Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin duruşması görüldü 2022-04-14 14:50:07     İSTANBUL - Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin hedef gösterilmesi ardından açılan davanın duruşması görüldü. Duruşmada söz alan dernek avukatları derneğin faaliyetlerinin çarpıtıldığını söyleyerek, “Tarlabaşı yoksullukla mücadele eden bir toplum olmaktan çıkarsa o zaman derneğin amacının ortadan kalktığından bahsedebiliriz” dedi.   İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Tarlabaşı Mahallesi’nde bulunan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin hedef gösterilmesinin ardından dernek hakkında İstanbul Valiliği tarafından “Derneğin amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiği” gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 8'inci Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya  Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD)  İstanbul Eşbaşkanı Esra Erin, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Temsilcisi Ümit Efe ile çok sayıda hak savunucusu, gazeteci ve taraf avukatları katıldı.   Duruşma öncesi açıklama    Duruşma öncesi Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği ile dayanışmak ve örgütlenme özgürlüğünü savunmak için kurulan “İyi ki Varsın TTM” internet sitesinde yayınlanan açıklamaya imza veren 91 sivil toplum örgütünün bazı imzacıları ve TİHV temsilcisi Ümit Efe’nin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı kitle adına Ümit Efe okudu.   ‘Hak temelli bir sosyal hizmet modeli’    Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne açılan haksız davaya ses çıkarmak için bir araya geldiklerini söyleyen Ümit, 2007 yılında bu yana Tarlabaşı Toplum Merkezinin dışlanan, derin yoksulluk ve göç sorunlarıyla mücadele eden insanları güçlendirmeye, mahalleye yönelik önyargıları azaltmaya, çocuklara ve kadınlara gönüllü olarak destek vermeye çalıştığını belirtti. Ümit, “Türkiye ve dünyadaki her türlü ayrımcılığa karşı çalışmak, insan hakları uygulamalarını yaygınlaştırmak, hak temelli bir sosyal hizmet modeli geliştirmek ve sanatla iç içe birlikte üretmeyi ve ortak yaşama kültürünü geliştirmeyi dert edindi kendine” ifadelerini kullandı.   ‘Tüm sivil topluma yönelik tehdit’   Derneğin 2021 yılının Haziran ayından bu yana iyi bir toplum için çaba gösteren birçok sivil toplum örgütünün yaşadığı endişeleri yaşamaya başladığını dile getiren Ümit, “Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği, medyadaki nefret söylemi ve hedef gösterme haberleriyle başlayan, hukuki yaptırımlarla devam eden, keyfi ve öngörülemez bir süreç deneyimliyor. Bugün susturulma ve kapatılma tehdidiyle karşı karşıya. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneğinde yaşananlar Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü alanında yaşanan gerilemenin bir uzantısı. Dernek hedef gösterilerek ve yürüttüğü faaliyetler çarpıtılarak kapatılmaya çalışılması, tüm sivil topluma yönelik bir tehdit olarak karşımızda duruyor” dedi.   ‘İyi ki varsın TTM’   Adil, insan haklarına saygılı ve kapsayıcı bir toplumun ancak güçlü bir sivil toplumla birlikte inşa edilebileceğine inandıklarını vurgulayan Ümit,  “Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin yanındayız. Bugün burada ‘İyi ki varsın TTM’ diyerek kampanyaya imza veren 91 örgüt ve hak savunucuları olarak örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların durdurulmasını ve sivil topluma yönelik baskılara son verilmesini istiyoruz. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne açılan davaların düşürülmesini ve güvenli bir şekilde çalışmalarına devam edebilmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.   Ardından duruşma salonuna geçildi.   Derneğin faaliyetinin sona erdiği iddia edildi   Kapatma davası açan İstanbul Valiliği avukatlarından Gülnur Kara, Bilgi Üniversitesi tarafından kurulan derneğin 2007 yılının Eylül ayında faaliyetinin sona erdiğini iddia ederek faaliyetinin gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiğini öne sürdü.   Aile Bakanlığı’ndan müdahillik talebi   Müdahil talebinde bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Aylin Kurt, Bakanlığın gençlerin ve çocukların istismarına karşı faaliyet yürüttüğünü, çocuk ve gençlerin sağlığa erişiminin de Bakanlık tarafından güvence altına alındığını iddia ederek, derneğe ihtiyaç olmadığını savundu.   ‘Derneğin amacı çarpıtılıyor’   Ardından söz alan derneğin avukatı Sevgi Kalan, Bakanlığın avukatının müdahillik talebinin reddedilmesi gerektiğini söyledi. Sevgi, derneğin amacına dair şunları aktardı: “Dernek aktif faaliyet gösteren çok sayıda çalışanı olan aktif bir dernek. Dayanak olarak gösterilen derneğin kendiliğinden sona ermesi iddiası dayanaktan yoksundur. Tarlabaşı Toplum Merkezi sadece Bilgi Üniversitenin projesine bağlı değildir. Sosyal hizmet merkezi burası. Davacılar derneğin amacını çarpıtıyor. Derneğin birden çok amacı var, yoksulluk içinde yaşayan kadınların yaşamını kolaylaştırmak, gençleri şiddetten uzaklaştırmak gibi.”   ‘Yoksulluk son bulursa derneğin amacı son bulur’   Konuşmasının devamında derneğin çocuklar için yaptığı çalışmalardan örnekler veren Sevgi, “Birlikte Güvendeyiz” projesi ile Türkiye ve Suriyeli çocukların kendisini daha rahat ifade edebilmesi için proje yaptıklarını kaydetti. Sevgi, “Devletin STK yoluyla desteklediği çalışmadan bahsediyoruz. Tarlabaşı yoksullukla mücadele eden bir toplum olmaktan çıkarsa o zaman derneğin amacının ortadan kalktığından bahsedebiliriz. Dosyada sübjektif yorumlara dayalı iddialar var, derneğin amacı çarpıtılıyor. Bu davanın açılması örgütlenme özgürlüğü hakkına ağır bir müdahaledir. 15 yıl önce hukuka uygun kurulan ve birçok denetimden geçen derneğe amacından yoksun olduğuna dair karar verilmiyor ama şimdi veriliyor. AYM’nin derneklere ilişkin kararları var. Bu kararlarda kapatma dışında başka alternatif müdahalelerin uygulanması gerektiği söyleniyor. Davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Dernek hukuken meşrudur’   Ardından söz alan avukat Buse Karataş, Tarlabaşı Toplumu Destekleme Derneği’nin sayısız denetimden geçtiğini ve bir yaptırımla karşılaşmadığını, ancak İçişleri Bakanlığı tarafından denetim gerçekleştikten sonra derneğin yaptırımla karşılaştığını söyledi. Buse, “İçişleri Bakanlığı’na verilen yetkinin kötüye kullanılması mevcut. Çünkü denetim sırasında istenilen her belge sağlanıyor ancak İçişleri Bakanlığı 15 yıllık derneğin yok olduğunu iddia ediyor. Yani bu dava edebi bir eser olsaydı fantastik bir eser olurdu. 2007 yılından beri bu dernek yok diyorlar. Dernek idari işler yapıyor ama kimse çıkıp demiyor ‘siz yoksunuz’ diye. Keyfi, gerekçesiz, hukuksuz bir yaklaşım bu yapılanlar. Dernek hukuken meşrudur. Davanın reddini talep ediyoruz” diye belirtti.   ‘Tarlabaşı’nda kadınlar kimseye güvenemiyor’   Devamında söz alan avukat Cansu Demir Yıldız, Aile Bakanlığı’nın karşılarında değil yanlarında yer alması gerektiğini söyleyerek, müdahillik talebinin reddedilmesini talep etti. Cansu, derneğin yoksulluk içinde yaşayan kadınların, çocukların yaşamını kolaylaştırmak ve gençleri şiddetten uzaklaştırmak için kurulduğunu vurgulayarak, “Bu dava ‘bu amaçlar zaten gerçekleşmez’ demek mi yoksa ‘Tarlabaşın’da yoksulluk yok kadınların çocukların durumu iyi’ demek mi? Yapılan araştırmalara göre 81 yılının sonundan itibaren mahalle kendi içine kapanmış, insanlar buradan çıkamamış. İşsizlik oranı yüzde 60 oranında. Çoğu düşük gelirle yaşıyor ve bu gelirin yüzde 57’sini çocuk emeği üzerinden sağlanıyor. Kadınlar kimseye güvenemediklerini, eşlerinden gördüğü şiddeti erkek çocuklarının örnek aldığını ve kendilerine uyguladığını söylüyor” dedi.   ‘Tarlabaşı’nı gözden çıkartması’   Müdahillik talep eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan Fatma Şahin’in 2013 yılında derneğe geldiğini ve çalışmaların geliştirilmesi için toplantı yaptığını hatırlatan Cansu, “Dava açıldıktan sonra sivil toplum örgütleri ‘iyi ki varsın TTM’ diyerek imza kampanyası yürüttü ve 91 STK imza attı. Bugün ‘bu dernek yokmuş’ derseniz Tarlabaşı’na gidip derneği ailesi gibi gören insanlara ‘aileniz yok burada çalışma yapmayacağız’ açıklamasının yapılması devletin Tarlabaşı’nı gözden çıkartması demek olur” sözleri ile davanın reddi talebini yineledi.   Duruşma ertelendi   Son olarak kararını açıklayan mahkeme heyeti, tarafların dilekçede gösterdikleri ancak dosyaya sunmadıkları delilleri dosyaya sunması, müdahil talebinde bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın müdahil talebi için dilekçe vermesi, derneğin vekillerine derneğe ait defterlerini  ve yönetim kurulu karar defterlerini sunması için iki hafta süre verilmesine ve derneğin dosyasının celbine karar vererek duruşmayı 29 Eylül tarihine erteledi.