Dicle Müftüoğlu hakkında 2 buçuk sayfalık iddianame 2023-10-18 09:07:58     Şehriban Aslan   AMED - 5 ayı aşkın süredir tutsak olan DFG Eşbaşkanı ve MA Editörü Dicle Müftüoğlu hakkında hazırlanan 43 sayfalık iddianamenin sadece 2 buçuk sayfasının Dicle’ye dair olması dikkat çekti.   Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nun da aralarında olduğu 5’i tutuklu 49 kişi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın tamamlanması üzerine 18 Temmuz’da hazırlanan iddianame, Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce 27 Temmuz’da savcılığa iade edildi. Mahkeme, iade gerekçesinde soruşturma bağlamında gözaltına alınan ve tutuklananların arasında hukuki ve fiili bağlantının olmamasına rağmen soruşturmanın toplu yürütüldüğüne ve iddianamenin de bu şekilde hazırlandığına işaret ederek, iddianamenin kişiye göre hazırlanmasını istedi.   Dosya Amed’e gönderildi   Mahkeme, daha sonraki süreçte savcılığının yaptığı itirazı da reddetti. Bunun üzerine 6 Eylül’de savcılık ilk olarak Dicle ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanan MA Editörü Sedat Yılmaz hakkında ayrı ayrı “örgüte üye olmak” ve “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla iddianame düzenledi. Aynı mahkeme, savcının bu iddianamesini de kabul etmeyerek, 21 Eylül’de yetkisizlik kararı verdi. Mahkeme, bu kararında suç iddialarının Amed’de geçtiğine, bu nedenle iddianamenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemelerine gönderilmesine karar verdi.   Dicle hakkında da ayrı olarak 6 Eylül’de iddianame hazırlandı. Dicle için hazırlanan iddianameyi kabul eden Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma günü olarak 7 Aralık’ı belirledi.   Dicle’nin gazeteci olduğu unutuldu   Dicle’nin hakkında hazırlanan 43 sayfalık iddianamenin sadece 2 buçuk sayfasının Dicle’ye ait olduğu, diğer sayfalarında PKK’nin ve KCK’nin genel yapısına ve işleyişine, gizli ve açık tanıkların bu işleyişe dair ifadelerine yer verildiği görüldü. İddianamede Dicle’nin hem meslektaşları hem de haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve bu görüşmelerin kaç kere yapıldığının toplamına yer verilirken, Dicle’nin görüştüğü birçok kişi de “örgüt mensubu” olarak nitelendirilip suç oluşturulmaya çalışıldı. İddianamede, Dicle’nin gazeteci kimliğinin görmezden gelinmesi ise dikkat çekti.   Yanlış bilgi doğru olarak savunuldu   İddianamede dikkat çeken bir diğer nokta ise Dicle’nin  yurt dışına yaptığı ziyaretler oldu. Dicle'nin bu ziyaretleri sırasında aynı şekilde yurt dışına çıkan “örgüt ile ilişki ve irtibatı” olduğu iddiası ile hakkında işlem yapılan isimlere yer verildi ve bu kişilerin de Dicle ile aynı gün çıkış yaptığı iddia edildi. İddianamede, bu iddianın doğrulaması ise tanık Kerem Gökalp’ın beyanları ile yapıldı. Tanığın bu iddiasının 2014’e ait olması, Dicle’nin ise yurt dışına çıkışının 2017’de olmasına rağmen iddianamede bu yanlış bilginin “doğru” olarak değerlendirilmesi dikkat çekti.   Çelişkili beyanlar ceza istemi nedeni   İddianamede MASAK tarafından hazırlanan mali analiz raporuna da yer verilirken; raporda Dicle’nin, para alışverişini “örgüte üye olmak” iddiası ile yargılanan kişilerle yapması suçlama olarak yöneltildi. İddianamenin devamında, “Şüpheli hakkında tespit edilen deliller bir bütün olarak ele alındığında şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün İdeolojik Alan Merkezi içerisinde terör örgütünün ideolojisi ve talimatları doğrultusunda aktif olarak sosyal yaşantısını da kendisine kılıf olarak kullanarak gizliliğe riayet ederek faaliyet yürüttüğü, şüphelinin tespit edilen örgütsel faaliyetleri dosya kapsamındaki delillerle şüpheye mahal bırakmayacak açık ve net bir şekilde ortaya konmuş, bu hali ile şüphelinin tespit edilen faaliyetlerinin terör örgütü üyeliği faaliyetini aşacak kapsamda olması nedeniyle şüphelinin örgüt içerisinde inisiyatif ve sorumluluk aldığı ve terör örgütü yöneticisi olduğu anlaşılmıştır” denilerek Dicle’nin cezalandırılması istendi.