Kobanê Davası yoğun katılımla başladı 2022-05-30 12:32:40     ANKARA - Onlarca kişinin katıldığı Kobanê Davası’nda konuşan DBP Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “Siyasi iktidar kimi istiyorsa onu içeri alıyor. Siz bu düzenin adaletli yargıçları olsaydınız derhal tahliye verirdiniz. Ama siz bırakın bunları yapmayı bizi tehdit ediyorsunuz. Biz Kürt sorununa barışçıl çözüm dediğimiz için buradayız, barışı demokrasiyi savunduğumuz için buradayız” dedi.    DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan ve Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanê Davası’nın 13’ncü duruşması, Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye başladı.     Salonda boş yer kalmadı   Duruşmaya HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile HDP’li milletvekilleri, HDP Ankara İl Örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarının yanı sıra, 78’liler Girişimi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Büro Emekçileri Sendikası (BES) temsilcileri ile çok sayıda siyasi parti temsilcisi, demokratik kitle örgütü, sivil toplum örgütü üyeleri ile yurttaş katıldı.   AB izleyici heyet    Davaya bazı Avrupa Birliği (AB) elçilikleri de izleyici heyet olarak katıldı.    Bir önceki celsede kurulan ara karar ile mahkemenin savunma süresini bir güne indirmesi kararına tepki göstermek ve siyasetçiler ile dayanışmak amacıyla davaya çok sayıda kişi katıldı. İzleyiciler duruşma salonundaki koltukları doldurdu.  Yanı sıra duruşmayı çok sayıda gazeteci de izledi.    Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada mahkeme başkanı dosyaya eklenen evrakları okudu.    Ardından duruşma salonunda hazır bulunan Türkiye’nin Sesi Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen savunmasını yapmaya başladı. Savunmadan önce mahkeme başkanı Ayhan Bilgen’e DTK ile iddianamede yer alan suçlamaları hatırlattı.    Savunmasını yapan Ayhan, “Türkiye’nin sivil demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Eğer bir ülke askeri darbe anayasasıyla yönetiliyorsa bunda herkesin payı ve sorumluluğu vardır” dedi.    ‘Ülkeyi biz mi yönetiyoruz’   Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz alarak salonda bulunan herkesi selamladı. Söz almayı düşünmediğini ancak savunma kısıtlanmasına dair kurulan ara karar üzerine söz aldığını ifade eden Sebahat, “Biz bunu çok konuştuk ama siz bu mahkemede hukuksuzluk yapıyorsunuz. Haksızlık demiyorum. Hukuksuzluk diyorum. Siz başından beri ters işlem yapıyorsunuz. Müşteki ve tanık dinlediniz. Eğer savunma yapmayacaksanız susma hakkınızı kullanmış sayılacaksınız’ diyorsunuz. Siz ne demek istiyorsunuz? Bizi tehdit mi ediyorsunuz? Sizden önceki mahkeme başkanı çete üyesi çıktı. Siz bizi 37 kişinin ölümünden sorumlu tutuyorsunuz ve savunmamızı kısıtlıyorsunuz. Sizin de içinde olduğunuz heyete iddianameyi geri göndermenizi istedik. Bu bir kumpas ve siz de bunun ortağısınız. Bütün bu olanların sorumlusu olarak HDP’yi gösteriyorsunuz. Ülkeyi biz mi yönetiyoruz da tüm sorumlusu biziz?” diye sordu.      ‘Ülkenin en önemli sorunu Kürt sorunu’   Ülkenin en önemli sorununun Kürt sorunu olduğunun altını çizen Sebahat, “Bu ülkede demokrasi olmak zorunda. Hukuksuzluk ve adaletsizlik bir yerde varsa her yere sirayet ediyor. Bugün yargı siyasi iktidarın bir kolu haline gelmiştir. Siyasi iktidar kimi istiyorsa onu içeri alıyor. Siz bu düzenin adaletli yargıçları olsaydınız derhal tahliye kararı verirdiniz. Ama siz bırakın bunları yapmayı bizi tehdit ediyorsunuz. Ben savunmamı ister bir gün yaparım isterse de bir yıl yaparım. Biz Kürt sorununa barışçıl çözüm dediğimiz için buradayız; barışı demokrasiyi savunduğumuz için buradayız. Oldu olacak savunmamızı da siz yazın. Biz tabii ki savunmalarımızda toplumsal, siyasal durumu anlatacağız. Biz size daha önce de ‘cübbenizin onuruna göre davranın’ dedik. Ama sizden öncekilere söyledik şimdi ise yan konuşlarımızda yargılanıyorlar. Kendi Anayasanıza uyun. Anayasanızı askıya almışsınız, parlamento zaten askıda. Bu baskılar yetmiyormuş gibi birde tehdit ediyorsunuz. Ceza mı vereceksiniz, verin elinizi tutan mı var? Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu suçlu, suçsuz meselesi değil. Eğer azmettirme meselesinde illiyet bağı kuramıyorsanız bizi bırakmak zorundasınız. Biz burada rehineyiz” diye belirtti.    ‘Ülkede basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü yoksa özgürlük olmaz’   “Faşist rejimlerde sizin yaptığınız olur” diyen Sebahat sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinizdeki baskının da farkındayız her gün açıklamalar yapılıyor iktidar tarafından. Dolayısıyla şapkayı ekinize koyup düşünmeniz gerekir. Dosyayı iade etmenizdir. Hukuk kimi korur, egemenleri, zenginleri korur. Şu an sadece iktidarı koruyan bir hukuk sistemi var. Eğer bu ülkede basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü yoksa özgürlük olmaz. Milyonları açlığa mâhkum eden bir sistem var. Bu davayla ne alakası var diyorsunuz çok alakası var. Mafya düzenine dönüştürdüler ülkeyi. Ülkenin Başbakanının adı uyuşturucuda geçti. Ne oldu yargılandılar mı, hayır.    Kürt Sorunu çözülmeden demokrasi gelmesi mümkün değildir   Müzakere süreci bitti, Sayın Öcalan tecritte tutuldu, HDP'liler yargılandı. Bir kez daha söylüyoruz; bu ülkede Kürt sorunu çözülmeden demokrasinin gelmesi mümkün değildir. Tarihten bu yana kim Kürtlerle ittifak kurmuşsa kazanmıştır. Bakın Kurtuluş Savaşı’nda, Malazgirt’te Kürtler ittifak kazandırdı. Çözüm sürecinde yine ülke kazandı.    IŞİD’i koruma davasıdır   Biz hala gelecek için umutluyuz o yüzden mücadele ediyoruz. 6 yıldır cezaevindeyim. Siz sanıyor musunuz ki korkumuz var. Tek korkumuz halkımızın başına bir şey gelmesi. Siyasi iktidar da bir gün yargılanacak ama onların başı dik olmayacak. Onlar IŞİD ile ittifak yaptılar. Şu an saklasalar da bu böyle. Bu dava Kobanê halkıyla dayanışmanın yargılandığı davadır. IŞİD’i koruma davasıdır. Savunma hakkımın kısıtlanmasını kabuk etmem mümkün değildir. Savunmamı ne kadar yapacağıma siz karar veremezsiniz. Özgürlüğü elinden alınan da sizsizin ama biz düşünsel olarak sizden daha özgürüz. En azından kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz.   Belli ki seçim gelecek ki AKP cezaevi izinlerini uzattı   Yargı, kumpas davaları, AKP’ye itiraz edenlerin yargılanması ayrı toplumun neredeyse yarısı ‘terörist’, ‘düşman’. Yabancı, mülteci düşmanlığı almış başını gidiyor. Kimse ‘Kapıları açmasaydınız Suriyeliler gelmeyecekti’ demiyor ‘Suriyeliler gitsin’ diyor. Yoksulluğu Suriyeliler mi getirdi? Tecrit politikası ayrı, hak ihlalleri ayrı. Belli ki seçim gelecek ki AKP cezaevi izinlerini uzattı. Cezaevinde infazlar yanıyor. ‘İyi halli değil’ denilerek tahliyeler engelleniyor. İnsanlara onursuzluk dayatıldı. Bu bir devlet politikasıdır ve kabul edilebilecek bir şey değil. Hizbullahçılar AİHM kararıyla tahliye edildi ama bizim için AİHM kararları uygulanmıyor. Sistem çökmüş, çürümüş durumda. Cezaevine muhalif hiçbir şey girmiyor, gazete, kitap, dergi girmiyor. Siyasiler görüntülü telefon görüşmesi yapamıyor. Bu nasıl bir ayrımcılık. Cezaevlerinde yaşanan sorunlar yarın toplumsal olarak farklı şeylere sebep olabilir. Herkesin bu politikalara dur demesi gerekir.    Bu yanlış kararınızdan dönün   Bu yanlış kararınızdan dönün. Savunmamızı sınırlandırmayın.  Bunu kabul etmek mümkün değil ama bunu neden yaptığınızı biliyoruz. Hukuksuzluk yaptığınızın siz de farkındasınız. Bir yerde hukuksuzluk yapıyorsanız her yerde yapıyorsunuz demektir. Bahtiyar Çolak’ı unutmayın. Hukuksuzluk yaptı o da.”   ‘Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için çalıştım’   Ardından Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata konuştu. Mahkemenin önceki celselerde istediği ve Meclis’ten gelen birtakım bilgi ve belgelere dair konuşan Ayla, Laleş’e giderek Êzidilerle görüştüklerini ve bu anlamda çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Ayla, “Bizim bu çalışmalarımıza yer vermiyorsunuz ancak atılan tweeti sorup duruyorsunuz. Parlamentodan bilgi veya belge istenecekse 3 Ağustos 2014’ten sonrası istenmeli. Madem bizi yargılıyorsunuz, Anayasal hakkımızı kullandığımız için karşınızdayız ama siz bizimle muhatap olmuyorsunuz. Beni neden yargılıyorsunuz? Genel Merkezimin attığı tweeti paylaşmışım. Ve kadın çalışması yürütmüşüm. Bir diğer husus da Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için çalıştım. Ben bu çalışmaları 2004'ten bu yana yapıyorum ama daha yeni dava konusu yapılıyor” ifadelerini kullandı.    ‘Kadın olarak yargılıyorsanız neden kadının varoluş tarihini anlatmayayım?’   Mitinge çağrı yaptığı için yargılandığını ifade eden Ayla, “ANF haberlerinden toplama bilgilerle burada yargılanıyoruz. Siz beni bir kadın olarak yargılıyorsanız ben neden kadının varoluş tarihini anlatmayayım? Kadının yazılı tarihinin bile öncesi yok. Ama bugünkü kadınlar kendi tarihini kendi yazıyor. Kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesi için 1999’dan bu yana aralıksız çalışan beni yargılıyorsanız benim de bunları anlatma hakkım var. Türkiye’de 40 yıllık bir süreç var. Bugün artık savaş boyutunu aşan bir süreç var. Ülkenin her tarafına cenazeler gidiyor ve biz bunu tartışmayalım mı? Demokratik mekanizmaları kullanmayalım mı? Bu yargılamanın yapılma talimatını verenler bununla muhatap olduklarını mı düşünüyor. Biz içimiz acıyarak bunu hatırlatıyoruz. Bu yapmak istemediğimiz bir şey” diye belirtti.     ‘Kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğümüz için yargılanıyoruz’   Savunmaların bir günle sınırlandırıldığını ifade eden Ayla, “Var mı ötesi? Hukuku da tersten, düzden ele alan bir yargılama yapıyorsunuz. Siz bizi Kürt sorununda demokratik çözüm istediğimiz için, kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğümüz için yargılıyorsunuz. Siz nasıl ara kararlarınızla gerçeği açığa çıkarmak istiyorsanız bir de anlattıklarımızla gerçeği açığa çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.        Duruşma siyasetçilerin verilen hukuksuz karara dair konuşmasıyla devam ediyor.