Sebahat Tuncel: Çözüm sürecini kimlerin bitirdiği umurunuzda değil 2022-07-29 17:33:36     ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda konuşan TJA aktivisti Ayla Akat Ata, çözüm sürecinin bitmesine neden olarak gösterilen Ceylanpınar’daki olayda bulunan kirli ellerin kimler olduğu sorusunun sorulmadığını belirtti. DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise, “Tanıklar ‘HDP çözüm sürecini bitirdi çok öfkeliyiz’ diyor. Çözüm sürecini HDP mi bitirdi? Bunlar sizin umurunuzda değil” dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 15'inci duruşması, 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına birçok avukat, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP’li milletvekilleri, çok sayıda izleyici duruşmayı izledi. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.   Açık tanık Mesut Fırat dinlendi   Duruşma verilen aranın ardından açık tanık Mesut Fırat İstanbul’dan SEGBİS aracılığıyla dinlendi. Mahkeme heyetinin, gerçekleştirilen toplantıya dair “O gün toplantıda kimler vardı” sorusuna, açık tanık Mesut Fırat, “Herkesin tanıdığı milletvekilleri vardı, kim geldi kim yoktu bilmiyorum” yanıtını verdi. Mahkeme başkanı ise sesini yükselterek, “Kimler o toplantıda vardı” diye yeniden sordu.   ‘Örgütsel bağ’ sorusuna avukatlardan itiraz   Mahkeme heyetinin, açık tanığa yönelttiği “tutuklu siyasetçilerin örgütsel bir bağının olup olmadığı” sorusuna Avukat Kenan Maçoğlu itiraz etti. Kenan, “İlk tanık dinlediğinden beri aynı şeyi yapıyorsunuz, bu savunma tanığıdır. Zeki Çelik orada olmadığını söylemesine rağmen, diğer tutuklu siyasetçilerin örgütsel durumunu soruyorsunuz. Savunmanın gösterdiği çerçeve dışına çıkmamanızı talep ediyoruz” dedi. Avukatların itirazını reddeden mahkeme yeniden tutuklu siyasetçilerin örgütsel bağı olup olmadığını sordu.    Ayla Akat Ata: Kadın hareketinden intikam almak nedir?   Açık tanık Mesut Fırat’ın beyanlarının ardından TJA aktivisti Ayla Akat Ata söz aldı. Nisan ayından beri aralıksız tanık dinlediklerini belirten Ayla, “Elimize geçen beyanlar oldu bir kısım için hazırız ama bir kısım için değiliz. Karşılaştırma olarak beyanlarda bulunmak istiyorum, her tanık farklı beyanlarda bulundu. Bazı tanıklar iddialarda bulunuyorlar, bu iddialara karşılaştırma yapılmadan itirazlarımızı dillendirdik. Ama siz BTK’dan bir ara karar verdiniz, BTK’dan karar gelmiş ama işlem yapılmamış. Üç kişi dinlediniz, bu üç kişi hakkında kendi sorduğunuz sorular ve kollukta verdiği ifadeler arasında çelişki var. Bunları aydınlatma gereği duymamışsınız. Ayhan Bilgen kadrodur diyor ama burada hayır diyor, bunu aydınlatmıyorsunuz. Kerem Gökalp ile başlayan bir süreç var, bu insanlar gelip burada dinlendiler. Açık tanık olan ve dinlenilmesi devam eden tanıklar arasındaki dili fark ettiniz mi? Yürütmenin yargılamanız üzerindeki tahakkümü, politikayı ifade ettik. Bu devam ettiği sürece yeniden dinlenmek istenen şahıslar için tavrımız farklı olmayacak. Gül Tanrıverdi çok açık net ifade etti, ‘arşivlerin başındaydım’ diyor. Bunu bile öyle bir hale getirdiniz ki, hiçbir doğruya yanlış yöntemle ulaşılmıyor. Amaç gerçeğin hakikatine ulaşmaksa yalanla açığa çıkmaz.  Bir kurgu varsa akla gerek var bu kurguyu yapanların elinden patladı. Kadın hareketinden intikam almak nedir? İnsanlar bilmediği toplantı hakkında yorum yapıyorlar” dedi.    ‘Mahkemenin ilkeleri yok’   Tanık ULAŞ’ı, Ahmet Altun’un dosyaya koyduğuna dikkat çeken Ayla, “2007’den, DTK’nın ilk kuruluşunda başlayan bir süreç var, özerk nedir dediğimizde başlayan bir süreç var. Burada itirafçılar gelip yorum yapıyorlar ya, ‘toplantılar örgütsel’ diyor ya, bu toplantıların hepsi örgütsel olsun ama bu toplantıların içeriği kamuoyuna açıklandı. Bu yüzden iftiracıların beyanları çelişkili ama siz burada öyle insanları dinlediniz ki. Sonuca ulaşılacaksa, bizi yargılayın, ceza verin herkes konuşsun. Ama bu mahkemenin ilkeleri yok siz neden bu mahkemede ilkeleri uygulamıyorsunuz? Bu dosyada neden bileşen dosyalarımızı getirdiniz. Türkiye’de bir hukuk sistemi, yüksek yargı ayağı yok mu? Aysel hanımın kararı okundu, o kararda bile kimse örgüt yöneticisi değil. Bir deli kuyuya taş atar kırk kişi çıkaramazmış ya bizim dosyamızın durumu da bu. Bu kadar saçma sapan iddianamenin kabul edilmesi. İddia benim bir kadın özgürlük mücadelesinde yer almam, barış mücadelesinde yer almam. Bu konuda taviz vermeyen bir tavra sahip olmam. Bu süreç içerisinde yürüttüğüm faaliyetlerden biri cımbızla alınmış; O da Sayın Öcalan’a dönük yürüttüğüm çalışmalar. İnsanlar bize tuzak kurdular, varsın kursunlar. Bizden sonra devam edecekler için o bir yol haritasıdır. Artık bizim bir tünelimiz var.  Dün bize saldırı vardı, bugün görev başındaki aktivist arkadaşlarımıza saldırı var. Bu süreç devam ettikçe böyle devam edecek ama bize ne olursa olsun bu sorun konuşulacak” sözlerini kulandı.    Biz Kürt sorunun çözümünü akıl edemez miyiz?   Ayla, beyanlarına şöyle devam etti: “Her tanık için aynı süreç yaşanıyor. Kurulan kumpas ortadır, bu kumpası kuranlar da ortadadır. Ertuğrul Kürkçü ile olan ifadeyi görünce direk bir husumet olduğunu düşündüm. Bu arkadaşlarımızın can güvenliğini kim koruyacak, iki vekilimizin huzurunuzda verilen ifadeleri dışarıya yansıtılmış, TV’lerde okundu. Tanıklara, ‘gel aslan konuş’ diyen bir yapı var, gelip başta eşbaşkanlarımız olmak üzere herkes hakkında iftira atabiliyorlar. Bu dosyanın bir iddianamesi var, bizlerin dahil edilmesi var. Ben bir milletvekili olarak bu dosyaya dahil edildim. Ben KJA’da olduğum sürece, herkese ulaştık herkesin sözünün olmasını istedik. KJA’nın bir statüsü olsun diye valiliğe başvurdum, çözüm konuşulacaksa herkes kendini ifade etsin diye bir çatı olsun dedik. Tanık kalkıp diyor ki, ‘Gidip geldi kadınlar söyledi, öyle kurdu’ ama ben 2007’den beri kadın çalışmasında yer alıyorum kimseden talimat almadım ama siz iddia makamı ve itirafçılarının beyanlarını kabul edip bizi dinlemiyorsunuz. İddia makamı ‘kadro’ olduğumu söylesin ben niye ‘kadro’ olmadığımı ispat edeyim. Biz Kürt sorununun çözümünü akıl edemez miyiz? Bir statümüz olsun diyemez miyiz? Bunlar için örgütün gelip söylemesi mi lazım. Bunları biz söyledik, demokratik siyaset olarak bunları açığa çıkardık ve parlamento çatışı altında tartışıldı ve bunlar kayıt altında. Tek fark aradan geçen zaman ve iktidar ortağı. Bu sorun yargın öbür gün çözülmesi gereken bir sorun ve bu sorunun tek çözümü konuşmaktır. Kongremizde Eş Genel Başkanlarımız Mithat Sancar ve Pervin Buldan çok açık söylediler. Bu süreç illegalize ediliyor, bu sürecin kıymetini bilmeyenler süreci yargılayabilirler. Birçok insan sessiz sessiz kalıyorlar, çünkü herkes kendinden korkuyor. Akşener diyor ki; ‘Çocukların dağdan inmesini istersem bana PKK’li derler’ işte durum bu kadar nettir.   Akıldan yoksun bir iddianame   Tendürek’te bir çatışma oldu insanlar askerleri dağdan indirdi, Göle’den sonra kamuoyuna açıklama yaptık. ‘Burada provokasyon var bu güçleri tanıyoruz’ dediğim için 3 buçuk ay cezaevinde kaldım.  Çözüm sürecini bitirmek isteyenler devredeydi ve bitirdi. Bugün Ceylanpınar diyorlar ama Ceylanpınar’daki olayda herkes beraat etti. Peki bu kirli el kimdir diye soran oldu mu? Bu ülkede sorulacaksa bu sorunların sorulması lazım. Bu sorular sorulmuyor, akıldan yoksun bir iddianameyi kabul ettiniz. Bakıyorum iddianamede, KJA’nın olarak yaptığımız miting. Yaptığım konuşmadan soruşturma açılmamış ANF’den mitinge çağrı haberini almışsınız. Miting neydi; demokratik çözüm mitingi.  Dedi ya, ‘Kadınların toplantısına katılmam’ diye evet katılamaz  bizi zor durumda bırakmak istiyorlar ama biz cevabımızı da veririz.”   ‘Bizi tecrit altında tutuyorsunuz’   Ayla’nın ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Sebahat, salonda tecrit halinde tutulduklarına vurgu yaptı. Sebahat, “Askerle karşı karşıya kalmak zorunda kalıyoruz, ayrı hücrelerde kalıyoruz ama yan yana getirmiyorsunuz. Bizi tecritte tutmak için bir inadınız var. Arkadaşlarımızla otururken asker ile yan yana gelmek istemiyoruz bu bir gerginliğe neden oluyor. Zeynep Karaman iki gündür çok rahatsız Covid-19 olma ihtimali var testi pazartesi günü çıkacak. Bizim de olma ihtimalimiz var. Buradaki arkadaşlarla sürekli temas halindeyiz, Sağlık Bakanlığı bu konuyu yürütemedi ve cezaevlerinde durum vahim” sözlerini kullandı.   ‘Yargılama değil yargısız infaz yapılıyor’   Gizli tanık ve açık tanıkların hukuka aykırı olduğuna işaret eden Sebahat, “Hukuk düzeni dışında bir yargılama hali yaptınız. Her defasında buna itiraz ettik, itirazlarımızı dikkate almıyorsunuz. Siz hukuka aykırı usulsüz işlere imza atıyorsunuz.  Tanık dinlemelerin hepsi geçersizdir, yetmiyor gizli tanıkları da gizleyerek yaptığınız suça ortak olmayacağız. Bu suça ortak olmayacağız diyen akademisyenlerin durumunu da biliyoruz. Tanıkların beyanlarını reddediyoruz. Yalancı tanıklar birbirlerini yalandı. Sadece bizim aleyhimize beyanlar almak için yarışa girdiniz, önünüze konulan bir yol haritası var, bu yol haritasında HDP’li siyasetçilere ne olursa olsun ceza vereceğiz yarışı içerisindesiniz. Burada yargılama yapılmıyor yargısız infaz yapılıyor. Hukuk uygulamıyorsunuz, demokrasi zaten yok. O yüzden istediğiniz olmadığında şiddete başvuruyorsunuz. Bütün bunlar Türkiye’deki hukuk sisteminin geldiği noktayı gösteriyor. ABC123 Merdan gizliydi açık oldu, bir değerlendirme yaptı ama yalan söylediği çok belli.  A53’ün de öyle. Merdan ne dedi, ‘cezaevinde iç koordinasyonda’ dedi. Sordum ne zaman dedim bana 2013 diyor iyi de ben 2013’te milletvekiliydim. Formülü doğru kurmazsanız işlemi her zaman yanlış verecektir. Siz denklemi hep yanlış veriyorsunuz. 2015’te ‘Kandil’de diyor’ HTS kayıtları gelecek onu bekliyorum, nerede olduğumu göreceksiniz” ifadelerine yer verdi.   ‘TEM’in  yapmadığı şeyleri yaptınız’   Kobanê Davası devam ederken İzmir’de Deniz Poyraz’ın katledildiğini anımsatan Sebahat şöyle ekledi: “Fail mahkeme başkanını tehdit ediyor ‘Bir terörist öldürdüm’ diye bu kadar pervasız bir zihniyet. Beş  yaşındaki çocukları soyup, parmak izin alan zihniyet bunları besliyor. Siyaset yapanlar olarak, geçmişimiz temizdir ne yaparsak halkımıza hesabını veririz. Savcı bey KJA’yı sordu, ben de Sami Baran’a sormanıza gerek yok ben size KJA’da çalıştığımı söyleyeyim dedim.  Sami Baran ifade verirken iyi değildim diyor ama siz bunları değil emniyetteki ifadeleri esas alıyorsunuz. Peki biz bir hukuk ülkesinde miyiz emniyet ülkesinde mi? Biz emniyet ülkesindeyiz. Siz TEM’in yapmadığı şeyleri yaptınız, arkadaşlarımıza zoomlayarak tanıklara gösteriyorsunuz. Siz tanıkları yönlendiriyorsunuz.  Hepinize ayrı söylüyorum; bize düşman hukuku uyguluyorsunuz, bize düşman gözüyle bakıyorsunuz bu çok net. Niye yapıyorsunuz bunu? Burada bir yargılama yok, üstünüzde siyasi bir baskı var bu baskı nedeniyle bir karara varmak istiyorsunuz. Süreci hızlandırmıyorsunuz uzatıyorsunuz biz sıkıldık. Yöntemsizlik ve yönetememe durumunuz var.”   ‘Tanık dinlemeleriniz ne kadar CMK’ya uygunsa benim de o kadar uygun   Sebahat, savunmasını hazırlama aşamasının az kaldığını belirterek “6 yıldır cezaevindeyim, özgürlüğümüze kavuşmak varken neden mahkemeyi uzatayım. Size dedik ki; siz çekilin iktidar gelsin onunla hesaplaşalım ama kabul etmediniz. Siz iddianameyi kabul etmeyecektiniz, Kürt sorunu mahkeme salonlarında konuşulmaz diyecektiniz ama yapmadınız. Cumhur İttifakı bizi bitirmek istiyor sürekli ağzında salyalar akarak konuşuyor. Sözleşme’nin hazırlandığı dönemdeki konuşmama baktım. Mesele sözleşme değil mesele zihniyet. Cumhurbaşkanı bir gecede sözleşmeyi iptal etti parlamentoya rağmen. Cumhurbaşkanı bir gecede canı sıkıldıkça her sözleşmeden çıkabilir. İşte bu yüzden yasa yok diyoruz. Her gün kadınlar katlediliyor, Pınar Gültekin’in davasında faile ‘indirim’ yapıldı.  Bunların temel nedeni hukuk düzenin ortadan kaldırılması” dedi. Sebahat’ın konuşmasını “Alakasız konular bunlar size tanık beyanları için süre verdim” sözleriyle engelleyen mahkeme başkanına Sebahat, “Sizin tanık dinlemeleriniz ne kadar CMK’ya uygunsa benim de kadınlara dönük şiddet ve bu şiddetin hayatımıza yansımaları o kadar uygun” diyerek tepki gösterdi.   Mahkeme heyetine tepki: Ülkenin durumuna mı gülüyorsunuz?   Türkiye’nin acil demokratik anayasa düzenine geri dönmesi gerektiği çağrısında bulunan Sebahat, “2015’ten bu yana Türkiye’ni geldiği sürece bakın. Biz o zaman uyardık bugün gelinen nokta ülke bir uçurumun kenarında. İnsanlar açlık sınırında yaşıyor. Bu sorunun hukuk düzeni ile ilgili ne alakası var diyemezsiniz. Adil bir ülke olsaydı bu sorunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Faşizan bir yönetimle karşı karşıyayız.  MHP Diyarbakır İl Başkanı’nın yaptıkları ortada, İçişleri Bakanı onu koruyor. Bir de bunu İslam adına yapıyorlar. Bu çürümenin nedeni de demokratik siyasetin ve müzakerelerin ortadan kalkması. Kürtler siyaseten yargılanmaya başlandı, bizleri krimalize etmeye çalışıyorsunuz, HDP’yi kapatmak istiyorsunuz. Şimdi cennet ülkeyi yaşanılamaz hale getirdiniz. Bu ülkeden insanlar ya kaçıyor ya ölüyor. Bunlar hukuk devletinden bağımsız mı? Tanıklar ‘HDP çözüm sürecini bitirdi çok öfkeliyiz’ diyor.  Çözüm sürecini HDP’ mi bitirdi? Bunlar sizin umurunuz da değil, cüzdanınız dolu beli ama çocuklarınız için bunlar önemli. Sizin cübbenize saygı gereği bunları açığa çıkarmanız lazım. Şimdi gülüyorsunuz kadınların katledilmesine mi gülüyorsunuz, ülkenin durumuna mı. Söylediklerim gülünecek şeyler mi? Yanındaki hakim çete başı çıkmış, haberiniz bile yok. 37 insanın yaşamı elinden alındı, bu ülkede süreç bitirilmiş, siz de maddi gerçekleri ortaya çıkarmak yerine neden gülüyorsunuz?” ifadelerini kullandı.   Sebahat’in konuşmasının ardından Dilek Yağlı da tanık beyanlarına ilişkin söz aldı. Dilek, Seher, Mahir ve Ulaş’ın yeniden dinlenilmesi talebinde bulundu.   Çiğdem Kozan: Dosya bir kez daha çöktü   Ardından konuşan Avukat Çiğdem Kozan, ara kararla gelen bilgilerin bekletilmeden bilirkişiye verilmesini talep etti. Çiğdem, “Tanığın gerçekleri anlatacağım demesi üzerine mahkemeniz size bir baskımız yok diyerek üzerine alındı. Neden üzerine aldığınızı merak ediyorum. Size defalarca bir kumpas kurulduğunu ve deliler ve çelişkiler ortaya koyarken, huzurda ifade vermek istemesi üzerine ısrarla gerçekleri söyleyeceğim sözlerini üzerinize almak yerine emniyetin bir baskısı var mı? diye sormadınız. Bunu sormanızı beklerdik. Bunun tanığın beyanları bir kez daha diğer tanıkların beyanlarını çürütmüştür. Tanık askeri ve siyasi eğitimlerin kimlerin aldığını bildiğini ifade etti. Buradaki hiç kimsenin eğitim gibi durumunun söz konusu olmadığını bir kez daha dosya çöktü” şeklinde konuştu.   ‘Müvekkillerimizi neye istinaden tutuğunuzun bir gerekçesi yok’   Avukat Hürrem Sönmez, sürprizlerle dolu bir yargılamanın olduğunu kaydetti. Hürrem, “Tanık da dinlense delil de sunulsa iddia makamının tavrında değişiklik olmadığını görüyoruz. Kervan yolda dizilir mantığı ile 8 sene önce olan bir olaydan kaynaklı mahkemeniz MYK’ye katılıp katılmadığını sordu, MYK toplantısı suçmuş gibi. Müvekkilin mailinde bir posta uzun uzun tartışıldı. O da yetmedi tanıklar başladı, önce gizli tanık dinlendi sonra gizli tanık açığa çıktı. Bütün bunların neticesinde 8 sene önce olan olaylara ilişkin maddi gerçeği ortaya çıkmasına dair sizden bir şey görmedik daha çok hukuk sisteminin nasıl altına üstüne getirildiğini gördük. Bu tanıklar gerçekten tanıksa mahkemeniz bu amaca ulaşamadı. Dayanaksız olan iddianame dayanaksız olmaya devam ediyor. Yargılanma iki yıla yaklaşıyor bütün bu tanık ifadeleri karşısında müvekkillerimizi neye istinaden tutuğunuzun bir gerekçesi yok” diye belirtti.    Beyanların ardından mahkeme heyeti duruşmaya 1 Ağustos’ta Aysel Tuğluk’un SEGBİS ile duruşmaya hazır edilmesi için müzakere yazılmasına karar verdi. Duruşma 1 Ağustos Pazartesi gününe ertelendi.