Sebahat Tuncel’den Kobanê Davası heyetine: Erkeklik taslıyorsunuz 2023-08-07 18:06:05   ANKARA - Kobamê Davası’nda konuşan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, heyetin kadınlara dönük tavrında erkeklik tasladığını söyledi. Sebahat, “Bu devlet içerisinde neden çok fazla kadınlar katlediliyor. İşte bu erkeklik yüzünden. Heyet fırsat buldukça erkeklik gösterisi yapıyor. Bunları kabul etmeyiz, yıllardır bunun için mücadele ediyoruz” dedi.    IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 28’nci duruşmasının 1’nci periyodu Sincan Cezaevi Kampüsünde görülmeye  başlandı. Duruşmaya, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve izleyiciler katıldı.    Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçilerin bir çoğu, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) duruşmaya katıldı.   Verilen aranın ardından duruşma, Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın gelen ve giden evraklara ilişkin beyanları ile devam etti.    ‘7 yıldır taleplerimiz davayı uzatmaya yönelik diye reddediliyor’   Gültan Kışanak’ın sözünün kesilmesine tepki gösteren Selahattin, işkenceye varan koşullarda cezaevinde tutulduklarını belirtti. Heyetin duruşmayı kişi psikolojini anlayarak duruşmayı yönetmesi gerektiği önerisinde bulundu. Ardından dosyaya gelen evraklara ve duruşma periyoduna ilişkin konuşan Selahattin, “Temel sıkıntımız şu: İlk duruşmaya 2017’in Mart ayında SEGBİS ile katıldım sonrasında Ankara’ya duruşmaya geldim ve ilk savunmalarımıza başladık. O günden bugüne 7 yıl geçti. İlk itirazlarımızı sunduğumuzda mahkeme bir ara karar aldı taleplere ilişkin. Talepler duruşmayı uzatma gerekçesiyle reddedildi. 7 yıldır tutukluyuz, heyetin kendisi değil daha ilk celsede tavrımızın duruşmayı uzatmaya yönelik olduğunu söyleyen heyet,  7 yıldır mahkemeyi bitirmiyor biz tutuklu olanların uzattığını söylüyor. Tutuklu sanıkların duruşmayı uzatmaya yönelik gerekçesinin ne olduğunu dair makul bir açıklama yapmak zorundasınız” dedi.    ‘Mütalaanın kendisi anlaşılmaktan uzak’   Her celsede yargılamayı uzatmaya yönelik verilen ara kararlara ilişkin mahkemenin gerekçelerinin izah etmesini talep eden Selahattin, “Niye tutuklu sanıklar duruşmayı uzatsın? Gelinen aşamada yine süre sorunu yaşıyoruz; her şeyden önce savunmasını yapmak isteyen avukat ya da siyasetçi arkadaşlarımız mahkemeye bildirimde bulunduğu an bizler dinlemeye, saygılı karşılamaya hazırız. Hiçbir itirazımız olmaz, öylesine söz alıp arkadaşlarımızın savunma sürelerinin kısıtlanmasını istemem. Bu bittikten sonra süre isteyenlere ciddiyetle taleplerinin alınmasını talep ediyorum. Hepimizin malumu dosya kabarık ve karmaşık, bu iddia makamı heyet açısından da açık. İddia makamı keza bazı mütalaalarda karmaşık olduğunun altını çiziyor, fakat iş bizim talebimize geldiğinde dosyanın karmaşık olduğu gözetilmiyor. Mütalaanın kendisi karmaşık ve anlaşılmaktan uzak, mütalaayı toparlamakta zorlanıyor avukat arkadaşlarımız. Karmaşık hazırlandığı için onu çözmek  zor. Ara kararlarınızda tutukluların ‘Mütalaanın kendisi de boş denilmiştir’ denilmiş. Bu da  arkadaşlarımızın mütalaayı okuduklarını gösteriyor. Mesele, mütalaayı okumak değil çalışmak önemli. Olayların geçtiği günden bu yana mütalaayı gözden geçirmek gerekiyor savunma hazırlığı budur” diye belirtti.    ‘Cezaevinde nefes almakta dahi zorlanıyoruz’   Cezaevi koşullarının fiziki zorluğuna da dikkat çeken Selahattin şunları ekledi: “Cezaevinde teknik imkanlardan yararlanmak çok kısıtlı. Cezaevinin fiziki koşulları da savunma hazırlığını zora sokuyor. Son yüzyılın en sıcak günlerini yaşıyoruz ve cezaevinde nefes almanın zor olduğu ortamda biz yaşıyoruz. Sıcak yaz günlerinde savunma hazırlığının sıkıştırılması da bizi zorluyor. Dışarıda ve cezaevinde devam eden siyasi, yargısal gelişmeler yaşanıyor. Bunlar davaya dahil oluyor.  Avukatlarımızın mesleki, alevi ve psikolojik zorlukları göz önünde bulundurulsun. Heyet sadece bu dava için görevlendirilmiş ama avukatlarımız öyle değil. Adli tatil var, adli tatil gözetilerek yeni bir periyot belirlemenizi istiyor arkadaşlarımız. Bu benim de talebim. Bunlar varken duruşmayı uzatmaya yönelik algılamamak lazım.”   15 bin 500 tweet delil olarak dosyaya sunuldu    Seçim sürecinde dijital medya üzerinden özel bir politikanın yürütüldüğünü ve heyetin bu yüzden bu yargılamayı hala devam ettirdiğine de dikkat çeken Selahattin, Twitter, paylaşımlarına dair hazırlanan 5 klasörün delil olarak dosyaya göndereceğini ifade etti. Selahattin, “2016’dan bu yana algı yaratılan paylaşımları dosyaya delil olarak göndereceğiz. Heyetiniz bu delil olduğu için okumak zorunda ama okumak yetmez. Bu twittlerin ne amaçla atıldığı, hangi saiklerle atıldığını incelemek zorunda.  50 bin sayfa twitter paylaşımını delili sunacağım. Sizin için önemli olmayabilir ama savcı için öyle değil. Savcı mütalaada Twitter için ayrı başlık açmış. Bugün size 15 bin 500 twitt sunuyorum. Tamamı da istihbarat merkezli yönlendirmesiyle kampanyalar yürütülmüş. Madem biz bir tweetle suçlanıyoruz o zaman sizde bunlara bakacaksınız”  ifadelerini kullandı.   ‘Süre isteğimiz cezaevini sevdiğimizden değil’   Selahattin, süre taleplerinin yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığını ve periyotların insanı koşullara göre düzenlenmesi gerektiğini belirterek, “Hazır olan savunmalar alındıktan sonra duruşmanın ertelenmesini talep ediyoruz. Aksi takdirde bizi savunmaya zorlarsınız. 7 ve 2 buçuk yıldır tutuklu arkadaşlar süre talep ediyorsa cezaevini sevdikleri için değil hazırlıklarını bitirmek istiyorlar. Ara kararlarınız da duruşmayı uzatmaya yönelik bir karar verirseniz sizin de bunun gerekçesini bizi ikna etme şeklinde yazmanızı diliyoruz. Davayı uzatmaya yönelik ne amacımız olabilir? Dışarıda hayat pahalı, cezaevinde daha iyiyiz diye mi  düşünüyoruz sizce? Davanın uzatılması şeklinden çok adil, bağımsız, tarafsız bir yargılama için uğraşıyorum. 7 yıldır bu kadar hukuksuzluktan sonra heyetiniz adil bir yargılama yapar ve savunma hazırlığına dair saygı duyarsa biz de savunmalarımızı yaparız” diye belirtti.    ‘Kararlar seçimde hızlanıyor’   Heyetin hızlandırmaya yönelik tavrının bir merkezi koordinasyon çerçevesine dönüştüğünü dile getiren Selahattin, “Sizin kararlarınız seçimde hızlanıyor, seçimden sonra yavaşlıyor. Seçim ayında benim hakkımda, 5 bin 500 tweet atılmış. Seçim bittiği gibi, ‘teröristliğimiz, alçaklığımız da’ bitti. Yerel seçim yaklaşıyor göreceğiz, AYM’de, İstinaf’ta, Saray’da bir hareketlilik var. Yeni ittifaklar konuşuluyor, Cumhurbaşkanı’nın bu davayla ilgili nasıl ilgilendiğini, sizin de nasıl hızlandığınızı ispatladık” ifadelerini kullandı.    Ek süre talebi    Selahattin’in ardından tutuksuz yargılanan Emine Beyza Üstün, SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlandı. Siyasetçi olmak dışında bir araştırmacı olduğuna dikkat çeken Beyza, mütalaanın son derece karmaşık olduğunu belirtti. “5 bin küsur sayfayı okumaya yeltenmedim. Kendi bildiğim yöntemlerle okumaya çalıştım. Buna rağmen binlerce sayfa bir şey yakalamadım. Talimat olduğu kısımlara gelemedim zaten kimseden talimat almıyoruz” diyen Beyza, savunma için ek süre talebinde bulundu.    Gültan Kışanak’ın sağlık sorunları    Beyza’nın ardından HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ,  gelen ve giden evraklara dair beyanlarda bulundu. Sabah saatlerinde Gültan Kışanak’a dönük heyetin yaklaşımını eleştirdi. Heyetin kendi kararlarına kendilerini uymaya zorladığı dile getiren Figen, “Sizin rolünüz ortada. Herkes kendi cephesinden yapacağını yapıyor ama bu durumlar çok acı verici. Arkadaşımızın yaşadığı sağlık sorunlarını,  çok acılarla dolu bir süreç geçirdiğini biliyorsunuz. Bu yaşadığı sorunların nasıl çıkmaza soktuğunu biliyorsunuz. Bugün arkadaşımız söz talep ediyor, tabii ki eleştirisini söyleyecek. Bu diğer taleplerin ötesinde hayati bir talep. Gültan Kışanak’ın sizin belirlediğiniz periyotlarda bu salonda durması hayati tehlikesini artırıyor, nokta. Bu sizin için bir şey ifade etmiyor mu? Kibar davranıyoruz, hukuktan söz ediyoruz, rica ediyoruz, tepki gösteriyoruz olmuyor. Siz de oldurmamak için uğraşıyorsunuz. Bu davanın sağlıklı bir şekilde yürütmek istemediğinizi biliyoruz” sözlerini kullandı.    ‘İktidarın seçim masalarından gelen dosyaya giriyor’   Figen, şöyle devam etti: “Çok somut bir talebini dile getirmek istedi, çok mu bir şey? Sağlık sorunları nedeniyle buraya gelemeyeceğini söylemek istedi ama bunu engelliyorsunuz. Bu artık yargının kişisel tavrının sınırına dayanmış. Bize bir şey lütuf etmiyorsunuz, herkes görevini yapıyor. Görev aşkınızı okşayarak sizden söz almak zorunda olan insanlar değiliz. Siz bize böyle gelirseniz biz de haklı olarak tepki göstereceğiz. Makul bir sürede bu duruşmanın görülebilmesi, savunma hakkının riayet edilebilmesi için uygun koşulların oluşturulması gerekir. Bizim süre talep etmemiz bile size zul sayılıyor. Adli tatilde bile koştur koştur savunma almaya çalışıyorsunuz. Bu da yetmiyor, taleplerimizi inandırıcı olmayan gerekçelerle reddediyorsunuz. Siyasi iktidarın seçim masalarında gelen dosyaya giriyor ama bizim lehimizde olan tek bir delil ve taleplerimiz dosyaya girmiyor. Siz 6 yıl sonra ölüyü dirilttiniz. Neredeyse zamanaşımına uğratılmış dosyayı getirip bu dosyaya sokuyorsunuz. Sizin sınırsız alanınız var ama biz beş dakika almak için mücadele ediyoruz. Biz burada hala insanlığın temel ilkelerini tartışıyoruz, sizinle hukuk tartışıyoruz. Size mecbur olduğumuz için değil, siyasi sorumluluk olarak hakiki olanı savunmaya devam edeceğiz.     ‘Dilekçe kılıklı saldırılara ilişkin söyleyecek sözüm var’    Dosyaya katılma taleplerini direkt reddetmeniz  gerekiyor. Ama siz koştur koştur savunmaları bitirme peşindesiniz. Ara yargılar oluşturuyorsunuz, sümen altında duran kararınızı güçlendirmek için kurulan ara kararlar bunlar. Her bir aşamada söz söyleme hakkımız var. Ama bu söz söyleme hakkımızı bize tanımıyorsunuz. Günlerce, haftalarca, aylarca, linç saldırıları düzenliyorlar. Bu dosya üzerinde tepiniyorlar, ahlaki değerlerimiz üzerinde tepiniyorlar. Buna ilişkin tek bir adım yok ama bizim söz söyleme hakkımız yok öyle mi? Bu gönderilen dilekçe kılıklı saldırılara ilişkin söyleyecek sözüm var.”   ‘Heyet fırsat buldukça erkeklik taslıyor’   Figen’in ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Heyetin erkeklik yarışına girdiğini ifade eden Sebahat, “Heyetin tavrı cinsiyetçi yaklaşımın politikalarıdır. Biz buna tabii olmak zorunda değiliz. Ben Gültan başkana geçmiş olsun dilediğimde siz salondaydınız. Konuyu biliyorsunuz, söz vermiyorsunuz ama bağırdı diye tutanaklara geçiyorsunuz. Bu devlet içerisinde neden çok fazla kadınlar katlediliyor. İşte bu erkeklik yüzünden.  Heyet fırsat buldukça erkeklik gösterisi yapıyor. Bunları kabul etmeyiz, yıllardır bunun için mücadele ediyoruz. Bedel ödüyoruz, ödemeye devam ediyoruz. Sonradan sorun çıkaran biz oluyoruz. Katillerin hepsi de beyefendi ama biz bağıran çağıran oluyoruz. Bir fırsat bulduğunuzda bunu yapıyorsunuz. Sizin gibi dışarıda bir sürü erkek var. Bu değişmediği süre barış da olmaz. Erkek devlet şiddeti ne oluyor? Siz devlet adına karar veriyorsunuz sonra bizim kendimizi savunmamızı bile beklemiyorsunuz”  dedi.    ‘Cezamız cebinizde hazır’   Heyetin Gültan Kışanak’a yaklaşımına dair, “insanlıktan istifa etmişsiniz” diyen Sebahat, şöyle devam etti: “Birçok arkadaş burada ailesinden bi çok kişi kaybetti. Bu insanların sevdikleri var, hayat var. Bu toplumun bir parçasıyız, azade değiliz. İnsani bir meselede bile bu tavrı göstermeniz insanlığın son raddesidir. Siz bizi hukuk kişiliğinden çıkardınız, yasadan faydalanamıyoruz. Biz özel olarak yargılanıyoruz. Cezamız cebinizde hazır, ödülünüzü almak istiyorsunuz. Sizi insanlığa davet etmiyorum. Ya hissedersiniz ya da etmezsiniz. Size göre biz düşmanız; bir muhakeme yapma gereği bile duymuyorsunuz. Bu soruşturmanın açığa çıkarılması için talepleri kabul etmiyorsunuz. Cübbenize yakışır davranıp derhal mütalaayı iade etmeniz gerekiyordu. 5 bin sayfa yazmanın nedeni; somut delil olmadığı için laf karmaşası ile gerçeği gizlemenin bir yöntemi bulunuyor. Savcı bey suyu bulandırıyor. Su duru olduğunda gerçek ortaya çıkacak. Toplumun buradaki gerçeği bilmemesi için Ahmet Altun çalışıyor. Cübelerinizi çıkarın siyasetten tartışalım. Çünkü siz milliyetçi bir yerden bakıyorsunuz. Ama siz bu hukukçu kimliğinizden bizden daha fazla siyaset yapıyorsunuz.”     ‘Kumpası açığa çıkarmak için mücadele ediyoruz’   Cezaevinde 8’nci yılına gireceklerinin, davaya uzatma taleplerinin olmadığının altını çizen Sebahat, “Bizim Kurdistan ve Türkiye halklarına bir sorumluluğumuz var” dedi ve ekledi: “Bu kumpası açığa çıkarmak istiyoruz. Bu düzen değişecek ve o zaman biz de hesap soracağız. Şimdi bile bu kumpası açığa çıkarıyoruz ama bunları yapmak için koşullar lazım. Bizi 3 yıl boyunca tecritte tutunuz, şimdi geldik yine sohbete çıkamıyoruz. İnsanız yani bunlara ihtiyacımız var. Kadın cezaevinde hafta sonu bilgisayar kullanamıyoruz. Buna ilişkin yazı göndermeniz lazım. Hafta İçi de birer kişi çıkabiliyorsunuz. Kadın cezaevinde haftada bir arama yapılıyor ve bütün evraklar birbirine karışıyor. İstisnasız bir özel arama, bir genel arama yapılıyor. Bu da ayrı bir taciz. Bu koşullara rağmen halklarımıza karşı sorumluluğumuz var. Reddettiğim bir heyetsiniz, başından bu yana bunu görmüştüm yanılmadım. Sorgumuzu bile almadınız savunma yaptığımızı söylediniz. Allah bilir yine savunmamızı almadan bu süreci bitireceksiniz. Savcıya hazırladığınız eşit koşulu bize de hazırlamak zorundasınız. Üstüne niyet okuyorsunuz.”    ‘Sapkın bir kurum varsa bu da Diyanetir’   Ardından söz alan Zeynep Karaman, Kürtçe beyanlarda bulundu. Kobanê Davası’nda erkekten çok kadınların yargılandığını ve kadınların regl süreçlerinin dahi gözetilmediğini kaydetti. Zeynep, “Bizler için onlarca kez müebbet isteniliyor ama keyiflerine göre heyetin üyeleri değişiyor. Dışarıdan çalışmışlarsa bilemeyiz tabii, bu yöntem normal bir yöntem değil. Daha öncede bir kaç kez söyledik, bu müştekilerin bu davaya katılma talepleri etik değil. Heyetinize kaç kere bu katılma taleplerini reddetmesi gerektiğini söyledik. MİT’ten tutun ülkenin güvenliğini koruması gereken tüm herkes bu dosyada. Onlara sorsanız, ‘Siz bu olaylar olduğunda neredeydiniz’ diye. Onlar bu ülkenin birinci derece güvenlik birimidir, onlar bu olayı engellemiyorsa olaylarda onlar da suçlanmalıdır. Diyanet Başkanlığı da aynı şekilde. Diyanet için anayasal kurum deniliyor, bu davaya müdahil olmaması gerekiyor ve ben bu davaya katılma talebini kabul etmiyorum. Sözde bu devlet laik. Diyanet olsa da olmasa da bu ülke laik değil, din ile ülkeyi yönetiyor. Madem anayasal bir kurum o zaman diyanet yerini bilsin. Diyanet bize diyor ya ‘Sapkın düşünceler’, bu görüşleri diayanete aynen iade ediyorum. Bunu söylemeleri hakkı ve hadi değildir. Sapkın bir kurum varsa buda diyanettir” sözleriyle davaya Diyanet Başkanlığı’nın da katılmak istemesini eleştirdi.    ‘Çetecilik ve tecavüz ülkenin yönetimi haline geldi’   “Diyanet sapkın aramak yerine tarikatlarda çocuklara dönük tecavüz ve intihar girişimlerini araştırsın” diyen Zeynep, “Sürekli bu tarikatlarda tecavüz, intihar girişimleri haberleri geliyor. Vakıflar eliyle üniversiteler kurulmakta, burada ne yolsuzluklar yapıldığını biliyoruz. Bu durumlar ortaya çıktığında ise MİT ile çalışıyoruz diyorlar, Bahtiyar Çolak da MİT ile çalıştığını söylüyordu. MİT, bunlarla ilgili tek bir açıklama dahi yapmadı. Çetecilik ve tecavüz  bu ülkenin yönetimi haline geldi. Herşey o kadar iç içe geçmiş ki kimin ne olduğu beli değil. Ama Kürt halkı ve kadınlara dönük düşmanlıkları net” diye vurguladı.    Duruşmaya ara verilmesi talebi    Zeynep’in ardından Meryem Adıbelli de Kürtçe beyanlarda bulundu. Meryem de duruşma periyotlarının yeniden düzenlemesi talebinde bulundu. Savunma hazırlığı içerisinde oldukları için spor faaliyetlerini yapmaktan vazgeçtiklerini ve bundan dolayı kendileriyle çıkan diğer grubunda spora  çıkarılamadığını söyledi. Meryem, bir hafta duruşma üç hafta ise duruşmaya ara verilmesini talep etti.    Avukatların beyanlarının ardından iddia makamı, taleplere ilişkin “sağlık mazeretlerinin kabulüne, diğer mazeretlerin reddedilmesine mütalaa olunur” dedi.    Mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verildi.   Ek süre talebi reddedildi   Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, duruşma periyotlarının tutuksuz yargılanan siyasetçilerin savunmalarının alınmasına başlamasına, tutuklu siyasetçilerin savunmalarına hazırlanmasına dair böyle bir periyot uyguladıkların öne sürdü. Heyet ayrıca, yeterince süre tandıklarını belirterek, duruşma periyodunun değiştirilmesi talebinin reddine, duruşmaların kesintisiz devam etmesi kararı verdi.    Duruşma yarına ertelendi.