Suruç Katliamı Davası'nda DAİŞ'liler tanık olarak dinlendi 2022-06-01 18:32:45     URFA - Suruç Davası'nda DAİŞ’liler tanık olarak dinlenirken, mahkeme heyeti Ahmet Davutoğlu’nun duruşmaya getirilme talebini değerlendireceğini belirterek, bir sonraki duruşmayı 5 Aralık’a erteledi.    Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelenlere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 genç katledilmesine dair firari sanık Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali'nin yargılandığı davanın 2'nci duruşması Hilvan Cezaevi kampüsünde görüldü.    Duruşmaya Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri, katliamda yaralı olarak kurtulanlar, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar, Halkların Demokratik Partsi (HDP) Urfa milletvekilleri Ayşe Sürücü ile Nusrettin Maçin, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Genel Başkanı Okan Danacı, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Emek Partisi (EMEP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), KESK Urfa ve Diyarbakır Şubeler Platformu, TMMOB Urfa ve Diyarbakır İKK, Öğrenci Faaliyeti, Urfa Tabip Odası, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.   İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ'lı terörist yakalandı” başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal duruşma salonuna tutuklu bulunduğu Urfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nden tanık sıfatıyla getirildi. Azzo Halaf Süleyman el Aggal'un dinlenmesinin ardından, İŞİD dosyasından yargılanan Muhammed Al Rashat tutuklu bulunduğu Elazığ Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla ve beraat ettirilen DAİŞ’in “canlı bomba hücresi” olarak bilinen Adıyaman hücresinin yöneticisi Mustafa Dokumacı’nın evli olduğu ve emniyetin “canlı bomba” listesinde yer alan Ulkar Mammadova tanık olarak dinlendi.    18 Şubat tarihinde Urfa Adliyesi'nde görülen ilk duruşmada avukatlar 3 ismin dinlenmesini talep etmiş, mahkeme heyeti de hazır bulundurulması yönünde müzekkere yazmıştı.   İlk olarak tanık olarak duruşmaya getirilen Azzo’ya Suruç için Adalet Platformu avukatları ve mahkeme heyeti tarafından sorular yöneltildi. Azzo Halaf Süleyman, Türkçe bilmediğini iddia ederek, tercüman aracılığıyla soruları cevaplayacağını bildirdi. Ancak avukatların yönelttiği soruları tercüman kendisine çevirmeden cevaplaması dikkat çekti.    Azzo Halaf Süleyman’ın Türkçe sorulan soruya tercüman olmadan cevaplaması üzerine, avukatlar, tercüman olmadan nasıl cevap verdiğini  sordu. Azzo Halaf Süleyman, kaçamak cevap vererek, tahmin ettiğini söyledi.    ‘Soruşturma açıldı bir şey çıkmadı’   Mahkeme heyetinin yönettiği "DEAŞ ile bir bağlantın var mı?" sorusuna "Katıldım pişmanım. Etkin pişmanlık için başvurdum. Yakup Şahin, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi'yi tanımıyorum. Suruç Katliamı hakkında hiçbir bilgim yok.  DAİŞ ile ilgili gözaltına alındım soruşturma açıldı ama bir şey çıkmadı" diye cevap verdi.    Verdiği ifadelerin doğru olmadığını öne sürdü   Ardından Azzo Halaf Süleyman’a avukatlar soru sordu. Avukatların sorduğu sorular doğrultusunda 2020 yılında ilk defa Türkiye'yi geçtiğini belirten Azzo Halaf  ancak daha sora sahte kimlik olan Abdülaziz Aggal adıyla 2013 yılında Akçakale'de tedavi olduğunu söyledi. Sahte kimliği Akçakale'de bir çadır kampında dayısı aracılığıyla aldığını kaydederek, 2020 yılında gözaltına alındıktan sonra 3 ay işkence gördüğünü ve daha sonra Karaköprü olduğunu tahmin ettiği bir yerde tutulduğunu iddia etti. Ailesinden 25-30 DAİŞ üyesi olduğunu söyleyen Azzo Halaf Süleyman, DAİŞ içerisinde arabaları tahmin ettiğini ve gözaltında verdiği ifadelerin doğru olmadığını öne sürdü.    DAİŞ’lilerin Suriye’ye geçişine yardımcı olmuş   SEGBİS ile katılan tutuklu DAİŞ üyesi Muhammed Al Rashat, Yakup Şahin, Deniz Büyükçelebi'yi tanımadığını, İlhami Balı'yı ise cezaevinde televizyonda gördükten sonra “Ebu Bekir” olarak tanıdığı DAİŞ'li olduğunu anladığını kaydetti. İlhami ile sık sık telefon görüşmesi yaptığını ancak kendisini yüz yüze görmediğini iddia etti. DAİŞ içinde doktor olarak görev yaptığını söyledi. Türkiye'ye 2014 yılında geldiğini ve DAİŞ ile ilişkisinin devam ettiğini belirten Muhammed, Urfa Eyyübiye ilçesinde bulunan Hayati Harran sağlık kabininde çalıştığını söyledi. Öte yandan Muhammed, yurtdışından gelen DAİŞ’lilerin Suriye’ye geçişinde yardım ettiğini söyledi.    ‘Hatay’dan Adıyaman’a götürdüler’   DAİŞ lideri Mustafa Dokumacı’nın evli olduğu Ulkar Mammadova ise "Hesekê Hol kampında kaldım. Oradan kaçınca Tıl Ebyat'a geçtim. Oradan da Türkiye’ye geldim. Suruç Katliamını Ankara Katliamından arandığımı öğrendiğim zaman öğrendim. Eşim iki yıl önce hava saldırısında hayatını kaybetti. Hatay’dan Türkiye’ye geldim sonra bizi Adıyaman’a götürdüler, 8 gün Adıyaman’da gözaltında kaldım" dedi. Ulkar’ın avukatların sorduğu tüm sorulara “bilmiyorum” cevabını vermesi dikkat çekti.    ‘Davutoğlu tanık olarak dinlensin’   Ardından söz alan dava avukatı Serdil İzol, "Tanık Süleyman El Aggal gözaltına alındığında bir telefonda bahsediyor. Bu bilginin iletişim numarasını talep ediyoruz. Telefon hattı ile ilgili bir inceleme ve imaj alındıysa dosyamıza eklenmesini istiyoruz. Ankara Gar ve Suruç Katliamlarının bir numaralı sanığı İlhami Balı'nın Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi'nde kırmızı bültenle aranırken tedavi olduğu kamuoyuna yansıdı. Sağlık Bakanlığı, Konya İl ve ilçe sağlık müdürlüklerine tedavinin detayına dair müzekkere yapılmasını istiyoruz. Geçen celsede 31 ara karar kurdunuz ancak İl Sağlık Müdürlüğü dışında bir cevap gelmedi. Tape kayıtları müzekkereye rağmen cevap yazılmadı. Müzekkerelerin yeniden yazılmasını istiyoruz. Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine ilişkin talebimiz var. O tarihte ülkenin Başbakanı şu an bir siyasi partinin lideri. İnsanlığa karşı işlenen bir suç var ortada. Sanık koltukları hep boş kaldı. Davutoğlu sanık olarak getirilmiyorsa tanık olarak burada dinlenmesini istiyoruz" diye konuştu.   ‘Davutoğlu ile birlikte Özdağ da dinlensin’   Avukat Ruken Gülağacı da Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi talebini yenileyerek "Bir katliam davasını birlikte çözebiliriz bunun için Davutoğlu’nun dinlenmesi gerekir. Son dönemde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın da katliamın yaşandığı döneme dair açıklamaları oldu. Ümit Özdağ'ın da tanık olarak dinlenmesini istiyoruz" dedi.   ‘Müzakere yazılmasını istiyoruz’   Firari sanık İlhami Balı'nın 2016’da devlet hastanesinde tedavi olduğunu anımsatan Avukat Sezin Uçar da, "Kırmızı bültenle aranan bir kişi hastanede tedavi oluyorsa yardımcı olan kişiler olduğunu düşünüyoruz. Biz istihbarattan hem Deniz Büyükçelebi hem de İlhami Balı'nın güncel yerlerinin tespitini istemiştik. Emniyet cevap verdi ve güncel olmayan bilgilere göre Balı'nın Türkiye denetiminde olan İdlip, Büyükçelebi'nin ise Şam'da tutuklu olduğu belirtildi. İstihbarat mahkemeye bilgi göndermiyor. Mahkeme istihbarattan her türlü bilgi belgeyi isteme hakkı var. Bu nedenle Emniyet ve jandarma istihbarat müdürlüklerine müzekkere yazılmasını istiyoruz" diye konuştu.   Mahkeme heyeti karar açıklanması üzerine duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, "Konya Cihanbeyli'de İlhami Balı'nın tedavi evrakları istenmesi, Hatay Reyhanlı ilçe Emniyet Müdürlüğüne İlhami Balı'nın çocuklarının eğitim gördüğü yer olmasından kaynaklı orada olabileceği yönünden araştırma yapılmasını isteyeceğiz. Ankara Gar Katliamı sanığı Ömer Yetek dinlenecek. İstihbarattan sanıkların son durumuna dair bilgi isteyeceğiz" kararlarını verdi.   Mahkeme heyeti Ümit Özdağ'ın dinlenmesini reddine, Ahmet Davutoğlu'nun dinlenme talebinin ise değerlendirilmesine karar verdi. Heyet Metaye Demir ve Yalçın Demir'in müdahillik taleplerini kabul edip, müdahillik talebinde bulunan siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin taleplerini ise reddetti.    Duruşma 5 Aralık 2022 tarihine ertelendi.   Duruşma sonrası yapılan açıklamada konuşan dava avukatı Serdil İzol, siyasi parti ve derneklerin müdahillik taleplerinin reddedilmesine hiçbir gerekçe gösterilmediğini kaydetti. Görülen duruşmada 3 tanığın dinlendiğini belirten Serdil, “Bu kişiler verdikleri ifadelerde dosyaya dair bir bilgi vermedi. Bu celsede Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesini talep ettik ret edilmedi ama bir kez daha bir sonraki celseye ertelendi. Bir önceki celsede istediğimiz hiçbir belge gelmedi. Balı’nın yaşadığı ve kırmızı bültenle aranırken devlet hastanesinde tedavi olduğu konusunda belgeler geldi. Demokratik kitle örgütlerinin müdahillik talebi ret edilse de davanın takipçisi olmaya devam edecekler” dedi.    ‘Bağımsız yargı talebimiz var’   Ardından konuşan HDP Urfa Milletvekili Nusrettin Maçin  “Türkiye’nin temel meselesi olan, yasama, yargı, yürütmenin demokrasilerde temel olan kuvvetler ayrılığım  son 7 yıldır AKP ve MHP eliyle ortadan kalktı. Bununda direk mahkemelere yansımasına  tanıklık ediyoruz. Bağımsız yargı talebimiz var. Davayı takip eden herkese teşekkür ediyoruz. Birlikte olduğumuz sürece bir şeyleri değiştirebiliriz” diye konuştu.    ‘Herkesin adalet talebi var’   Suruç Aileleri İnisiyatifi adına konuşan Çağdaş Aydın’ın babası Feti Aydın ise “Herkesin adalet talebi var. Kayıp görüntüler ortada yok. Tek sanık Yakup Şahin değil. Bugün 3 tanık dinlendi. Bütün sanıklar bulunsun. Er ya da geç bu katilerden hesap sorulacak, toplum nezdinde teşhir olacaklar. Adalet mücadelemizde yanımızda olan herkese teşekkür ederiz” dedi. Açıklama, alkışlarla son buldu.