Kobanê Davası: Adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor 2022-09-01 12:37:00     ANKARA -  Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı, demokrasinin varlığı ve geleceği bağımsız bir yargıya bağlı olduğunu belirterek, “Ben binlerce sayfalık dosya içerisinde neden tutuklu olduğuma dair bir şeyler bulabilmek için günlerimi harcıyorum. Bunu iddia makamı ispatlamakla mükellefken biz suçsuzluğumuzu iddianameden evrak arayarak ispat etmek zorunda kalıyoruz” dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın  16’ncı duruşma periyodu, 3'üncü oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına çok sayıda avukat ile izleyici katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.   Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan oturum, HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı’nın savunmasıyla devam etti.   ‘Devletlerin tarih sahnesini kana buladığı tablo var’   Konuşmasına 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne değinerek başlayan Dilek, “Bugünü gerçekten önemsiyorum. Tüm dünyada 21 Eylül olarak geçen gün Türkiye’de de 1 Eylül olarak kutlanıyor. Tüm dünyada açlığın ve sefaletin sebebi olarak sayılan emperyalizmin temsilcisi BM’nin, Dünya Barış Günü olarak bir gün seçmesi kapitalizmin her gün aşina olduğumuz çelişkilerinden bir tanesidir. Devletlerin tarih sahnesini kana buladığı bir tablo var. Türkiye’de de savaş yüzünden giderek geriye düştüğümüz pek çok açmaz var. Bu nedenle 1 Eylül Barış Günü’nün gerçek anlamıyla kutlanabileceği bir dünyayı umut ediyorum” dedi. Yakın bir zamanda gerçekleştirilen HDP kongresini hatırlatan Dilek, HDP eş genel başkanlarının kongrede verdiği barış mesajlarını okudu.    Mahkeme heyetinin vicdani kararlar almasını isteyen Dilek, “Yargıya getirilen eleştiriler malum. Acı hissine sahip olmanızı umuyorum. Acı duymayanların ve bundan menfaat sağlayanların uygulamalarıyla burada bulunuyoruz. Avukatlarımız yargının geldiği durumu ortaya koydu” diye belirtti.   ‘Demokrasinin geleceği bağımsız bir yargıya bağlı’   Atadedeler Çetesi soruşturması kapsamında yargılanan davanın eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın geçmişte kullandığı, “Gerçeklerin birgün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” sözünü hatırlatan Dilek, “Bu yargılama süreci benim hukuk zeminine olan inancımı sarmış değil. Bu düzen değişecek ve kamu adına çalışan savcılar ve adil yargılayan hakimler yeniden o koltuklara oturacak. Şu anda adil yargılanmadığım konusunda net bir kanaate sahibim. Bir ülkede özgürlükten söz edebilmek için yasaların özgürlüğü güvence altına almasının yeterli olmadığını biliyoruz. En başta ülkeyi yönetenlerin ve yargı mensuplarının yasaları uygulaması gerekiyor. Özgürlüğün diğer koşulu ise yargıçların bağımsızlığı ve yansızlığıdır. Yargı bağımsızlığından söz edilemez ise hukukun üstünlüğünü konuşamayız. Bağımsızlık, yargıcın soyluluğunu sağlamak için değil hak arama koşulunu sağlamaktır. Demokrasinin varlığı ve geleceği bağımsız bir yargıya bağlıdır” sözlerini kullandı.    ‘Suçsuzluğumuzu iddianamede evrak arayarak ispat etmeye çalışıyoruz’   “Failsiz suç yoktur”vurgusu yapan Dilek, iki yıldır devam eden yargılama sürecinde failin olmadığı bir azmettirme suçunu tartıştıklarını ifade ederken, “Benim yargılandığım tek dosyanın bu olmasına rağmen 2014 ile ilgili hiçbir şey bilmeyen tanıklara çok daha eski dönemlerle ilgili hakkımda sorular soruldu. ‘İşin içinden çıkılamasın ve sözde bir yargılama yapıyor gibi görünelim’ diye düşünüyorsunuz. Bu davada yargılandığım için HDP kapatma davasında hakkımda siyasi yasak isteniyor. 6 yıldan sonra açılan bu dosya 302’den açalım ki ceza verelim anlayışıyla açılan bir dosyaydı. Burada bize ceza vermeniz gerekiyor ki diğer davada hakkımda siyasi yasak verilebilsin. Ben binlerce sayfalık dosya içerisinde neden tutuklu olduğuma dair bir şeyler bulabilmek için günlerimi harcıyorum. Bunu iddia makamı ispatlamakla mükellefken biz suçsuzluğumuzu iddianameden evrak arayarak ispat etmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.    ‘İddianamede DAİŞ’e dair bir şey yok’   DAİŞ vahşetine karşı çağrı yapmanın bir yurttaşın en doğal hakkı olduğunu aktaran Dilek, “Twitter’dan bir çağrı yapmışız. Bunu da talimatla yapmışız. Biz insanlıktan bu kadar mı uzağız? DAİŞ vahşetine karşı öz irademizle bir çağrı yapamaz mıyız? Talimata gerek mi var? Bu çağrıyı DAİŞ’e karşı yapmışız ama iddianamede DAİŞ’e dair hiçbir şey yok. Koskoca evrak yığını içinde DAİŞ ile ilgili iki ara karar kurulmuş. Bizler dosya üzerindeki siyasi vesayetin ne yapmak istediğinin farkındayız ancak yargının bu hali utanç verici. Bahsedilen Twitter çağrısı hala resmi sitemizde yer alıyor çünkü içinde hiçbir suç yok” diye konuştu.   ‘Adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor’   Dilek, iki yıldır tutuklu olmasının hiçbir somut gerekçeye dayandırılmadığına dikkat çekti ve yargılanan tüm siyasetçiler hakkında verilen tutuk devam kararlarının aynı olduğunu ifade ederek, mahkeme heyetine, “Sizin gözünüzde hepimizin hukuki durumu aynı mı” diye sordu. Dilek, “Adil yargılama hakkının her aşamada ihlal edildiğini söylemek zorunda kalıyoruz” dedi.    'Tanıklar siyasi kampanyalara malze olmak için yarıştı'   Gizli tanıkların siyasetçiler hakkında verdiği “iftira niteliğindeki” ifadeler nedeniyle hiçbir yurttaşın tutuklanamayacağını vurgulayan Dilek, “Türkiye’de gizli tanık kurumunun istismar edildiği açıktır. Buna dair mahkemeye onlarca makale sunabilirim. Tanıkların bir çoğu iktidarın siyasi kampanyalarına malzeme olmak için birbirleriyle yarıştılar” diye belirtti.    Duruşmaya 13.30’a kadar ara verildi.