Kobanê Davası siyasetçilerin savunmalarıyla devam ediyor 2023-11-20 17:16:36       ANKARA - Kobanê Davası, siyasetçilerin avukatlarının savunmasıyla devam etti.    Kobanê Davası’nın 42’nci duruşmasının ilk oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde devam etti. Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, tutsak siyasetçi İsmail Şengül’in avukatı Cenk Yiğiter’in savunmasıyla başladı.    ‘Karşılıklı güvensizliklerle süren bir süreç’   Cenk, modern hukukun birey üzerinde şekillendiğini, kişinin ancak üstendiği sorumluluk alanında bedel ödeyebileceğini hatırlatarak, “Bakın 1945 öncesinde gayri milli ve milli ikilemi üzerinden yargı tartışılıyordu. Bu durum akla diren Nazi hukukunu getiriyor. Şimdi Türkiye’den de milli hukuktan bahsediliyor. Şunu demek istiyorum, AİHM kararları ihlal ediliyor ve bunun sonucu ağır olacak” dedi.  “Modern hukukun referansı ne olacak?” diye soran Cenk, “Hukuk yargılamaları bilimsel rasyonalizm üzerine kurulmalı. Bunun tüm aşamaları da bunu gerektirir. Mesela bu mütalaa hazırlanırken, çözüm sürecine değinilmemiş. 2012’de başlayan çözüm sürecinin aslında 2009 da Oslo’da başladığını gördük. Bu görüşmeler sızdırıldıktan sonra MİT krizi yaşandı. O dönem; Kürt siyasetçiler tutuklandı. Sonrasında akil insanlar heyeti oluştu. Onlar da çok fazla provokasyona maruz kaldı. Yani başlangıçta oldukça provokasyona maruz kalan bir süreç oldu. Karşılıklı güvensizliklerle süren bir süreç. Şimdi tüm bu süreçlere baktığımızda; 6-8 Ekim tarihi de umutların yüksek olduğu bir süreçti. Böylesi bir süreçte provokasyon ihtimali çok yüksekti. Mevcut yargılamada bugünün bilgileri ile süreci algılamaktan problem olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.    ‘7 Ekim’de yaşanan üç kırılma dikkate alınmak zorunda’   Kobanê protestolarında yaşanan şiddet ile HDP çağrısı arasında neden sonuç ilişkisinin kurulamayacağını nedenleri ile anlatan Cenk, 7 Ekim günü yaşanan üç kırılma durumunu ele almadan iddianame ve mütalaanın hazırlanamayacağının altını çizdi. Cenk, “Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim 2014 günü yaptığı ‘Kobanê düştü düşüyor’ açıklaması var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından bir saat sonra Varto’da 25 yaşındaki bir genç kolluk silahı ile öldürüldü.  Üçüncüsü ise KCK’nin çağrısı. Şimdi ortada somut bir delillendirme olmadığı için; Erdoğan’ın açıklamasının tek başına şiddetti arttırdığını söylemem. Ama iddia makamı bu üç faktörü göz önüne almadan, sadece HDP MYK çağrısını ele alıp, 7 Ekim’deki şiddet olaylarının nedenini HDP MYK’sının çağrısı olarak gösteriyor. İddia makamı bu üç faktörü dikkate alınmak zorundadır” diye belirtti.    ‘Bu kadar büyük komplo var ama…’   Savcının mütalaada kullandığı “İsmail Şengül MYK’da yer almış biri olarak HDP MYK sının yaptığı çağrıdan sonra bu olayları öngörmesi gerekiyordu” şeklinde ifadesine dikkat çeken Cenk şunları kaydetti: “Adeta taksir anlatıyor bize. O zaman ben de şunu soruyorum; bir garip İsmail Şengül’den bu kadar büyük öngörü bekleniyorsa, o zaman bu kadar teknik imkana sahip Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu olayları neden öngöremedi. Devletin öngöremediğini İsmail Şengül nasıl görsün? Türkiye Cumhuriyeti devleti neden bu olayları ön göremedi ve neden 6 Ekim de sokağa çıkma yasağı ilan etmedi? Bu da ayrı bir soru olarak karşımızda duruyor. İsmail Şengül kamuoyunun tanıdığı bir siyasi figür değil. Kaldı ki, biraz önce de söyledim; Erdoğan’ın ‘Kobani düştü düşüyor’ sözü kritiktir. Kimse bu sözün bu olaylarda etkili olmadığını söyleyemez. Erdoğan’a düşen; sözünü söylerken ‘daha öngörülü olabilirdim’ demesidir. Ama biz yine de bu sözü bir cezai sorumluluk alanına çekemeyiz.”    Savunmanın ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.