TJA Davası: Bu dosya ucubelerle dolu 2023-11-08 12:01:06     ANKARA - TJA davasında tutsak bulunan Figen Aras, iddianamenin bir ucubeden farklı olmadığını belirtti. Figen, dosyada gizli tanıkların beyanlarını çıkarıldığında geriye sadece, kadın mücadelesinden korkan bir anlayışın iddianamesinin kaldığını söyledi.   Ankara merkezli 30 Kasım 2022’de başlatılan bir soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa, ile adli kontrol tedbiri ile tutuksuz yargılanan Tamcihan Çelebi, Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa ile  ev hapsi cezası verilen Merve Tekin Demirel ve Sultan Esen hakkında “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddiasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması, ikinci gününde Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.    Sincan Cezaevi’nde bulunan kadınlar ile tutuksuz yargılanan kadınlardan Tamcihan Çelebi, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat,  Beritan Can Yaşa duruşmaya katıldı. Tutuksuz yargılanan Hatice Yaman, Besile Narin, Sultan Esen, Zekiye Güler, Sultan Esen, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile Diyarbakır’dan duruşmaya bağlanırken, Ev hapsiyle yargılanan Merve Tekin Demirel duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. Duruşmayı, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Qers Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, çok sayıda avukat ve aileler izledi.   Ankara TEM’den polis duruşma salonunda   Duruşma öncesi Ankara TEM’in duruşma salonunda yer alması dikkat çekerken, avukatlar tutuklu müvekkillerinin Ankara TEM’in şiddetine maruz kaldıklarını ve salonda olduklarından dolayı kendilerini rahat ifade edemediklerini, üzerlerinde silah olup olmadığının tespit edilmesi talebinde bulundu.  Avukatların talebini değerlendiren mahkeme heyeti, duruşmanın herkese açık olduğunu ve duruşmayı izleyebileceklerini belirterek, talebi reddetti. Avukatlar, silahlı olup olmadığına dair karar verilmediğine dair tepki göstermesine rağmen heyet, “karar verdim” ısrarında bulundu. Polisin kalktığı sırada heyetin kafa ile “otur” işareti yapması salonda gerginlik yarattı.   ‘Bir polisin duruşma salonunda mesai harcamasının gerekçesi nedir?‘   Duruşmada bulunan HEDEP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, duruma “Bu kabul edilemez” sözleriyle tepki gösterirken, Avukat Gulan Çağan Kaleli, “Terörle şube görevlisi bir polis memurunun mesaisini bu duruşmada harcamasının anlamı nedir? Müvekkiller üzerinde baskı oluşturmak mı? Bir memurun burada olması ve üzerinde silah tespit edilip edilmemesi müvekkiller üzerinde baskı oluşturmaktır” dedi.   Avukatlar, polisin üzerinde silah olup olmadığına dair karar kurulmasını bir kez daha talep etti. Talebi değerlendiren heyet, talep konusunda karar verdiğini yeniden karar verilmesine gerek olmadığını belirterek, talebi bir kez daha reddetti.   Duruşma tutsak Figen Aras Kaplan’ın savunmalarıyla sürdü.     ‘Doğduğumuzdan itibaren hep başkaları tarafından adlandırıldık’   Gözaltı süresi boyunca yaşanan ihlalleri dünkü  duruşmada arkadaşlarının anlattığını ve tekrar etmeyeceğini belirten Figen, trafik kazası geçirdiğini ve kafa travması yaşamasına rağmen, ısrarla hak ihlaline maruz kaldığını söyledi. Hazırlanan dosyadan “ucube bir iddianame” çıktığını kaydeden Figen, öğretmen olduğunu, kadın çalışmaları yürüttüğünü dile getirdi. Figen, “Ben çok okurum ve tüm kadınların özgür olmasını istiyorum. Ama biz kadınlar doğduğumuzdan itibaren hep başkaları tarafından adlandırılıyoruz. Kısacası, ‘saçı uzun aklı kısa’ kadınlar olduk. Kadın güçsüz, erkek güçlü aklıyla büyütüldük. Şu salonda kaç kişiye sorsak, ‘Allah kadının erkeğin kaburga kemiğinden mi yarattı’ ayeti sorsak evet derler ama Kuran’ı Kerim’de eşit yarattım diyor. Biz neden şimdi eşit değiliz” diye sordu.    ‘2 ay boyunca nasıl Kuzey Irak’ta kaldım?’   HTS kayıtlarında eşiyle yaptığı telefon görüşmelerinin dosyaya konulduğunu, bunun özel hayatın ifşası olduğunu ifade eden Figen, “2010-2016 yıllarının HTS’sini istiyorum. Kısa süreli yurt dışına gitmelerimin dışında Türkiye’de olmam ispatlı. Ama korkum polisin, ‘makinalarda sorun var cevap veremiyoruz’ size diye cevap gelmesi. Milli Eğitim’den benim okula kaç gün gitmediğime dair rapor istenilsin. 2 ay tatilimiz var, bu iki ay dışında benim rapor alıp yurt dışına gitmem gerekiyor ama bu da yok. Toplamında 2 ay yurt dışında kalmamışım, ben nasıl 2 ay boyunca Kuzey Irak’ta eğitim alıyorum. Bu dosyada Ulaş ve Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanlarının düşürülmesi gerekiyor. Türkiye’nin kadın dernekleri masasında çalışmalarımı yürütüyorum. Ben 13 yaşında evlendirilen annemin kızıyım, ama gizli gizli okuyarak memur olup ve eşini boşayan kadının çocuğuyum. İnsanın duruşu çocukluğundan başlar, ben de çocukluğumda başladım. Eskiden beri itirazlarım var, neden bilimde kadın yok, diyorlar ki ‘kadının aklı yok’ okuyorum ve okudukça yalan bilgilerle doluyorum. Fizikte Einstein için kahraman diyorlar, ipi eğiren kadınların bilgisi fizik bilgisi değil midir? Annelerimizin şifacılığı ‘koca karı’ olarak geçerken, şimdi Canan Karatay tarafından bu bitkiler şifalı diye geçiyor. İşte bunlar beni delirtiyor” diye belirtti.     ‘İlk terörist damgasını babamdan aldım’   Ortaçağda bir milyondan fazla kadının “cadı” iddiasıyla yakıldığına dikkat çeken Figen, “O dönemde mahkemede tanıklar, ‘bu kadınlar şifacılık yapıyor,  gece şeytanla buluşup bilgi alıyorlar’ diye beyanda bulunuyor. Kadınların limondan sirke yapması cadı olarak adlandırılıyor. Sonra kalkıp biri mahkemede, heyete sizin de eşinizi akşam damda gördüm deyince heyet davayı düşürüyor.   Devletler şimdi o yakılan kadınlar için özür diliyorlar, şimdi diyeceksiniz ki bu hikaye ne alaka. Ben de Figen Aras’ım ve dosyada yaratılan bir ucube Figen Aras var. Benim de hikayem Kürt olduğumdan dolayı. Ben Kürdüm hakim bey, Kürtlüğüm bile farklı, küçükken Kürt olduğum için dalga geçtiler ve babam kimseye söyleme diyordu. Ama üniversitede Kürtçe konuşmaya başladığımda ilk sevinen babam oldu. Babama, ‘baba ilk defa seni Kürtçe konuştuğum için sevindiğini gördüm’ dedim babam, ‘sus teröristler gibi konuşma’ dedi. İlk teröristlik damgasını babamdan aldım” şeklinde konuştu.   ‘TJA’yı mücadele alanı olarak görüyorum’   Van’da TJA tarafından yapılan bir panele katılmasının suç olarak lanse edildiğine değinen Figen, heyete, “Bu panelde kime ne yaptık, kim şiddete maruz kaldı” diye sordu. Figen, “TJA’yı bir kadın mücadele alanı olarak görüyorum. Yüzlerce kadınla 25 Kasım eylemine katılmışım, madem bunlar illegal neden polisin önünde yapıyoruz.  Bir de, ‘silahlı örgüt kurma’ diyorlar. Nerede örgüt ve silah, ben şimdiye kadar bir tek öğrenci yönetmişim bir de evliliğimi onun dışında bir şey yönettiğim yok. MASAK raporlarında, görümceme para göndermişim suç, bir erkek bana para göndermiş o da 23 yıllık eşim o da suç,  bipolar hastası bir kadın vardı derneğe geldi, 200 TL’ye ihtiyacı vardı verdim dosyaya girdi. Şemsettin Ulaş diye biri dosyaya girmiş bakıyorum, kuyumcu. Düğün için altın almışım. Bunları hepsini çıkardığınızda geriye, kadın mücadelesinden korkan bir anlayışın iddianamesi kalıyor. Ben derneklerde çalışıyorum ve itirazlarım var. Ya aşağıda erkek tuvaletine götürüyorlar bizi, erkekler bize laf ediyor, Kürt olduğumuzu görünce, ‘ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyor, arkadaşım da, ‘ben de siyasiyim’ dedi. Düşünün böyle bir durum söz konusu” sözlerini kullandı.   ‘Beni tahliye edin çalışmalarıma devam edeyim’   Babasının Kürtçeyi kendilerine yasakladığını ama babasının hayatını kaybederken, Kürtçe sayıkladığını hatırlatan Figen, “Binlerce kadın cezaevine girmiş ve çıkmışsa bu mücadelenin haklı ve meşru olduğunu gösteriyor. Beni tahliye edin ki çalışmalarıma devam edeyim. Hatta sizleri de panellerimize davet edelim gelin. Ben yasaklı bir iş yapmıyorum, zaten arkamızda sürekli polisler var. Cadı davasında heyet yıllar sonra özür diledi. Bu dosya için hazırlanan iddianamenin de ne kadar ucubelerle dolu olduğunu göreceksiniz” sözleriyle tahliyesini ve beraatını talep etti.   Tahliyesini talep etti   Ardından söz alan tutsak Gülistan Dehşet, savunmasına başladı. Asılsız ve yersiz suçlamalardan dolayı bir yıldır tutuklu bulunduğunu dile getiren Gülistan, sadece kendisinin mağdur olmadığını, kendisiyle birlikte yaşayan bipolar rahatsızlığı olan kardeşinin de çok etkilendiğini kaydetti. Gülistan, “2007-2011 tarihlerinde meşru olan bir partinin kadın çalışmalarında bulundum. 2011 tarihinden sonra kadın çalışmalarında yer almadım” diyen Gülistan, bipolar olan kardeşinin kendisine bağlı olduğunu, bir yıldır ilaçları kullanmadığının bunun kayıtlarda ortaya çıkacağını söyledi. Gülistan, savunmasını tahliyesini talep ederek sonlandırdı.    Duruşma, savunmalarla devam ediyor.