Kobanê Davası'na yarına kadar ara verildi 2023-10-31 18:16:39   ANKARA - Kobanê Davası tutuklu siyesetçilerin savunması ile devam ederken, mahkeme heyeti duruşmaya yarına kadar ara verdi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 39’uncu duruşmasının ikinci oturumu, siyasetçi Bülent Parmaksız’ın ikinci gününde süren savunmaları ile devam etti.   Sincan Cezaevi Kampüsü’nde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya; tutuklu siyasetçilerden Aynur Aşan, Zeynep Ölbeci duruşma salonunda bulunurken, Sebahat Tuncel ise, tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinde duruşmaya bağlandı. Duruşma salonunda ayrıca müdafi avukatları da hazır bulundu.   ‘Gazze saldırısından sonra Kürt sorunu farklı şekilde gündeme gelecek’   Dünyada hegemonya değişiminin yaşandığını söyleyerek savunmasına devam eden Bülent, uluslararası ticaretin yüzde 80’inden fazlası dolar ile yapıldığını, daha önceki yıllarda ticarette kullanılan para biriminde ikinci sırada Euro’nun yaşanan hegemonik değişimden dolayı, Çin para birimi Yuan'ın gerisine düşerek üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Bülent, “Hegemonya el değiştiriyor. Her hegemonya değişimi kanlı olur. İspanyollardan Fransızlara, İngilizlere, İngilizlerden Amerikalılara el değişti. Bu değişim olunca; aktör değişimleri de olur. Şimdi iç barışını sağlayamamış olan bir ülke olan Türkiye var. Dolayısı ile kırılgan ve riskli bir yerdeyiz. Beş yıl sonrasını ben kestiremiyorum. Bakın Gazze saldırısı sonrası Kürt sorunu daha farklı şekilde gündeme gelecek. O gemiler boşuna gelmiyor. Haritaların değişeceği anlatılıyor. Durum gayet ciddi. Bu anlamda bir uyarı yapmayı kendi adıma sorumluluk olarak hissediyorum. Gelecekte Kürt tarihi yazıldığında, Kürtler şöyle yazmasın istiyorum, ‘Devlet bize kötü davrandı, Türk halkı da bize kötü davranarak sahip çıkmadı.’ Bu yazılmasın diye Türk halkına sesleniyorum. Ben savunmamı burada Türk halkına seslenerek, Türk devletine seslenerek yapıyorum. Esas muhatabım onlardır” dedi.    ‘HDP Kürtlerin pazarlık gücünü arttırdığı için devleti rahatsız etti’   Bülent, HDP fikriyatının Türkler ile Kürtlerin ittifakı olduğunu söyleyerek, devletin bu durumdan rahatsız olduğunu kaydetti. Bülent, “HDP’nin arkasında bir fikriyat var. Bakın Kürt siyasetinin anlayışını kavrayamazsanız, gerçekliği kavrayamazsınız. Bunu yapamazsanız, yönetemezsiniz. Yönetmek için gerçekliği kavrayacaksınız. Kürtler ‘birlikte yaşamak istiyoruz’ dediler. Kürtlerin birlikte yaşama istediğini egemenler de çok iyi biliyor. HDP bu birlikte yaşama stratejisi üzerine kuruldu. HDP bir sonuçtur, bir türevdir ve gökten gelmedi. HDP fikriyatında birlikte yaşama fikri var. Bu durum Türk egemenlerini rahatsız etti. Çünkü Kürtler HDP ile güçlendiler. Biz sosyalist Türkler de HDP ile birlikte kendimizi Meclis’te daha fazla yansıtabildik ve sürecin parçası haline geldik. İki halkın da çıkarına olan, çalışanların çıkarına olan bir şeydir. HDP Kürtlere güven verdiği için, HDP belli bir siyasal güce eriştiği için ve HDP Kürtlerin pazarlık gücünü arttırdığı için devleti rahatsız etti” diye konuştu.     Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 13.40’a kadar ara verdi.   ‘Kürtleri tarikat karanlığına mahkûm edemezsiniz’   Verilen aranın ardından savunmasına kaldığı yerden devam eden Bülent, Türkiye’nin Ortadoğu’da kendini büyütmesinin yolu Kürtler ile ittifaktan geçtiğini söyleyerek, “Ortadoğu’da bir şey yapmak istiyorsanız; Kürtler ile ittifak kurmak zorundasınız. Ama görünen şey, Kürtlerle ittifak kurmanın ötesinde Kürtleri başka şeylere zorlama var.  Bakın HDP ile devam etmek istiyorum; Türk devleti HDP’ye baskı kurarak, HDP’yi sadece Kürt partisi olmaya zorlayarak bir yandan milliyetçiliğe zorluyor diğer yandan da siyasal islamizasyon ile Kürtlerin ve siyasal mücadelelerini sınırlamaya, durdurmaya çalışıyor. Bunun bir ayağı.  HÜDA PAR’dır. Diğer ayakları da tarikatlar ve cemaatlerdir.  Tabi Kürtlerin sosyolojik gerçekliği bunu kabul etmez. Mesela Kürt kadınları bunu kabul etmez. Ya da Kürtleri tarikat karanlığına mahkûm edemezsiniz. Ha belli bir etki yaratır mı evet. Çünkü Kürtler; Türklerden 300 yıl önce İslamiyet’i kabul ettiler.  Ama Kürt sosyolojisinin gerçekliği buna müsaade etmez.  Özcesi devletin Kürtlerin siyasal mücadelelerini Hamaslaştırma, ve ya bölge partisi haline getirip milliyetçileştirme politikaları tehlikelidir. Bundan hem Türkiye hem de Kürtler kaybeder. Böyle bir parti olursa o HDP olmaktan çıkar. Ben daha önce de demiştim, çağın en ileri ideolojisi ne ise ben orada olurum demiştim.  Haliyle HDP ile olmamın sebebi odur” şeklinde ifadeler kullandı.   Bülen'in savunması ile devam eden duruşmaya yarına kadar ara verildi.