Kobanê Davası’nda adım adım hukuk garabeti 2023-02-04 09:02:28   Dilan Babat    ANKARA - Kobanê Davası, dosya arasında unutulan notlar, talimatlar ve tanık ifadelerinin çürütülmesine rağmen hukuksuzlukların ardı arkası kesilmeden bir yıldır sürüyor. En son mahkeme heyeti, siyasetçilerin savunmaları alınmadan iddia makamının esasa ilişkin mütalaayı hazırlamasını isteyerek yeni bir hukuk garabetine imza attı.    DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek hazırlanan 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan Kobanê Davası’nın 21’nci duruşmasına 6 Şubat’tan itibaren devam edilecek. Duruşmanın 20’nci periyodunun 8’nci oturumunda siyasetçilerin savunmaları bitmeden ara kararını oluşturan mahkeme heyeti, esasa ilişkin mütalaanın hazırlanmasına karar verdi.   Davanın gerekçesi yapılan, DAİŞ’in Kobanê saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemlerden 6 yıl 3 ay sonra açılan davada Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 28 tutukluyla başlayan davada 108 isim yer alıyor. İddianamede 108 kişi için "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.   Ahmet Altun’dan önce 8 savcı görevlendirildi   Dosya için özel olarak görevlendirilen savcı Ahmet Altun’dan önce 8 savcı görev aldı. Bunlar, Durak Çetin, Tekin Küçük, Hakan Yüksel, Ramazan Dinç, Derya Gökmen, Aytekin Cenikli, Hamdi Çağrı Şahin ve Selda Binboğa Kurtuluş. Bu süreçte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında 2014 yılından beri açık olan 2014/146757 numaralı soruşturma kapsamında diğer il savcılıklarına soruşturma dosyasında şüpheli olarak gözüken ve milletvekili olmayan MYK üyelerinin ifadelerinin alınması için ilgili adreslerine talimat yazıldı.    Mükerrer tutuklama kararı    Dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında 2014’ten beri açık olan soruşturma dosyasına 2018’de Ahmet Altun atandı. Ahmet Altun dosyayı alır almaz, 19 Haziran 2018’de dönemin HDP MYK üyesi olmadıkları gibi dosyanın hiçbir aşamasında şüpheli olmayan 90 kişinin isminin yer aldığı imzasız bir listede isimleri yer alan siyasetçiler hakkında soruşturma başlattı. Ahmet Altun, 90 kişi hakkında soruşturma başlattıktan sonra 25 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan HSK kararnamesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atandı. 24 Haziran 2018 seçimleri sırasında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyla MHP kimliğiyle bilinen savcı  Ahmet Altun tekrar Ankara’ya getirilerek dosyaya atandı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’nin Selahattin Demirtaş kararına karşı Erdoğan’ın, “Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” sözlerinden sonraki gün dosyada hiçbir yeni delil olmadan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında mükerrer tutuklama kararı aldırdı.    TEM’den imzasız bilgi notu gönderildi   Kobanê Davası’na bakan savcı Ahmet Altun’a TEM Şube Müdürlüğü tarafından 26 Ekim 2018 tarihli imzasız bir bilgi notu gönderildi. Dosyada unutulan bilgi notunda, HDP’li milletvekilleri Ayhan Bilgen, Garo Paylan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay ve Sezai Temelli hakkında seçimlerden önce Kobanê dosyası kapsamında soruşturma başlatıldığı ve bu isimlere dair gözaltı, tutuklama ve sorguya çekme işlemleri yapılmasında hukuki bir engelin olmadığına yer verildi. Bilgi notunda ayrıca, 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler partinin kapatma nedeni olarak gösterildi.    Dosyaya gizlilik kararı getirildi   Savcı Ahmet Altun, tekrar görevlendirilmesiyle birlikte dosyaya gizlilik kararının verilmesini talep etti ve Ankara 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından 3 Ocak 2019 tarihli kararıyla dosya içeriğinin incelenmesi ve örnek alma yetkisinin kısıtlanmasına karar verildi. Gizlilik kararı iddianamenin mahkemece kabul edilmesine kadar devam etti. Gizlilik kararı iddianamenin kabul edildiği 7 Ocak 2021’e kadar devam etti.    İddianamenin temelini tanıklar oluşturdu   İddianamedeki suçlamaların temeli olarak HDP MYK tarafından 6 Ekim 2014’te Kobanê’ye yönelik saldırılara ilişkin Twitter üzerinden paylaştığı mesaj gösterildi. Öte yandan dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında yürütülen soruşturma dosyalarına 19 Şubat 2015’te Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 14 sayfalık ayrıntılı bilgi notu ve eklerinden oluşan bir yazı gönderildi. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı Şube Müdürlüğü tarafından benzer şekilde hazırlanan 33 sayfalık rapor, yine Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı’nın 71 sayfalık raporu, Ankara TEM Şube Müdürlüğü tarafından tutulan 05 Şubat 2015 tarihli 3 sayfalık tutanak ve ANF haberlerinden oluşan 4 sayfalık çıktı sunuldu. 2015 yılında emniyet tarafından hazırlanan bu araştırma tutanak ve özel görevlendirilen savcı Ahmet Altun’un ulaştığı gizli tanık “ULAŞ”, “MAHİR” ve açık tanık itirafçı Kerem Gökalp’in beyanları iddianamenin temelini oluşturdu.     İddianame kabul edildi   Tüm bu suçlamaların yer aldığı iddianame AİHM Büyük Daire tarafından 22 Aralık 2020’de HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında “tahliye” kararının ardından 30 Aralık 2020’de tamamlanıp mahkemeye sunuldu. Mahkeme de bir hafta içinde 7 Ocak 2021’de iddianameyi kabul etti. İddianame, AİHM kararına karşı yapılan bir hamle olarak yorumlanırken, aynı zamanda HDP’ye açılmak istenen kapatma davasının da ana suçlamaları arasında yer aldı.   Dava başladı   Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 26 Mart 2021 tarihinde iddianameyi kabul eden Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne ikinci heyet atanmasına ve mevcut heyetin sadece Kobanê Davası ve sonrasında gelebilecek bağlantılı davalara bakmasına karar verdi. Bahtiyar Çolak’ın başkanlığını yaptığı heyet bu tarihten sonra sadece Kobanê Davası’na baktı.    İlk gün protesto   Duruşmanın ilk görüldüğü gün, duruşmanın görüldüğü salona kadar kurulan 3 ayrı kontrol noktasının yanı sıra binanın her iki tarafına keskin nişancılar yerleştirildi. Yaklaşık bin 500 kişilik kapasiteye sahip duruşma salonuna 300 jandarma ve çevik kuvvet polisi görevlendirilirken, 100 avukat “yer olmadığı” gerekçesiyle alınmadı. Avukatları salona almayan mahkeme heyetinin, temel hukuki talepleri dahi yok sayarak, savunma avukatlarını görmezden geldiği bir yargılama yürütmek istemesi tepkiye neden oldu. Avukatlar, duruşma boyunca mahkeme heyetini, alkışlarla, salonu terk ederek protesto etti. Avukatlar, “Et ve Süt Kurumu’nun avukatı burada, HDP’nin avukatları alınmıyor” sözleri ile uygulamaya tepki gösterdi. Avukatları görmezden gelen mahkeme heyeti, kimlik tespitiyle yargılamayı başlatmak istedi. Ancak bu sefer de yargılanan siyasetçilerin protestosuyla karşılaştı. Mahkeme heyetinin yargılamayı sürdürme çabası kimsenin duymadığı 3 bin 530 sayfalık iddianamenin özetinin okutturulmasıyla devam etti. Salon içinde kendisini bu şekilde gösteren tutum dışarıda da farklı değildi. HDP Meclis Grubu’nun salon önünde açıklama yapması engellenirken, Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı üyesi bir grubun ellerinde bayraklarla salon önüne kadar gelip, HDP karşıtı gösteride bulunmasına engel olunmadı.   Davayı yüzlerce baro ve yabancı heyet izledi   Dava için farklı ülkelerden gelen 11 yabancı heyet temsilcisinin yanı sıra Adalet İçin Hukukçular, Avukat Dayanışması, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Çağdaş Avukatlar Grubu (İstanbul ve İzmir), Demokrasi İçin Hukukçular, Kartal Hukukçular Derneği, Katılımcı Avukatlar, Toplumsal Hukuk, Sosyal Hukuk, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar gibi hukuk kurumlarından avukatlar duruşmaya katıldı. Yanı sıra İzmir, Amed, Wan, Şirnex, Riha, Dersim, Colemêrg, Agirî, Bursa, Mêrdîn baroları başkan ve temsilci düzeyinde davaya katılım sağladı.    Mahkeme heyetinin umursamaz hali   Özel olarak atanan heyetinin umursamaz tavrı ilk günden kendini gösterdi. Talimat aldığını her kararıyla gösteren mahkeme heyeti, salona girmek isteyen yüzlerce avukatın beyanlarını duymazdan geldi. Avukatların alkışlı protestosuna karşılık “dışarı atmakla” tehdit etti. Savunma avukatlarının duruşma düzenine karşı beyanlarının dikkate alınmaması üzerine salonu terk etmesine rağmen kimlik tespiti yaptı, avukatların yokluğunda yapılan kimlik tespitine yönelik tepkilerin hiçbiri kayıt altına alınmadı ve tutanağa geçirilmedi. Mahkeme heyetinin bu tavrı şimdiye kadar görülen duruşmaların hepsinde devam etti. Defalarca reddi hakim talebinde bulunuldu.    Siyasetçiler mahkemenin tavrına tepki gösterdi   Kimlik tespiti sırasında mikrofonları açılan siyasetçiler, avukatları olmadan sorulara yanıt vermeyeceklerini belirterek tepki gösterdiler. Tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata, “Bu dosya şu an savunma makamı yerine oturmadığı için eksik başlamıştır. Gereken sorunu çözebilmek için yapmanız gereken şudur ikinci sırada oturan güvenlik personelini çıkarıp avukatları alma” dedi. HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Savunma hakkına riayet edilmemesiyle bu davanın nasıl bir rol oynadığı ve oynayacağının işaretlerini gösterdi. Bu şekilde yargılamaya geçilemez” diye belirtti.  Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “Mikrofon sesini kapatırsınız ben de bağırırım. Yıllardır cezaevindeyim” dedi. Tutuklu siyasetçi Gültan Kışanak, “Bu dava taraflı ve bu tiyatroda biz olmayacağız. Dava hükme bağlanmıştır, sarayın talimatlarıyla hüküm veriyorsunuz” şeklinde konuştu.   3’ncü duruşmada tahliye verildi   Zaman zaman gerginlikle başlayan ve devam eden davanın 3’üncü duruşmasında Ayhan Bilgen, Can Memiş, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal, Zeki Çelik, İbrahim Binici, Emine Ayna ve Emine Beyza Üstün tahliye edildi. Davanın 11’inci duruşmasının görüldüğü 9 Nisan’da Kürt PEN (PEN a KURD) üyesi yazar Nezir Çakan tahliye edildi. Nezir Çakan'ın tahliyesiyle birlikte dava kapsamında bugüne kadar 9 kişi tahliye edilmiş oldu. Davada tutuklu yargılanan kişi sayısı ise 21'e düştü.    Tanık ifadeleri   Tanık Sami Baran’ın soruşturma dosyası Antalya’da olmasına rağmen, Ankara Cumhuriyet Savcısı Ahmet Altun yetkisi olmamasına fiilen el koydu. İddianamede geçen gizli tanık Mahir’in ifadesi 4 Aralık 2019 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Ahmet Altun tarafından, tanık Sami Baran’ın ifadesi 12 Aralık 2019 tarihinde Antalya Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, tanık Kerem Gökalp’in ifadesi 7 Ocak 2020 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yine savcı Ahmet  Altun tarafından, tanık Muhammet Zengin’in ve gizli tanık ‘Ulaş’ın ifadeleri ise 4 Mart 2020 tarihinde yine  Ahmet Altun tarafından alındı.    Tanık ifadesi kapatma davasında ortaya çıktı   Avukatların tüm ısrarına rağmen tanık beyanlarının eksiksiz bir şekilde mahkemeye gönderilmedi. İtirafçı Kerem Gökalp’in 15 gün boyunca Ankara TEM’de tutulduğu ortaya çıktı. Ağrı Emniyet Müdürlüğü, Kobanê Davası’nın iddianamesinde yer alan ve tutukluluğa devam gerekçesi yapılan tanık Gül Tanrıverdi’nin ifadesini mahkemeye eksik gönderdi. Mahkemeye gönderilemeyen ifadelerden Kerem Gökalp’in ifadesi HDP’ye açılan kapatma davasının dosyasından çıktı.     Tanıklar ‘duyum’ üzerine ifade verdi   Savcı Ahmet Altun tarafından bulunan açık tanık itirafçı Kerem Gökalp ve Sami Baran 4-5 Nisan’da görülen duruşmada dinlendi. SEGBİS’le duruşmaya bağlanan Sami Baran, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ve iddianameye konulan ifadesini kabul etmedi. Sami Baran, avukatı olmadan polislerce dinlendiğini belirterek, “Emniyetin elinde siyasetçilerle ilgili notlar vardı, kağıtlar vardı” dedi. Sami Baran, imzasının bulunduğu ifade tutanağının polislerce hazırlandığını belirtti. Mahkemece dinlenen Kerem Gökalp ise saatlerce PKK hakkında bilgi verdi ancak hakkında dava açılan siyasetçilerin hiçbirini teşhis edemediği gibi tutuklu siyasetçileri Kandil’de görmediğini belirti. Kerem Gökalp’in görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığı tamamen “duydum” üzerinden siyasetçiler hakkında ifade verdiği açığa çıktı. Dosyanın soruşturma savcısı Ahmet Altun’un davanın dayanak yapıldığı ve duruşmada ise siyasetçilerin lehine beyanlarda bulunan tanık Sami Baran hakkında bir soruşturma yürüttüğü ise 12’nci duruşmada ortaya çıktı.    Tanıklar davaya ‘neden’ getirildiklerini sordu   Mahkeme tarafından iddianamenin temelini oluşturan açık ve gizli tanıklar dışında, 6-8 Ekim eylemlerinde yer alan, hakkında soruşturma açılan ya da daha önce farklı tarihlerde emniyetlerde ifadesi bulunan kişileri de tanık olarak salonda dinledi. Mahkemenin ulaştığı tanıkların çoğu HDP’li siyasetçilerin tahliye edilmesi talebinde bulundu, davayla ilgisinin olmadığını söyledi. Tanıklar, siyasetçilerden çağrı almadıklarını, protestolarda şiddet olaylarının gerçekleşmediğini, DAİŞ'i protesto etmenin hak olduğunu, valiliklerin gösterdiği yerlerde açıklamalar yaptıklarını söylediler. Davaya bağlanan çoğu tanık ise davaya neden katıldıklarını bilmediklerini ve siyasetçilerden şikayetçi olamadıklarını söyledi.   Davaya özel olarak atanan Bahtiyar Çolak   2014 yılından itibaren Elazığ Adalet Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Bahtiyar Çolak, 2017 yılında Ankara 22. Ağır Ceza Başkanlığı Adalet Komisyonu Başkanlığı’na atandı. Çolak Ankara’ya getirildikten sonra Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olarak “FETÖ” davalarına baktı. Çolak daha sonra Kobanê Davası için HSK kararıyla özel olarak görevlendirildi. Bahtiyar Çolak, HSK’nin 4 Kasım 2021 kararıyla Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığından alındı ve yeni bir görev yeri verilmedi.    Mahkeme başkanın rahatsız olduğu iddiası   Kobanê Davası’nın 21 Eylül’de görülen 4’üncü duruşmasının 2’nci oturumunda duruşmaya geçici olarak bakan mahkeme üyelerinden Yıldıray Kaya, Bahtiyar Çolak’ın Kovid-19 testinin pozitif olduğunu iddia etti. Bahtiyar Çolak’ın pozitif olmasına rağmen duruşma ertelenmeyerek, 23 Eylül’de Yıldıray Kaya’nın başkanlığında sürdürüldü.  Davanın 18 Ekim’de görülmeye başlanan 5’inci duruşmasında, geçici mahkeme başkanı Yıldıray Kaya, Çolak’ın rahatsızlığı nedeniyle 1 veya 2 ay duruşmalara katılamayacağını belirtti.    Mahkeme başkanı ‘Atadedeler’ örgütünün yöneticisi çıktı   Görülen duruşmalardan sonra mahkemenin ilk başkanı Bahtiyar Çolak, 4 Kasım 2021’den 4 ay sonra 23 Mart’ta gözaltına alındı. Bahtiyar Çolak, kendilerini  “Derin devletin ticari istihbarat ayağı” olarak adlandıran “Atadedeler” örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Bahtiyar Çolak’ın örgütün iki numaralı yöneticisi olduğu, “Atadedeler örgütünün” 2019 yılında milliyetçi görüşleri olan kişilerle görüşerek, faaliyete geçtiği ve kendisini Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) yanında sistemsel bir ticari istihbarat teşkilatı olarak adlandırdıkları ortaya çıkan belgelere yansıdı. Örgütün üst düzey yöneticilerinin yer aldığı iddia edilen 56 kişinin bulunduğu "Dedeler" adlı WhatsApp grubu da soruşturma kapsamında deşifre edildi. Dosyaya giren yazışmalara göre, Mart 2020 tarihinde hâkim B.Ç., WhatsApp grubundan atama duyurusu yayımladı. Masalar arası bilgi akışının kesinlikle olmayacağı, kişisel sürtüşme, dedikoduya mahal verilmeyeceği uyarısında bulunan B.Ç., 22 ülkenin başdedesinin "Muhammed Başdede" olduğunu iddia etti.   Dosyaya gizli tanık ifadeleri eklendi   Bahtiyar Çolak görevden alındıktan ve mahkemenin çete ilişkisi ortaya çıktıktan sonra Yıldıray Kaya başkanlığındaki heyet, avukatların taleplerini, savunmalarını almadan hızlı bir şekilde müşteki-mağdur ve tanık beyanlarına geçti. İstinabe yoluyla ve yüz yüze müşteki-mağdur sıfatıyla alınan ifadeler, siyasetçilerin tutukluluğun devamına gerekçe yapıldı. Mahkeme 9’uncu duruşmada “ABC123” isimli gizli tanık daha sonra açık tanığa dönüşen Merdan Rüştüovalıoğlu’nun ifadesi eklendi. Gizli tanık ifadesi, mahkeme başkanı ve iki üye tarafından duruşmanın görülmediği gün alındı.  “ABC123” isimli gizli tanık beyanları tutukluluk devam gerekçesi yapıldı. Mahkeme tutsak siyasetçi Zeynep Ölbeci hakkında verilen tutuk devam gerekçesinde tanık beyanı doğrultusunda Zeynep’in “bekar” olmasını “örgüt üyesi” olma gerekçesi saydı.    İzlemediği tanık beyanlarını tutuklama gerekçesi yaptı   Bir yıldır görülen duruşmada tanık beyanları çürütülmesine rağmen mahkeme heyeti her hafta dosyaya yeni deliler ve tanık beyanları ekledi. Dava’nın 14’ncü duruşmasının 5’nci oturumunda mahkeme hafta sonu siyasetçiler olmadan, gizli tanık Mahir, Seher ve Ulaş’ın SEGBİS üzerinde aldıkları ifadelerinin kayıtlarını siyasetçilere ve tanıklara dinlettirmek istedi. Siyasetçiler mahkeme heyetine, “Neden biz olmadan dinlediniz” diyerek duruma tepki göstererek, duruşma salonunu terk etti. Avukatlar da duruma itiraz etmesine rağmen itirazları dinlemeyen mahkeme heyetinin tavrını duruşma salonu terk ederek protesto etti. Tanık beyanlarını siyasetçilere dönük tutuklama gerekçesi yapan iddia makamının ise gizli tanık Ulaş’ın videolarını izlemediği ortaya çıktı.    Sağlık sorunlarına rağmen uzun süre bırakılmadı   Çok uzun bir süre boyunca Kobanê Davası’nda yargılanan isimlerden biri de Kandıra Cezaevi’nde bulunan hasta tutsak Aysel Tuğluk idi. Aysel,  yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen mahkeme tarafından tahliye edilmedi. Davanın 14’ncü duruşmasında Aysel, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı. Aysel’e avukatları, Figen ve Gültan refakat ederken, Aysel’in burada sorulan hiçbir soruya cevap veremediği ve kendini anlatmadığı dikkat çekti. Kobanê Davası’nın 15'inci duruşmasında ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, demans hastası Aysel hakkında tahliye kararı verdi. Mahkeme heyeti Aysel’i tahliye etmesinin gerekçesini ise, “vicdani” olarak rahatsız oldukları şeklinde izah etti.   AİHM kararı dosyaya eklenmedi   AİHM, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve 13 milletvekili hakkında yapılan başvuruyu karara bağladı. Yapılan başvuruda, Figen Yüksekdağ ve milletvekillerinin 4 Kasım’da tutuklanmasıyla ifade özgürlüğü, seçme ve seçilme haklarının ihlal edilmesiyle bağlantılı olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18’inci maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. AİHM ayrıca Türkiye’yi 184 bin 600 Euro manevi tazminat cezasına mahkum etti. AİHM kararının ardından avukatlar, Kobanê  Davası’nda yargılanan siyasetçilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini bir kez daha yeniledi. Mahkeme heyeti ise, raporun daha çevirisinin gelmediğini belirterek, AİHM kararını sonra değerlendireceklerini kaydetti.   Üç kadın siyasetçiye tahliye   Kobanê Davası’nın 9’ncu periyodu duruşmasının 1’nci oturumunda, mahkeme heyeti, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk tutuklandığı 7 fezlekeden oluşan Kobanê Davası’yla birleştirilen ana dosyasından tahliye kararı verdi. Mahkeme, AİHM’nin Figen hakkında verdiği kararı ve uzun tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edilmesine karar verdi. Heyet ayrıca, DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve DBB eski Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın da Kobanê Davası’yla birleştirilen Malatya dosyalarında uzun tutukluluk süreci göz önünde bulundurularak tahliye edilmelerine karar verdi.     2 kişi tahliye edildi   Kobanê Davası’nın 18’nci duruşma periyodunun 8’nci oturumunda ise, ara kararını oluşturan mahkeme heyeti, savunmalarına alınması ve tutukluluk hallerinin yeterli olduğunu göz önünde bulundurarak, Bircan Yorulmaz ve Mesut Bağcık’ın adli kontrol talepleriyle serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme kalan 17 siyasetçinin tutukluluk halinin devamına karar verdi.   Siyasetçilere savunma engelli: Esasa ilişkin mütalaa hazırlanacak   Dava’nın 20 duruşmanın 8’nci oturumunda ise ara kararını veren mahkeme heyeti bir kez daha bir hukuksuzluğa imza attı. Mahkeme heyeti, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın sorgusunu vermemesine rağmen savcının esas hakkındaki mütalaasının sunulmasına karar verirken herhangi bir tahliye kararı çıkarmadı. Figen ve Selahattin’in henüz sorgusunu vermemesine rağmen, mahkeme heyeti, dosyanın tekamül ettiğine, bu kapsamda savcının esas hakkında mütalaasını sunmasına karar verdi.