Figen Yüksekdağ: İktidar bir tek kendi vatandaşına düşman 2022-04-08 13:43:53     ANKARA - Kobanê Davası'nda konuşan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “İktidar bütün darbeyi yapanlarla dost oldu, davalarını kapattı. Bir tek ülkenin vatandaşıyla barışmadılar. Demokratik çizgide ısrar eden bizle,Kürt ile, sosyalistle, emekçiyle, Alevi ile düşmanlar” dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması sekizinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye başladı.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, milletvekilleri Kemal Peköz, Ömer Faruk Gergerlioğlu,  HDP Ankara İl ve ilçe örgütü yöneticileri katıldı.    Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Bazı  siyasetçiler ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.    Mahkeme heyetinin gelmesiyle başlayan duruşmada mahkeme başkanı dosyaya gelen bilgi ve belgeleri okuyarak dosyaya ekledi.   Mahkeme eleştirildi   Ardından Kandıra Cezaevi’nde tutulan yerine kayyım atanan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak söz aldı. Tanık dinlenmesinden haberlerinin olmadığını ifade eden Gültan,  “Biz bu tanıkların dinleneceğinden haberdar değildik. Mahkemenin ara kararından haberimiz yoktu. Kendimi bu sandalyeye bağlamam ve yaşamımı buraya bağlamam isteniyor. Teknik olarak hayatın olağan akışı olarak bu mümkün değil. Ayrıca telekonferans bağlantısından görevlilerin bile haberi olmuyor. Kontrol edilmese SEGBİS bağlantısından kimsenin haberi olmayacak” eleştirisinde bulundu.    Gizli tanık beyanlarının tutukluluk gerekçesi yapıldığını söyleyen Gültan, “Gizleyebileceğim bir şey yok” dedi.   ‘Tanık ifadesiyle örgüte üye olmadığım anlaşıldı’    Tutsak HDP eski MYK üyesi Mesut Bağcık söz alarak, müşteki ve tanık beyanlarının alınmasından vazgeçilmesini istedi. Mesut, “Açık tanık Sami Baran’ın ifadeleriyle benim ‘yasadışı’ bir örgüte üye olmadığım anlaşıldı” diyerek tahliye talebinde bulundu.    ‘AİHM kararları bağlayıcıdır’   HDP eski MYK üyesi İsmail Şengül 18 aydır tutuklu olduğunu ifade ederek, “3 bin 500 sayfalık iddianamede benim ve arkadaşlarımın fiillerle yargılanması dışında somut bir delil bulunmamakta. İddia makamı son 2 mütalaasında Figen Yüksekdağ hakkında verilen AYM kararını tutuklama gerekçemiz sayıyor. AİHM Büyük Daire’nin, Demirtaş kararını hatırlatmak istiyorum. Anayasa 90’ıncı madde gereği AİHM kararının tanınması gerekir. Adalet Bakanı basına verdiği demeçlerde AİHM kararlarının uygulanması gerektiğini ifade etti. Yine Hayati Yazıcı verdiği demeçte aynı şekilde AİHM kararlarının uygulanması gerektiğini ifade etti. Anayasa açıktır ve bağlayıcılığı mevcuttur. Bu bağlayıcılık görünmesine rağmen iddia makamı mütalaasında bunlara yer vermiyor. Bu da iddia makamının hukuktan ne kadar uzak kararlar verdiğini gösteriyor” diye belirtti.     ‘HDP’de yönetici olmak kriminal hale getirilmeye çalışılıyor’   “6 Ekim 2014 tarihinde MYK üyesi olmamış olsaydım ben bu dosyada yer almış olacak mıydım?” diye soran İsmail, “Muhtemelen beni bırakın yargılamayı tanımıyor olacaktınız. 2014 yılının üzerinden 8 yıl geçmiş gizli tanık çıkıyor, bir takım beyanlar alınıyor. Bu kadar ciddi iddialar varsa, aradan bu kadar yıl geçiyor, şimdi mi keşfediliyor? Buradaki mesele dönüp, dolaşıyor HDP MYK üyeliğine geliyor. HDP’de yönetici olmak kriminal bir meseleye getiriliyor bu doğru değil, hukuki değil, ahlaki ve vicdani değildir. Heyetinizin biraz hukuka bağlılığı varsa son periyotta yaşanan gelişmeleri de göze alarak artık tahliye kararlarını vermesi gerektiğini düşünüyorum” diyerek tahliye talebinde bulundu.    ‘Figen hakkında verilen karar ilk dosyaya ait’   Ardından söz alan avukat Kenan Maçoğlu, “Bir yanlışı ve manipülasyonu düzeltmek için söz aldım. Figen Yüksekdağ hakkında verilen AYM kararı ile atılan tweet arasında illiyet bağı kuruyor. Yüksekdağ hakkında verilen karar ilk tutuklama dosyası ile ilgilidir” dedi.    Kerem Gökalp’in dilekçesi istendi   Kenan, dinlenen tanıklardan Kerem Gökalp’in 24 Kasım 2019 tarihinde Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği dilekçe ile Gökalp hakkında Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen idari gözetim kararının dosyaya getirilmesini talep etti.    Mahkeme başkanı ise talepleri değerlendireceklerini belirterek, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk durumunun devama dair beyanlarını almaya devam etti.    ‘Neden dosyaya dahil edildim’   Ardından Kürt-Pen üyesi yazar Nezir Çakan tutuk incelemesine dair söz aldı. Tanık beyanlarının gerçek dışı ve yalan olduğunun HTS kayıtlarıyla kanıtlandığını kaydeden Nezir, “Sami Baran’ın verdiği ifade de söylediklerimi doğruladı. HTS ve bilirkişi raporları tanık beyanları çürütmektedir. Somut delile dayanmayan beyanlarla tutuluyorum. Benim bu dosya ile alakam nedir? Neden, niçin hangi amaçla dosyaya dahil edildim?” diye sordu.   Günay Kubilay: Tanıklar kumpası ifşa etti   HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay da iddia makamının tutukluluk devam talebine dair beyanlarda bulundu. Tanık beyanlarının somut delil taşımadığını dile getiren Günay, “Dosyada bulunan iki gizli bir açık tanığın beyanlarının birbirini yalanlar nitelikte olduğunu görürsek, 3 birbirinden farklı, 2 ölü beyan var. Tanık ifadeleri bu davanın Kobanê olayları nasıl bahane edilerek HDP’ye kurulan kumpas davası olduğunu kanıtlamıştır” ifadelerini kullandı.    ‘Ya kanıtı koyacaksınız ya da suçları çıkaracaksınız’   Açık tanık Kerem Gökalp’in ifadelerine dikkat çeken Günay, Kerem Gökalp’in 2001’den başlayan ve 2015’te sona eren örgütsel faaliyetlerini duruşmada anlattığını belirtti. “AİHM kararlarını, Anayasayı, ceza yasasını tanımıyorsunuz sizi bağlayan ne?” diye soran Günay, “Biz burada ne söylersek söyleyelim, mütalaaya ezberlenmiş bir şeyler yazılıyor. Herkesin kimliği, kişiliği onuru var. Benim hırsızlıkla işim olmaz. Ya bunun kanıtını dosyaya koyacaksınız ya da suçları çıkaracaksınız. Ezbere gerekçe istemiyorum. Somut gerekçe yazın, durumumuzu bilelim ya da evimize gidelim. Katalog suçlardan, CMK 100’den tutukluyorsunuz. Bu ülkede adalete rahmet okutan iktidar bile bunu sorunlu gördü ve değiştirdi. O yüzden savcı bey tek tek sayacak. Böyle torba biçimde bir yargılama olmaz” şeklinde konuştu.    ‘Tanıklar nasıl bir komplo ile karşı karşıya olduğumuzu kanıtladı’   Tutsak siyasetçi Zeynep Ölbeci de tutuk incelemesine dair söz aldı. Kürtçe konuşan Zeynep, açık tanık Kerem Gökalp ve Sami Baran’ın hakkında herhangi bir beyanı olmadığını ifade etti. Yasal olarak gizli tanıklar ABC123 ile ULAŞ’ın beyanlarının tek başına tutuklama gerekçesi olamayacağını ancak 18 aydır sadece gizli tanık beyanlarıyla tutuklu olduğunu ifade eden Zeynep, “Açık tanıklar da nasıl bir komplo ile karşı karşıya olduğumuzu kanıtladı. Mahkemenin bize somut şeylerle gelmesi gerekiyor. HTS kayıtlarında yaşanan olaylar sürecinde Adıyaman’da olduğum net” diyerek tahliye talebinde bulundu.        ‘Bu mahkeme bu şekilde devam edemez’   Söz alan HDP eski MYK üyesi Zeynep Karaman da Kürtçe konuştu. Mahkemenin ve davanın neresinden tutulacağının bilinmediğini kaydeden Zeynep, “Şu net ki bu iddianameyle bu mahkeme bu şekilde devam edemez. Heyetin bir an önce karar vererek yaşananları boşa çıkarması gerekiyor” dedi.    ‘Savcı tanığın ne dediğini anlasaydı bu kadar sevinmezdi’   Zeynep’in konuşması sırasında duruşma salonunda elektrikler kesildi. Tekniki sorunun giderilmesinin ardından sözlerine devam eden Zeynep, “Heyetin bu mahkemeyi durdurarak, yeni bir işleme başlaması gerekir. Ben tahliye talep etmiyorum. Ne kadar gizli, açık tanık getirseler de dava boşa çıkıyor. Tanıklar da tüm iddiaları çürütüyor. Kerem Gökalp bir sürü yorumda bulundu. Ne söylersek söyleyelim bize yol, su, elektrik olarak dönecektir. Savcı Kerem Gökalp’in konuşmasını öyle bir keyifle izledi ki neredeyse uçacaktı. Çok şaşırdım bu nasıl bir cumhuriyet savcısıdır. Uzman bir programdaymışız gibiydi. Doğru olan insan özgürlüğüdür. Savcının ‘Eyvah artık kurtulamazsınız’ hissinde olduğunu gördüm. Aslında Kerem Gökalp’in ne dediğini anlasaydı bu kadar sevinmezdi. Ne sorulduysa ‘bilmiyorum’ dedi ve kimseyi teşhis edemedi. Sadece DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile ilgili beyanlarda bulundu ancak Selahattin arkadaşımız bunu çürüttü” şeklinde konuştu.    ‘Biz cumhuriyet için şansız’   Herkesin kendi kurumunu temsil etmeye çalışması, buna göre davranması gerektiğine dikkat çeken Zeynep, “Savcının davranışları yanlış bir izlenim bıraktı. Tek amacı sadece bizi cezalandırmaktır, amacı adalet değil. Bunu tüm salon hissetti. Biz bu cumhuriyet için bir şansız, HDP bir şanstır. HDP’nin de bir şans olduğunu bilerek hareket etmesi gerekir. AKP’de ilkin böyle çıkmıştı ama daha sonra kendi kendilerine ihanet ettiler. Eğer cumhuriyetin geleceğini düşünüyorlarsa bizim bir şans olduğumuzu bilerek yaklaşsınlar. Bir kez daha söylüyorum, heyetin iddianameyi iade etmesi gerekir. Bıraksınlar biz demokrasi ve özgürlük üzerindeki çalışmalarımıza devam edelim. Tüm arkadaşlarımız da bu kutsal görevin bilinciyle yaklaşıyorlar. Türkiye’nin bize ihtiyacı var ve biz de çalışmalarımızı özgürce sürdürmek istiyoruz. O nedenle zaman bizim için kutsaldır, zamanımızdan çalmasınlar. Bize ceza da verebilirler. Bize 37 kez müebbet de verebilirler. Gerekirse yatarız da. Ama halkın demokrasi ve özgürlük temelinde yaşaması için bize ihtiyacı var. Biz Kürdistan halkı için de Türkiye halkı için de samimiyiz. Bu fırsatın bilincinde olmaları gerekiyor. Bu bir katliam, soykırım örneğidir. Bu dava arkadaşlarımızın, bizim özgürlük ve demokrasi çalışmalarını yürütmeye engeldir” diye belirtti.    ‘İşkence düzeninden çıkılsın’   Yeniden söz alan yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, belgelerin tarafına tebliğ edilmesini istedi. Duruşma tutanaklarının da günlük olarak kendisine iletilmesini de isteyen Gültan, “İşkence düzeninden kurtulup, insani koşullarda yapılacak bir periyoda çekilmesini istiyorum. Bir hafta duruşma olur, 3 hafta ara verilebilir. Bu savunma hakkının da engellenmemesi açısından  duruşma periyotlarının yeniden düzenlenmesini istiyorum” dedi.    ‘Hukuka aykırı iş yapmaya devam ediyorsunuz’   Gültan’ın konuşması sırasında salonda bir kez daha elektrik kesintisi yaşandı. Teknik sorunun giderilmesi ardından söz alan Gültan, “Beni bu dosyaya katabilmek için tanık beyanları eklenmişti. Örgüt üyeliği suçlaması var ise zaten Malatya’da devam eden bir dava vardı. Maksat benim bu davaya katılmamdı. Propaganda suçlarından dava dosyalarının Malatya’ya gönderilmesine dair karar bana dün tebliğ edildi. Hukuki işlemleri yapabilmem için süre geçmiş. Siz hukuksuz bir şekilde dosyayı Yargıtay’a gönderdiniz. Çünkü ola ki buradan tahliye edilirsem, oradan tutuklu olayım. Hukuka aykırı iş yapmaya, siyasi talimatlarla davayı yürütmeye devam etmeye çalışıyorsunuz. Bu kadar da hukuku ayaklar altına almayın. Maksat, siyaseten bizi daha uzun süre içerde tutmaktır. Bunun için de nereden dava açacağınızı düşünüyorsunuz. Hukukun ve adaletin tecelli edeceği günlerin gerçekleşeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.    Figen Yüksekdağ: Tanıklar ölmüş bir dava olduğunu gösterdi   Ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ söz aldı. Salonda bulunan herkesi selamlayarak sözlerine başlayan Figen, tanık beyanlarına dair konuştu. Tanık beyanlarının boş olduğunu söyleyen Figen, “Tanıkların yaptığı tek tanıklık bu davanın ölmüş olduğuna dairdir. Tanıklar beyanlarıyla bu davanın ölmüş bir dava olduğunu gösterdi. Suni teneffüslerle, dışarıdan müdahalelerle hayatta tutmaya çalışılan bir dava. Dün paraşütle havadan indirme yapılan AYM’nin siyasi bazı davalara karar verebileceğini öngörmek saflıktır. AYM, kendini dünyaya göstermeye, kendini dünyaya kanıtlamaya çalışan bir durumda. Hala nefes alan bir hakem olduğunu kanıtlamak için böyle aleyhe kararlar veriyor. Havadan indirme harekatı sonucunda AYM bize karşı aleyhte karar kurma kurumudur. Bu davanın dayanağı AYM’nin benim hakkımda verdiği kararlar. Bu dosyanın ne kadar kumpas ve yalan yanlış olduğunu her gün haykırıyoruz ama sizler hiçbir şey yokmuş gibi belirlenen ve önünüze önceden konulmuş kararları sürdürüyorsunuz. Bizler bu gerçeğe sessiz kalamayız, tutumsuz kalamayız” ifadelerini kullandı.    Figen’in konuşması sırasında salonda üçüncü kez elektrik kesintisi yaşandı.    ‘İlahi bir mesaj var’   Salonda üçüncü kez elektrik kesintisi yaşanması üzerine avukat Kenan Maçoğlu ironi yaparak, “İlahi bir mesaj var sanırım. Dosyada yerinde gitmeyen şeyler var. Siz onaylamadan mikrofon açıldı” dedi.   Mahkeme başkanı ise “Herkes kendine göre ilahi bir mesaj almıştır” yanıtını verdi.     ‘Ben yazdım, ben attım’    Sorunun giderilmesiyle tanık beyanlarına dair sözlerini sürdüren Figen, “Savcının tanık dinlemesi ardından MYK’da kim vardı? Tweeti kim attı? gibi sorulmayacak sorular sordunuz. Gerçeklikle hakikatle ilgisi olmayan, davanın seyriyle ilgisi olmayan, bir tweetin etrafında tavaf etmeye zorlayan bir mantık çıkıyor. Her seferinde size anlatırız, böyle olmayacağını anlatırız. Ben yazdım, ben attım, diyorum. Buna niye odaklanmıyorsunuz. Benim samimi beyanım, ikrarım değil. Bir dönemin gayet meşru, AKP iktidarını yere devirmiş o dönemin MYK’sı devirmiş. Hazreti Davut gibi tek bir taşla deviren HDP MYK’dır. Tarihsel konjonktür, çabamız, mücadele devirdi” diye belirtti.   ‘Tanık kendi suçunu itiraf ediyor’   Atılan twete dikkat çeken Figen sözlerini şöyle sürdürdü: “Allah’ın bir tweetine bu kadar sarılmanız suç olmasından dolayı imkansız. Tweeti birisi tutmuş, birisi yakalamış, birisi atmış. Ondan sonra da yargı mekanizması ‘ben bunun üzerinden giderim’ demiş. Türkiye yargısı bu kadar niteliksiz olamaz. Bu memleketin onurunu, güvenini, saygısını batırdınız, batırıyorsunuz. Güya bu davanın gerçek ile ilişkisine dair tanıklık anlatacak. Tanık kendi suçunu itiraf ediyor. Şimdi bunu sadece biz görüyor, anlıyoruz olamayız. Tanıklar ve kurduğunuz tanıklık sistemini devam ettiriyorsunuz. Bu davanın ömrünü beyhude bir şekilde uzatıyorsunuz. İlla ki bu dava bitecek, bu şekilde tamamlanacak. Seviyeyi düşürmemek lazım. Biz bunun için uğraşıyoruz. Çökmüşse daha fazla çöksün bu sistem.    Cemal Kaşıkçı cinayeti   Bu duruşma ortasında İstanbul’un göbeğinde kıtır kıtır insan kestiler. Kaşıkçı cinayeti. Türkiye’de siyasi iktidar davanın savcılığını üstlendi. Erdoğan, ‘Davayı kapatmayız’ dedi. ‘Bu davanın savcısı da divanı da biziz’ dedi. Aradan 3-5 ay geçti. Suudi Arabistan’a gitti. Önündeki derdest davayı siyasi pazarlıklarla, kapattı. Bu duruşmayı sürdürdüğünüz günlerde oldu.    Kürtler hariç herkesle barıştılar   Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin MYK üyesine o partinin MYK’sına suç karargahı  gibi anlam vererek, sorular sormaya cüret ediyorsunuz. Cüretinizi selamlıyorum ama bu kadar tahammül etmek zorunda değiliz. Bu memlekette siyaseti yöneten tek adam dava satıyor. Bu tek adam siyasi ikbal karşılığında dava satıyor. Yargı sistemini satıyor. Biz bunu bağıra çağıra söyleyeceğiz. Onlar size gereken cevabı veriyor ama soramazsınız. Siz yargı sisteminin ne hale getirildiğine bakın. Bütün darbeyi yapanlarla dost oldu, davalarını kapattı. İsrail ile dost oldu, bağırıp çağırdığı BAE, ABD, Rusya, Suudi Arabistan ile dost oldu. Güya onlardan başka yerli milli kimse yoktu bu memlekette. Hepsiyle anlaştılar. Herkesle barıştırlar bir tek ülkenin vatandaşıyla barışmadılar.    Bu soysuzluğu kabul etmiyorum   Demokratik çizgide ısrar eden biz siyasi parti ile Kürt ile, sosyalistle, emekçiyle, Alevi ile düşmanlar. Bir tek bunlara düşmanlık bitmiyor. Ama herkesle barışıyor, anlaşıyorlar. Bizim böyle bir sosysuzluğu kabul etmemizi istiyorlar. Bu soysuzluktur başka bir şey değildir. İstiyorlarsa yine dava açsınlar. Kimse bizi bu şekilde yargılayamaz. Seviyeyi ayaklar altına almaya gerek yok. Sıram geldiğinde ben de anlatacağım, hakikati ortaya çıkaracağız ama tutuklama gerekçesi yazarken çürümüş şeyler üzerinden bizi vurmaya ve arkadaşlarımız üzerinden devam eden haksız tutukluluk kabul edilemez. Tüm arkadaşlarım için tahliye talebimi yineliyorum. Kimse HDP tweetin yanlış olduğunu suç olduğunu söylemiyor. Herkes savunuyor. Bu tarihsel haklılığının savunulması üzerinden savunmalar yapılıyor. Arkadaşlarımız için kolektif tahliye talebimi yineliyorum.”    Ardından duruşmaya bir saat ara verildi.