Madımak Katliamının sorumluları dinlenmiyor 2022-01-19 16:31:46     ANKARA - Madımak Katliamı duruşmasında söz alan Hüseyin Karababa, bu katliamın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve zaman aşımının mümkün olmadığını belirtti. Hüseyin, firari sanıklardan Cafer Erçakmak’ın öldüğü iddialarına da inanmadıklarını söyledi.   Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te aydın ve sanatçıların da aralarında olduğu 35 kişinin katledildiği Madımak Katliamı’nın yargılaması, Ankara 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Firari sanıklar Murat Songur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden devam eden davanın duruşmasına, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve HDP Ankara il yöneticilerinin yanı sıra, Pir sultan Abdal kültür Derneği, Alevi Bektaşi federasyonu, Devrimci Alevi Dernekleri (DAD), Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı, Hüseyin Gazi Kültür Sanat Vakfı temsilcileri de katıldı. Hollanda Büyükelçiliği’nden kültür ataşelerinin gözlemci olarak yer aldığı salonda çok sayıda izleyici ve gazeteci de bulundu.   Sanıklar adreste yok   Mahkeme heyeti, önceki duruşmada yazılmış müzekkerelere gelen cevapların okunmasıyla duruşmayı başlattı. Heyet, sanıklar Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden UYAP’tan Sivas Emniyeti’ne bildirimde bulunulduğu ve fiziki olarak 16 Kasım 2021 tarihinde sanıklar için müzekkere yazıldığı buna karşın gelen cevaplarda sanıkların belirtilen adreslerde bulunulmadığını kaydetti.   ‘Sanıkları devlet koruyor’   Müzekkerelere gelen cevapların okunmasının ardından katliamda kardeşini kaybeden Hüseyin Karababa söz aldı. Koçgiri, Dersim, Ortaca, Maraş, Malatya, Çorum, Sivas ve Gazi Mahallesi’nde Alevilere karşı zincirleme katliamlarla soykırım yapıldığını hatırlatan Hüseyin, “Bu soykırım davası önümüzdeki süreçte uluslararası ceza mahkemelerine taşınacaktır. 2007 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) çalışırken yakalattığımız sanıklardan İhsan Çakmak Sağmacılar cezaevine konulmuştu. Ön kapıdan giren sanığı arka kapıdan bıraktınız. Daha sonra bu sanık tekrar İBB’de de iş başı yaptı. Sivas Katliamı’nın sanıklarını devletin koruduğu görülmektedir” dedi.   ‘Zaman aşımı mümkün değil’   Bu katliamın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve zaman aşımının mümkün olmadığını ifade eden Hüseyin, “Ayrıca sanık Cafer Erçakmak’ın öldüğüne inanmıyoruz” diye ifade etti.    ‘3 kişi konuşursa katliamın arkasındakiler ortaya çıkar’   Ardından söz alan avukat Özgür Piroğlu, Tansu Çiller’in katliamın en büyük sorumlularından biri olduğunu vurguladı. Tansu’nun tanık olarak dinlenmesini talep eden Özgür, Sönmez Köksal’ın da dönemin MİT müsteşarı olduğunu hatırlattı. Özgür,  “Köksal, bu katliamdan sonra da uzun süre görevini yürütmüştür. Kendisine soracağımız önemli sorular var. Mehmet Ağar Madımak Katliamı’ndan kısa bir süre sonra emniyet genel müdürü olmuştur. Çok uzun bir süre bu görevi yürütmüştür. Mehmet Ağar’ın da tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum. Bu 3 kişinin de Madımak katliamına ilişkin çok ayrıntılı bilgileri vardır. Bu 3 kişi konuşursa katliamın arkasındaki güçler ortaya çıkar” şeklinde konuştu.   ‘Almanya Sivas katillerini koruyor’   Almanya’da bulunan sanıklara ilişkin konuşan Özgür, “Almanya Beşar Esad’ın adamlarını Suriye’de insanlığa karşı suç işledikleri gerekçiyle yargılayıp cezalandırırken, Sivas’ta soykırım yapan katilleri korumayı sürdürmektedir. Almanya bu sanıkları ya kendisi yargılamalıdır ya da Türkiye’ye teslim etmelidir” ifadelerini kullandı.   Bakanlık Pir Sultan Abdal Derneği’ni sorumlu tuttu   Avukat Hüsniye Şimşek ise gelen evraklarda Kültür Bakanlığı’nın Pir Sultan Abdal Derneği’ni katliam öncesi etkinliği organize ettiği için sorumlu tuttuğuna dikkat çekerek, “Derneğin bu davanın yürüyüşünde söz söyleme hakkı olmalıdır. Katliamın kurumsal mağdurudur. Derneğin bu davada müdafiliğinin kabul edilmesini talep ediyoruz” diye belirtti.   ‘Sanıkları serbest bırakanlar kaçtı’   Bu davada adil yargılamanın olmadığını ve hakkın yerini bulmadığını belirten dava avukatlarından Şenay Sarıhan da, bu katliamın bir grup “çapulcu”ya mal edilmemesi gerektiğini söyledi. Şenay, “Örgütlü, planlı ve gerici örgütlerin organize ettiği bir katliamdı. Hangi örgütlerin gerçekleştirdiği açığa çıkmadı. Davanın ilk aşamasında idam cezası alan sanıklar ilk serbest bırakılanlar oldu ve örgütlü bir biçimde yurtdışına kaçtılar. Çok önemli bir görevle ve sorumlukla karşı karşıyayız. Murat Songur Almanya’dadır. Sanıkların iadesinin sağlanmasını, olmuyorsa da orada bu suç sebebiyle yargılanmaları konusunda girişimde bulunmanızı talep ediyorum” diye aktardı.   Müşteki ve müdafi savunmalarının ardından mütalaasını sunan iddia makamı, Pir Sultan Abdal Derneği’nin davaya katılma talebinin reddini talep etti.   Sorumluların dinlenmesi talebi reddedildi   Mütalaanın ardından ara kararını açıklayan heyet, Sanıklar Eren Ceylan, Murat Karataş ve Murat Songur hakkında tutuklama amaçlı yakalama kararının devamına, Tansu Çiller’in dinlenmesi hakkında daha önce karar verildiğinden yeniden karar verilmesine gerek olmadığına, Mehmet Ağar’ın dinlenmesine yer olmadığına, Pir Sultan Abdal Derneği’nin doğrudan suçtan zarar görmemesi gerekçesiyle müdahil olma talebinin reddine karar verdi.   Bir sonraki duruşma 20 Nisan’a ertelendi.