Gültan Kışanak: Davanın müştekisi çocukları öldürülen halktır 2021-12-24 17:10:38     ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan Gültan Kışanak, “Karanlık eller ortaya çıkarılsın ki ülke aydınlığa çıkarılsın. Davanın varsa bir müştekisi bu toplumdur, halktır. Çocukları çatışmada, savaşta öldürülen halktır. Barışın, çözümün önünde kim engel oldu” diye sordu   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 4'üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor.   Verilen aranın ardından müşteki sıfatıyla davada yer verilen Hür Dava Partisi (Hüda-Par) adına avukat Hasan Ece, SEGBİS’le bağlanarak, “Şu aşamada söyleyecek bir şeyim yok” dedi.    ‘Tutanaklar gerçeğe aykırı’   Ardından sabahki oturumda söz talebi istemesine rağmen talebi zapta geçmeyen avukat Ali Bozan söz aldı. Ali sözlerine, “Nihayet söz verdiniz” diyerek başladı. Duruşmanın sabahki periyodunda yaşanan gerginliğin temel sebebinin söz hakkı taleplerinin tutanağa dahi geçirilmemesi olduğunu belirten Ali, “Bağırdığım şekilde geçti. Doğru bağırdım ama mikrofonum açık olmadığından bağırdım. Mahkemeyi başkan yönetir ama usulüne uygun şekilde. Talep neyse olduğu gibi tutanaklara yansıtmak zorunda. Duruşmada öğleden önce tutulan tutanak gerçeğe aykırıdır” dedi.   ‘Biz öğrenci siz de öğretmen değilsiniz’   Mahkeme salonunda hiç okunmadığı halde 5 klasör evrakın dosyaya geçtiğini de dile getiren Ali, “Bunların hepsi mahkemenin gerçeğe aykırı hareket ettiğinin göstergesi. Müşteki vekili söz aldıktan sonra söz hakkı isteriz. Mahkemenin dilediği zaman bize söz hakkı vermesini kabul etmiyoruz. Biz öğrenci değiliz siz de öğretmen ya da sınıf başkanı değilsiniz. Mesleki hayatımda bir hakimle ilk defa bu şekilde diyalog kurmak zorunda kaldım. Bana söz vermiş olsaydınız bunlar yaşanmayacaktı. Söz hakkı vermeseydiniz bile bunu tutanağa ‘söz hakkı verilmedi’ şeklinde geçirmeniz gerekiyordu. Bağırmamın sebebi sesimi duyurmaktı. Konuştuğunuz her şey duruşma tutanağına yansıyor. Bağırmanız için bir sebep yoktu mikrofonunuz açık ama benim bağırma sebebim mikrofonun açık olmamasıydı” ifadelerini kullandı.   ‘Susmadığımız için burada yargılanıyoruz’   Mahkemeyi yürütme görevi olan mahkeme başkanı dışında üyenin kendilerine yönelik sözlerini de hatırlatan Ali, “Usule uygun yürütülmesini istiyoruz. Bu duruşma periyotlarında söz alan müvekkillerimizin tamamı şunu söyledi; susma hakkımızı kullanmıyoruz, susmadığımız için burada yargılanıyoruz” diye belirtti.   ‘Mahkeme kalemi benden hard disk istiyor’   Müvekkili Zeynep Ölbeci’ye evrakların ulaşmamasına dair konuşan Ali, “Duruşmaya ara verildiği sırada mahkeme kalemi benden Zeynep Ölbeci’ye ulaştırılması için hard disk istedi. Mahkeme kalemi benden hard disk isteyerek Ölbeci’nin evraklarını incelemediğini kabul etmiş oldu. Yargıladığınız kişiye evrakların ulaşmadığından eminsiniz ama buna rağmen ‘O kişinin savunmasını almadan müşteki beyanlarına geçeceğim’ diyorsunuz. Bunu kabul etmemizi bekleyemezsiniz. Evrakların ulaşılması için benden hard disk istemenizi kabul etmiyorum. Bu mahkemenin işidir. Eğer bu tutanaklara geçmezse sanki yargılanan arkadaşlarımızın dosyaya erişimi için her şey tamamlanmış gibi ama yargılananların dosyaya erişimini henüz sağlayabilmiş değilsiniz” diye belirtti.    ‘Diyalog yolunu kapatmayın’   Katılma talebinde bulunan kurumların talebinin reddine karar verilmesini isteyen Ali, “Biz mahkemenizin tavrına rağmen bu yargılama faaliyetini sizlerle birlikte yürüteceğiz. Diyalog yolunu kapatmamanızı talep ediyoruz. Duruşma periyoduna dair hem yazılı hem de sözlü olarak ilettiğimiz talepleri yineliyoruz” ifadelerini kullandı.    ‘Heyet üyesi bağırdı’   Ardından söz alan Avukat Maviş Aydın, “Katılma taleplerimizden önce söz taleplerimizi reddettiniz. Katılma talebine karşı da söz almak istediğimizde yine söz vermediniz ve mikrofonumuz kapalıydı. Taleplerimiz zapta geçilmeden duruşma düzeninin bozulduğuna dair beyanlarınızı zapta geçirmenizi doğru bulmuyoruz. Yolumuz uzun, dolayısıyla uzun süreci birlikte götürmek zorunda olduğumuz bilinciyle diyaloga kapalı olmadığınızı kısmen biliyor daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtiyoruz. Biz bağırınca ‘bağırdı’ diye zapta geçiyorsunuz. Sizin mikrofonunuz açık ama heyetinizin üyesi Engin Bey, mikrofonu kapalı olmasına rağmen bize bağırdı” diye belirtti.    ‘Kendi aramızda tutanak tuttuk’   Tutanağın gerçeğe aykırı olarak tutulduğunu dile getiren Maviş, “Biz de kendi aramızda bir tutanak tuttuk. Burada sözlü yargılama yapıyoruz. Bize söz hakkı vermediğinizde, ‘istediğiniz aşamada itiraz edebilirsiniz’ dediniz. İstediğimiz aşamalardan biri burası, burada sözlü yargılama yapıyoruz çünkü” diye aktardı.   ‘Sorgu bitmeden müştekiye geçtiniz’   Ardından kurumların müdahillik talebine dair HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz söz aldı. Bircan, “Görünen o ki bizden sonra tufan demeye başladınız. Tüm itiraz ve müdahalelerimizde bize AİHM, İstinaf, AYM’yi işaret ediyorsunuz. Bundan bir an önce vazgeçmeniz lazım. Dava devam ediyor. Henüz esasa bile geçmedik. Bu yaklaşımınız, ‘Buradan bir umut etmeyelim’ çağrışımı yapıyor. Ama bu düşünceden kendimi uzaklaştırmak istiyorum. Ben hukukçu değilim ama bu dava başlayınca yargılamanın nasıl işleyeceğini avukatlarıma sorarak öğrendim. Ama bir aşama bitmeden diğer aşamaya geçiyorsunuz. Sorgu aşaması bitmeden müşteki aşamasına geçtiniz” ifadelerini kullandı.    ‘Olayları engellemesi gereken emniyet müşteki olmak istiyor’   Katılma talebinde bulunan kurumların müşteki sıfatıyla kendilerine daha önce soru sorulmasına izin verildiğini hatırlatan Bircan, “Daha usul tartışmalarını aşıp normal bir yargılama aşamasına geçemedik. Bundan da siz sorumlusunuz. Tüm müştekilerin taleplerinin reddedilmesini istiyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü, olayları engellemesi gerekirken buraya gelmiş müşteki olmak istiyor. Nerede ne yaptığımı söylemeleri lazım müdahil olabilmeleri için. Davanın gerilim halinden bir an önce çıkması gerekiyor” şeklinde konuştu.    ‘Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar’   HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu söz aldı. Pervin, “Bir halkın canını malını korumakla görevli olan İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü müşteki olmak istiyor. Bunu kabul etmiyoruz. Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar, öyle mi? Kesinlikle kabul etmiyoruz. Üzerinizde siyasi baskı olabilir ama yargılamayı burada bitiremezsiniz. Biz hala burada kendimizi savunmak istiyoruz, üzerimize atılı kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz” dedi.    ‘Müştekilerin çoğu emniyetin mağdurları’   Söz alan HDP Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, “Savunmalar tamamlanmadan alelacele müştekilere söz verdiniz. Bu olayların sebebi olan kurumlar burada müşteki olarak karşımızda duruyorlar. Dönemin İçişleri Bakanı’nın söyledikleri var. ‘Kontrol edemediğimiz güçler var, gelin bunu beraber engelleyelim’ diyor. Kendileri bu işin merkezinde ama önlemiyorlar ya da önlemek istemiyorlar. İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün 15 Temmuz Darbe Komisyonuna verdikleri ifadelerde de nettir. Bunlar ifadelerinde ‘Emniyet mensuplarının çoğu cemaate mensuptur’ diyor. Emniyet müdürlüğü üst noktadan cemaat üyesiyse zamanında müdahale etmeyenler açık değil mi? Müştekilerin çoğu emniyet mensuplarının mağdurları. Dosya açıktır, tüm çabalara rağmen bir delil yoktur sosyal medya paylaşımı dışında. O da AİHM kararında nettir, suç teşkil etmiyor” diye belirtti.    ‘El insaf’   Müştekileri reddettiklerini dile getiren Ali, “Diyanet İşleri Başkanlığı da var içlerinde. Sonradan ilave edildi herhalde. 2015-2016’da bazı camilerin zarar gördüğünü belirtmiş. Biz zaten biliyorduk bombalandı oralar da, bombalama sırasında camiler de zarar görmüş olabilir evet. Ama El insaf, Allah'tan korkun Diyanet İşleri Başkanı nasıl bu zulme ortak olur? Kim sizi buna alet etti? Bunu da reddediyorum” diyerek avukatların mikrofonlarının gerektiğinde açık olması talebinde bulundu.    ‘Mahkeme kriz halinde’   Ardından söz alan HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, mahkemenin akışına dair konuştu. 20 Eylül’den itibaren sürekli bir gerilimin yaşandığına dikkati çeken Günay, “Mahkemenin olağan ritminin bozulduğunu söyleyebiliriz. Mahkeme tıkanmış durumda ve bir kriz halinde. Böyle bir mahkeme süreci sürdürülemez. Bunun sorumlusu, sizin izlediğiniz duruşma periyotlarıdır. Sorumlu sizsiniz çünkü yöntemin kendisi tıkayıcı. Mahkemenin zamanı ve enerjisi dibi boş bir kuyuya akıp gidiyor. Siz kendi ara kararınızda da belirtmişsiniz, ‘dosya kapsamlı ve karışık’ diye. Ama oradan çıkardığınız konu, ‘kapsamlı dosya var, karışık, karşımızda emri vakiler de var bir an önce sırtımızdaki yükü atalım.’ Ama yürümüyor” ifadelerini kullandı.    ‘Gece yaşadığımız mekan basılıyor’   “Kontrol edemediğimiz güçler var” diyen bir kurumun nasıl müşteki olarak getirildiğini soran Günay, “Sanık sandalyesinde oturması gerekenleri müşteki sandalyelerine oturtursanız kabul etmeyiz. Buradan adil bir karar da çıkmaz. Saraydan gelen emri vakilere değil, kendinizi bağlayan kaide ve kuralları görün. Bunların hepsi kayıtlara geçiyor Yıldıray Bey. Ama bu mahkemenin akışını normalleştirmenizi istiyoruz. Ağır koşullarda yaşıyoruz. Gece 9-10’da 8-9 gardiyan gelip yaşadığımız mekanı basıyorlar. Dışarıda olsa bunun adı, ‘haneye tecavüzdür’. İnsanlık onuruna saygı vardır. Bunun sorumlusu siz değilsiniz ama ağır koşullarda yaşadığımızı bilin. Ya adil bir mahkeme sürecini işleteceksiniz ya da verin cezalarımızı o zaman gösterdiğiniz AYM yoluna gidelim” şeklinde konuştu.    ‘AİHM’in size gösterdiği yolu dikkate almalısınız’   HDP eski MYK üyesi Ayşe Yağcı söz alarak, mahkemenin adil ve eşit yaklaşmasını istediklerini dile getirdi. Ayşe, “Baskı fazla anlıyoruz, ama asıl sanık sandalyesinde oturması gerekenler dışında bizi yargılamanız kabul edilecek bir durum değil. Bizim yargılamadan kaçma gibi bir durumumuz yok. Burada hakikati açığa çıkarmak istiyoruz. Bize AİHM yolunu gösteriyorsunuz, AİHM’in size gösterdiği yolu da dikkate alabilirsiniz” diye aktardı.    ‘İçişleri Bakanlığı ve emniyet hesap vermeleri gerekirken hesap soramaz’   HDP eski MYK üyesi Meryem Adıbelli, Kürtçe konuştu. Devlet kurumlarının müştekilik taleplerini kabul etmediğini belirten Meryem, “İçişleri Bakanlığı ve emniyet hesap vermeleri gerekirken hesap soramaz” dedi.    ‘Savunma hakkımı gasp ediyorsunuz’   Ardından yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak söz aldı. Savunma hakkının engellendiğini ifade eden Gültan, “Ben susma hakkımı kullanmıyorum, siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz. Bir ayı daha geride bıraktık. Duruşma periyotları hayatın olağan akışına uygun mu? Hangi zamanda günlük ihtiyaçlarımı gidereceğim ve dosyayı inceleyip savunma yapmaya hazır hissedeceğim. Zamana ihtiyacım var. Ağır bir saldırı ve baskı altındayız. Ağır bir kumpasla karşı karşıyayız. Lütfen açık olun. Biz hayatımız boyunca açık olduk, gizli kapalı bir şey yapmadık. Bu iktidar da açık sözlü olsun” dedi.    ‘Bunun adı faşizmdir’   İktidar yetkililerinin kendilerine yönelik hedef gösteren sözlerini de hatırlatan Gültan, “Bari siz çıkın gerçekleri söyleyin. Bunun adına maddi gerçeği ortaya çıkarmak, bağımsız yargı adalet, hukuk demeyin. Şurada çıkıp, ‘Siyasi iktidar bana talimat verdi ben de onlar gibi düşünüyorum size bu kadar ceza vereceğim’ deyin biz de ‘eyvallah’ deriz. Ama bunun adına mahkeme demeyin. Devlet sistemindeki hukuku bitirdiniz bari toplumdakini bitirmeyin. Hukuksuzluk üzerinden hukuk kurulamaz. Bunun adı faşizmdir, otoriterliktir” diye konuştu.    ‘Davanın müştekisi halktır’   Gerçeklerin açığa çıkarılması için uğraştıklarını dile getiren Gültan, “Karanlık eller ortaya çıkarılsın ki ülke aydınlığa çıkarılsın. Varsa bir müşteki benim ben. Davanın varsa bir müşteki bu toplumdur, halktır. Çocukları çatışmada, savaşta öldürülen halktır. Barışın, çözümün önünde kim engel oldu? Bunun davacısı halktır“ ifadelerini kullandı.    ‘Faili meçhuller gibi üstü örtülüyor’   Kürtçe konuşan kadın aktivist Zeynep Ölbeci, sabah yaşanan gerginliğe dikkat çekti. Kendilerine suçlu gözüyle bakılırsa da suçlu olduklarını ifade eden Zeynep, “Biz gerçeklerin açığa çıkması için buradayız. Bu olayın üstünün örtülmesini istemiyoruz. 90’lı yıllarda da böylesi durumlar, faili meçhuller yaşanıyordu ama onların üstü hep örtüldü ve failler ortaya çıkmadı. O zaman da Kobanê gibi bir durum mu vardı ne oldu? Bu topraklarda her zaman kirli eller ortaya çıkmıştır. Biz de Kobanê olaylarının aydınlatılmasını istiyoruz. İçişleri Bakanı, Emniyet, İstihbarat ve ne kadar devlet kurumu bizi suçlamak için mi varlar? Onların önlem almaması neden bana suçlama olarak yöneltiliyor? Bu yaklaşımı kabul etmiyorum. MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet ve Karayolları’nın müştekilik taleplerini kabul etmiyorum. Onlara ne zarar vermişiz? Bunu somut olarak göstersinler” dedi.    ‘Siyaset yapma hakkım elimden alındı’   Ardından Ayla Akat Ata söz aldı. Ayla, “Tutuksuz yargılandığım dosyanın tape kayıtlarını bu dosyada tutuklama devam gerekçesi yaptınız. Ben adil yargılanmak istiyorum. Beni neyle yargılıyorsunuz? Siyaset yapma hakkım elimden alındı ve ben savunmamı bu yönde hazırlıyorum” diye aktardı. Ayla, duruşma periyotlarının adil yargılamaya uygun düzenlenmesi talebinde bulundu.    ‘Deniz’i öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler’   Deniz Poyraz duruşmasına avukatlarının yanı sıra kendilerinin de gitmek istediğini, salonda olmak istediklerini belirten Ayla, “Bir genç kadın arkadaşımız öldürüldü ve onun duruşması var. Kendisini öldüren şahsa hiçbir soru sorulmadan, arkasında başka güçler yok denilerek sadece onun adına iddianame hazırlandı. Biz doğal olarak bu dosyanın takipçisi de olacağız” diye aktardı. Siyaseten çözülemeyen meselelerin yargı konusu yapıldığını dile getiren Ayla, “Çözüm sürecinde silahların susması bile çok önemliydi. Böyle bir süreçte yaşamımıza giren şiddet vakalarıdır bunlar. Deniz Poyraz’ı öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler” vurgusu yaptı.    Duruşmada tutuklu siyasetçilerin tutukluluk incelenmesine dair beyanlarının ardından ara karar kuran mahkeme başkanı, Ankara'da ikamet eden müştekilerin bir sonraki oturumda dinlenmesine karar vererek, duruşmaya 27 Aralık'a kadar ara verdi.