarak oluşturduğu, herhangi bir şekilde geçerliliği olmayan siyaseten uyguladığı kurallar. Bunun hukuken hiçbir şekilde karşılığı yok. Hukuk kurumlarının da bu noktada bu kadar bariz, açık bir tecride, işkenceye, kötü muameleye rağmen sessiz kalmasının hiçbir anlamı yok. Hukuk kurumu olmanın anlamı olmuyor. Ya da hukuk meslek örgütü olmanın bir anlamı olmuyor. Bir hukukçunun amacı eğer gerçekten insan hakları alanında çalışma yürütmekse, bu kadar açık bir hukuksuzluk karşısında sessiz kalmak meslek etiğiyle çok bağdaşabilecek bir noktada değil. Bu noktada dahi hukukçuların kendisini sorumlu hissetmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.   Tecrit bitirilene kadar çalışmaları sürecek   Bu nedenle de önlerine koydukları CPT ve Adalet Bakanlığı başvurularına ilişkin olabildiğince geniş çapta bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Nagehan, “Bu tecrit ve CPT ‘nin yaptığı tespitler ile BM’nin vermiş olduğu karara rağmen hali hazırda uygulanan bu defacto kuralların kaldırılarak, hukukun orada da uygulanması noktasında çağrımız bakidir. Bu noktada çalışmalarımız da devam edecek. İmralı tecridi her zaman gündemimizde olacak. Oradaki tecrit bitirilene kadar çalışmalarımız devam da edecek” vurgusunu yaptı.