Kobanê Davası: KJA adı altında Kürt kadınlarını yargılıyorsunuz 2022-11-04 19:27:20   ANKARA- Yargılanan TJA aktivisti Ayla Akat Ata’nın KJA faaliyetlerinin suçlama konusu yapıldığını söyleyen Avukat Çiğdem Kozan, “Müvekkilim ile birlikte KJA adı altında Kürt kadınlarını yargılıyorsunuz” dedi.    DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 18’inci duruşma periyodu, 8’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.    Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar Halkların Demokratik Partisi (HDP)’li vekiller ve çok sayıda izleyici katıldı.   Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.    ‘Polisler bize düşman olarak bakıyor’   Mütalaaya karşı Sincan Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlanan ve Kürtçe beyanlarda bulunan Aynur Aşan,  savcının mütalaasının kopyala-yapıştır yapıldığını söyledi. Aynur, ”Güvenliğimizi sağlamanız gerekiyor, orası bir yargı alanıdır. O salon TEM’in çalışma alanları değil, bir azmettirme durumu söz konusuysa orada olan polisler bizim can güvenliğimiz azmettiriyorlar. Polisler bize düşman olarak görüyor, ellerinde olsak ne yapacaklar. Eğer sağlıklı bir yargılanma yapılacaksa, TEM’in mahkeme salonunu  kendi yerleri gibi kullanmamaları gerekiyor” dedi.   Duruşmaya 15 dakika ara verildi.    Verilen aranın ardından, iddia makamı Kobanê Davası’nda yargılanan ve tahliye edilen Cihan Erdal’ın adli kontrolü yerine getirmediği gerekçesiyle hakkında tutuklama talep etti.    ‘Somut deliller olmamasına rağmen tahliye edilmiyor’   Bircan Yorulmaz’ın dijital medya hesaplarından çokça söz edildiğini belirten, Avukat Ayşen Akçay Senem, dosyaya yeni eklenen, “Bircan Yorulmaz’ın dijitallerinde örgüt materyalleri vardır” evrakına dair herhangi bir şey olmadığını kaydetti. Bircan hakkında herhangi bir delilin olmadığını, tanık beyanlarının da olmadığını belirten Ayşen, Bircan’a atılan suçların somut olarak delillere dayandırılmalarına rağmen tahliye edilmediğini ifade etti.    ‘Tanık burada yargılananları görmemiş’   Dosyaya gelen evraklara ve katılma taleplerine ilişkin söz alan Avukat Çiğdem Kozan, dosyaya sürekli bir belge akışının olduğunu kaydetti. Çiğdem, periyotlardan kaynaklı dosyaya giren evrakları inceleme şanslarının olmadığını ifade etti. Ayla’nın 2013 yılındaki ajandasındaki programları açıklayan Çiğdem, “Müvekkilimin gece saatlerinde telefon kesintisi olmuş ve kesintisi olması çok normal. Müvekkilin illegal yoldan Suriye’ye gittiğini tespit etmek istiyorsunuz ama  Suriye’ye 3 saatlik bir yol ile gidilemeyeceğini herkes bilir. Bilirkişi herhangi bir kesintinin olmadığını söylüyor ve tanık Gül Tanrıverdi’nin beyanlarını da doğruluyor. Gül Tanrıverdi, KJK’de yer aldığını söyledi ve burada yargılananları orada görmediğini söyledi. Bu aşamadan sonra tanığın beyanlarına hukuken itibar etmeniz gerekiyor” sözlerini kullandı.     ‘Kürt kadınlarını yargılıyorsunuz’   Ayla’nın DTK faaliyetlerinin de suçlama konusu yapıldığına vurgu yapan Çiğdem, KJA’nın da bu dosyada kriminalize edilmeye çalışıldığını dile getirdi. Çiğdem, “KJA hakkında herhangi bir karar yokken, şuanda kriminalize edilmek isteniliyor. Tıpkı DTK gibi.  DTK hakkında bir AİHM kararı var. AİHM kararında, DTK’nın illegal olmadığını çok açık bir şekilde söylemiş. Mahkemeniz DTK illegaldir diyemez. Çözüm sürecinde kadınların barışa katkı sağlanmasını kriminalize edemezsiniz. Müvekkilim ile birlikte  KJA adı altında Kürt kadınlarını yargılıyorsunuz” şeklinde konuştu.    Çiğdem son olarak, hukuksuzluğa son verilerek, Ayla’nın tahliyesini talep etti.    ‘HDP meşru bir partidir’   Çiğdem’in ardından Avukat Cenk Yiğiter konuştu.28 Ağustos 2015 yılında Davutoğlu’nun Başbakan olduğu zaman HDP’nin bu ülkenin kurulu iktidarı olduğunu hatırlatan Cenk, “Bundan iki gün önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HDP’yi ziyaret etti. Gündemde yeni bir anayasa değişikliği var HDP’ye ‘gelin kurucu iktidar olalım’  şeklinde bir davet edildi. HDP bu ülkede meşru bir partidir, toplumsal olarak da karşılığı var.  Müvekkilim İsmail Şengül’ün bu dosyada olmasının tek nedeni HDP MYK’sında olması yoksa tek bir şey yok” dedi.    Cenk, son olarak, İsmail Şengül hakkında tahliye talebinde bulundu.    Avukat, beyanlarının ardından tutuklu siyasetçilerden Dilek Yağlı konuştu. Kendi adına sunulan bir belgenin olmadığını söyleyen Dilek, sadece kullandığı haklarına dair bilgi olduğunu ve buda haklarına dönük yargı tacizi olduğunu kaydetti.  Dilek, “Adil yargılandığımızı düşünmüyorum, tutumunuz da ısrarcı olduğunuz bugün bir kez daha ortaya koydu. Avukatlarımıza dönük her tehdit, savunma hakkımıza dönük bir tehdittir. İddianamede olmayan İŞİD vahşeti sorgulayan bir iradeyi ortaya çıkarabilmiş değiliz. Siz cübbenizi çıkardığınız da buraya kolluk girdi ve sizin burası hukuk alanı dediğiniz yerde sorumluluğunuzu kolluğa vermenizi doğru bulmuyoruz ve tutanağa geçmesini istiyorum” sözlerini kullandı.    ‘Zaman kaybetmek istemiyoruz’   Yargılamalarla birlikte düşünce ve ifade özgürlüklerinin gasp edildiğine dikkat çeken Dilek, “Gerçekleri açığa çıkarma konusunda 2 yıl boyunca bizim beyanlarımız dışında ara kararlarla çok zaman kaybettik artık kaybetmek istemiyoruz. Daha titiz bir yargılama pratiğinin ortaya konulmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.    ‘4 Kasım darbesinin kanunsuz olduğunu herkes biliyor’   Mahkeme heyetinin kürsüye çıktığı an bütün kimliklerinin dışarıda bırakması gerektiğini ifade eden Avukat Cahit Kırkazak, mahkemenin bunu yapmadığını aktardı. Türkiye’de insanların siyasi iradelerinin ipotek altına alınmaya çalışıldığını dile getiren Cahit, “Bu karar, bu dava siyasi bir karardır. 4 Kasım’da yapılan irade gaspında CHP, ‘anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz’ dedi. Bunun kanunsuz olduğunu herkes biliyor. Dosyada Selahattin Demirtaş’ın Kandil’de bir fotoğrafı var. Sizde biliyorsunuz siyasi iktidar onları o dönem kendileri gönderdi ama dosyaya koydular” diyen Cahit dışarıda yapmak istedikleri basın açıklamasına karşı polisin, “Mahkeme başkanın izni yok” dediğini aktaran Cahit, mahkeme heyetine, “Ya kolluk doğru söylemiyor ya siz söylemiyorsunuz” diye belirtti.    4 Kasım’da istediğini elde edemeyen iktidarın 6 yıl sonra bu dosyayı öne çıkardığını söyleyen Cahit, siyasetçilerin HDP’de olduğu için yargılandığını ifade etti. Cahit, mahkeme heyetinin artık  haksızlık yaptığına artık karar vermesi gerektiğini söyledi.    Cahit, açık tanık Merdan Rüştüovalıoğlu’nun tahliye edilip edilmediğini, hangi dosyadan tanıklık yaptığına dair Cumhuriyet Başsavcılığına sorulmasını talep etti.    Duruşmaya ara kararın oluşturulması için ara verildi.