Kürt kadın siyasetçiler: Seçmek özgürlüktür bunu seçtik sorumluluğunu alacağız 2022-02-11 17:32:50     ANKARA - Kobanê davasında konuşan Gültan Kışanak, dosyaya yeni eklenilen gizli tanıkların “kimler” olduğunu bildiklerini belirterek, davanın ileriki sürecinde bu gizli tanığa ilişkin konuşacaklarını söylerken, Sebahat Tuncel ise, “Seçmek özgürlüktür, biz bunu seçtik ve sorumluluğunu tabiki alacağız. Sizin hakkımızda vereceğiniz karar önemli değil halkımızın bizim hakkımızda vereceği karar çok önemli bizim için” dedi.    DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 9’uncu duruşması 8’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor.   Figen’in ardından Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel söz aldı.   ‘Zincirleme kumpaslarla devam ediyorsunuz’   Davanın sürdürülmesi için zincirleme kumpasların devam ettiğini vurgulayan Gültan, “Bir kere yalan söylemeye başlayınca, yalanı kapatmak isteyince sürekli yalan söylenir. Yalan söyleyip sürekli yalan söylemek zorunda kalanların bir gün sıfırları tükeniyor. Bir hakikat var oraya geleceğiz. Bu yalanların tükendiği, hakikatin açığa çıktığı bir süreci göreceğiz. Bunun için mücadele ediyoruz yoksa bu heyetten adalet beklediğimiz için değil. Daha ilk günden bugüne avukat arkadaşlarımız bizler bu dosyanın hazırlanış şeklini, hukuka aykırı şeyleri söyledik ama sizler yolunuza devam ettiriyorsunuz. Bu iddianame başladığı günden bu yana duruşmada ifade edilen kanuna aykırılıklar, alt alta yazılsa Ankara’dan Kocaeli’ne ve Edirne’ye yol olur. Ortada bir iddianame yoktu, bir kötü senaryo yazılmıştı siz de kabul ettiniz. Şimdi yolda açığa çıkan yalanlarla devam ettirmek istiyorsunuz” şeklinde ifade etti.   ‘Bu gizli tanıkların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz’   “Yargılamanın kendisi kabası alınmış inşaat işine benzemez” diye belirten Gültan, konuşmasının devamında şu sözlere yer verdi:  “Müştekiler ile ilgili beş altı aydır hukuksuzluk yapıyorsunuz, huzurda dinlenilmesi lazım soru sorma hakkımız var. Bir kısmını geçiştiriyorsunuz, biz sözümüzü söyleyemedik. Gizli tanık olmaz diyorlar, kanuna aykırı deniliyor. Ama burada huzurda çıkar söyler gerekli tedbirler kanunda yazılır. Diyorsunuz ki sonra sorarsınız. İhalede de böyledir işi tamamlayıp avans mı alıyorsunuz. Bu iş ihaleye çıkarılmış alıcısı da Ahmet Altun. Ahmet Altun’a biz beğenmediğimiz isimleri istediğimiz kadar içeride tutalım, AİHM kararını da hiçe sayacağımız deliler koyun denilmiş. Gizli tanığı biliyorum, tanıyorum. Gizli tanık, yandaş medyada senaryoyu üreten, çiğneyenler. Duruşmanın ileri günlerinde bizlerin haklarında neler demişler bunları sizin önünüze koyacağız. Bu gizli tanıkları her gün izliyorum, gayet açıklar. Ya sizin elinize kağıt verdiler ya da sekreterlik kursu alınmış, ben yıllarca siyaset yapmışım, gazetecilik yapmışım o kadar düzgün yazamıyorum. CNN’de sabah akşam yazılan senaryonun benzeri uyduruk bir şeyin altına imza atılarak dosyaya koydunuz. Kimlerin senaryoları ürettiğini çok iyi biliyoruz.”   ‘Bu soygun düzeni bitecek’   Ortada kötü bir siyasi senaryo olduğuna dikkat çeken Gültan, “Sabah Sayın Cihan Aydın benimle ilgili üretilen belgeleri tarihleriyle söyledi. O kadar kumpas kurmuşsunuz ki diğer dosyadan bulduk belgenin tarihlerini. Ahmet Altun demiş ki; Gültan Kışanak’ı da bu dosyaya tahin etmemiz lazım’ demiş. Emniyet eline hazır kağıtları vermiş ANF’nin haberlerini koymuş, gizli tanıkların söylediklerini eklemiş Ahmet Altun üç ay sonra o beyanları birilerinden almış. Garanti vermiş, ihaleye çıkmış sonuçta. Ortada ne iddianame var, ne hukuka uygun bir hukuk süreci var. Bu kabul edilebilir bir şey değildir, sonuna kadar bununla mücadele edeceğiz. Bu ülke soyuluyor, bu ülkede büyük bir soygun düzeni var. Saltanat sürenler var, saltanat sürmek için de kumpaslar kuruyorlar. Bugün insanlar faturalarını ödeyemez hale geldiler. Benim tutuklanmamın sebeplerden biri belediyeye el koymak için bir dosya lazım dediler. Çünkü soygun düzenine karşı çıktığımız için el koydular. Büyükşehir yasası diye uyduruk bir yasa çıkardılar, köylerin elektriklerini büyükşehirlere yazdırmışlar böylelikle gelen paraları almak için ben bu parayı bu soygunu kabul etmiyorum dediğim için beni aldılar. Burada 20’nin üzerinde tutuklu var ve siz de yarım gün zaman veriyorsunuz. Buna razı değiliz, arkadaşlarımın da kendilerini ifade etmek adına, burada sözlerimi sonlandıracağım. Bu soygun düzeni bitecek. Böyle olmaz, bir sonraki duruşmada en az üç gün tutuk incelenmesine ayrılması lazım.    ‘AYM başkanı bile şikayet ediyor’   Ardından salonda hazır bulunan Sebahat Tuncel söz aldı. Dosyaya giren gizli tanıklarla mahkeme heyetinin gerçekleri gizlediğini belirten Sebahat, mahkeme heyetine “bundan kaynaklı takdiri hak ediyorsunuz” dedi. Sebahat,  “Sizin işiniz Kürt siyasetçilerini, kadınları, demokrasiden yana olanları, iktidarın önünde engel olanları çıkarmak. Türkiye’de iktidar yönetemiyor, kriz o kadar derin ki her alanda büyük sorunlar yaşanıyor. Bu ülkede AYM Başkanı isyan ediyor. AYM Başkanı şikayet ediyor, Adalet Bakanı şikayet ediyordu. Biz ne yapacağız burada? Ama sistem krizi öyle bir hale geldi ki yönetilemiyor. AKP’li bir vekil vardı ‘hiçbir şey olmadıysa bir şey olmuştur’ diyordu ya aynen öyle oldu. Dün siz niyetinizi çok açık belirli ettiniz. Müştekilere bize karşı ‘cezalandırmamız gerekiyor’ dediniz. Siz cezalandırmamız gerekiyor diye bir cümle kurdunuz ve bu her şeyi ifade ediyor. Siz bizim cezalandırılmamız için her hukuksuzluğu yapıyorsunuz” diye belirtti.    ‘Kadın mücadelesi veren birinin karşısına böyle gelemezsiniz’   Mahkeme heyetine “Süleyman Soylu’nun talimatını yerine getiriyorsunuz” diyen Sebahat, şöyle devam etti: “Ne diyordu? ‘Siz yapın arkası gelir’ diyordu o beyefendi. Bunun sorumluluğunu nasıl alıyorsunuz, bunun vebalini nasıl alıyorsunuz? Yaşamınıza devam edeceksiniz, o kadar Kürtlerden, HDP’lilerden nefret ediyorsunuz ki bu kadar usulsüzlüğe ‘evet’ diyorsunuz. Bunun adı nedir? Bu kabul edilecek bir yaklaşım değil. Bu dosya çöktü. Bütün dünya biliyor ki Kobanê halkı için atılan tweete karşı sadece bizi cezalandırıyorsunuz. O ölen insanlara karşı tek birimizin bir suçu yok.  Bunca yıl kadın mücadelesi vermiş birinin karşısına böyle gelemezsiniz. Müştekiler de söyledi; işiniz olmadığı halde dava yürütürken, kervan yolda yürür misali delil oluşturuyorsunuz. Biz yıllardır demokrasi, adalet mücadelesi veriyoruz. Bu kadar insanın geleceği ile nasıl oynayabiliyorsunuz! Sizin gerginliğinizin nedeni de bu yalanı devam ettirmeniz. Totaliter rejimler hep yalan üzerinden bir siyaset yürütür ve şu anki durumda bu.  Siz de Türkiye’de Kürtlerin haklarını yasalardan çıkarmak istiyorsunuz.  Etnik kimliğimizden, Alevi, Kürt ve kadın olmam sizin için dezavantaj. Bu kimliğimden kaynaklı yargılanıyorum. Kürtleri ve dostlarını neden yargılıyorsunuz?    Kamplar var diyorlar nerede bu kamplar?   Êzîdî kadınları satanları gördünüz. Bunların karşısında olduğumuz için yargılanıyoruz. Bütün mesele bu. Gizli tanık gelmiş, eski bir kadro gelmiş diyor. Neye göre eski? Gültan başkan diyordu saçlarını boya diye. Kamplar var diyor bu kamplar nerede? 25 yıldır aktif siyaset yapıyorum. Ortada bir hukuk meselesi yok, gizli tanıklar sürekli kampa gitti, Kandil’e gitti deyip duruyorlar. Madem gizli tanık bizi tanıyor neden resimlerimizi gösteriyorsunuz? Gelsin mahkemeye gerekli önlemleri alın ve bizi teşhis etsin. Kürt siyasetçilere ceza vereyim de usule uygun mu uygun değil mi hiç bakmıyorsunuz.   Dayandığınız güç güç kaybediyor   Bu sürecin altında kalırsınız, bu ülkeye demokrasi gelecek, barış gelecek. O zaman yaptığınız hukuksuzlukların hesabını vereceksiniz. Mesele biz değiliz, mesele 85 milyon. Bu cesareti nereden alıyorsunuz biliyoruz. Sizin dayandığınız güç güç kaybediyor. Bunun farkında olun. Bu sizin de meseleniz, o sandalyelerde oturanlar şimdi neredeler? Müşteki emniyete çalışmış ama adalet istedi.    Kürt meselesini mahkeme salonlarında çözemezsiniz   İlk tutuklanma gerekçem farklıydı. ANF’den basın özetleri aldınız, sonra gerekçeler ortadan kalktı ve biz usulsüz tutuklanmışız O kadar gözünüz kararmış ki ya da kendinize güveniniz var. Bu ülkeyi yaşanmaz hale getiren biz miyiz? Binlerce akademisyen yurt dışına gitmiş, on binlerce öğrenci yurt dışına gitmek istiyor. Bu ülkede yurt dışına kaçakçılığı AKP yapıyor. Neden; çünkü demokrasi yok. Geçenlerde radyo dinliyordum. Kadın A haber dinlediğini söylüyor. Muhabir pahalılık hakkında ne düşünüyorsun diyor kadın çok pahalı diyor ve başımı belaya sokma A haber izliyorum diyor. Ama alan A Haber düşünün. Ülkeyi öyle hale getirmişsiniz ki insanlar korkudan ne taraftan olduğunu belirtmek zorunda kalıyor. Bu ülkeyi insanlar yaşanılabilir halde görmüyor. Bu ülkeyi bu hale biz mi getirdik, bu hale getirenler bizi burada rehin tutanlardır. 2015 sürecine bakın ama biz cezaevinde olduğumuz sürece her şey daha dibe kadar gidiyor. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü ile alakası var. Bu yargılamayı yapamazsınız. Siz AKP ve MHP adına bu yargılamayı yapıyorsunuz. Biz dün de size dedik; çekilin aradan. Kürt meselesini mahkeme salonlarında çözemezsiniz.    Uyarılarımızı dinleseydiniz ülke bugün bu hale gelmeyecekti   Sayın Öcalan’ın üzerinde ağır tecrit devam ediyor. 15 Şubat komplosunun yıl dönümü geliyor. Sayın Öcalan’ın üzerindeki komplo, Kürt ve Türk arasındaki çatışma büyüsün diye. Kürt sorununu konuşanları cezaevlerine tıktınız. Nasıl olacak bu? İnsanların Türkiye’de yaşamamasın nedeni bütün bunlar. Dışarıda söyledik bunları hepsi önünüzde uyarılarımız hepsi gerçekleşti. Uyarılarımızı bu iktidar dinleseydi bugün bu hale gelmeyecekti. Türkiye bunu hak ediyor mu biz bunu mu istiyoruz. Demokratik bir ülke istiyorsanız bu hukuksuzluğa alet olmayın. Sizden adalet beklemiyoruz, siz usulsüzlüğün en dibini yapıyorsunuz. Israrınız nedir? Belli ki heyetin üzerinde siyasi bir baskı var. Cesaret ister bırakıp gitmek. Anlıyorum sizi, herkesin cesur olmasını beklemiyorum. Siyasi iktidara biat etmeye devam ederseniz, bu adaletsizlikten, eşitsizlikten siz de sorumlu olursunuz.    Seçmek özgürlüktür   Ben ilk vekil olduğumda bana ‘sıradan insanlar dünyayı değiştirir mi’ diye sormuşlardı. Evet, sıradan insanlar dünyayı değiştirir. Şimdi HDP’nin, kadınların zamanı. Bir geçiş sürecindeyiz zor ama yeni bir başlangıçtayız. Biz neyin ne olduğunun farkındayız. Bunun muhasebesini yapıyoruz. Seçmek özgürlüktür, biz bunu seçtik ve sorumluluğunu tabi ki alacağız. Sizin hakkımızda vereceğiniz karar önemli değil. Halkımızın bizim hakkımızda vereceği karar çok önemli bizim için. Bundan sonraki süreçte bu kürsüyü hukuksuzluğa ve adaletsizliğe itiraz etmek için kullanacağız. 10 dakika sınırlı tutunuz konuşmamızı ne oluyor panel mi yönetiyorsunuz. Burada bir dava yürütüyorsunuz. Bizim size önerimiz; çekilmeniz. Çekilmiyorsanız, hukukun onurunu koruyun.”