Garibe’nin avukatları ‘cinsel saldırıya takipsizlik’ kararına itiraz etti 2022-01-07 16:38:56   Rozerin Gültekin   İSTANBUL - Cezaevinde tecavüze uğrayan ve katledilen Garibe Gezer’in “cinsel saldırı”ya karşı yaptığı suç duyurusuna ilişkin takipsizlik kararı verilmesi nedeniyle avukatları, Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı'na itiraz dilekçesi gönderdi.   Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde cinsel saldırı ve işkenceye maruz kalan, 9 Aralık günü ise katledilen Garibe Gezer’in avukatları, cezaevi görevlileri hakkında “nitelikli cinsel saldırı”, “işkence”, “zor kullanma yetkisinin aşılması” ve “görevi ihmal” suçlarından, doktor İsmail Ülker hakkında da “görevi kötüye kullanma” suçundan yaptıkları suç duyurusunun takipsizlik ile sonuçlandığını basın toplantısı ile kamuoyuna duyurmuştu. Garibe’nin avukatları Eren Keskin, Jiyan Kaya ve Jiyan Tosun, takipsizlik kararına ilişkin 5 Ocak günü Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı'na itiraz dilekçesi gönderdi.   Garibe’nin avukatları dilekçede şu ifadelere yer verdi:   “*09.12.2021 tarihinde, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda, şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren müvekkillerimizin kız kardeşi Garibe Gezer'in cezaevinde yaşadığı işkence kötü muamele, cinsel saldırı ve görevi ihmal gibi nedenlerle TCK 86-94-102 ve 257'inci maddeleri dayanak yapılarak, suç duyurusunda bulunduğumuz cezaevinde görevli infaz koruma memurları, cezaevi müdürü ve revirde görevli doktor hakkında yaptığımız suç duyurusuna ilişkin Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.   *Yukarıda numarası yazılı ve 28.12.2021 tarihinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararı, hukukun temel prensipleri, iç hukukta dayanak yaptığımız yasa maddelerinin içeriği, uluslararası sözleşmeler düşünüldüğünde hukuk vicdanı ve hukuk tekniğinden yoksun hatta ‘Ölünün hatırasına saygısızlık’ içerecek boyutlarda son derece 'sorunlu' bir karardır.   *Müvekkilimizin yaşadığı, İşkence ve Cinsel Saldırı ve Görevi İhmal fiilleriyle ilgili 04.10.2021 tarihli suç duyurusu dilekçemizde ayrıntılı olarak şikayetlerimize yer vermiştik. Müvekkilimiz Garibe Gezer'in, 21.05.2021, 24.05.2021 ve 07.06.2021 tarihlerinde cezaevinde görevli infaz koruma memurları tarafından fiziki ve psikolojik şiddet ve cinsel organına parmak suretiyle cinsel saldırıya maruz kalma fiillerini ayrıntısıyla dilekçelerimizde anlatmıştık.   *Yapılan suç duyurusunun ardından sayın savcılık, Garibe Gezer henüz hayattayken Garibe'nin ifadesini dahi almamıştır. Sadece Garibe Gezer, Kocaeli Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmiş ve Kocaeli Adli Tıp Kurumu da 09.11.2021 tarihinde dosya kapsamında bulunan raporu düzenlemiş ve söz konusu raporda Garibe Gezer'in ayrıntılı inceleme için Adli Tıp Kurumu 2'inci İhtisas Kurumu'na sevk edilmesi gerektiği belirtilmiştir.   *Uzman doktor Semih Yıldırım imzalı Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunun içeriğine bakıldığında Garibe Gezer'in hekim huzurunda suç duyurusu dilekçemizde yazılan tüm şikayetleri, İşkence ve Cinsel Saldırı fiillerini son derece net cümlelerle anlattığı görülmüştür. Ancak sayın savcı, söz konusu raporun içeriğini değerlendirme kapsamına almamıştır.   *Garibe Gezer hayattayken, tüm taraflara açık olan soruşturma dosyayı hakkında ne yazık ki Gezer'in şüpheli şekilde ölümünden sonra dosyaya GİZLİLİK KARARI konulmuş ve soruşturma sonucuna kadar toplandığı iddia edilen deliller adeta Garibe Gezer vekilleri olarak bizlerden ‘kaçırılmaya’ çalışılmıştır.    *Öncellikle, suç duyurusu dilekçemizde yazdığımız üzere müvekkilimizin insan onuruyla bağdaşmayan şekilde ‘Süngerli Oda’ diye tabir edilen bir oda da tutulması ve yoğun izolasyon uygulanmasını, Anayasa'nın 17'inci maddesi çerçevesinde değerlendirmesi gerektiğini belirtmemize rağmen bu değerlendirme yapılmamıştır. Anayasa'nın 17'inci maddesi ‘Özgürlüklerinden, yoksun bırakılan kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza ve muameleye maruz bırakılmayacakları’ yönünde devlet makamlarına görev yüklemektedir. Yine Birleşmiş Milletlerin, ‘Mahpuslara Yönelik Uygulanacak Asgari Standart Kuralları’ belirleyen Nelson Mandela kuralları da savcılık tarafından hiç dikkate alınmamıştır.   *Suç duyurumuzda, daha önce yaşadığı şiddete tepki olarak intihar etme girişiminde bulunan Garibe Gezer'in tekrar intihar etme olasılığı bulunup bulunmadığına ilişkin psiko-sosyal araştırma yapılmadığını belirtmiştik. Savcılık bu durumu da hiç dikkate almamış cezaevi personelin verdiği ifadeleri ‘tek ve kesin doğru’ olarak kabul ederek 'yanlı' bir tavır almıştır ve 5275 sayılı 47/ 749 maddelerini kendi istediği biçimde yorumlayarak hukuk vicdanını hiçe sayan bir değerlendirme yapmıştır.   *Dosya kapsamında, belirli olduğu üzere bir kez daha tekrarlarsak yaptığımız suç duyurusunda TCK 86-94-102 ve 257'inci maddelerini dayanak olarak göstermiştik. Hukukun temel prensiplerinden olan ‘Silahların Eşitliği’ ilkesi gereğince yapılan suç duyurusunun ardından savcılık makamının taraflar açısından lehte ve aleyhte olan tüm delilleri toplaması gerekir. Ancak, açıklayacağımız üzere savcılık makamı suç duyurumuz açısından lehimize olan delilleri 'aleyhe' değerlendirmek suretiyle bir karar vermiştir. Öncellikle, belirtmek gerekir ki, soruşturmaya konu olay ile ilgili görüntüler, son derece kısa bir sürece aittir. Olayın tamamına ilişkin görüntüler, taraf vekilleri olarak bizden açıkça gizlenmiştir.   *Ancak kovuşturmaya yer olmadığı kararında da görüleceği üzere özellikle TCK 86 ve 94'üncü maddeler açısından Ch01-257BAGECIS  isimli kamera görüntüsünde Garibe Gezer'e zor kullanıldığı kollarından yerlerde sürüklendiği ve devam eden kamera görüntülerinde de değişik kadın infaz koruma memurları tarafından yerlerde sürüklendiği, erkek infaz koruma memurlarında yerlerde sürüklenirken müvekkilimizi gördüğü açıkça görülmektedir. Söz konusu kamera görüntüleri iddiamızı doğrular niteliğinde olmasına rağmen savcılık makamı tarafından değerlendirmeye tabii tutulmamıştır.   *Suç duyurusu dilekçemizde, dile getirdiğimiz üzere Garibe Gezer'e vajinasına parmak sokmak suretiyle cinsel saldırı suçunun işlendiğini belirtmiştik. TCK 102/2 son derece açıktır; ‘Fiilin vücuda organ veya sail bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi’ durumunu düzenlemektedir. Savcılık makamı bu suç açısından değerlenmesini yaparken lehe olan delilleri tamamen ‘taraflı’ ve hukuk vicdanından yoksun bir biçimde değerlendirmiştir.   *Savcılık, kararında Garibe Gezer'in suç duyurusu tarihi olan 04.10.2021 tarihine kadar avukatlarına ya da bir başkasına bu konuda söz etmediğini büyük bir 'umarsızlıkla' yazabilmiştir. Garibe GEZER'in avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri savcılık makamı nasıl bilebilir? Garibe Gezer yaşadığı işkence ve cinsel saldırı olayını biz avukatlarına anlattığı gibi cezaevinde olan başka kadın mahpuslara da anlatmıştır. Suç duyurusu da onun anlatımlarının değerlendirmesi sonucunda hazırlanmıştır.   *Garibe Gezer en baştan beri yaşadıklarına ilişkin ceza soruşturması başlatılması için çabalamış,  aleyhine başlatılan soruşturmalar ve disiplin cezalarına ilişkin verdiği ifadelerde kısmen de olsa yaşadıklarını anlatmıştır. Ancak yargı makamları bu iddialara ilişkin hiç bir işlem yapmamıştır. Bu çabaları görmezden gelen savcılık ‘mağdurun iddialarını zamanında ihbardan kaçındığı, delil araştırmasına her aşamada bizzat mani olarak iddiaların aydınlatılmasını engellediğini’ yazmıştır.   *Garibe Gezer olaydan sonra, işbu savcılık dosyasından çok önce, hem infaz hakimliğinde hem de savcılıkta verdiği ifadelerde maruz kaldığı şiddeti dile getirmiştir. Buna ilişkin tutanakların bir kısmı ve Garibe Gezer'in 12.07.2021 tarihli kendi el yazısı ile yazıp imzaladığı mektubu tarafımızca savcılığa sunulmuştur. Ancak savcılık lehe olan bu delilleri değerlendirmemiş ve Garibe Gezer'in ‘açıkça herhangi bir kötü muameleden bahsetmediği, iddiaların vehameti nazara alındığında bu durumun hayatın olağan akışına uymadığını’ndan söz edebilmiştir.   *Savcılık makamı, Garibe Gezer'in başka bir cezaevinde tutuklu ağabeyi Haşim Gezer ile yaptığı telefon görüşmelerini de Kürtçeden Türkçeye tercüme ettirmiş ve hazırlanan bilirkişi raporu çerçevesinde son derece taraflı bir biçimde değerlendirmiştir. Garibe Gezer bu görüşmelerde, ağabeyine açıkça 'isyan derecesinde' yaşadığı cinsel saldırı olayını anlatmış ancak ağabeyi yerleşik feodal değer yargılarıyla bu anlatımlarını kamuoyunda dile getirmemesini istemiştir. Eğer savcılık makamı hazırlanan bilirkişi raporunu objektif bir şekilde değerlendirmiş olsaydı Garibe Gezer'in yaşadığı ve vajinaya parmak sokmak suretiyle gerçekleşen cinsel saldırı olayını yasanın ruhuna uygun bir şekilde değerlendirirdi.   *Garibe Gezer'in yaşadığı cinsel saldırı olayı ile ilgili kendi anlatımına dayalı tanıklık yapan Nurgül Acar,  Rezzan Gözen ve Resmiye Vatansever'in tanıklıkları ise savcılık makamı tarafından hiç değerlendirilmemiştir. Yine olay ile ilgili en yakın tanıklığı olduğu bilinen aynı cezaevinde hükümlü Deniz Tepeli'nin ifadesi ise kendisinin ısrar etmesine rağmen dosyaya içeriğine alınmamıştır. Yine bu dosya açısından önemli bir tanık olan Garibe Gezer'in ablası Asya Gezer'in ifadesini de alınmamıştır.    *Garibe Gezer vekilleri olarak, 04.10.2021 tarihinde yaptığımız suç duyurusunun ardından dosyaya 'Gizlilik' kararı konulmadığı gibi Garibe Gezer'i Kocaeli Adli Tıp Kurumu'na sevk etmek dışında etkili bir işlem yapılmamıştır. Ancak müvekkilimiz Garibe Gezer'in, 09.12.2021 tarihinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesinin ardından dosyamız 'Gizlilik' kararı konulmuş dosya taraf vekilleri olarak bizlerden gizlenmiştir. Garibe Gezer’in ölümünden 19 gün sonra savcılık makamı adeta ‘yangından mal kaçırılır gibi’ acele ile dosyayı kendince tamamlamış ve kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar vermiştir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere soruşturma aşamasında dosyaya müdahil olmamız engellenmiş taraflı bir bakış açısıyla dosya tamamlanmıştır. Delillerin bizlerden gizlendiğini en önemli belgesi, dosya kapsamında bulunan 30.12.2021 tarihli tutanaktır. Söz konusu tutanakta, ‘Garibe Gezer'e ait kamera kayıtları ve fotoğraflarının bulunduğu CD kırılmış’ olduğu yazılmaktadır. Tutanak, savcı Çağdaş Gül ve zabıt katibi Mert Taşdemir tarafından imzalanarak, Garibe Gezer vekilleri olarak bizlere teslim edilmiştir.   *Olay yeri görüntüleri ve fotoğraflardan oluşan CD'nin bilinçli bir şekilde kırılmış olduğunu düşünmekteyiz. Kamuoyuna yansımış ve böylesine önemli bir olayda kamera görüntülerini içeren CD'nin kırılmış bir şekilde şikayetçi vekillerine verilmiş olması akla başka bir durumu getirmemektedir.   *Savcılık makamı, TOPLANAN DELİLLER başlığı altında öyle bir belgeye yer vermiştir ki, bu durum !vicdandan yoksun' bir niteliktedir. Savcılık makamı kamuoyunda “seri katil” olarak bilinen Durmuş Anuçin isimli bir tutuklunun yazmış olduğu iddia edilen bir mektubu dosyaya koyabilmiştir. Bu kişi mektubunda, ‘5-6 ay önce, bahçesine atılan notu hatırladığı A Blok'tan gelen notta acil erkek mesiline ihtiyaç olduğunu ve hükümlülerin bu şekilde hamile kalıp iftira edebileceklerini düşündüğünü’ yazmıştır. Nefret suçu işleyeni katil olarak bilinen bir kişinin yazmış olduğu mektubunun dosyaya deliller kapsamında alınması ve kararda değerlendirmeye konu edilmesi vicdanları yaralamaktadır.   *Savcılık makamı, suç duyurusunda ayrıntılı olarak anlattığımız şikayetlerin hiçbirini objektif bakış açısıyla değerlendirmemiştir. Mağdurun ifadesini dahi almadan yürüttüğü soruşturma dosyasında mağdurun ölümünden sonra mağdurun anlatımlarını destekleyen bir çok somut delil ve tanık beyanı olmasına rağmen hiçbir şekilde olumlu bir değerlendirme yapmamış, tamamen hakkında şikayet bulunan infaz koruma memurları, müdür ve cezaevi revirinde görevli doktorun beyanlarını temel almış yaşadığı mağduriyet nedeniyle daha önce intihara sürüklenen ve bir süre sonrada yaşamını şüpheli bir şekilde kaybeden Garibe Gezer'in yasal haklarını hiçbir değerlendirmeye tabii tutmamıştır.”   *Savcılık makamının, TCK 86-94-102 ve 257'inci maddelerinin ruhuna aykırı bir biçimde yürüttüğü bir soruşturma söz konusudur. Tüm soruşturma boyunca Anaysa'nın 17'inci maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AİHS'in 2'inci ve 3'üncü maddeleri, Birleşmiş Milletler ( BM) “Mahpuslara Yönelik Uygulanacak Asgari Standart Kuralları", Nelson Mandela kuralları dikkate alınmamış, “Silahların eşitliği” ilkesi yok sayılmış, 'taraflı' ve objektif olmayan bir soruşturma yürütülmüş ve sonunda KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞI kararı verilmiştir.”   Dilekçede savcılık kararına itiraz edildiği kaydedilirken, “Savcılık makamının yazdığı kararın usule,  yasaya ve uluslararası hukuka aykırı nitelikler taşıdığından bozularak, soruşturmanın devamı yönünde karar verilmesi” talep edildi.