Kobanê Kumpas Davası: Şizofrenik yaklaşımla incelendi 2022-12-30 19:36:42   ANKARA- Kobanê Kumpas Davası’nda, dosyada olmayan vakaların olmuş gibi gösterilmeye çalışıldığı belirtilerek, “Bu dosyanın tamamı şizofrenik bir yaklaşım ile incelendi” denildi.    DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’de gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Kumpas Davası’nın 20’nci duruşmasının 8’inci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) il ve ilçe örgütü üyeleri, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu avukatları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı.   Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.    ‘Geçmişimizle yargılanır hale geldik’   Verilen aranın ardından eski HDP MYK ve Parti Üyesi  Ayşe Yağcı savunma yaptı.  Yağcı hakkında somut delilin ortaya konulmadığını, Ulaş adlı gizli tanığın soyut ve kanıtlanmamış iddiaları üzerinden tutukluluğunun devam ettiğini söyledi. Aynı tanıklar ve benzer iddialar üzerinden yargılama yapıldığına dikkat çeken Ayşe, “Hukuksuz biçimde başka tanıklar da dinlediniz. O tanıkların beyanları ile gizli tanıkların beyanlarındaki çelişkiler de ortaya çıktı. Seçim mi bekleniyor, neyi bekliyorsunuz bilemiyoruz. Kobanê davasında geçmişimizle yargılanır hale geldik. Darbe sonrasında Kürtlere yönelik imha politikası uygulandı. Ben ve arkadaşlarım da 2017’de tutuklandık. Adli kontrolle serbest kaldım. Adli kontrolde herhangi bir ihlal söz konusu değil. Ailem Avrupa’da yaşıyor. Ailemi ziyaret etmek amacıyla resmi bir girişimde bulundum. Kabul edilmedi ben de vazgeçtim. Kaçma şüphesine ilişkin bu tapeler gösteriliyor ama bunun geçerliliği yok. Eğer benim Kobanê ile ilgim olsaydı o dönem güvenliğimi alabilirdim. Her zaman legal siyasetin içinde faaliyet yürüttüm. Tahliyemi ve özgürlüğümü talep ediyorum” diye konuştu.    ‘Siyasi saiklerle şekillenen bir mütalaa’   Ardından Dilek Yağlı söz aldı. Heyetin ara kararda kullandığı ‘Yakınma’ sözcüğünü kabul etmediklerini belirten Dilek, “Biz burada yakınmıyoruz. Haklarımızı savunuyoruz” diye vurguladı. Dilek, “Ne 2014 soruşturmasında ne de bugün söylediklerimizi geri alan, tutarsız ifade göremezsiniz. Hukuk dışı olan bu iddianameye karşı kullandığımız her cümle doğrudan yargı alanına, onun adil bir zemine  çekilmesine ilişkin. Siyaset yapma özgürlüğü hakkımız ve diğer haklarımızın iadesi için hukuka uygun karar vermeniz gerekiyor. Savcının verdiği mütalaa bizim için hiç önemli değil. Saygı duyduğumuz tek şey üzerindeki cübbe. Kendisinden hukuk zeminine oturan bir mütalaa bekliyoruz ama kullandığı kavramlardan yaptığı çıkarımlara kadar duygularından ve siyasi saikleriyle şekillenen bir mütalaa. Bize karşı mütalaa adı altında ortaya koyduğu düşünceler hukuki herhangi bir nitelik taşımadığı için kabul etmiyorum. Kurduğunuz ara kararı kabul etmediğimi de yineliyorum. Bu mütalaanın arkasına sığınmış resmi ideolojilerin tamamen reddediyorum. Umarım daha demokratik bir ülkede birlikte sözümüzü söylemeye devam ederiz” dedi.    ‘Beyanları kabul edilemez’   Av. Ali Bozan söz alarak tahliye talebinde bulundu. Ali, Aynur Aşan hakkında Sami Baran ve Ulaş’ın beyanlarına değinerek, “Her iki tanığın da beyanlarının soyut olduğu açık. Baran, soruşturma aşamasındaki beyanlarını hangi koşullarda verdiğini ve kabul etmediğini dile getirdi. Ulaş’ın beyanları da soyut. Tanığa doğrudan soru sorma hakkımız kısıtlanarak bir hafta sonu beyanları dinlendi. Ulaş usule aykırı dinlenmiştir ve beyanları kabul edilemez. Kovuşturma aşamasında dinlenen gizli tanıklar mahkemenizin temin ettiği tanıklardır. Mahkemeniz dosya kapsamında dinlenen bütün tanıklara kişilerin Kobanê olayları ile ilgisi olup olmadığını sorduğunuz ama onlar Kobanê ile ilgileri yoktur diye beyanda bulundular. Terörle Mücadele Şubesi (TEM) tarafından gizli tanıklar hazırlanıyor. Bu nedenle de duruşmayı takip ediyorlardı. TEM’in salondan çıkarılmasına yönelik taleplerimiz de reddedilmişti” ifadelerini kullandı.    Ali, tanık Menderes Öner’in para karşılığında MIT’e bilgi sattığını itiraf ettiğini anımsatarak, şunları söyledi: “İşvereni MIT’de dosyada katılan olarak yer alıyor. Mahkemenin temin ettiği bir diğer tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu, tahliye edilme karşılığında bu dosyada tanıklık eden birisi. Ovalıoğlu’nun daha önceki ifadelerini talep etmiştik. Bu talep dosyadaki çelişkileri göstereceği için reddettiniz. Müvekkilim Aynur Aşan’ın tutukluluğu bir yılı geçti. Zeynep Ölbeci’nin birleşen dosyasında mahkemenizce sorgulamasının yapılmaması tutuk halinin devamı gerekçesi olarak sunulamaz. Mersin'de zaten sorgulaması yapıldı. 7 yıl boyunca kaçmadığı dosyadan bu saatten sonra da kaçması beklenemez.”    ‘Tutukluluk hakkaniyetine aykırı’   Ardından Meryem Adıbelli’nin avukatı Merdan Acun söz aldı. Merdan, Meryem hakkında tutukluluğa devam kararında, gizli tanık beyanlarının ve belgeye dayanmayan iddiaların gerekçe olarak gösterildiğini söyledi. Duyuma dayalı beyanların olduğuna dikkat çeken Merdan: “Tanık Kerem Gökalp ifadelerinde tanıkları tanımadığını ve KCK biriminde yönetici olduğunu beyan etmiştir. Bu durumunda Gökalp’ın Adıbelli’yi tanımaması mümkün değildir. Bu kapsamda tanıkları beyanları birbiri ile çelişki içermektedir. Suç isnatları ile alınmış beyanlar söz konusudur. Adıbelli’nin bunca süredir tutuklanması hakkaniyete aykırıdır. Adıbbelli’nin safra kesesinde bulunan taşla birlikte hayati tehlikesini etkileyecek hastalığı mevcuttur. Dosyadaki tanıkların çelişkili beyanları ve hastalık durumu göz önünde bulundurularak tahliyesini talep ediyoruz.”    Ardından Gülten Kışanak’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, davanın bir kumpas davası olduğunu ve HDP’li siyasetçileri itibarsızlaştırma amacı taşıdığının altını çizdi. O dönem HDP’de siyaset yürütmeyen Gültan Kışanak hakkında tutuklama kararı verilemeyeceğini belirten Mehmet Emin, Gültan’ın tahliyesini talep etti.    ‘Şizofrenik bir dosya’   Av. Mesut Beştaş da iddiaların altının doldurulmaya çalışıldığını ve tanıkların beyanlarının soyut olduğunu belirtti. Mesut, iddianame ve mütalaada soyut ve birbiri ile çelişen iddiaların bulunduğuna dikkat çekerek, “Adalet Bakanlığı’na davayı ileri götürecek bir yazı yazmanızı talep ediyoruz. Bu dosyanın tamamı şizofrenik bir yaklaşım ile incelendi. Olmayan şeyler olmuş gibi gösterildi” diye konuştu.    Sebahat Tuncel’in Avukatı Cemile Turhallı Balsak ise kamu düzenini bozduğu iddia edilen fillerle ilgili suç atfedilebilecek bir fiilin olmadığını vurguladı. Cemile, masumiyet karinesine değinerek şunları söyledi: “Şüpheden sanık yararlanır maddesi gereğince müvekkillerin başından beri tutuksuz yargılanması gerekirdi. Tanıklarla ilgili olarak tüm tutarsızlık ve çelişkileri tüm aşamalarda dile getirdik. Duyumlar bir tutuklama gerekçesi olamaz. Tutuklama yerine başvurabileceğiniz bir tedbir varsa onu uygulamanız gerekir.”    Ayala Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan, mahkemenin ve savcılığın AİHM’in insan haklarına bağlı olduğunu belirterek, DTK’nın illegal yapı olmadığı kararına uyulması gerektiğini söyledi.    Nazmi Gür’ün sağlık durumunu belirten raporu mahkemeye sunduklarını belirten Avukat Onur Ardık da tahliye talebinde bulundu.   Duruşmaya ara kararın açıklanması için ara verildi.