‘Hayata Dönüş Operasyonu’ davası: Karar MGK'ye sorulacak 2022-04-19 19:08:18   İSTANBUL - 28 tutsağın yaşamını yitirdiği cezaevi katliamının görüldüğü duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Cezaevi Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un, operasyon kararının MGK’de alındığını söyledi.    F Tipi Cezaevleri ve tecride karşı birçok cezaevindeki siyasi tutsağın başlattığı açlık grevi ve ölüm orucuna dönük 19-22 Aralık 2000’de 10 bin asker ile başlatılan ve “Hayata Dönüş Operasyonu” ismiyle gerçekleştirilen katliamda 28 tutuklu yaşamını yitirmişti. Katliamın yaşandığı yerler arasında bulunan Bayrampaşa Cezaevi ile ilgili açılan davada, 37 er ve 2 astsubayın yanı sıra, birleşen dosyalarla Ankara Jandarma Özel Harekat mensubu rütbeli askerler ile birlikte 194 kişinin yargılandığı davanın 46’ncı duruşması Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.   Davaya müdafi avukatlar Güçlü Sevimli, Seda Şaraldı, Murat Çelik ve Severay Ballıkaya katıldı. Tanık olarak dinleme kararı verilen dönemin Cezaevi Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun ise Ankara 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.   ‘Devlet cezaevlerine hakim değildi’   İlk olarak söz verilen dönemin Cezaevi Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, o dönemde devletin cezaevlerine hakim olamadığını ve müdahale etmek durumunda kaldığını öne sürdü. Ali Suat Ertosun beyanda bulunduğu esnada müdafi avukatlar, beyanlarını bağlandığı mahkeme salonunda bulunan bilgisayardan okuduğuna dikkat çekerek duruma tepki gösterdi. Müdafi avukatlar mahkemeye de tepki göstererek duruma müdahale edilmesini talep etti. Avukat Murat Çelik de, “Tanık, eline verilen bir dosyayı okuyor. Böyle bir tanıklık olmaz” sözleriyle tepki gösterdi. Mahkeme daha sonra Ali Suat Ertosun’a bilgisayardan okuyup okumadığını sorduğunda, bilgisayardan okumadığını, yazdığı yazıyı okuduğunu ileri sürdü.   Mahkeme müdahale etmedi   Mahkeme ise müdafi avukatlara oturumu kendisinin yönettiğini belirterek müdahale edilmemesini dile getirdi. Ali Suat Ertosun’un “terör” kavramı üzerinden sürdürdüğü ifadesine müdafi avukatlar tekrar müdahale ederek, ifadenin konu ile ilgisinin olmadığını söylemesine rağmen mahkeme Ali Suat Ertosun’a hiçbir müdahalede bulunmadı. Ölüm oruçlarının 60’ıncı gününe ulaştığını ancak hala bitirilmediğini belirten Ali Suat Ertosun, “Cumhuriyet Başsavcılığı hem genel bir arama yapmak hem de ölüme yaklaşanları kurtarmak için arama kararı verdi. Arama kararı Adalet Bakanlığının bir görevi değildir. Cezaevlerinin devlet hakimiyeti ve insan haklarının gerçekleşmesi için yapılmıştır” iddiasında bulundu.   ‘Operasyon yeniden yapılanmadır’   20 cezaevinde hakimiyetin devletten çıktığını, bu durumun da kendilerine iletildiğini ve durumu İçişleri ve Sağlık Bakanlığı ile Başbakanlığa bildirdikleri yönünde bilgi veren Ali Suat Ertosun, “Savcıların verdiği bu kararı yerine getirmemiz, mümkün değildi. Ayrıca bir sorumluluktu. Çünkü ölüme yatanlar vardı. Operasyon yapılmak zorunda kalınmıştır. İhtar yapılmasına rağmen direniş olmuştur. Bu operasyonla ‘terör’e son vermiştir. Geçmişte yaşananların kimse şimdi yaşamak istemez. Operasyon yeniden yapılanmadır. Devlet olarak müdahale zorunluydu. Çünkü insanlar ölecekti” sözlerini kullandı.   ‘Karar MGK’de alındı’   Ali Suat Ertosun’un beyanları ardından mahkeme, operasyon kararı için ne zaman toplandığını sordu. Ali Suat Ertosun operasyonu yapanın Adalet Bakanlığı olmadığını, bu nedenle de bilmediğini belirtti. Ali Suat Ertosun ayrıca operasyonun adının da kendileri tarafından konulmadığını, İçişleri Bakanlığı’nın jandarma ile yaptığını aktardı. Mahkemenin operasyona ilişkin Ali Suat Ertosun’a bir toplantıya katılıp katılmadığını sorduğunda, cezaevleri ile ilgili birçok toplantıya katıldığını ancak operasyon kararına ilişkin toplantıya katılmadığını belirtti. Ali Suat Ertosun, “Operasyon öncesi bu konu Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşüldü. Türkiye’de cezaevleri büyük bir sorun haline gelmişti. O dönem Süleyman Demirel’de en büyük sorun olduğunu ifade etmişti” diyerek, operasyon kararının MGK’da alındığını söyledi.   ‘Ben yaptım derse tanık değil sanık olur’   Mahkeme’nin ardından müdafi avukatlar da soru sordu. İlk olarak söz alan Avukat Güçlü Sevimli, F Tipi Cezaevleri açma kararının ne zaman verildiğini ve bu kararda bir rolünün olup olmadığını sordu. Güçlü Sevimli’nin sorusuna sanık avukatları itiraz etti, mahkeme ise sanık avukatlarını haklı buldu. Tekrar söz alan Güçlü Sevimli, “Burada dinlenen başka bir tanık sorumlulara işaret etti. Tek tek saydı” dedi. Bu esnada söz almadan araya giren sanık avukatı da, “Burada devleti yargılamıyoruz. Ben yaptım derse ne olur?” sorusunu sordu. Bu esnada söz alan avukat Several Ballıkaya, “Ben yaptım derse tanık değil sanık olur” diyerek, avukata tepkisini dile getirdi. Several Ballıkaya ayrıca mahkemeye de, “Sanık avukatı mı karar verecek siz mi karar vereceksiniz?” sözleriyle tepki gösterdi.   ‘Cinayet değil bir katliam davasıdır!’   Güçlü Sevimli’nin tekrar aynı soruyu sormasının ardından mahkeme, bu sefer sorunun sorulup sorulmayacağına dair heyete danıştı. Heyet, oy birliği ile sorunun sorulmasını reddetti. Avukat Several Ballıkaya, mahkemeden red kararının gerekçesini sunmasını istedi, mahkeme de red gerekçesini sunarak F Tipi Cezaevleri ile operasyonun birbirinden ayrı şeyler olduğunu iddia etti. Red kararının gerekçesine itiraz eden Several Ballıkaya, “Bu bir cinayet davası değil, bir katliam davasıdır. Tanık, operasyonun MGK’da karar altına alındığını ve yeniden yapılanma olduğunu söyledi. Bunları sormamız lazım? Nedir bu yeniden yapılanma?” sorusunu sordu. Mahkeme bu sefer de red kararına ilişkin gerekçeyi, “Yargılamaya katkı sunamaz” şeklinde değiştirdi.   ‘Dönemin hükümeti karar verdi’   Güçlü Sevimli, tanık olarak dinlenen Ali Suat Ertosun’a, “Hayata Dönüş Operasyonu olarak bilinen operasyon kararı kim, nerede ne zaman aldı? Bu kararda bir rolünüz var mı? Rey bildirdiniz mi?” diye sordu. Soruya yanıt veren Ali Suat Ertosun, “O dönem savcılar cezaevine girilemediğini bize bildirdi. Biz konu ile ilgili İçişleri ve ilgili bakanlıklara bildirdik. Operasyonu da İçişleri yaptı. Operasyonda jandarma vardı” dedi. Güçlü Sevimli de, sorusuna yanıt verilmediğini söylemesinin ardından Mahkeme Ali Suat Ertosun’a soruya yanıt vermesini istedi. Ali Suat Ertosun, “Kim karar verecek hükümet elbette ki dönemin hükümeti karar verdi” dedi. Mahkeme, bu esnada Ertosun’a, “Biz sana soru soruyoruz. Sen dönüp bize soru soruyorsun. Bu tanık dinlenmenin dışına çıkar” diyerek uyarıda bulundu.   ‘Hareket emri İçişleri Bakanlığı tarafından yazıldı’   Soruya ilişkin beyanlarını sürdüren Ali Suat Ertosun, “Birçok toplantıya katıldık. Operasyon kararının alındığı herhangi bir toplantıya katılmadım” dedi. Güçlü Sevimli, daha önce tanık olarak dinlenen dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı Ali Aydın’ın verdiği beyanlara işaret ederek, “Aydın albay operasyonda görevli olduğunu ifade etti. Aydın 12-14 Aralık’ta İçişleri Bakanı Müsteşarlığının odasının hemen yanında yer alan bir orada toplantılar yapıldığını, bu toplantılarda çıkan sonuçlarla operasyonun, harekatın hazırlandığını söyledi. Siz bu toplantılara katıldınız mı, bir katkınız oldu mu, olduysa ne tür bir katkı?” diye sordu. Ali Suat Ertosun, “Birçok toplantıya katıldık. Ancak bu genel aramaya ilişkin toplantılardı. Operasyona ilişkin değildi. Operasyona ilişkin toplantı yapıldı mı bilmiyorum. Yapılmışsa da katılmadım” diye konuştu. Mahkeme, Ali Aydın’ın Ali Suat Ertosun’un katıldığı yönünde iddiada bulunduğunu ifade etti. Ali Suat Ertosun, bu esnada hareket emrinin İçişleri Bakanlığı tarafından yazıldığını söyledi. Bunun üzerine ise Güçlü Sevimli tekrar söz aldı.   Mahkeme zabıtları kontrol etti   Ali Aydın’ın ifadelerine işaret eden Güçlü Sevimli, Ali Aydın’ın açlık ve ölüm oruçlarının henüz başlamadığı tarihlerde cezaevlerini gezdiğine yönelik beyanlarını hatırlatarak, operasyon öncesi cezaevlerinin durumunu ortaya çıkarmak için bu ziyaretleri yaptığını beyan etti. Direnebilecek bir potansiyel var mı yok mu diye. Sonrasında buna ilişkin rapor hazırladığını ve Ecevit’e sunduklarını dile getiren Güçlü Sevimli, “Bu raporlama toplantılarına İçişleri ve Ali Suat Ertosun da katıldı. Bu toplantılarda operasyon kararı alındı. Tanık, demin ‘kararda böyle bir dahilim yok’ dedi. Bu beyana ne diyor?” diye sordu. Mahkeme, Güçlü Sevimli’nin sorusu üzerine bu beyanların hangi sayfada yazıldığını sordu. Zabıtları kontrol eden mahkeme, Ali Aydın’ın Güçlü Sevimli’nin ifade ettiği şekilde beyanlarda bulunduğu dile getirdi.   Mahkemeden ‘Yanıt vermek zorunda değilsin’ çıkışı   Mahkemenin zabıtları kontrol etmesi ardından Ali Suat Ertosun soruya yanıt vererek, “Hiçbir zaman şu tarihte bu şekilde diye bir operasyon kararı benim bulunduğum toplantılarda alınmadı. Bu toplantılar cezaevlerinde süren durumlar ile ilgiliydi” iddiasında bulundu. Bunun üzerine Güçlü Sevimli, “Tanık Ali Aydın yalan mı söylüyor” dedi. Ali Suat Ertosun, Güçlü Sevimli’nin sorusu yerine toplantıların içeriğine dikkat çekti. Bunun üzerine Güçlü Sevimli, “Çelişki varsa mahkeme bu çelişkiyi gidermeli. Aydın Ertosun’un orada olduğunu neden söylesin? Bir menfaati mi var? Aydın’ın sizinle bir münasebeti mi var?” dedi. Güçlü Sevimli’nin sorusu üzerine sanık avukatlar, “Böyle soru sorulamaz” diyerek itiraz etti. Bunun üzerine de mahkeme Ali Suat Ertosun’a, “Yanıt vermek zorunda değilsin” şeklinde karşılık verdi.   Duruşma salonunda öne çıkan bazı soru ve yanıtlar şöyleydi:   Avukat Güçlü Sevimli: “Operasyon başlarken neredeydiniz, nereden takip ediyordunuz?   Ali Suat Ertosun: Ankara’da İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan takip ediyorduk.   Güçlü Sevimli: Takip etmek ne demek tanımlar mısın?   Ali Suat Ertosun: Savcıdan bilgi geliyordu. Değerlendirme yapılıyordu.   Güçlü Sevimli: Size gelen bilgi ile siz talimat mı veriyordunuz.   Ali Suat Ertosun: Yetki bizde değildi.   Güçlü Sevimli: Yetki sizde değilse neden sizi arıyor?   Ali Suat Ertosun: Savcının beni araması gayet doğal. Adalet Bakanlığı’nı arar kimi arayacak?   Güçlü Sevimli: Sizi niye arıyor? Madem yetkisiniz sizi niye arıyor? Size ne tür bilgiler veriyordu?   Ali Suat Ertosun:  O zaman söylenen şu: Operasyon devam ediyor.   Güçlü Sevimli: İçişleri Bakanlığı’na gittiğinizde kriz merkezinde bulundunuz mu?   Ali Suat Ertosun: Bulundum. Bilgiler değerlendirildi. Bize gelen bilgileri aktardık.   Güçlü Sevimli: Aydın kriz merkezinin özel olarak kurulduğunu söyledi. Raporların geldiğini söyledi. Madem siz oradaydınız gelen raporlarda ne vardı, raporlar nerede?   Ali Suat Ertosun: Ben bunları bilemem. Her türlü bilgiyi yüksek mahkeme Adalet ve İçişleri Bakanlığı’ndan isteyebilir. Ben nerede olduğunu bilemem.   Güçlü Sevimli: Bu kriz merkezinde başka kim vardı?   Ali Suat Ertosun: 22 yıl oldu, onları hatırlamam mümkün değil.   Güçlü Sevimli: Operasyonun elzemliğinden söz ettiniz. Sadece Bayrampaşa’da 12 kişi öldü. Bu yaşananlardan dolayı içiniz rahat mı akşam başınızı rahat bir şekilde yastığa koyuyor musunuz?”   Güçlü Sevimli’nin sorusu üzerine mahkeme, “Vicdani kanaat” gerekçesiyle müdahale etti ve Ali Suat Ertosun’a yanıt vermemesi yönünde telkinde bulundu.   Çelişkili beyanlar   Daha sonra avukat Several Ballıkaya söz alarak Ali Suat Ertosun’un beyanlarına ilk başladığı sırada okuduğu notlarda yer alan ifadeler ile şu anda sorulan sorulara verdiği yanıtların birbiriyle çeliştiğini vurguladı. Several Ballıkaya, bu nedenle notlara el konulmasını istedi. Ali Suat Ertosun’un konunun Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşüldüğüne dair beyanını hatırlatan Several Ballıkaya’ya Ali Suat Ertosun, “Böyle bir karar MGK’da alınamaz. MGK’da cezaevine dönük yeniden yapılanmaya ilişkin kararlar alındı. Bu kararların ne zaman alındığını bilmiyorum. Ancak operasyondan çok önceydi” dedi. Several Ballıkaya ayrıca cezaevinin iç ve dış tarafından kimin sorumlu olduğunu ve Ali Suat Ertosun’un “arama ihtiyacı” olarak formüle ettiği kararı sordu. Ali Suat Ertosun da, “Biz arama yaparız. Bunu ayrıca jandarma da dahil olabilir. Çünkü bir direniş vardı. İçeri girilemiyordu” şeklinde konuştu.   ‘Hangisi doğru?’   Several Ballıkaya bunun üzerine, “Siz adalet bakanlığı olarak mı yardım talep ettiniz?” diye sordu. Ali Suat Ertosun, Cumhuriyet savcılarının bu yönde taleplerinin olduğunu söyledi. Several Ballıkaya ise arama talebi ve kararına ilişkin Adalet Bakanlığı’nda tutanak olup olmadığını ve bu toplantılara kimlerin katıldığını sordu. Ali Suat Ertosun, toplantılarda kendilerinin tutanak tutmadıklarını, toplantılarda ise İçişleri ve Jandarma’dan yetkililerin olduğunu söyledi. Several Ballıkaya’nın, “Operasyon öncesi cezaevlerinde arama yapılmış. Buna dair tutanaklar tutulmuş. Bundan haberiniz var mı?” sorusu üzerine Ali Suat Ertosun, üzerinden 22 yıl geçtiğini ve hatırlamadığını söyledi. Several Ballıkaya, “Cumhuriyet Savcısı tutanağı var. Cumhuriyet Savcısının arama yapamadığını söylediniz. Hangisi doğru?” diye sordu.   ‘Kriz masası Adalet Bakanlığı’ndaydı’   Ali Suat Ertosun’un “Benim söylediğim doğru” demesi üzerine Several Ballıkaya, savcı ile ne şekilde görüşme yaptığını, kendisine aramaya dair bilgi verip vermediğini sordu. Several Ballıkaya ayrıca operasyon esnasında kurulan kriz masalarının nerede kurulduğunu sordu. Ali Suat Ertosun da, “Savcı buna dair bilgi verdi mi hatırlamıyorum. Kriz masası Adalet Bakanlığı’ndaydı. Başka nerede olacaktı. Bakan da makam odasındaydı. İnip bilgi aktarıyordum. Operasyon hakkında ve seyrine ilişkin de bilgi verdim” dedi.   Operasyon sonrasında Cumhuriyet Savcısı, Ferzan Çitici’nin tutanağı imzalamadığını kendisine söyleyip söylemediğini soran Several Ballıkaya’ya Ali Suat Ertosun, “Benim daha sonra haberim oldu” dedi. Several Ballıkaya, Ali Suat Ertosun’un amacın sadece “arama” olduğu yönündeki beyanlarını anımsatarak, “Madem sadece amaç buydu neden 32 kişi öldü. Neden fazla kuvvet kullanıldı?” sorusunu sordu. Several Ballıkaya ayrıca kamuoyunda “Hayata Dönüş Operasyonu” olarak bilinen ve daha sonra gerçek isminin “Tufan” olduğunu ortaya çıktığını hatırlatarak, bunu ne zaman öğrendiğini sordu. Ali Suat Ertosun da, Adalet Bakanlığı’nın “Tufan” isminden haberdar olmadığını ve bunu gazetelerden okuduğunu iddia etti.   Several Ballıkaya Ali Suat Ertosun’a, “Bu kadar büyük bir kuvvetin kullanıldığını ne zaman öğrendiniz?” sorusunu sorması üzerine sanık avukatları itiraz etti. Avukatların birbirlerine yönelik konuşması üzerine mahkeme ara vermek istedi ancak müdafi avukatlar duruşmanın devam etmesi talebinde bulundu. Devam eden duruşmada Several Ballıkaya’nın sorduğu ve Ali Suat Ertosun’un yanıt verdiği dikkat çekici yanıtlar şöyle:   Several Ballıkaya: 60 gün devlet açısından ne demektir?   Ali Suat Ertosun: 60’ıncı gün, ölüm orucunda bulunanların ölmeye başladığı gündür. O güne kadar her yola başvuruldu. Arama kararları alındıktan sonra bu işlemler başladı.   Several Ballıkaya: Ölenlerin bir kısmı ölüm orucunda değildi. Kritik eşikte bulanların kaldığı yerlere, koğuşlara gaz bombası atıldı ve ateş edildi. Bu tutanakla sabittir.   Ali Suat Ertosun: Biz hastaneye kaldırmak istedik. Her yol denendi. Ölüm orucunu bırakmadılar.   Several Ballıkaya: Neden gaz bombası atılmasına göz yumdunuz? Planın dış aşaması da var. Ölüm orucuna dair yapılması plan açıklamalara dair yasağa Adalet Bakanlığının imzası var. Siz bilgi sahibi misiniz?   Ali Suat Ertosun: Bu konuda bilgi sahibi değilim.   Several Ballıkaya: F Tipi ile bu operasyon arasında bir bağ var mıydı?  Yeniden inşa, yapılanma dediniz ne kastettiniz?”   ‘İlk defa tanık mahkemeyi azarladı’   Several Ballıkaya’nın sorusuna Ali Suat Ertosun’un mahkemeye soruya yanıt verip vermeyeceği yönünde dönüş yapması ise dikkat çekti. Mahkeme Ali Suat Ertosun’a, “Daha önce bu konuda beyanda bulundu. Sen bilirsin” dedi. Bunun üzerine yanıt veren Ali Suat Ertosun, “İkisinin birbiriyle alakası yok. Bunlar olduğu için sadece hızlandırıldı” şeklinde konuştu. Ali Suat Ertosun ayrıca F Tipi Cezaevleri’nin Avrupa Birliği standartlarında olduğunu belirterek savundu. Daha sonra söz alan avukat Murat Çelik, yıllardık avukatlık yaptığını ve ilk defa tanığın mahkemeyi azarladığını gördüğünü belirtti. Murat Çelik, daha önce İstanbul Barosu Başkanlığı yapan Yücel Seymen’in Ali Suat Ertosun ile görüştüğünü anımsatarak, “Seymen Ertosun’un kendisine bu çalışmanın iki yıllık bir çalışma olduğunu söyledi. Ayrıca Ertosun’un bu çalışma ile 200 kişinin ölebileceğine dair aktarımda bulunmuş. Böyle bir konuşmanız oldu mu?” sorusunu yöneltti. Ali Suat Ertosun, Seymen Ertosun ile böyle bir konuşmalarının olmadığını ileri sürerek, “Sıfır zayiat sıfır mağduriyet ile başladı” yanıtını verdi.    Kimyasal silah sorusuna ‘hayır’ yanıtı!   60’ıncı günden sonra yapılan operasyon ardından ölümlerin yaşandığını vurgulayan Murat Çelik, yaşamını yitiren 12 kişinin cenazesini Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) incelediğini paylaştı. Öte yandan yaşamını yitiren 6 kişinin yanarak yaşamını yitirdiğini hatırlatan Murat Çelik, “Yanmalarından dolayı erkek veya kadın oldukları beli olamayacak bir durum vardı. Burada kimyasal silah kullanıldı mı? Kullanılıp kullanılmadığına dair bilginiz var mı? Çünkü o dönem ATK’de bunun ancak kimyasal silah ile olabileceği aktarıldı” dedi. Ali Suat Ertosun ise yanıt olarak yalnızca “hayır” dedi. Murat Çelik, ateşli silahlarla vurulanların vücut bütünlüklerinin bozulduğunu anımsatırken, işkence uygulanıp uygulanmadığını da sordu. Ali Suat Ertosun bu soruya da “hayır” yanıtını verdi.   MGK’ye yazı talebi   Murat Çelik, Ali Suat Ertosun’un duruşmanın başlangıcında okuduğu yazının mahkeme tarafından el konulmasını talep etti. Mahkeme, Ali Suat Ertosun’a “Orada bir yetkili var mı?” diye sordu. Ali Suat Ertosun’un “yok” demesi üzerine mahkeme, “Biz yazı kalemi arayıp notları bırakacağını söyleyeceğiz. Siz de çıktığınızda bırakırsınız” şeklinde ifadeler kullanması üzerine Ali Suat Ertosun, “Karar verirseniz bırakırım” şeklinde karşılık verdi. Sanık avukatları ise yazının mahkemeye teslim edilmesine karşı çıktı. Mahkeme, daha sonra notların verilmesi talebini kabul etti. Müdafi avukat Güçlü Sevimli, bir önceki duruşmada “Tufan” planına karşı maketlerin getirilmesine dair taleplerine verilen cevapta Bayrampaşa Cezaevi’nin Silivri’ye taşındığını, bu nedenle maketin oradan istenmesini talep etti. Güçlü Sevimli operasyona dair MGK kararlarının olup olmadığına ilişkin MGK Genel Sekreterliği’ne yazı yazılmasını da talep etti.   ‘Saddetin Tantan sorularımızdan mı çekiniyor?’   Güçlü Sevimli ayrıca dönemin İçişleri Bakanı Saddetin Tantan’ın adresinin bulunamadığını belirterek, bulunup dinlenmesini istedi. Bu esnada mahkeme, Saddetin Tantan’ın vekilinin dilekçe gönderdiğini ve müdafi avukatlar tarafından görülüp görülmediğini sordu. Müdafi avukatların, böyle bir dilekçeyi dosyada görmediklerini söylemesi üzerine mahkeme, Saddetin Tantan’ın vekili aracılığıyla yanıt vermek üzere kendisine soru yazılıp gönderilmesini isteğini ilettiğini kaydetti. Bunun üzerine Güçlü Sevimli söz alarak bu durumun CMK’ya göre usulsüz olduğunu ve kabul edilmemesi gerektiğini vurguladı. Güçlü Sevimli’nin, “Saddetin Tantan sorularımızdan mı çekiniyor” demesi üzerine sanık avukatları ise “güldü”. Güçlü Sevimli, “Türkiye’deki yargılama pratiğini biliyoruz. Kanunun size vermediği bir yetkiyi kullanmayın” uyarısında bulundu. Mahkeme, sadece bilgi verdiğini ve yönde bir karar vermediğini söylerken Güçlü Sevimli ise bu sefer Saddetin Tantan’ın adresinin tespiti için emniyete yazı yazılmasını istedi.   Eksikliklerin giderilmesi talebi   Söz alan Several Ballıkaya, Ali Suat Ertosun’un “Operasyonu İçişleri Bakanlığı yaptı” beyanını anımsatarak, Saddetin Tantan’ın huzurda dinlenmesi gerektiğini ifade etti. Several Ballıkaya ayrıca kriz merkezi olarak tabir edilen toplantılara katılan kişilerin tespit edilmesini de talep etti. Söz alan Murat Çelik ise “22 yıldır karanlıkta kalan gerçeklerin ortaya çıkması için Tantan’ın huzurda dinlenmesi gerekiyor” dedi. Müdafi avukatların talebi ardından iddia makamına söz verilirken, makam da eksikliklerin giderilmesini istedi.   Ara karar: MGK’ye sorulacak   Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme, operasyonda kullanılan ve daha önce getirilmesi yönünde müdafi avukatların talep ettiği ancak gelmeyen telsiz konuşmalarının getirilmesi için Telsiz İşleri Genel Müdürlüğü’ne tekrardan yazı yazılmasına karar verdi. Mahkeme, söz edilen maket için Silivri Cezaevine yazılmasını istedi. Yine mahkeme, Jandarma Genel Komutanlığına operasyon ile ilgili tutulmuş bir raporun olup olmadığını yönünde yazı yazılmasını da istedi.   15 Eylül’e ertelendi   Öte yandan mahkeme, 1999 ile 19 Aralık 2000 tarihleri arasında MGK Genel Sekreterliği’ne operasyon ile ilgili bir kararının alınıp alınmadığını yönünde yazı yazılmasını istedi. Adalet Bakanlığı kriz merkezinde yer alan kişilerin belirlenip dinlenmesini reddeden mahkeme, Saddetin Tantan’ın avukatının soru şekilde beyan verme yönündeki talebini reddederek, adresinin belirlenip SEGBİS ile dinlenmesine karar verdi.   Mahkeme, tüm bu nedenler sebebiyle duruşmayı 15 Eylül’e erteledi.