‘Okullar adım adım medreseye dönüştürülüyor’ 2023-12-24 09:03:03   Melike Aydın   İZMİR – Okullara imam atanmanın Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirten İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden Avukat Cemile Gemici, okulların adım adım medreselere dönüştürülmesi girişimleri hız kazandığına dikkat çekti.   Geçtiğimiz günlerde Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden kaymakamlıklara gönderilen yazıyla 158 okula manevi danışman adı altında imam atandı, İzmir’de ise benzer bir uygulama “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi adı altında gerçekleştirildi. Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde konuşan Milli Eğitim Bakanı, tarikatların birer sivil toplum örgütlü olduğunu belirterek ilişkilerinin ve protokollerinin devam edeceğini söyledi.     İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden Avukat Cemile Gemici, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Devlet eğitim hakkını korumakla yükümlüdür’   Temel bir insan hakkı olarak eğitim hakkının kullanmasının devletin sorumluluğunda olduğunu dile getiren Cemile, devletin bu sorumluluğunun çerçevesinin de uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalarla belirlendiğini hatırlattı. Cemile, “Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 No’lu Ek Protokolü gibi uluslararası düzenlemelerde de “eğitim hakkına” yer veriliyor. Tüm bu uluslararası insan hakları sözleşmelerine taraftır ve Anayasa’nın 90’ıncı Maddesine göre insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ile Türk yasaları arasında bir çelişki olduğu takdirde uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınması öngörülmüştür” dedi.   ‘ÇEDES Anayasanın birçok maddesine aykırı’   Ayrıca Anayasa’nın başlangıç kısmında lâiklik ilkesi gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağının yer aldığını ifade eden Cemile, 1982 Anayasası’nın Kanun Önünde Eşitlik’i ele alan 10’uncu, Din ve Vicdan Hürriyeti’ni ele alan 24’üncü,  Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevini ele alan 42’inci maddelerinin de her kişi ve kurum açısından bağlayıcı olduğunu belirtti. Cemile, “ÇEDES projesi Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine, başlangıç kısmında yer alan laiklik ilkesine, 24’üncü maddesinde yer alan din ve vicdan hürriyetine, Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi’ni ele alan 42’inci maddesine açık aykırılıklar içerdiği gibi 1982 Anayasası’nda 174’üncü maddeyle koruma altına alınmış ‘inkılap kanunlarından’ bir tanesi ve eğitimin temel kanunu olan ve milli eğitimde laikliğin temel ilke olduğunun hüküm altına alındığı 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nu da ihlal eder niteliktedir” şeklinde dile getirdi.     ‘Çocuğun üstün yararı gözetilmiyor’   ÇEDES’in 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 11, 12, 17 ve 42’inci maddelerine de aykırı olduğunu, çocuğun üstün yararı ve çocuğun görüşüne saygı gibi yükümlülükler gözetilmeden bizzat devlet eliyle ayrımcılık yapıldığını kaydeden Cemile, “Hiç kimse veya organ, dayanağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz. Öğrencilerin rızası ve velilerin onayı alınmadan ders saatleri dışında okul dışı mekanlarda yapılması planlanan bu etkinliklere katılım zorunluluğu getirilmesi hukuken mümkün değildir. ÇEDES projesinde sözü edilen faaliyetlere katılım için veli onayının alınmasını öngörmüştür. Ancak öğrencilerinin bu projeye katılması amacıyla velilerden alınan onay da ÇEDES projesini meşrulaştırmamaktadır. Çünkü söz konusu proje, yürürlükte olan birçok ulusal ve uluslararası düzenlemeyi ihlal etmekte, üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.    ‘Tek din tek mezhep anlayışı dayatılıyor’   Çocuk Hakları Merkezi olarak projenin iptal edilmesine yönelik yasal işlemler başlatıldığını, verilen hukuk mücadelelerine İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak destek verdiklerini belirten Cemile, projeyle tek din tek mezhep anlayışı dayatıldığını ifade etti. Cemile, “Yaşı itibariyle soyut düşünce gelişimini henüz tamamlayamayan öğrenciler de dahil olmak üzere çok yönlü hak ihlallerine sebebiyet vermektedir. Eğitim alanı ile inanç alanı iç içe geçirilmekte, toplumun inançlar ve kimlikler bakımından çokluğu ve çeşitliliği yok sayılmaktadır.  Yalnızca belli bir din ve mezhep üzerinden dini değerler verilmesi hedeflenmektedir. Bu proje ile çocuklara bilimsel ve evrensel anlamlarıyla  ‘değerler eğitimi’ verilemeyeceği açıktır. Hangi ‘değer yargılarının’ , hangi kriterlere göre verileceğine,  ‘dinin ve örfün şekillendirdiği çocuklar yetiştirilmesi’ kriteri ile açıklık getirilmekte ve uygulamanın yapıldığı okullardaki etkinliklerde de bu temel kriterin esas alındığı açıkça görülmektedir” dedi.   ‘Okullar adım adım medreselere dönüştürülüyor’   Milli Eğitim Bakanı tarafından  “karma eğitim” tartışmalarının başlatıldığını, tarikat ve cemaat yapılarını normalleştirmeye çalışarak sivil toplum kuruluşları gibi değerlendirildiğini dile getiren Cemile şunları söyledi: “Bu tarikat ve cemaatler ile işbirliğinde herhangi bir sakınca görülmemesi, diğer yandan eğitime destek özgeçmişi çok daha eskiye dayalı diğer sivil toplum kuruluşları ile işbirliğine açık olmaması, 20. Milli Eğitim Şurası’nda alınan ‘Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır’ kararı sonrasında müfredatta yapılan değişiklikler, seçmeli ders yönetmeliğinin değiştirilerek ortaokullar ve liselerde öğrencilerin zorunlu olarak ‘Din, Ahlak ve Değer’ grubundan bir ders seçmesi kararının alınması, okul öncesi eğitim, öğretim kurumları da dahil olmak üzere ilköğretim kurumları ve yatılı bölge okullarının pansiyon kısımlarında mescit düzenlemesi gibi laikliğe aykırı düzenlemelerin resmi gazetede yayınlanması ve her boyutuyla ele almaya çalıştığımız ÇEDES gibi projelerle okulların adım adım medreselere dönüştürülmesi girişimleri hız kazanmıştır.”    ‘Cumhuriyet kazanımlarına ilişkin derin kaygılar oluşuyor’   Eğitimde hayata geçirilen bu değişiklikler ve yaşanan gelişmelerin çocukların uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınmış olan ayrımcılığa uğramama, inanç ve düşünce özgürlüğü, eşitlik,  laiklik,  gelişim hakkı, nitelikli, bilimsel, laik, sorgulayıcı eğitim alma hakkı ve yüksek yararlarını ihlal edildiğini söyleyen Cemile, “Çocukların kültürel kimliklerine saygı duymayan, ötekileştiren, soyut düşünme becerilerinin gelişmediği dönemlerde zihin karışıklığına ve korkulara yol açabilecek, bağımsız ve eleştirel düşünme becerilerinin gelişmesini engelleyici ve cumhuriyet kazanımlarına ilişkin derin kaygılar doğuran gelişmelerdir” dedi.