Şebnem’in avukatları: Kimyasal iftiraysa neden araştırdılar? 2022-12-29 16:00:23     İSTANBUL - TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın görülmeye devam eden ikinci duruşmasında savunma yapan avukatları beraatını talep ederek, “Milli Savunma Bakanı, ‘Kimyasal silah kullanımı iftiradır’ dedi ama kendileri araştırdılar. Peki neden araştırdılar, ortada bir suç varsa Milli Savunma Bakanı da bu suçu işlemiş değil mi, neyi araştırmaya gittiler” diye sordu.   Türkiye’nin Güney Kurdistan’a yönelik saldırılarında kimyasal silah kullanımına ilişkin araştırma yapılması çağrısında bulunan ve AKP- MHP iktidarı tarafından hedef gösterilip tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın “örgüt propagandası yapmak” ile suçlandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor.   Yüzler duruşma salonu önünde   Duruşmayı bine yakın avukat gönüllü takip etmek isterken çok sayıda hukuk örgütü, sanatçı, kadın örgütü temsilcisi, siyasetçi, insan hakları savunucusu, emek ve meslek örgütü temsilcisi de duruşma salonunda bulunmak istedi. Ancak salonunun küçük olması gerekçesiyle katılımcılar duruşma salonuna alınmadı. Salona girmek için bekleyen yüzlerce kişi, önceki duruşmada daha geniş bir duruşma salonuna geçme taleplerinin mahkeme başkanı tarafından reddedilmesini hatırlatılarak tepki gösterdi.   Beyaz önlükler adliyeye alınmadı   Yine Şebnem’in meslektaşları da beyaz önlükleri ile adliyeye alınmazken, duruma “Onlar da önlüğümüzün hakikati, adaleti, iyi hekimliği temsil ettiğini biliyor ve korkuyorlar” ifadelerini kullandı.   Şebnem’in savunmasının ardından duruşma, avukatların savunmaları ile devam etti.   ‘Etkili soruşturmayı kim yapmak istemez?’   İlk olarak söz alan Amed Barosu üyesi Avukat Barış Yavuz, mütalaaya dair savunma yaptı. TİHV’in çalışmalarına dair bilgi veren Barış, Kurdistan’da 2015 sürecinde uygulanan polis ve kolluk işkencesini anımsatarak, “Bu işkenceyi polis, jandarma yapıyor. Şebnem hocanın elleri kelepçeli olarak saatlerce süren bir yolculuk sonrası buraya getirilmesi bir işkence değil midir? Siz ihlal ediyorsunuz, bunları söylemek suç değildir, söylemeye devam edeceğiz” dedi. Öte yandan Rusya’nın, “Nükleer silah kullanan ilk ülke olmayacağız” açıklamasında bulunduğunu dile getiren Barış, “Bu, nükleer silah kullanıldığının bir kanıtı. Devletin yükümlülüğü yurttaşları korumaktır. Etkili bir soruşturma yapılmak zorunda. Bunu yapmayı kim istemez? Bu suçtan yargılanmak istemeyenler istemez. Etkin soruşturmanın olmaması hali suçların görünür olmaması ve suçluların yargılanmaması demektir” şeklinde konuştu.   ‘Yargılamanın kabul edilebilir tarafı yok!’   Barış, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Şebnem hoca Türk Silahlı Kuvvetleri demiyor konuşmasında. Bu yargılamanın kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Bakanın, ‘Milletimiz affetmeyecek’ demesi Türk milleti adına karar vermektir. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kimyasal silah kullanımının araştırılması konusunda konuşmuş. İnceleme ve ölçümler yapmışlar. İncelemelerde hiçbir şekilde kimyasal olmadığı söyleniyor. Ama Hulusi Akar, ‘Ne olur ne olmaz yapalım’ diyor. Milli Savunma Bakanı, ihbar dilekçesinde eyleme dair değişik değerlendirmelerde bulunmuş. Kürtlerin bu ülkede sözleri de hakları da vardır. Şebnem Korur Fincancı hiçbir suç işlememiştir. Beraatını talep ediyoruz.”   Gazetecilere tehdit   Bu esnada haber yazamadıkları ve işlerini yapamadıklarını söyleyen bir gazeteciye mahkeme başkanı, “Yapmayın o zaman. Söz almadan konuşursanız sizi dışarı atarım” sözleriyle tehditlerde bulundu.   ‘Milli Savunma Bakanı da bu suçu işlemiş değil mi?’   “Bu dosya kamusal bir dosya” diyen Avukat Şevin Kaya da, “Propaganda büyütülmeyecek bir yargılama iken ne hale getirdiniz” sözleriyle konuşmasına başladı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın kendilerini dinlemediğini söyleyen Şevin, “Mütalaa daha önceden hazırlanmıştır. Adil bir yargılanma söz konusu değildir. Savcılığın iki sayfalık mütalaa hazırlamayacağı çok bariz. Adil yargılama yapılmadığını düşündürtüyor bize bu mütalaanın hazırlanması. Bu kadar özensiz bir yargıdaki tutum eleştiri konusudur. Ama biz yine de adil yargılama talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Bir haber kanalında geçen alt yazılar ve görüntüler, basın özgürlüğü kapsamında ele alınır ve kanala katılan kişiyi bağlamaz. Şebnem Korur’un Medya TV’deki değerlendirmesinde hedef alınan bir kurum yok. Bilimsel bir tartışma yürütelim istiyoruz biz ama ilk günden beri bir algı oluşturulması için çaba gösteriliyor. Milli Savunma Bakanı, ‘Kimyasal silah kullanımı iftiradır’ dedi ama kendileri araştırdılar. Peki neden araştırdılar, ortada bir suç varsa Milli Savunma Bakanı da bu suçu işlemiş değil mi, neyi araştırmaya gittiler” sözlerini kullandı.   ‘Hesap vermesi gereken yer meslektaşlarıdır’   “TSK’yi eleştirmenin nesi suç teşkil eder” diye soran Şevin, “Bizim, kadınların, avukatların sınırlarını çizdiler. Şimdi de bilimin sınırlarını çizip ne söylemesi gerektiğine karar veriyorlar. Biz bu devletin kadına bakış açısını biliyoruz ama hekime de bakış açısını biliyoruz. Şebnem hocadan gördük bunu” ifadelerini kullandı. TTB’nin ilk kez saldırıya maruz kalmadığını hatırlatan Şevin, “Asıl niyet TTB’nin işlevsiz kılınması. Bu mücadele dört duvar arasında yürütülen bir mücadele değil. Bu noktada da hesap vermesi gereken yer siyasal iktidar değil meslek örgütü ve meslektaşlarıdır. İddia makamı ve savcılığın hiçbir beyanında propaganda suçunun işlendiği gösterilememiştir. Şebnem Korur Fincancı’nın söylediklerinden rahatsız olabilirsiniz. Siyasi iktidarın rahatsız olması, bir dosyadan ceza verilmesinin gerekçesi olamaz. Hukuki altyapısını göstermeniz gerekir. Son zamanlarda seçilmişler üzerinde mahkemeler aracılığıyla baskı oluşturuluyor. Karar verirken hukuk koruyuculuğunuzu unutmayın. Şebnem Korur Fincancı’nın affına sığınarak hocamızın beraatını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Açıklamaları eylemi onaylamakla yorumlanamaz’   Daha sonra söz alan avukat Meriç Eyüboğlu ise, “9 Ekim canlı yayını sonrası büyük bir kıyamet koparıldı. Şebnem hocaya yönelik çok ağır hakaretlerde bulunuldu. Ev arama sürecinde kendisi ile ilgili bir algı yönetimi başladı” dedi. Meriç, Şebnem’in evinde “örgütsel materyal” iddiasıyla bulunduğu söylenen kitabın Meclis kütüphanesinde de olduğu ve toplatma kararı bulunmadığını kaydederken, yine Şebnem’in evinden ‘kalaşnikof mermisi çıktı’ diye yansıtıldığını ekledi. Meriç, “Meğerse Türkiye’de kullanılmayan bir silahmış. Sosyal medya üzerinden linç kampanyası yürütülüyor. Kendi yaptıkları, söyledikleri nedeniyle yargılanmıyor, televizyon programına katılması nedeniyle yargılanıyor. İddianameye bakıyoruz, ne söylediğiyle yargılandığı belli değil. İddianamede Şebnem Korur Fincancı’nın canlı yayındaki açıklamaları şiddet eylemini övmesi olarak gösteriliyor. Görüntüler eşliğinde bir yorum yapılıyor. Şebnem hocanın açıklamaları bir şiddet eylemini onaylaması olarak yorumlanamaz. Suçun maddi ve manevi değerlerini oluşturmaz” ifadelerini kullandı.   Meriç, “AYM ve AİHM kararları gereğince cımbızla alınan bir kelimeyi kullanamazsınız. Açıklamanın bütünlüğüne bakın der” diye belirtti. Cenevre ve Minnesota Sözleşmelerine göre bağımsız heyetlerce yerinde inceleme ve araştırma yapılması gerektiğinin altını çizen Meriç, “Bağımsız heyetler vurgusu, dış güçler anlatısına dönüştürülüp ceza gerekçesi haline getirilmeye çalışılmıştır. TV kanalına bağlanmak suç teşkil etmez. Bu konuda daha önce alınan birçok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı bulunmaktadır. Bunlara dilekçede yer verdik” dedi. Şebnem’in beraat edileceği umuduyla geldiklerini vurgulayan Meriç, “Verilen karara karşı AİHM’e, AYM’ye gideceğiz. Adaletin tecelli etmesini istiyoruz. Verirsiniz, vermezsiniz önemli değil. Biz alacağız” vurgusu yaptı.   Reddi hakim talebi   Daha sonra Meriç, heyetin bağımsız ve tarafsız olmadığını belirterek, reddi hakim talebinde bulundu.   Mahkeme heyeti ise Meriç'in talebini değerlendirmek için duruşmaya 20 dakika ara verdi.