Gültan Kışanak: DAİŞ’e karşı yapılan çağrılar suç sayılamaz 2022-12-23 17:02:27   ANKARA- Kobanê Davası’nda konuşan Gültan Kışanak, DAİŞ’e karşı çağrıların demokratik bir hak olduğunu belirtti. Gültan, “Ben bir kadın siyasetçi olarak, kadınların IŞİD tarafından satılmasını asla kabul edemezdim bu da suç değil. Tıpkı HDP  tweetinin suç olmadığı gibi, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın açıklamalarının suç olmadığı gibi” dedi.     DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 20’nci duruşmasının 4’ncü  oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.     Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı.    Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsakların bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan tutsak siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.   Verilen aranın ardından duruşma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti.    ‘İŞİD’in durdurulması için çağrı yapan suçlanamaz’   Kobanê Davası iddianamesinde, PKK’nin HDP’ye bağlanıldığını ve tüm olayların da HDP’nin üzerine yıkılmaya çalışıldığını söyleyen Gültan,  Suriye’de meydana gelen gelişmeler ve Kobanê’deki durumun tüm dünyanın gündeminde olduğunu kaydetti. Kobanê’ya dair açıklama yapmayan tek bir kesimin kalmadığını dile getiren Gültan, “IŞİD’in Ortadoğu’da büyük bir güç olarak ilerlemesi bütün bir insanlık olarak sorun haline gelmişti. IŞİD’in Şengal’de büyük bir katliam yapmıştı ve Musul’a doğru hızlı bir şekilde ilerliyordu. O günün koşullarını göz önünde alırsanız, tüm dünyada durdurulamaz bir ‘canavar’ korkusu yayılmıştı. Herkes IŞİD’in durdurulması için çağrılar yapılıyordu, böyle bir ortamda Türkiye’de elini taşın altına koyan siyasi aktörler ne yapsaydı. İnsanlığın felaketi karşısında susanlar suçludur, IŞİD’in durdurulması için çağrı yapan insanlar suçlanamazlar” dedi.     ‘Çağrılar demokratik bir haktır’   IŞİD’in Kobanê’ye girdiği takdirde Şengal’de yaptığı katliamın daha fazlasını yapacağını dile getiren Gültan, “Bizim açıklamamızı bir yere bağlayacaksanız, o zaman BM’nin ve komitelerinin yaptığı açıklamalara bağlayın. Herkes yaptı açıklama, böyle bir ortamda kasıtlı bir şekilde PKK’nin yaptığı açıklamalarla, demokratik kurumların ya da aktörlerin yaptığı açıklamalarla hiçbir illiyet bağı olmadan bağdaşlaştırmak bir kumpastır. Ortada çok net bir şekilde demokratik bir hakkı kullanılmış çağrılar var. Türkiye’nin sınırlardır ve herkesten önce sorumluluk alma Türkiye’nin görevidir. Savcı Ahmet Altun’un kurmaya çalıştığı senaryo tel tel döküldüğü onlarca defa kanıtlandı. Ortada bir illiyet bağı yokken bir kumpas kurulma niyetiyle aynı merkezden yapılan açıklamalar gibi sıralandı” diye belirtti.     ‘IŞİD’e karşı çıkmak suç değil’   Tüm kesimlerin çağrı yapmasından herhangi bir sorun görmeyen siyasi iktidarın söz konusu HDP, DBP ve DTK’nın çağrılarını “provokasyon”  olarak ele aldığını kaydetti. Gültan, savunmasının devamında şunları söyledi:   “Yapılan açıklamalar, atılan tweetlerin hiçbiri şiddet içermiyor. Bu gösterilerde olaylar yaşanmaya başlandığı anda HDP’nin nasıl harekete geçtiği, hükümetle nasıl diyaloğa geçtiği onlarca kez anlatıldı. Bir tweet atınca isyan oluyormuş bu kadar basit mi? IŞİD terörü başladığında Kobanê’de insanı koridoru açılmas ve Türkiye’nin rol almasını düşünen bir insan olarak, bende bu yönde konuşmalar yaptım. Türkiye’den Kobanê’ye ne kadar yardım gidildiğini sorun istedik onu da reddettiniz. Türkiye’de Kobanê’deki katliamların durdurulması için bir çaba içinde oldu eksik olsa da. Türkiye bugün Amerika diye söyleniliyor ya Amerika bugün başkalarıyla iş tuttuğu için Türkiye başka yollara girdi. Ben bir kadın siyasetçi olarak, kadınların IŞİD tarafından satılmasını asla kabul edemezdim bu da suç değil. Tıpkı HDP  tweetinin suç olmadığı gibi, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın açıklamalarının suç olmadığı gibi. Bunlar suç değil, insanlığa karşı bir görevdir, buna karşı bir ceza tehdidi ortaya çıkmaması gerekirken çıkıyor.   Bizleri yok sayamazsınız   7-8 Ekim olaylarının araştırılması için HDP’nin verdiği önergeler AKP ve MHP oyları ile reddedildi. Maddi gerçeğin ortaya çıkması için bulunduğumuz taleplerimizin hiçbirine cevap verilmedi. İktidar ile HDP zaten çözüm sürecinden kaynaklı çalışıyorlardı. Suriye’de yaşananlardan kaynaklı çözüm sürecin etkilememesi için herkes daha fazla hassas davranıyordu. Devlet heyeti de İmralı’da Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıyordu, Kandil’de aynı şekilde. Bu görüşmelerinin ana konulardan birtanesi de Kobanê idi. Ne oluyorsa birden bütün bunlar yok oluyor. HDP’liler, Kürt siyasetçiler olarak bu denklemin dışına atılıyoruz. Tarih sayfasında bizimle ilgili sayfalarını yok sayıyorlar. On tane sayfa varsa beşi HDP’nindir, bizleri yok sayamazsınız.   Biz sorumlu olsaydık KDP’ye en ağır silahlar verilerek sınıra gönderilmezdi    Eğer bizi Kürt halkını olaylardan sorumlu tutsaydı, KDP’ye en ağır silahlar verilip sınıra gönderilmezdi. Devlette, iktidar da bunu biliyor. O zamanda görüşmeler devam ediyordu, Salih Müslim ile görüştükten sonra Süleyman Şah türbesini taşıdılar. E hani biz isyan çıkarmak istiyorduk, hani biz Kürdistan'ı kurmak istiyorduk. İşte böyle olmadığını devlete, iktidarda biliyor öyle olmadığını. Hükümete yönelik çözüm sürecinin bitmesi için bazı çevrelerin yoğun baskısı o kadar artmış ki çözüm sürecini bitirdiler, bize siyasi bir darbe yaparak cezaevine koydular. Daha güçlü, daha otoriter bir rejim kurmak için. 2018 AİHM kararının Demirtaş için verdiği  karara karşı bugün bu dava ile kumpas kurdular işte tüm mesele bu.   Terör koridoru    Türkiye başında beri Suriye’ye müdahale edecek koalisyonların içerisinde yer aldı. Emperyalistler oyun kurucu, Türkiye’de arka bahçe haline geldi. Bugün hala sorun olarak duran gruplar eğitildi, gönderildi ve IŞİD’de bundan baya yamalandı. İktidarın iki amacı vardı. Birincisi;  İktidar artık Kürt sorununa karşı başlattığı diyalogu bitirmek istiyordu ve bu bahane oldu. Suriye’de olası bir gelişmede Kürtler haklarını alabilecek bir rejim mi kuracak yoksa Kürtlere hiçbir hak verilmeyecek mi? mesele buraya geldi. İkincisi; iktidarın osmanlı hevesleri vardı. Gelinen noktalara baktığımızda, Türkiye’nin sınırında çok ciddi bir terör koridoru var. Yeni osmanlı hevesleri bitmez tükenmez bir savaş girdabına girdi. Şii blokunu zayıflamak isterken, daha fazla güçlendi.”   Meral Danış Beştaş dosyasının birleştirilmesi talebi   Gültan, sağlık sorunundan kaynaklı beş dakika dinlenip yeniden savunmasına devam edeceğini kaydetti. Gültan’ın dinlenmesi sırasında mahkeme heyeti, dosyaya yeni eklenen evrakları okudu. Gelen evraklar arasında, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’ın Diyarbakır 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın Kobanê  Davası ile birleştirilmesine dair yazının gelmesi dikkat çekti.    ‘Meral Danış bu kumpasa dahil edilmek isteniliyor’   Gelen evraklara dair söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Neden bütün yargılamalar bu dosyaya ekleniyor” diye sordu. Selahattin, “Sarayda kurulmuş bir masa var, bütün birimlere yazılan yazı gereğince buradaki bütün siyasetçilerin isimleri nerelerde geçerse geçsin bu davaya dosya eklenilecek denilmiş. Meral Danış Beştaş’ın hala dokunulmazlığı devam ediyor,  Diyarbakır karar veremediği için topu buraya atıyor. Meral Danış ile ilgili bu dosyada nasıl bir itham var. Hakimin neden aklına bu dosya geliyor. Burada nasıl bir fili itibar var, Meral hanım da bu kumpasa bir şekilde dahil edilmek isteniliyor. Bunların tamamı merkezi idarenin nasıl çalıştığının göstergesidir. Bunu sormanız lazım, sizin cevap yazarken, 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne birleştirme talebi reddi ile birlikte, ‘Başka mahkeme mi kalmadı neden Kobanê davası’ demeniz lazım” dedi.   Selahattin şöyle devam etti: “Ama önümüzdeki seçimleri manipüle etmeye, grup başkanvekilimizi ve vekillerimizi Kobanê sanığı yapmaya dönük tehlikeli bir kumpas girişimidir. Mahkeme bunu kabul ederse çok daha ağır bir suça dahil olacak. Benim propaganda suçunun bu dosyaya birleştirilmesini kabul etmediniz, Meral Danış Beştaş’ın bu dosya ile nasıl bir alakası var. Bunların hepsi Kobanê kumpas davasının seçime kadar uzatılma çabadır. 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi suç işlememek için size gönderiyor.”   ‘Dosyanız çöktü’   Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Devletin Kürt sorunuyla bir çatışma zemini hazırladığını ifade eden Sebahat, DBP’ye yönelik saldırı ve gözaltılara değindi. Sebahat, “Meral Beştaş dokunulmazlığı olduğu halde dosyası buraya getirilmek isteniyor, yetmiyor Semra Güzel arkadaşımızın vekilliği düşürülüyor. Paris’te bir saldırı olmuş. Bütün bunlar birbirinden bağımsız değil. Buda bize Ocak katliamını hatırlatıyor. Yeni yıla girerken Kürtler yine tutuklamalarla, katliamlarla giriyor. Bir şablon var o şablona göre ifade veriliyor bunu da dosyaya ekliyorsunuz. Dosyanız çöktü, azmettirmekten bizi yargılayamıyorsunuz, tweet meselesi zaten çöktü. Ahmet Altun’un boş dosyasını doldurmaya çalışıyorsunuz. Bunlar hepsi bir strateji etrafında oluyor. Bütün bunlar  Türkiye’nin Kürt sorununa dönük yaklaşımıdır. İktidarın tek adam rejiminin anayasasını yapmak için yaptığı şeyler. Şebnem hocaya en üstten ceza isteniyor, İmamoğlu sorunu. Bunların hepsi Türkiye’nin içerisinde girdiği bir durum” sözlerini kullandı.   Bu gidişatı beğenmediklerini kaydeden Sebahat, “Önümüzde seçim var, bunun değişmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Beğenmediğimizi söylediğimiz için öldürülüyoruz, tutuklanıyoruz, parlamentodan atılıyoruz. Nereye kadar! DBP’ye yönelik operasyonu kınıyorum. İki yıldır burada yargılanıyoruz, dilimizde tüy bitti bu dosya kumpas dosyadır. Bu sadece Kürtlere değil Türkiye halkına da bu kötülüğü yapmayın” sözlerini kullandı.    Konuşmaların ardından mahkeme heyeti duruşmaya beş dakika ara verdi. Aranın ardından Gültan Kışanak savunmasına yeniden devam etti.  Duruşma periyodunun bir işkence periyoduna dönüştüğünü dile getiren Gültan, hem periyot sorunu hem de sağlık sorunlarından kaynaklı savunmasını sağlıklı yapamadığını kaydetti.   ‘Bizlerin hedef gösterilmesini doğru  bulmuyorum’   Diyarbakır’da Alevi kimliğinden kaynaklı provokatif arka plan çalışmalarının yapıldığına dikkat çeken Gültan, Alevi kimliğinin seçim malzemesi haline getirildiğini ifade etti. Gültan, “Belediye başkanı seçildikten sonra bana, ‘bize çok ciddi istihbarat geliyor can güvenliğiniz yok’ denildi. Bende, ‘devlet korursa korur korumazsa korumaz’ dedim. Bu dava vesilesiyle hala bizleri hedef gösterilmesini doğru bulmuyorum. Hiçbir şekilde değil bir kişinin yaşamını yitirmesi, burunun kanaması noktasında ne bir duruşum nede bir söylemim olmadı” diye ekledi.     Duruşma 26 Aralık’ta devam edecek.