Kobanê Davası gergin başladı 2023-08-07 13:05:58       ANKARA - Kobanê Davası’nda gelen evraklara dair söz alan Gültan Kışanak, duruşma periyotlarına dair konuştuğu sırada mahkeme heyeti tarafından mikrofonu kapatıldı. Duruma ayağa kalkarak tepki gösteren siyasetçiler hakkında ise “duruşma düzenini bozmaktan” tutanak tutuldu.    IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 28’nci duruşmasının 1’nci periyodu Sincan Cezaevi Kampüsünde görülmeye başlandı. Duruşmaya, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve izleyiciler katıldı.    Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçilerin bir çoğu, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.   Duruşma  dosyaya gelen evrakların okunmasıyla başlandı. Duruşmada dosya savcısının değiştiği dikkat çekti. Mahkeme heyeti, esas dosya savcısının sağlık sorunlarından dolayı duruşmaya bir süre katılmayacağını belirtti.    Savunma hakkının ihlali   Söz alan Avukat Nuray Özdoğan, duruşmanın ara verilmeden kesintisiz devam etmesine tepki gösterdi. Nuray, “Bizim açımızdan adli tatil bir dinleme süresi değil, bu dosyaya hazırlanmak için süre istiyoruz. Dosyanın gidişatından dolayı bu hakkımızı kullanamıyoruz. Şuan bizi sıkıştırdığınız konu itibariyle savunma hakkını etkin kullanamıyoruz. Hem mekansal hem zamansal olarak bu bir ‘şiddettir’. Müvekkillerimizi savunmak için burada olacağız ama mahkeme, bunun koşullarını sağlamazsa savunma hakkını ihlal etmiş olur” diye belirtti.    Gültan Kışanak’ın mikrofonu kapatıldı    Ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Eş Başkanı Gültan Kışanak, gelen evraklara ilişkin söz aldı. Periyotların bu şekilde düzenlemesinin tek amacının kendilerine işkence yapmaya yönelik olduğunu söyledi. Gültan, sözlerine devam ettiği sırada, heyet, Gültan’ın sözünü keserek, mazeret ve gelen evraklara dair konuşmasını belirtti. Gültan’ın heyete, “Sözümü kesmeyin” diyerek tepki göstermesi üzerine mahkeme Gültan’ın mikrofonunu kapattı.    Siyasetçilerden heyete tepki    Avukatlar duruma tepki göstermesine rağmen mahkeme heyeti, İbrahim Binici’nin avukatı Kemal Cihat Binici’ye söz verdi. Avukatlar Gültan’ın mikrofonunun kapatılmasına tepki göstermeye devam etti. Mahkeme heyeti, Avukat Nuray Özdağ’ın tepkisine dair tutanak tuttu.  Mahkeme heyetinin tavrına siyasetçiler de tepki gösterdi. Nuray Özdoğan, “Ablasının durumu için mazeretini bildirecekti, ara kararınız var ya” dedi. Mahkeme heyeti avukatlara, “Söz verilmeden konuşmayın yeter ya”  sözlerini kullandı. Duruma tepki gösteren Sebahat Tuncel ise, “Yanlış yapıyorsunuz, bu arkadaşlarımızla yargılanıyoruz nasıl böyle bir şey yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Heyet, Sebahat Tuncel, Zeynep Ölbeci, Meryem Adıbelli, Zeynep Karaman ve Pervin Oduncu’nun ayağa kalkarak duruma tepki göstermesine dair tutanak tuttu.    Mütalaa somut delile dayanmıyor   Heyet tepkilere rağmen, İbrahim Binici’nin avukatı Kemal Cihat Binici’ye söz vermeye devam etti. Kemal Cihat, müvekkilinin hazır olmadığını, savunma yapıp yapmayacağına dair heyetin tutanak tutulmasını talep ettiğini ama müvekkilinin cezaevinde yaşadığı sağlık sorunlarıyla ilgilenmesi ve denetimli serbestlik durumuyla ilgilendiğinden dolayı duruşmaya katılmayacağını belirtti. Kemal, savunma içeriklerini tekrar ettiklerini, cumhuriyet savcılığının esas hakkındaki mütalaasının somut delile dayanmayan bir belge niteliğinde olduğunu söyledi.    Newroz kutlaması suç sayıldı    İbrahim Binici’nin Covid-19 sürecinde evinde Newroz’u kutlamasının da dosyaya konulduğuna dikkat çeken Kemal, müvekkilinin yaptığı tüm faaliyetlerin iddianameye konu olduğunu ve faaliyetlerin şiddete dayanmadığını, propaganda suçundan yargılandığını dile getirdi. Gizli tanıkların ifadelerine değinen Kemal, “Tanıkların beyanlarının güvenilmez olduğu, yer ve zaman açısından çelişkili olduğu ortaya bir kez daha çıktı. Beyanları bizim için suç teşkil etmiyor. Tanıkların ifadeleri tamamen kendisini aklamak ve kurtarmak için kurduğu beyanlardır” dedi. Kemal, İbrahim Binici hakkında, iki suçtan ceza istenildiğini belirterek, “Müvekkilin sadece legal bir siyasi partiye üye olmasından dolayı ‘devletin birliğini bütünlüğünü bozmak’ gibi bir suçla suçlanması kabul edilemez. Müvekkil hakkında hangi suçu işlendiğine dair bir illiyet bağını anlamadık. Yargılamanın geldiği yer itibariyle somut delilin ortaya koyulmamasından dolayı bu mütalaayı kabul etmemiz mümkün değildir” sözlerini kullandı.    Kemal, müvekkili hakkında, adli kontrol talebini kaldırılmasını ve beraat talebinde bulundu.    Kemal’in ardından, Amed’den SEGBİS ile katılan Altan Tan’ın avukatı Sıdkı Zilan söz aldı. Sıtkı Zilan, SEGBİS ile bağlanan tutsak siyasetçilerin olduğu yerlerde klimanın olmamasından dolayı zorlandıklarını ve öncelikle onlara söz verilmesini talep etti. Heyet, periyota göre gidileceğini belirterek, yeniden sözü Avukat Sıdkı Zilan’a verdi.    AYM’nin ihlal kararları örnek gösterildi   Tutuklu siyasetçi Nazmi Gür söz aldı. Heyetin yargılananlar yönünde peşin hüküm kurduğunu belirten Nazmi, milletvekili iken yasa dışı gözaltına alındığını ve 3 yıldır cezaevinde olduğunu kaydetti. Hak kaybına uğradıklarına dikkat çeken Nazmi, AYM’nin bu durumlara ilişkin ihlal kararlarını örnek gösterdi.   Diyanet İşleri’nin fetvasına ‘düşünce özgürlüğü’ denildi    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın davaya katılma talebine değinen Nazmi, Diyanet İşlerin verdiği fetvanın iadesini talep ettiğini ama heyetin bu talebi reddettiğini ifade etti. Nazmi, “Bu bir ikili hukuk sistemidir. Hepimizin dini inancına, Kürt halkının dini inancına hakaret ediyor. Sizde, ‘Diyanetin düşünceleri hukuka uygundur’ diye ara karar kurmuşsunuz. Diyanet işleri başkanlığı ‘sapık gruplar’ diyor kim bu sapıklar; yargılananlar olarak bizlere demiyor mu? Siz buna hukuka uygun diyorsunuz. Hem yazanlar hem de Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında şikayette bulunmanız lazımdı. Kaç tane camiye zarar vermişim, yok? Ne zaman vermişim, o da yok. Hangi hakla gelip bu davada bu kurum katılan olabilir. Siz üstelik bu hukuksuz, ayrımcı, nefret söylemine çanak tutup ‘ifade özgürlüğü’ diyorsunuz. Ama aynı savcılık, bizim bütün düşüncelerimizi, partimizi, HDP’yi, bir suç örgütü olarak gösterip bütün faaliyetlerimizi suç görüyor. Eğer bir itibar zedelemesi varsa oda budur” ifadelerini kullandı.    ‘Bizi DAİŞ’e mi teslim edeceksiniz?’   Nazmi, şöyle ekledi: “Ben ölürsem diyanetten kimse gelmesin beni Kürt imamlarına emanet edin. Bu resmen ayrımcılık, Sunni, Hanefi, Türk anlayışının ötesinde El Kaide zihniyetidir. Bize hakaret ediyorlar, bu kurum haddini bilsin. Biz İslamiyeti, Diyanet İşleri Başkanlığından öğrenmedik. En ağır cezayı verin diyorlar, bizi El Kaide’ye mi, DAİŞ’e mi teslim edeceksiniz. Biz bu hukuksuzlukları dile getiremeyecek miyiz? Gültan Kışanak, itirazlarını dile getirecekti ve ablası çok ağır hasta. Siz sözünü kestiniz, avukat arkadaşımız size dert anlatmaya çalıştı. Size derdimize anlatacağız ama bize söz vermiyorsunuz. İbrahim Binici’nin avukatına söz verdiniz madem alfabetik sıraya göre gideceğiz o zaman neden verdiniz. Bu duruşmayı koşar adım hızlandırmanız ne işinize yarayacak. Ben daha mütalaada 500’ncü sayfaya kadar geldim, savunma vereceğim. Bizim konuşacak çok şeyimiz var ama siz bizi dinlemiyorsunuz. İktidarla biz boğuşuyoruz, parlamentoda, meydanlarda ama iktidar ayrı biz ayrı mahkeme ayrı. Siyasi iktidar baskı yapıyor bilmiyor muyuz? E koştur koştur hüküm kursanız ne olacak siyasi iktidar kalkıp ‘bakın ceza verdik bunlar terörist’ deyip susacak. Adil kararlar ne olacak. Bana 40 tane de ağırlaştırılmış müebbet verseniz de bu hükümet AİHM kararlarına uymak zorunda kalacak. Lamı cimi yok, bu durum, uluslararası ülkelerle yapılan krizlere benzemez.     Mütalaanın özeti ana akıma servis edildi    Karşımızda çökmüş bir mütalaa var. Çökmezse bütün devlet bu dosyaya katılmazdı. Devlet organlarına karşı bizler savunma yapıyoruz. Daha delil değerlendirmesi yapmadık, en başta demediniz mi. Delil değerlendirmesini, mütalaayı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi katılanları, savunmaları aynı anda götüremezsiniz. Usul hatası yapıyorsunuz. Daha mütalaa size ulaşmadan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, iktidara ve ona bağlı medya kuruluşlarına mütalaanın özetini servis etti.  3 yıldır yargılanıyorum ama ne ile yargılandığımı bilmiyorum.”    Duruşmaya ara verildi.