Gar Katliamı Davası: 330 talepten 178’i reddedildi 2022-07-19 14:30:44   ANKARA - Gar Katliamı Davası’nda “Türkiye’nin emiri” olduğu söylenilen Kasım Güler, SEGBİS sorunu gerekçesiyle dinlenilemedi. Davada konuşan Avukat İlke Işık, “Bu celsedeki taleplerimiz hariç, 330 talep sunmuşuz. Bunların 178 tanesi reddedildi, 150 tanesi kabul edildi. Kabullerin bir miktar yüksek görünmesinin sebebi de savcılığın en basit şekilde yapmadığı ve bizim ısrarla söylediğimiz talepler” dedi.   Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde, DAİŞ’in bombalı saldırısı sonucu 103 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralandığı Gar Katliamı’na ilişkin 16 firari sanık yönünden süren davanın 16’ncı duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği (10 Ekim-Der), İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri, Halkevleri ve çok sayıda avukat katıldı. “insanlığa karşı suçtan” yargılanan fail Erman Ekici, duruşmaya bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.   Duruşma, kimlik tespiti ve bir önceki celsede talep edilen kararlara dair gönderilen evrakların okunmasıyla başladı.   Duruşmada ilk olarak, DAİŞ’in “Türkiye emiri ” olduğu belirtilen Kasım Güler dinlendi. Kasım Güler, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı. Mahkeme heyeti Kasım Güler’e, 16 sanığın ismini sıralayarak, tanıyıp tanımadığını sordu. Kasım sayılan isimlerden İlhami Balı’yı, Ahmet Güneş’i Türkiye’den tanıdığını söyledi. Kasım Güler’in söz aldığı sırada SEGBİS bağlantısında sorun yaşandı. Mahkeme heyeti, Kasım Güler’in bir sonraki celsede dinlenmek üzere duruşmaya getirilmesine karar verdi.   Erman Ekici ile aynı cezaevinde kaldı   Mahkeme ardından tanık Gökhan Karademir’i dinledi. Firari sanıkların isimlerine ilişkin Gökhan Karademir, Ahmet Güneş’i, Cebrail Kaya’yı tanıdığını, Erman Ekici’yle de cezaevinde birlikte kaldıklarını söyledi. 2011 yılında cezaevinde olduğunu ve 2018 Aralık ayında çıktığını belirten Gökhan Karademir, “Cezaevinde olduğum süreçte bu olay yaşandı pek bir bilgim yoktu. Suriye’ye 2016 yılında yardım amacıyla gittim, 6 ay kaldım geldim. Cezaevinden çıktıktan sonra Suriye’de kimliğim bulunmuş ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğimi söyledim” dedi. Tanık sıfatıyla dinlenen Gökhan Karademir, İlhami Balı, Deniz Büyükçelebi’yi tanımadığını, Savaş Yıldız’ı ise televizyondan tanıdığını iddia etti. Gökhan Karademir, Ahmet Güneş’in kendilerine Suriye’de Kuran dersi verdiğini aktardı. Tanık, Cebrail Kaya’nın da ders verdiğini anlattı.   Tanık Gökhan Karademir: Hedef gösteriliyorum   Cezaevinden çıktıktan sonra “etkin pişmanlıktan” yararlandığını ve cemaatle ilişkilerini kestiğini iddia eden Gökhan Karademir, Yunus Durmaz ile 2011 sürecinde Suriye’ye geçtiklerini, kendisinin döndüğünü, ancak Yunus Durmaz’ın dönüp dönmediğini bilmediğini söyledi. Gökhan Karademir,  ailelerin kendisini hedef gösterdiğini öne sürdü.   Mahkeme heyetinden avukata müdahale   Tanık Gökhan Karademir’in ardından Avukat Eylem Sarıoğlu söz aldı. Eylem’in “Antep’te Yunus Durmaz ve Ahmet Güneş’ten hangisini üst düzeyde değerlendirirsin” sorusuna tanık, “Yunus Durmaz” yanıtını verdi. “İlhami Balı ile geçmişiniz var mı” sorusuna ise tanık, “Ebu Bab diye biri vardı onunla iletişim halindeydim” diye cevap verdi. Eylem tanığa, “Suriye’ye döndükten sonra DAİŞ ile ilişkiniz devam etti mi” diye sorarken, tanık, “Cezaevine girdim, sonra adli dosyadan cezaevinde kaldım. Suriye’den kimliğim çıktığı için Antep’te siyasi koğuşa verdiler beni. Orada da bir iki ay kaldım” diye yanıtladı.   Eylem’in soru sorduğu sırada mahkeme heyeti, “Bunları söyledi yeniden sormayın”  diyerek, sorulara müdahale etti.   ‘Tanık beyanları yalan’   Ardından Avukat Murat Kemal Gündüz söz aldı. Tanık beyanlarının yalan olduğunu söyleyen Murat, “Tanık doğru beyanda bulunmuyor. Asıl sonuca ulaşılacak delilleri reddediyorsunuz. Bizim talep ettiğimiz şey, firari sanıklara ilişkin değil, bunlar 6-7 yıldır aranıyorlar. Devlet bu süreçte onları farklı statülere koymuş ve yeni istihbarat bilgileri olduğu gerçek. Bu yüzden gerçeğe ulaşacak belgeleri talep edin” dedi.   Davaya dair talepler   Bu davada hiçbir zaman gizli tanık dinlenmesini talep etmediklerini söyleyen Avukat Senem Doğanoğlu da, gizli tanık beyanları önemli ise bunun araştırılması gerektiğinin altını çizdi. Senem, dosyaya ilişkin taleplerini şöyle sıraladı: “Eksik dosyalar elimizde değil, bunların bize verilmesini istiyoruz. Firari sanıkların eşleri yönünde bir ara karar kurulmadı. Gülay Tülay, soruşturma yönünden önemli. Hasan Hüseyin Uğur hakkında taleplerimiz olmuştu gelmedi. Bunun da dosyamıza gelmesini istiyoruz. Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde Ankara Emniyeti’nin dinlemediği yeni tanıklar var. Bunların dinlenmesini talep ediyoruz. Kasım Güler’in TEM ifadesinde geçen risaleler ifadesi var. 2013-2014 süreçlerinde geçişlerin sağlandığı risaleler var. Bu risaleler nasıl geçiş yapıldığı ve planlandığı konusunda önemli. Kasım Güler’in ilgili risale tutanaklarının getirilmesi ve araştırılmasını istiyoruz.”   ‘Kovuşturma genişletilsin’   Sanem’in ardından Avukat Gülşen Kaya söz aldı. Gülşen, Gar Katliamı’nda yararlanan İbrahim Kanbal hakkında AYM’nin verdiği karara işaret etti. AYM’nin İbrahim Kanbal’ın başvurusunu yaşam hakkı kapsamında değerlendirdiğini ve dosyada devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine atıf yaptığını kaydeden Gülşen, ardından dosyadaki eksik evraklara değinerek, kapsam dışında bırakılan raporların kendilerine verilmesini talep etti. Avukat Gamze Gökoğlu ise kovuşturmanın genişletilmesi yönünde taleplerini sıraladı.   ‘330 tane talep sunuldu’   Katliamın 7’nci yılına gireceklerini anımsatan Avukat İlke Işık, Suruç Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladı. İlke, “Yüzlerce insan hayatını kaybetti, bunların yargılamaları da bir şekilde devam ediyor. Duruşmaların bir çoğu eksik evraklara ya da gelen belgelere ilişkin beyanlar ve taleplerle devam etti. 7’nci yıla giriyoruz, adalet bulma gibi bir sorumluluğumuz var. Bu celsedeki taleplerimiz hariç, 330 tane talep sunmuşuz. Bunların 178 tanesi reddedildi, 150 tanesi kabul edildi. Kabullerin bir miktar yüksek görünmesinin sebebi de savcılığın en basit şekilde yapmadığı ve bizim ısrarla söylediğimiz talepler. HTS taleplerimiz kabul edilmiş, UYAP kayıtlarını almak zorunda kaldık, savcı ‘Bu sanıkların başka UYAP’ları var mı’ diye bize geldi. UYAP kayıtları 5’inci celseye kadar eksik geldi. Araç kayıtları için talep etmek zorunda kaldık, bunu da savcılık yapmamıştı. UYAP kayıtları üzerinden gelen dosyaları istemek zorunda kaldık. Hala dosyaları talep ediyoruz ve bunlar kabul edildi. Yunus Durmaz’ın birebir ölümüne dair araştırma yapılmamıştı. Dijital verilerle ilgili hala bir araştırma yapılmadı. Tanık dinlememe noktasında büyük bir ısrar vardı” ifadelerini kullandı.    ‘Firari sanıklar hakkında ısrarla bilgi verilmiyor’   Firari sanıkların yakalanmasına dair araştırılma taleplerinin reddedildiğini hatırlatan İlke, şöyle devam etti: “Nusret Yılmaz’ın Gürcistan’a girdiğini söyledik, bunu araştırın dedik, bu da araştırılmadı. Firari sanıklarla ilgili ısrarla bilgiler verilmiyor. Bu katliam nasıl gerçekleşti? Bu kadar büyük örgütlenmiş, hiçbir sorunla karşılaşmadan tek bir kamu görevlisinin sorumluluğunun olmaması mümkün mü? Ülkede seçim ihtimali ortaya çıktığında 2015 Haziran ve Kasım seçimlerinde insanlar o süreci sormaya başlıyor. Ümit Özdağ’ın, Ahmet Davutoğlu’nun söylemlerinden söz edeceğiz. Ümit Özdağ’ın, ‘Ahmet Davutoğlu bir şeyler biliyor’ demesi çok anormal değil. Bu süre içerisinde IŞİD saldırısında 139 kişi yaşamını yitirdi.”   Ahmet Davutoğlu ve Ümit Özdağ’ın dinlenilmesi talebi   İlke son olarak, Ahmet Davutoğlu ve Ümit Özdağ’ın mahkemede dinlenmesini talep ederek, “Bu yargılama hala devam eden bir yargılama. Bu ülkenin yargı sistemine ve insanlara sorumluluklarını olduğunu düşünüyoruz. O döneme dair ne biliniyorsa gelip burada konuşulsun” ifadelerini kullandı.   Failden ‘Katliamla ilgim yok’ iddiası   Savunmaların ardından söz verilen fail Erman Ekici, kendisine gönderilen evrakların içerisinde birçok yerde “Ebu Talha” isminden söz edildiğini, kendisine bu ismin yapıştırıldığını savundu. “Ebu Talha” olmadığını iddia eden Erman Ekici, kendisini tanıyan tanıkların dahi “Ankara olayı ile ilgisi olmadığını söylediğini” belirtti.   Savunmaların ardından duruşmaya bir saat ara verildi.