'Mahkeme, hiç görmediğimiz savcının iddianamesini kabul etti!' 2022-04-06 12:09:27     ANKARA - Aralarında Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in de bulunduğu 8 SES yöneticisi hakkında açılan davanın ilk duruşması yoğun katılımla başladı.   Ankara’da Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in de aralarında bulunduğu 8 SES yöneticisinin “örgüte üye olmak”, “örgüt yönetmek” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.   ‘Sağlık hakkı, sendikal haklar ve kadın mücadelesi yargılanamaz’   Dava öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan sağlık meslek örgütleri, Emek ve Demokrasi Güçleri, kadın örgütleri üye ve temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişinin katılımıyla davaya dair bilgi paylaşıldı. “Sağlık hakkı, sendikal haklar ve kadın mücadelesi yargılanamaz” yazılı pankart açan kitle, ardından duruşma için adliyeye geçti.   Duruşmayı onlarca kişi izledi   Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI),  Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve İngiliz Kamu Sendikaları Birliği (UNISON) temsilcilerinin izlediği davayı, sendikalardan, siyasi partilerden, hak ve hukuk örgütlerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.   SES üyeleri duruşma salonunda   Tutuksuz yargılanan SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey ile SES yöneticileri Belkıs Yurtsever, Bedriye Yorgun, Fikret Çalağan, Erdal Turan ve Ramazan Taş ile tutuklu yargılanan SES eski Eş Genel Başkanı Gönül Erden avukatlarıyla birlikte duruşma salonunda hazır bulunurken, Runa Temeli sağlık sorunları nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.     Dijital materyaller hukuka aykırı alındı   Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada söz alan dava avukatı, dosyadan hukuka aykırı delillerin çıkarılması yönünde ara karar kurulmasını istedi. Avukatlar, “El konulan dijital materyaller için ‘Biz şifreden dolayı giremedik, incelemek için aldık’ diye tutanakta bir ibare olmadığı halde hukuksuz bir şekilde dijital materyallere el konuldu. Karar olmadığı ve ‘Biz şifreden dolayı giremedik’ gibi bir ibare olmadığı için dijital materyallerin alınması CMK 134’e aykırıdır” diyerek Yargıtay kararlarını emsal olarak sundu.   Talep reddedildi   İddia makamı talebin reddine dair mütalaa sundu. Talebe dair ara karar kuran mahkeme başkanı, CMK’ya uygun olup olmadığının değerlendirilmesi ve materyallerin incelenmesi gerekçesiyle talebin reddine karar verdi.   ‘SES muhalif kimliğiyle çalışmalarını yürüttü’   Ardından tutuklu SES eski Eş Genel Başkanı Gönül Erden savunma yaptı. 24 yıldır hemşire olduğunu ifade eden Gönül, “SES üyesiyim. Sendikamın tüm alanlarında çalıştım ve 2 dönem eş genel başkanlık yaptım. Ardından hemşire olarak çalışmaya devam ettim. Örgüte faaliyet yürüttüğüm iddialarını kesinlikle kabul etmiyorum. SES kurulduğu günden bu yana kurumsal işleyişine ve çalışmalarına baktığımızda bunun öyle olmadığını görmüş olacaksınız. Sendikaların kuruluş amacı muhalif olmalarıdır. Sosyal haklarını korumak ve yürütmekle yükümlüdürler. Bir iddia ile ortaya çıktığınız için muhalif olmak zorundasınız. SES de bu kimlikle faaliyetlerini yürütmüştür” dedi.   ‘Yaşatmak için yaşamak istiyoruz’   Savunmasında pandemi sürecinde halk sağlığı için çeşitli çalışma ve açıklamalarda bulunduklarını kaydeden Gönül, “Bir yere gittiğinde depreme, yangına müdahale etmek için gittiğinde önce kendi sağlığınızı korumak zorundasınız. Biz de sağlık emekçileri olarak ‘Önce kendi sağlığımız’ diyerek 5 günde bir Covid-19 testi yapılmasını istedik. Ancak bunu yaptıramadık. Yine Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı bir genelge var. 65 yaş üzeri, kronik rahatsızlığı olanların, hamilelerin izinli sayılacağı belirtildi. Ancak içinde sağlık emekçileri yoktu. Biz sağlık emekçilerinin de bu kapsama alınmasını talep ettik. ‘Mola saatlerini uzatın, çalışma saatlerini kısaltın’ dedik ama bu yapılmadı ve biz risk altındaydık. Bu süreçte 498 arkadaşımızı kaybettik. Çalışırken, nöbet tutarken arkadaşlarımızı kaybettik, sonra dönüp çalışmaya devam ettik. Biz yaşam hakkımız için mücadele ettik ama korktuk da. Koruyucu ekipmana ulaşamıyorduk ve etkisi iki saat olan bir maskeyi 8 saat takmak zorunda kaldık. Anket sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştık. ‘Biz yaşatmak istiyoruz ama yaşatmak için de yaşamak istiyoruz’ dedik” ifadelerini kullandı.     İddianamede “DTK Delegesi” olduğuna yönelik iddiaları yanıtlayan Gönül, delege olmadığını, ne şekilde delege olarak iddianamede yer aldığını bilmediğini kaydetti. Mahkeme başkanının “Sağlık Meclisi diye bir yapılanmadan haberiniz var mı?” sorusuna Gönül, “Evet, HDK’nin bir Sağlık Meclisi var” yanıtını verdi.   ‘IŞİD saldırılarından kaçanların sağlığını gözlemledik’   Yurtdışına gidişlerine dair konuşan Gönül, “İddianamede sadece Habur Sınır Kapısı’ndan giriş çıkışlarım yer almış ama ben başka yerlere de gittim. Sendikamızın aldığı kararla Erbil bölgelerinde var olan kampları ziyaret etmek, sağlık sorunlarını tespit etmek amacıyla gittik. IŞİD’in Şengal’e yönelik saldırısının ardından pek çok sivil kentlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Birçoğu Türkiye’ye gelmişti. Biz de Erbil’de Barzani ailesinin de bildiği bir kampa gittik. Orada kampta yaşayan insanların sağlıklarına dair gözlemleri yaptık ve geri döndük. SES eş genel başkanı olarak farklı ülkelere de gittim. İsviçre, İngiltere gibi ülkelere, resmi bir şekilde davetle gittim” dedi.   Düğün fotoğrafı suçlama konusu!   Düğünde çekilen bir fotoğrafının da iddianamede yer almasına dair konuşan Gönül, “Sarı, kırmızı, yeşil rengin yasa dışı olduğu belirtiliyor. Bir bayrak tarifi nasıl yapıldı o fotoğraftan bilmiyorum. Ama bu renkler Kürtlerin yıllardır kullandığı ulusal renklerdir. Elimde bir şal vardı ve bu şal da dışardan herhangi bir yerde satılan bir şey. Aile bireylerimle düğünde çekilen bir fotoğraf” ifadelerini kullandı.   ‘Telefon görüşmelerim sendikal faaliyetlere dair’   İddianamede yer alan telefon tapelerine dair ise Gönül, tüm görüşmelerin sendikal faaliyetlerine dair olduğunu dile getirdi. Gönül, sendikal faaliyetlere ilişkin ise “Dosyanın başından sonuna sendikal faaliyetler yer alıyor. Tüm bunların üzerine biri gizli biri olmak üzere iki tanık var. Tanıkların verdiği beyanların tamamı yalandır. Yaptığım çalışmaların tamamı bellidir. Bu ifadelerden kaynaklı 6 aydır tutukluyum. Evime baskın yapıldığında ben bir yas sürecindeydim. Ben yas sürecindeyken gözaltına alındım ve tutuklandım. Yas sürecini ise cezaevinde geçirdim” dedi, tahliye talebinde bulundu.   Soruşturma aşamasındaki usulsüzlükler anlatıldı   Gönül’ün savunmasının ardından avukatları söz aldı. Söz alan İHD Eş Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, soruşturma aşamasındaki usulsüzlüklere değindi. Öztürk, “Kollukla müvekkil susma hakkını kullandı ama savcılık ifadesi yok. Hiç görmediğimiz bir savcının hazırladığı bir iddianameyle yargılama yapıyorsunuz. Bunu kabul etmemeniz ve geri göndermeniz gerekirdi. Gözaltından sonra biz savcılığa çıkarılmayı beklerken savcılığın herkesi tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etmesiyle karşı karşıya kaldık. Soruşturma aşamasında bu soruşturmaya dayanak olan başka bir soruşturma var. Bilinmezlikler içinde birkaç soruşturma sonrasında karşımıza bu iddianame çıktı. Kolluğun tutanaklarına baktığımızda doğrudan sendikanın hedef alındığını gördük. Bu çok bilinçli bir şekilde yapılmış çünkü tutuklanmaları talep edilmiş” dedi.   Kerem Gökalp’in dosya evrakları istendi   Öztürk, Kobanê Siyasi Soykırım Davası tanıklarından Kerem Gökalp’in soruşturma ve kovuşturma evraklarının ve ne şekilde ifadelerinin dosyaya eklendiğinin mahkeme dosyasına sunulmasını istedi. Haksız tutuklama gerekçesiyle AYM’ye başvuru yaptıklarını ve reddedilmesinin ardından AİHM’e başvurduklarını kaydeden Öztürk, Gönül’ün 2018 ile 2020 yılları arasında hakkında açılan soruşturmaların takipsizlikle sonuçlandığını hatırlattı.   ‘Bu bir örgüt üyeliği dosyası değildir’   Ardından söz alan Avukat Sevinç Hocaoğulları, “Sadece müvekkilimin savunması bile yargılamanın sendikal faaliyetler çerçevesinde yapıldığını gösterdi. Bu bir örgüt üyeliği dosyası değildir. Soruşturma başından sonuna usulsüzlükle yapıldı. Gizli tanık ULAŞ’ın ifadesinde kolluk teşhis yapmak için soru bile sormuyor. Zaten bir liste verilecek kolluk tarafından ve liste üzerinden teşhis yapılacak. Müvekkilin kardeşinin düğününde elinde tuttuğu bir şal bayrak olarak lanse edildi ve evinde yapılan aramada ele geçen fularlı düğün fotoğrafı tutuklama gerekçesi yapılıyor. Bunun iddianamede yer alması ve sorgu sırasında sizin tarafınızdan müvekkile sorulması kabul edilebilir bir şey değil. Delillerin suçlamayla ilişkilendirilmesi gerekir. Müvekkil suçlamalarla ilişkilendirilememiştir çünkü sadece sendikal faaliyetler vardır” şeklinde konuştu. Sevinç, müvekkilinin tahliyesi talebinde bulundu.   ‘İstisnasız tüm Kürt düğünlerinde var’   Avukat Zülfikar Erden de dosyanın hukuksuzluklarla dolu olduğunu belirtti. Zülfikar, Gönül’ün kardeşinin düğününde elinde tuttuğu sarı, kırmızı, yeşil renkli fulara dair “Hiç Kürt düğününe katıldınız mı bilmiyorum ama o fular istisnasız tüm Kürt düğünlerinde var” dedi.   Duruşma SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in savunmasıyla devam ediyor.