Leyla Güven hakkında karar 2022-10-17 10:56:08   DİYARBAKIR - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in görülen duruşmasında mahkeme daha önceki duruşmalarda yaptığı gibi ceza yağdırdı. Leyla Güven hakkında, 11 yıl 7 ay hapis cezası verildi.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında “örgüt propagandası” iddiasıyla açılan davanın 6’ncı duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Leyla Güven, tutuklu bulunduğu Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, avukatı Serdar Çelebi hazır bulundu.   ‘Kürdistan bir coğrafyadır’   Duruşmada savunma yapan Leyla Güven, “Sizin benimle ilgili kanaatinizi biliyorum. Neden böyle düşünüyorum? Daha önce uzun süre yargılamalar oldu. Her seferinde ben düşüncelerimi söyledim. Siz de kararınızı verdiniz. Bu süreç içerisinde bazı kanılara vardım. Bugün verilecek olan karar yargı kararıdır. Verilen kararın gerçekten sizin daha önce benim hakkımdaki bireysel kararınızdan farklı olacağını düşünmüyorum. Kararı verirken hukuku baz alıyorsunuz. Ancak sizin görüşler benim hakkımda daha önceki verdiğiniz karardan bellidir. Daha önceki kararınızda eylem olarak tasvir edilen konuşmalar benim suç işleyebilme potansiyelime sahip olduğum gibi birçok şey söylediniz. Bu husus gerekçeli kararda açıkça yazmaktadır. Bu yüzden de dosyadaki mütalaaya karşı savunmam olmayacak. Çünkü daha önce bunlardan ayrıca ceza almıştım. Türkiye hukukunda mahkûmiyetle olmuş. Bozulmalar olmuş. Ben size daha önce söyledim. Kürdistan bir coğrafyadır” dedi.   ‘Ceza veren hakim FETÖ’den yargılandı’   Leyla, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce yaptığı bir konuşmayı hatırlatarak, Tayyip Erdoğan’ın da, “Kürdistan” dediğini belirtti. Leyla, “Onlar söyleyince bir şey olmuyor. Ben söyleyince terörist olmuş oluyorum. Ben şu konuda emin olun sizi değil kendimi yargılıyorum. 30 yıl ısrarla demokratik siyasete inandım. Siz bana 22 yıl ceza verdiniz. Bu dosyada da ceza vereceğinizi biliyordum. Ben açlık grevine sizin daha önceki yargılandığım dosyada başlamıştım. Türkiye’nin demokratikleşmeye ihtiyacı var. Kürt sorunu bunun önünde engeldir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılarak çözüm sürecinin başlaması için açlık grevine başlamıştım. Ben bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Her ortamda Kürt sorununun barışçıl yönünden çözüme kavuşması için siyasi olarak konuşmalar yapıyorum. Kürt sorunu için Sayın Erdoğan çıkıp Kürt sorununun olduğunu söyledi. Bunun kendi sorunu olduğunu, bunun üzerine gideceğini belirtti. Biz bu kadar olumlu bir adımı yok sayamayız. Onlar bir şey yaşamadılar ama bizler şu anda yargılanıyoruz. Dediğim gibi siz heyet başkanı ve ben birbirimize çok iyi tanıyoruz. Leyla Güven 22 yıl, 5 yıl, 6 yıl cezalar aldı. Çok yakın bir zamanda FETÖ’cü olarak bizi yargılayan hakim daha sonra meslekten el çektirildi. O dönem ben belediye başkanlığını verilen karar yüzünden yapamadım. Dönemin Adalet Bakanı ‘bu olayı biz yapmadık içimizdeki FETÖ’cüler yaptı’ dedi. Ben o dosyadan 6 yıl 3 ay aldım. Bu yargılamalar adil ve hukuka uygun yargılamalar değildir. Vicdanen hissettiklerimi sorarsanız bu yargılamalar siyasi saiklerle yapıldığı, Kürt siyasetini yürüten bir kadın olarak söylediklerimden imtina etmediğim için yapılmıştır” sözlerine yer verdi.   ‘Anasoycu diye itham edip ceza verdiniz’   “Yanınızda iki tane kadın hukukçu var” diyen Leyla, “Eminim onlar da araştırmıştır. Daha önceki kararınızda beni anasoycu olarak itham edip cezalandırmaya gerekçe yapmıştır. Ananın olduğu doğal toplumdur. Kadınlar yaşamı düzenlemektedir. Benim hakkımda yargı kararı verecektir. Sizin benim hakkımdaki görüşünüz bellidir. Daha önce suç işleme potansiyeli taşıdığımı söylemiştiniz. Siz ya da biz oluruz olmayız bu kararlar hukuk üniversitelerine ders olarak okutulacaktır. Ben inanıyorum ki bu kararlar bozulacaktır. Bugüne kadar söylediğim her şeyi söylemeye devam edeceğim. Bir kadın, bir Kürt, bir anne olarak yanlış bir şey söylemedim ve yapmadım. Cezaevinde de dışarıda da olsam bunu söylemeye devam edeceğim. İnanıyorum ki Türkiye’de ileride olumlu gelişmeler olacak. Kürt sorunu çözüme kavuşacak” savunmasında bulundu.   Sonrasında savunma yapan avukat Serdar Çelebi, müvekkilinin savunmasına iştirak ettiğini, iddia makamının cezalandırılması yönünde mütalaaya iştirak etmediklerini belirtti. Serdar ardından şu ifadelere yer verdi: “Önceki dilekçelerimizde de reddi hakim talebinde bulunmuştuk. Buna ilişkin BM tarafından vermiş olduğu kararı vardır. Biz dilekçeyi öylesine yazmadık. Sözleşme der ki; ‘gözlemci herhangi bir üçüncü kişinin oradan kaynaklı sizin dosyaya tarafsız kalmanız mümkün değildir. Kanaatimiz hala bu yöndedir. Uygulamada bildiğimiz birleşme eski esas üzerinden olur. Uygulama bu yöndedir. Hakkâri dosyası geldi bunu tartışmadık. İddianame tarihi bu dosyadan çok öncedir. Dosyayı oraya gönderebilirdiniz. Ancak dosyayı elinizde tuttunuz. Mütalaa dediğimiz şey kopyala yapıştır şeklinde olmaması gerekir. Fakat buna baktığımızda kopyala yapıştır olduğunu görmekteyiz. Burada propaganda içeriğinin tartışması gerekir. Burada bizim savunma hakkımızın kısıtlandığını düşünüyoruz. Ancak müvekkilin konuşmasında şiddet teşvik edecek bir durum yoktur.   Mütalaada başlık yoktur   Mahkeme heyeti iddia makamının yerine geçerek karar vereceğini söylüyoruz. Dosyada iki iddianame var. Biri ana dosyanın iddianamesi diğeri de Hakkâri’den gelen iddianamedir. Mütalaada başlık yoktur. Hangi iddianameden belirtmesi yoktur. Anayasa Mahkemesi’ni Gülen Yurt kararında hem iddia yönünden hem de ceza yargılanması yönünden uygulanmasını gerektiği belirtmiştir. Mütalaanın bir kısmında örgüt mensuplarını övmek, örgüt mensuplarının eylemlerini övmek propaganda suçu oluşturacağını belirtmiştir. Bu değerlendirme AYM’ye aykırılık oluşturmaktadır. AİHM’in vermiş olduğu kararlara uyum sağlamak için düzenlene bir kanun vardır. AİHM kararında kişileri silahlı isyana teşvik edecek şekilde olmayan açıklamalar düşünce özgürlüğü kapsamında olduğu belirtilmiş.   Tüm bu hususları birlikte değerlendirerek öncelikle müvekkilimin beraatına, mahkeme aksi kanaatindeyse lehe olan tüm hususların uygulanmasını talep ediyoruz.”   Leyla ise Kürtçe tercüme ile yaptığı savunmasında bilirkişinin hata yaptığını kaydetti.   Leyla hakkında 11 yıl 7 ay hapis cezası    Mahkeme verdiği kısa aranın ardından 15 Temmuz 2019 tarihinde olay yönünden Leyla’nın “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca 25 Kasım 2019 tarihinde yaptığı konuşmada “örgüt propagandası”  iddiasıyla da 3 yıl hapis cezası verdi. Yine 2015 ve 2019 yılları arasında yaptığı konuşmalar gerekçe gösterilerek onlarda da örgüt propagandası yaptığı ve bunda da artırıma giderek 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi.