Kobanê Davası’nda ara karar bekleniyor 2023-10-06 19:57:17     ANKARA - Kobanê Davası tutuklu siyasetçilerin savunmaları ile devam ederken,  mahkeme ara karar için duruşmaya ara verdi.    DAİŞ'in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 35’inci duruşmasının son oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Duruşmada, tutuklu siyasetçi Alp Altınörs hazır bulunurken, kadın tutuklular ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuldukları Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden katıldı.   ‘Tanık yalan beyanda bulundu’   Duruşmada savunmaya devam eden avukat Kazım Bayraktar, dosyada yer alan Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun mahkeme tarafından 9 Şubat 2022 tarihinde dinlendiğinde HDP’nin MYK toplantısına dair bir beyanda bulunmadığını belirterek, ancak 25 Haziran’da savcı tarafından tekrardan dinlendiğinde bu kapsamda beyanlarda bulunduğunu dile getirdi.5 Temmuz’da görülen duruşmaya dikkat çeken Kazım, bu tanığın tweetin Kandil’de yazıldığını iddia ettiğini ve tweet metnini gördüğünü bir sayfa kadar olduğunu ileri sürdüğünü ancak HDP’nin attığı twettin üç-dört satırdan ibaret olduğuna işaret ederek, tanığın yalan beyanlarda bulunduğunun altını çizdi.  Tweete konu olduğu ileri sürülen metinin hafıza kartı ile gönderildiğine dair iddia edildiğini ancak bu hafıza kartının kime verildiğine ilişkin net bir bilginin olmadığını kaydeden Kazım, “Tweetin bir KCK üyesi tarafından HDP’ye getirildiği filmini izliyoruz” dedi.    Gizli tanıkların çelişkileri    HDP’nin MYK toplantılarına KCK üyelerinin katıldığı iddiasına işaret eden Kazım, “Önce bilinen bir gerçeği hatırlatalım; toplantı HDP Genel Merkez’de değil Eğitim Sen’de yapıldı. Kurguyu yapanlar bu bilgiye sahip değiller. Nerede ve ne zaman yapıldığına dair gizli tanık A53, ‘5 Ekim’de Genel Merkez’de yapıldığını biliyorum’ diyor. A53, bu toplantıyı gördüğünü söylüyor. Toplantının 16.00 ile 20.00 saatleri arasında yapıldığını iddia ediyor. Soruların üzerine toplantının Genel Merkezi’nin üçüncü katında yapıldığını söylüyor. Ancak bu toplantının 6 Ekim’de yapıldığını bu gizli tanık dışında herkes biliyor. İki husus ise mekan konusudur. Toplantının nerede yapıldığını araştırmadan kurgu yapmışlar. Toplantı Eğitim Sen’de yapıldığına dair belgeler sunuldu. Ayrıca HDP bu sırada, şu anda olduğu, A53’ün iddia ettiği binada yer almamaktaydı” diyerek, çelişkileri belirtti.    ‘Dedikodudan gerçek çıkarmaya çalışıyor’   Dosyada yer alan “Ulaş” adlı gizli tanığın beyanlarına da değinen Kazım, HDP’nin MYK toplantısına KCK’lilerin de katıldığını iddia eden bu tanığın, mahkemenin duruşmada “Kimin katıldığını gördün mü?” şeklindeki sorusuna  “Bunu pek çok kimseden duydum” yanıtını verdiğini hatırlattı. “Dedikodudan gerçekleri çıkarmaya çalışıyor” diyen Kazım, Gizli tanık Hermes’in beyanlarına dair “Gerçek Hermes, isminin bir gizli tanığa verildiğini duysa lir çalıp eğlenirdi” dedi.   Verilen öğle arasından sonra beyanlarını sürdüren Alp Altınörs’ün Avukatı Kazım, HDP Merkez Yürütme Kurulu(MYK) toplantısına KCK’nin “Türkiye Sözcüsü” ’nün katıldığına dair beyan veren tanıklara tepki gösterdi. Bu hususta daha önce görülen dava duruşmalarında dinlenen Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun beyanlarına işaret eden Kazım, bu toplantıya dışarıdan bir kişinin katıldığına dair beyanda bulunduğunu ancak kimin katıldığına dair bir bilgisinin olmadığı ve ayrıca toplantıyı da izlemediği yönündeki beyanlarını anımsattı. Kazım, “MYK toplantısından haberi bile yok. Genel olarak ‘toplantılara katılır’ diyor. Hangi KCK üyesinin katıldığına dair tek bir somut bilgi vermiyor. Her toplantıya katıldığını nereden biliyorsun?” diye sorarak çelişkiye dikkat çekti.   'İlliyet bağı yok'   Toplantı karar defterlerine dikkat çeken Kazım, o toplantının karar defterine bilerek yazılmadığını iddia ettiğini anımsatarak, “Yahu Twitter'a yazılan bir şeyi niçin deftere yazmaktan çekinsinler. Twitter’dan atıkları bu mesajları karar defterlerine yazmış olsalardı bu salon dolusu defter yetmezdi” diye kaydetti. İlliyet bağının hukuksal anlamına işaret eden Bayraktar, “Tweetin içeriği ile şiddet arasında bağ bulunamadı. Yargılama aşamasında savcı da bunu gördü. İlliyet bağı ilişkisi sebep-sonuç ilişkisidir” ifadelerini kullandı.   ‘Kasıt olduğuna dair delil yok’   Kazım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tweetin PKK tarafındana HDP’ye atıldığını bir an öyle sayalım. Eğer böyle kabul etsek bile her bir MYK üyesinin bundan haberlerinin olması lazım. Kasıt olması lazım. Şiddet olaylarının başlayacağını bilmeleri gerekiyor. Şiddet olaylarını gerçekleştirilenlere PKK verdi diyor ya MYK bunu nerden biliyor? MYK, bunun PKK’nin gönderdiği bir işaret fişeği olduğunu nereden biliyor? Diğer toplantı ve sonuçlarından farklı olmayan bu tweetin işaret fişeği olduğu bilmeleri imkansızdır. Dolasıyla kasıttan söz edilemez. Senaryo bu noktada da çökmüştür. Dolasıyla MYK’nin PKK ile bilerek ve isteyerek hareket ettikleri söylenemez. Hem tahrik, hem azmettirme ve hem de birliktelik asla olmaz.”   ‘Neden mütalaada yer alıyor?’   Kazım, olaylar nedeniyle yapılan yargılamalarda yargılananların HDP tweeti sonucu sokağa çıktığına dair herhangi bir beyan vermediklerini de anımsattı. Kazım, “O dosyaların hiç birinde bu ‘işaret fişeği’ konusunda bilgilendirildiklerine ilişkin tek bir bilgi yok. Demek ki o olaylara ve failerine MYK üyeleri hükmetmiyor” dedi. Kobanê Olayları nedeniyle yapılan yargılamalarda verilen birkaç karara işaret eden Bayraktar, illiyet bağının askeri unsurlarının oluşabilmesi için en az iki ayrı tarafın olması gerektiğini ve birlikteliğin olması gerektiğini paylaştı. Bayraktar, Wan’ta DAİŞ’li olduğu düşünülen bir kişinin 17 Ekim 2014’te öldürüldüğünü ve bu eylemde bulunanların yargılanıp, azmettircilerinin “Cudi” kod adlı bir gerillanın olduğunu ifade ettiğini belirterek, “Bu dosyanın bu dava ile ne ilgisi var? Söz konusu bu dosya neden mütalaada yer alıyor? Azmettiricinin kim olduğunu zaten söylemişler” diye kaydetti.   Mahkemenin kararı ne?   Kazım, Bedlîs’te yaşanan olaylara ilişkin Bitlis 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sona eren bir davaya dikkat da dikkat çekti. Davada olayların PKK’nin çağrıları ile başladığı ve şiddet olaylarının HDP’nin çağrısı ile bir ilgisinin olmadığı yönünde karar verdiği paylaşan Kazım, savcıya, “Bu tür kararları neden mütalaaya koymadınız?” diye sordu. Mahkemenin 16 Ağustos’ta suç iddiasının değişme ihtimaline karşın “örgüte üye olmak” ve “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiaları ile ilgili ek savunmanın alınmasına dair de beyanlarda bulunan Kazım, “Savcının ‘örgüt üyeliğine’ dair bir delili var. Bunu da çok önemli görüyor. Bu da ne peki? Alp Altınörs daha önce ‘örgüt propagandası’ yapmaktan ceza almış. Savcı, bunu en önemli ‘delil’ olarak görmüş. En önemli delili on yıl önce bu suç iddiası ile ceza almasıymış. Mantık bu. İflas etmiş bir mütalaa, eski defterleri karıştırıyor.  Eski bir ceza hükme esas alınamaz” diyerek, tepki gösterdi.   Mahkeme ara karar için ara verdi.