Konya Katliamı Davası: Polisler failin dayılarını tutuklatmamış! 2022-06-28 14:22:30   KONYA - Dedeoğulları ailesinin katledilmesi yönünden görülen duruşmada birçok yeni bilgi açığa çıkarken, failin dayılarının polis tarafından korunduğu ve polislerin söz konusu kişileri tutuklatmadığı açığa çıktı. Davada konuşan fail Lütfi Keleş’in avukatı Kazım Turan ise katledilen aileyi katliam sorumlusu olmakla suçladı.   Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Karslı Dedeoğulları ailesinden 4’ü kadın 7 kişiyi evlerinde katleden Mehmet Altun ile katliam öncesi 12 Mayıs 2021’de Dedeoğulları ailesini ırkçı saldırıya maruz bırakan ve katliama azmettirmekten yargılanan Keleş ve Çalık ailesini yargılandığı “Konya Katliamı”nın 4’ncü duruşması Konya 4’cü Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.   Duruşmaya, katledilen Dedeoğulları ailesinin sağ kalan tek üyesi Çetin Dedeoğulları, aile yakınları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Konya İl Örgütü ile HDP Parti Meclisi (PM) üyelerinin yanı sıra çok sayıda avukat ve izleyici katıldı.   Failler duruşmaya katılmadı   Tutuklu yargılanan fail Mehmet Altun ile 12 Mayıs ırkçı saldırı dosyasından tutuklu yargılanan Lütfi ve Ali Keleş duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, tutuksuz yargılanan faillerin mazeret belirtmeden duruşmaya katılmaması dikkat çekti. Faillerin avukatları duruşma salonunda hazır bulunurken, duruşma salonunda çok sayıda polis hazır edildi.   Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada mahkeme başkanı dosyaya eklenen evrakları okuyarak henüz yanıtlanmayan müzekkereler hakkında bilgi verdi.   Failin sıklıkla araç kiraladığı kayıtlarda   Ardından fail Mehmet Altun’un katliamdan 2 gün önce kiraladığı araç için aracı faile kiralayan Muhammed Talha Göncü tanık olarak dinlendi. Faili tanımadığını ilk defa aracı kiralamaya geldiği gün gördüğünü kaydeden tanık, diğer failleri ise tanımadığını öne sürdü. Tanık, “Mehmet Altun iki günlük araç kiralayacağını söyledi. Uzun süreli araç kiralamaları yaptığını, prosedürleri bildiğini söyledi. Tek başınaydı o gün aracı alıp öğleden sonra gitti. Parayı peşin verdi. Olay günü saat 19.00 sıralarında araç yüksek hızla seyrettiği için aradım. ‘Emniyet yüksek hızdan bize ceza keser, dikkat et’ dedim. O da ‘tamam’ dedi. Ardından biz aracı 9 gün sonra emniyet tarafından aldık. Aracı kiralamaya geldiğinde T.C kimlik numarasından bilgilerine baktığımızda daha önce çok defa araç kiraladığını önceki kayıtlarından gördük. Bu nedenle bize güvenilir geldi diye teminat almadık” şeklinde konuştu.     ‘Pişmanlık durumu yok’   Ardından dava avukatı Atilla Kart söz alarak taleplerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Davaya, faillerin cezaevinden ankesörlü telefonla yaptıkları görüşmelerin eklendiğini ve bu konuda rapor hazırlandığını belirten Atilla, “Ankesörlü telefonla yapılan görüşmelerde katilin pişmanlık belirten bir durumu olmadığı görülüyor. Üstelik bu çok olağan bir durummuş gibi ve ‘kader’ olarak görülüyor” dedi.   ‘Failin eşine yüksek paralar gönderilmiş’   Failin eşi Zehra Altun ile gerçekleştirdiği görüşmelere dikkat çeken Atilla, “Failin eşi Zehra yeni bir hayat kurmak istiyor ve sanılanın aksine çok fazla parası var. Ona tanımadığı insanlardan çok fazla paralar gönderilmiş. ‘Avrupa’dan çok yardımlar geldi. 100 bin lira var hesabımda. Çok yardım geldi. Davayı gönüllü üstlenmek isteyen avukatlar var’ diyor. Katliamın ırkçı saikle işlendiği toplumun bir kesimi tarafından da kabul görüyor ki tanımadıkları insanlar tarafından hesaplarına paralar yatırılıyor” diye belirtti.   Dayılarından faile para akışı   Faili cezaevinde de ziyarete giden ve sık sık para gönderen dayıları Hidayet ve Helim Şahin’e de vurgu yapan Atilla, “Dayıları sürekli paralar yatırıyor ardından ise bir avukatın uyarması üzerine para akışı azalıyor. Dayıları Hidayet ve Helim’in tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz” dedi.   ‘Helallik isteyen polisler dayıları tutuklattırmamış’   Fail Mehmet Altun’un ifadesinde polisin kendisine ifadesinde yardım ettiğine dair söylemlerini hatırlatan Atilla, “Dayısı Hidayet görüşmesinde, ‘Elin cezasını sen çekmemeliydin’ diyor. Dayı Hidayet gelişen kin ve husumeti anlatıyor. Bu sürecin sorumlularının bahsedilen aileler olduğunu söylüyor. Dayı Hekim fail Mehmet Altun ile konuşmasında korumalardan bahsediyor ve ‘3 günün sonunda korumalar bizden helallik istedi. Ardından bana senin ismini de verdi ve ‘Seni tutuklattırmadık’ dedi’ diyor” ifadelerini kullandı.   Failin telefonu olmadığı yerden sinyal vermiş   Yeni gelişen durumların Mehmet Altun, Zehra Altun, Ayşe Keleş ve dayıları Hidayet ile Helim’in bir planlama içinde olduğunu gösterdiğini sözlerine ekleyen Atilla, “İlişki kayıtlarından başlayarak delillerin araştırılması gerekir. Failin olay mahallinde ama telefonu 100 km öteden sinyal veriyor. Bu deliller karşısında bunlara münferit denilemez” dedi.     Sahte raporlar!   Ali Keleş ile ismi belirtilmeyen bir kadının (annesi olma ihtimali yüksek) telefon görüşmesine değinen Atilla, “Katledilen Barış Dedeoğulları’nın silah sıkmadığı söylenmesine rağmen Barış silah sıkmış gibi rapor hazırlandı. Suçu iki kişinin üstlenmesi halinde diğerlerinin bırakılacağı söylenmişti savcı tarafından. Ali Keleş ‘Madem çıkmayacaklardı ne diye 50 milyar para verdi’ dedi telefon görüşmesinde. Sanık Lütfü Keleş suçu üstlenmek zorunda kaldığını huzurda söyledi. Bu münferit değil” dedi. ,   ‘Katil ve kolluk arasında bir anlaşma yapıldı’   Ayşe Keleş’in katliamdaki rolüne dikkat çeken Atilla, olayın mimarının Ayşe olduğunu vurguladı. Atilla, “Kolluk ve savcılık delil yok ediyor. 2 Ağustos’ta katil Asayiş Şube Müdürüyle görüşüyor. Hem de 45 dakika. Belli ki katil ve kolluk arasında bir anlaşma yapıldı. Bu, görmezden gelinecek bir maddi bulgu olamaz. Bunlar yok edildiyse ve üstüne gidilmediyse bu yargılamayı yapmaya gerek yok. Böyle bir tiyatro olamaz” şeklinde konuştu.   Ankara CBŞ Konya CBŞ’den bilgi istiyor   Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu davayla ilgili Konya Cumhuriyet Başsavcılığından bilgi ve belge istediğin ifade eden Atilla, “ ‘Kürt oldukları iddia edilen…’ diye devam ediyor. Bu nasıl bir ifade. Bu insanlar Kürt. ‘İddia edilen’ ne demek? Bu öyle bir ifade ki Kürt olmak suç mu? Bu ayrımcılık kokan bir ifade. Bu zihniyet kolluk ve savcılık üzerinden ihlal yaratıyor. Bu faşizan bir zihniyet. Üstelik bunu Adalet Bakanlığı yapıyor. Bu, Adalet Bakanlığının utancı olarak dosyaya geçmiş. Mahkemeyi adaletin tecellisi için göreve çağırıyoruz” diye belirtti.   Fail teslim olacağına söz vermiş polis arama başlatmamış!   Ardından söz alan Dededeoğulları avukatı Abdurrahman Karabulut, tevsi tahkikat talebinde bulundu. Fail Mehmet Altun’a “İfadende kendin teslim olduğunu söylemiştin ama polisler seni yakaladıklarını söyledi. Yakalanman nasıl gelişti?” diye soran Abdurrahman’a fail “Beni ikna ettiler ben de teslim oldum” yanıtını verdi. Bunu üzerine Abdurrahman, “2 Ağustos’ta polisle konuştun ama 5 Ağustos’ta teslim oldun. Aranızda ne zaman teslim olacağınızı konuştunuz mu? Ya da ‘Şu işimi halledeceğim sonra teslim olacağım mı’ dedin? diye sordu. Fail, “Ben teslim olacağıma söz verdim” yanıtını verdi.   Failden polisleri koruma telaşı   Abdurrahman’ın, “Dayınla cezaevinde konuşurken polislerin ifadene yardımcı olduğunu söyledin. Hangisi nasıl yardımcı oldu?” sorusuna ise yanıt vermeden “Hatırlamıyorum” diyerek geçiştirdi. Abdurrahman, “Yine çoğu polisin ‘Bunlar ölmeyi hak etti’ dediğini söyledin. Bunu hangi polisler söyledi?” diye sordu. Fail buna da “Hatırlamıyorum” diyerek yanıtlamadı.   Savcının dinlenmesi talep edildi   Abdurrahman, “Olay öncesi ve sonrasında birtakım araçların gözcülük yaptığını düşünüyoruz. Bu araçlarla ilgili plaka tespitinin, bir yıl boyunca araçların kime ait olduğunun tespit edilmesi için TÜBİTAK veya ODTÜ’ye müzekkere yazılmasını talep ediyoruz. Tetikçinin 112 ile yaptığı 45 dakikalık telefon görüşmesini bir yıldır bekliyoruz. Tekrardan talep ediyoruz. Eşi üzerinden tetikçiye maddi ve manevi destek var. Eşi Zehra Altun’un bütün hesaplarının dökümünü talep ediyoruz. Yine Mehmet Altun’a cezaevine yatırılan paraların dökümanını talep ediyoruz. ‘Suçu iki kişi üstlensin diğerlerini serbest bırakayım’ diyen 12 Mayıs saldırısının soruşturma savcısı Mustafa Ali Öğüt’ün tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. Mehmet Altun’un suç tarihinden bir yıl öncesine kadar kiraladığı araçların kayıtlarını talep ediyoruz. Sanıkların duruşmalara gelmemeleri halinde haklarında yakalama kararının çıkarılmasını ve bir sonraki duruşmada hazır edilmelerini talep ediyoruz” dedi.   Failin eşi ve dayıları hakkından suç duyurusu talebi   Ardından söz alan avukat Ebru Akkal, dosyanın başlanılan noktada olmadığına işaret ederek, gelinen aşamaya dikkat çekti. Soruşturma aşamasındaki eksikliklere değinen Ebru, fail aileye verilen korumaların Dedeoğulları yakınlarına verilmediğini kaydederek, polislerin aileyi darp etmesini hatırlattı. Ebru, “Fail Mehmet Altun’un İMEİ numaralarının dosyaya eklenmesi için yeniden müzekkere yazılmasını talep ediyoruz. Yine tanıkların talimat yoluyla değil SEBGİS’te hazır edilerek dinlenmelerini talep ediyoruz. Doğan Söylemez ve Emre Uzun’un tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. Cezaevi görüşmeleri sonrasında oluşan yeni deliller ışığında Hekim Şahin, Hidayet Şahin ve Zehra Altun hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Cezaevi görüşme kayıtlarının katliam öncesine ait olanların da verilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.    Basına verilen demeçler dosyaya sunuldu   Avukat Mehmet Emin Gökdemir, katledilen Dedeoğulları ailesi üyelerinin katliam öncesi ve 12 Mayıs ırkçı saldırı sonrasında basına verdikleri röportajların yazılı dökümünü mahkemeye sunarak beyanları okudu. Mehmet Emin, tüm sanıkların tutuklanması talebinde bulundu.   Ardından söz verilen failler Mehmet Altun, Ali Keleş ve Lütfi Keleş beyanlara dair söyleyecek bir şeyleri olmadığını belirtti.   Fail avukatı katledilen aileyi hedef aldı   Söz alan Lütfi Keleş avukatı Kazım Turan ise katliam gününü hatırlatarak, “Mehmet Altun o gün oraya Dedeoğulları’nı şikayetten vazgeçirmek için gitti. Eğer imzalamış olsalardı sanık katliamı gerçekleştirmezdi ve aileyi tahliye ettirirdi” sözleriyle katledilen aileyi hedef aldı.   Ardından duruşmaya ara verildi.   Verilen aranın ardından iddia makamı, avukatların taleplerinin reddine, failin tutukluluk halinin devamı ile tutuksuz yargılanan faillerin tutuklanması talebinin reddine karar verilmesi şeklinde mütalaa sundu.   Taleplere ret   Ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, avukatların birçok talebini reddederek, Selmin Kuruş, Uğur Yargı ve Sefer Orhan Yılmaz’ın tanık olarak dinlenmeleri için ikametlerinin tespit edilmesine karar verdi. Önceki müzekkerelere verilen yanıtları beklenmesine karar veren mahkeme, dosyaların birleştirilmesi talebini de reddetti.   Mahkeme, “Sanığın cep telefonuna ait İMEİ üzerinden tespit edilerek BTK tarafından gönderilen yazıda bildirilen sanığa ait olduğu da tespit edilen ‘0535…’ numaralı telefon hattına ilişkin olay tarihi de dikkate alınarak bunu kapsar şekilde 5 Ağustos 2021 tarihinden geriye doğru 3 aylık görüşme kayıtlarının bilirkişiye tevdii edildiği, sanık Mehmet Altun’un olay günü öncesi ve sonrası baz istasyon bilgileri de dikkate alınarak sanıklar ile arasındaki iletişim konusunda bilirkişi raporunun ibrazının beklenilmesine, sanık Mehmet Altun’un dinlenen Muhammed Talha Göncü ile olay sonrasında yaptığı telefon görüşmesi  de değerlendirilerek sinyal ve baz istasyon konusunda rapor aldırılmasına, sanık Mehmet Altun’un sim kartsız aradığı anlaşılan 112 görüşme kayıtlarının BTK tarafından bildirilen İMEİ numarası yazılan müzekkere cevabının beklenmesine, akıbeti hakkında ivedi cevap verilmesinin istenilmesine, aksi halde ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulacağının ihtar edilmesine, Helim ve Hidayet Şahin’in tanık olarak dinlenmeleri talebinin reddine, Helim ve Hidayet Şahin ile Zehra Altun hakkında suç duyurusunda bulunulmasına gerek olmadığına, olay tarihinde gözcülük yaptığı belirtilen araçla ilgili, görüntü kayıtlarının hangi kısım ve dakikasında ve hangi araçlarla ilgili olarak tespit talebinde bulunulduğunda bu konuyla alakalı olarak İstanbul ATK’dan rapor aldırılmasına, Mehmet Altun’un tutukluluk halinin devamı ile tutuksuz sanıkların adli kontrollerinin devamı” yönünde karar vererek bir sonraki duruşmayı 20 Eylül’e erteledi.