10 Ekim Davası’nda DAİŞ emirine yüksek güvenlik önlemleri 2022-10-06 13:50:55     ANKARA - Ankara Tren Garı’nda gerçekleşen katliama dair görülen davada, DAİŞ’in “eski Türkiye emiri” olarak anılan Kasım Güler’in dinlenmesine karar verilen duruşma Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.    ‘Barış ve Demokrasi Mitingi’ için toplanılan Ankara Garı’nda, DAİŞ çeteleri tarafından 10 Ekim 2015’te gerçekleştirilen ve 103 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıya dair açılan davanın 17’nci duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Erman Ekinci ve diğer firari 16 sanığın ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’, ‘kasten öldürme’, ‘nitelikli şekilde kasten öldürme’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘tasarlayarak öldürme’ ve ‘tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme’ suçlarıyla yargılandığı davanın duruşmasında, DAİŞ’in “eski Türkiye Emiri” olarak anılan Kasım Güler hazır bulunurken, Erman Ekinci ise Ses ve Görüntü Bilişim sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı.   ‘10 Ekim’i unutma unutturma’   Duruşma için gelen aileler Eğitim Sen, Halkevleri, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliği (TTB), 10 Ekim Derneği, Haber-Sen, Elektrik Mühendisleri Odası duruşma öncesi adliye önünde toplanarak katledilen 103 kişinin fotoğrafını asmak istedi. Fotoğrafların adliye önüne koyulmasını izin vermeyen polise tepki gösterildi. Halk adliyenin dışına çıkarak pankartın arkasına ellerinde fotoğraflarla “10 Ekimi unutma unutturma” sloganları attı.     10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, “Sözün bittiği yerdeyiz diyoruz ama bizim sözümüz bitmedi” dedi. Saat 10.00’da başlayan duruşmada kimlik tespitinin ardından tanık sıfatıyla DAİŞ’in Türkiye emiri olduğu söylenen Kasım Güler çağırıldı.   DAİŞ emiri polis koruması ordusuyla getirildi   DAİŞ’in sözde Türkiye emiri olduğu söylenen Kasım Güler, Sincan Cezaevi’nden tanık sıfatıyla silahlı çevik kuvvet polisi ordusu eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Duruşma boyuncu çevikler adliye sıralarında oturdu. Kasım Güler, beyanlarında, DAİŞ’in silahlı eylem faaliyetlerine katılmadığını belirterek Halep’teki görevinin yiyecek ve giysi “yardımlarını” toplayıp dağıtmak olduğunu iddia etti. Eğitim ve hocalık yapmadığını iddia eden Kasım Güler, 16 firari sanıktan İlhami Balı’yı hudut kapılarında, Ahmet Güneş’i ve Nusret Yılmaz’ı da Antep’ten tanıdığını belirtti. Sanıklardan İlhami, Ahmet ve Nusret’in de öldüğünü duyduğunu söyledi.   MİT iddiaları   2021 Nisan ayında MİT’in operasyonuyla Suriye’de yakalandığını söyleyen Kasım Güler, 80 gün boyunca MİT elinde işkence gördüğünü beyan etti. 21 Haziran 2021 tarihli ifadesinin işkence altına alındığını iddia eden Kasım Güler, “İfadedeki sözler bana ait ama MİT’in tehditliyle imzaladım. Tek kelime değiştirirsen seni alırız dediler, pişmanlık yasasından yararlan dediler” diye konuştu.   Kasım Güler’in iddialarına ilişkin soru yönelten Avukat Mehtap Sakinci Coşkun, “Sizin deyiminizle MİT ile pazarlık yapacak ve bu kadar kurguyu onlara hazırlatan ‘anlaşma konusu’ neydi” dedi. Pazarlık yapılmadığını, işkence yapıldığı için imza attığını iddia eden Kasım’ın soruya net cevap vermemesi üzerine gerginlik yaşandı.   Mahkeme Başkanı ‘tanığı sorgulayamazsınız’   Kasım’ın avukatların sorduğu sorulara tepki vermesi üzerine, mahkeme başkanı da avukatlara yönelik “Kasım burada sanık değil, tanık. Tanık bildiğini biliyordur bilmediğini bilmiyordur” sözlerini kullandı. Salondan mahkeme başkanına “tanığı savunuyorsunuz” tepkisi yükseldi. Salonu boşaltmak ve Kasım’ı salondan göndermekle tehdit eden mahkeme başkanı tepkiler nedeniyle duruşmaya 15 dakika ara verdi.  Salondakiler, “Sanık gücünü sizden alıyor” dedi.   ‘Yüksek güvenlikli bir adliyede adaleti sağlayamazsınız’   Verilen aranın ardından Kasım Güler, Ebul Sâme kod adını kullandığını kabul eden Kasım Güler, dosyaya gelen “Ebul Sâme” kod adlı valinin kendisi olduğunu ise reddetti.     Kasım Güler’in beyanlarının ardından söz alan Sevinç Hocaoğulları, yıllardır kamu görevlilerinin miting alandaki müdahale ve sorumluluğunun göz ardı edildiğini ve tam tersine ailelere davalar açıldığını kaydederek, açılan davaları tek tek hatırlattı. Sevinç, “Kamu görevlilerinin yargılanmasına dair taleplerimiz oldu. Kimyasal gaz ve plastik mermi kullanan, ambulansları engelleyen tek bir kamu görevlisinin sorumluluğu yok denildi.7’nci yılında bu eksik tabloyu tamamlamak istiyoruz. Sorumluluğu olan görevlilere tek bir dava açılmazken, yaralılara yardım eden, kan arayanlar yargılandı. Kimyasal gaz kullanan polisler değil, yaralıları taşıyan trafik polisleri yargılandı. Şimdi bir anma yapacağız, olayın yaşandığı Ankara’da insanların acılarını yaşamalarına bile izin verilmedi. Anmaya katılan insanlar gözaltına alındı, polis müdahalesine maruz kaldılar. Yargı ve kolluk katliam mağdurlarına müdahale ederken sorumluları cezasızlıkla karşılıyorlar. Bugün adliye sarayı bile yüksek güvenlikli önlemlerle korunuyor. Yüksek güvenlikli bir adliyede adalet sağlayabilir misiniz? Sağlayamazsınız. 10 Ekim günü o mitingde önlem almayanlar bu katliamın parçası ve sorumlusudur” ifadelerini kullandı.   Duruşma devam ediyor.