Tutuklu gazeteciler hakkında tahliye kararı: 13 aylık hukuksuzluk son buldu 2023-07-12 17:00:41     AMED - Amed’de 15'i tutuklu 18 gazetecinin yargılandığı davanın duruşmasının 2’nci gününde 15 gazeteci hakkında tahliye kararı verildi. Gazetecilerin tahliyesinin ardından Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamada, "13 aylık hukuksuzluk son buldu" denildi.   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında başta Amed olmak üzere birçok kentte 8 Haziran 2022’de evlere ve basın yayın kurumlarına baskın düzenlenerek, 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan JINNEWS Yazı İşleri Müdürü Safiye Alağaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Aziz Oruç, Xwebûn Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin, 16 Haziran’da çıkarıldıkları mahkemece  “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı.   15’i tutuklu 18 gazeteci hakkında 10 ay sonra 12 Mart’ta “örgüt üyeliği” iddiasıyla 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Dosyası tefrik edilen JINNEWS Yazı İşleri Müdürü Safiye Alağaş 15 Haziran’da görülen ilk duruşmada tahliye edilirken, 15’i tutuklu 18 gazetecinin ilk duruşması 2’nci gün sürdü.   Duruşmada tutsak gazeteciler ve avukatları hazır bulunurken aileler, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kültür Merkezi (NÇM), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), yurtdışı ve kent dışından çok sayıda sivil toplum örgütü ve gazeteci, Amed’de bulunan sivil toplum örgütleri, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri, Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed İl Örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, Amed Barosu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi izleyici salonunda yerini aldı.    ‘Gazeteci olmak suç mu?’   Gazeteci Esmer Tunç ile devam eden savunmada, “Arkadaşlarımız 2 gündür hukuksuzlukları dile getiriyor. İddianamede bana dair telefon tapeleri yer alıyor. Bu tapelerde mesleğim gereği yapılan konuşmalar var. Benim kamera karşısında kıyafet konuşmam dahi suç sayılmış. Bu ülkede gazeteci veya kameraman olmak suç mu? Arkadaşlarımızın da dediği gibi hesap vermek için değil sormak için geldik” dedi.     Açık tanık olan Mehmet Çelik, ismen kimseyi tanımadığını, gazetecilerin sadece belgesel ve haber yaptığını ve örgütle alakası olmadığını kaydetti.   Sonrasında dinlenen gizli tanık, tüm gazetecilerin örgüt güdümünde çalıştığını, ekoloji belgeselleri yaptığını belirterek kes, kopyala, yapıştır şeklinde beyan verdi.   Mahkeme başkanı gizli tanığa, “Somut beyan verebilir misin? Sadece basın alanında faaliyet yürüttüklerine dair beyanda mı bulunuyorsun?” ve “Mehmet Şahin’in asıl mesleğinin ne olduğunu biliyor musun? Daha önce cezaevine girip çıktığına dair bir bilgin var mı?” diye sordu. Gizli tanık ise sorulan sorular karşısında çelişkiye düştü. Mehmet Şahin’in öğretmen olmasına rağmen mesleğinin sadece gazetecilik olduğu beyanında bulundu.   Ardından Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan dosyanın tutuklu açık tanığı Keziban Kuday, gazetecilerin hiç birinin tanımadığını ve emniyette verilen ifadelerin kendisine ait olmadığını söyledi. Tanıkların ifadesinin ardından savcı eksik hususların tamamlanması talebinde bulunarak, gazetecilerin tutukluluğunun devam etmesi yönünde mütalaa sundu.   ‘Gizli tanık beyanları normal hayatın akışına aykırıdır’   Tutuklu gazetecilerin ve tanıkların beyanlarının ardından dosyanın avukatları savunma yaptı. İlk olarak konuşan Avukat Resul Temur, gizli tanık beyanlarına dikkat çekerek sözü geçen Hayrettin Çelik’in 2012 yılından bu yana yurt dışında yaşadığını ve Diyarbakır’da hiç bulunmadığını belirterek, “Hayretin Çelik 2012 yılından önce Pel’in imtiyaz sahibiydi ve 2013 yılında Avrupa’ya gitti. Tanığın Hayrettin’i 2020 yılında Diyarbakır’da görmüş olması söz konusu dahi olamaz ve normal hayatın akışına aykırıdır. 2013 yılından sonra Pel’de çalışan kişiler dahi Hayretin’e dair bilgi sahibi değildir. İddia makamları gazetecileri uzun zamandır kendi tahakkümü altına almaya çalışmaktadır. Kendi iddialarıyla gazetecileri belli kalıplara yerleştirmeye çalışıyorlar. Biz dosya avukatları dahi dosya içeriğine ulaşamazken savcılık makamı tarafından dosya yandaş medya ile paylaşıldı. İsimleri, yaptıkları programlar, aramaların kaç saat sürdüğü, aramalarda el konulan malzemeler ve eşyalar yandaş medya aracılığı ile kamuoyu ile paylaşıldı” açıklamasında bulundu.   ‘Dosya içeriği müvekkillerin gazeteci olduğunu gösteriyor’   Gazetecilerin tutuklanmasından 6 ay sonra gizli tanık beyanlarının ortaya çıktığını söyleyen Resul, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Gizli tanık beyanlarında 3 sayfa ifade var, 3 sayfada ise sadece teşhis var. Yine prodüksiyon şirketlerinde elde edilen faturalar resmi şekilde elde edilmiştir. Tümü vekillerin evlerinde bulunan dergi ve kitaplar özellikle Mehmet Ali Ertaş’ın kaldığı iş yerinde Xwebun gazetesi yazı işleri müdürü olduğu gazetenin bulunması suç delili sayıldı. Bunun suç ile olan ilişkisi nasıl kuruluyor. Dosya içeriğinde yer alan her şey müvekkillerin gazeteci olduğunu gösteriyor. Ayrıca vergi veren şirketler devlete nasıl karşı olabilir, bu imkânsız bir şeydir.”   ‘Bu dava bize göre dün bitti’   Ardından söz alan MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, “Bu dava bize göre dün bitti. Dün savunma yapan gazeteciler iddianameyi yerle yeksan etti. Nitekim bugünkü savunmalar ve avukat Resul’ün de savunmaları iddianameyi yeniden çürüttü. Vereceğiniz kararda AİHS’i dikkate almazsanız halkın haber alma hakkını engelleyeceksiniz” dedi.   Mahkeme verdiği kısa aranın ardından avukatlar savunmalarına devam etti.   Savunmaların ardından mahkeme tüm gazetecilerin avukatlarının savunmalarının dinlendiğini ve tahliye taleplerinin kabul edildiğini söyledi. Mahkeme bir sonraki duruşmayı 9 Kasım tarihine erteledi.   Aileler kararı adliye önünde zılgıtlar ve “Özgür basın susturulamaz” sloganı ile kutladı.   Kararın ardından dava avukatı Resul Temur kısa bir açıklama yaptı. Resul, 13 aylık tutukluluğu hatırlatarak, “İlk günden bu yana onların gazeteci olduğunu dile getirdik. 13 aydır ilk defa hakim karşısına çıktıklar ve gazetecilik faaliyetini savundular. Sadece gazetecilerin faaliyetlerinden yargılanmasını değil aynı zamanda dosyada var olan gizli tanığın HDP’nin kapatma dosyasına kapatmaya araç ettiğini de söyledik. 13 aylık hukuksuzluk bugün bitti” şeklinde konuştu.   Mahkemenin ardından tahliye kararı verilen gazetecilerin aileleri ve arkadaşları cezaevine karşılamaya gitti.