Garzan’dan çıkarılan 22 cenaze ailelere teslim edildi: Dosya AYM’de bekletiliyor 2021-12-18 09:07:15     İSTANBUL - Garzan Mezarlığı’ndan cenazelerin çıkartılmasının üzerinden geçen 4 yılda, 282 cenazeden sadece 22’si ailesine teslim edildi. Avukat Elif Taşdöğen, suç duyurularının takipsizlikle sonuçlanması üzerine AYM’ye başvurduklarını ve dosyalarının burada bekletildiğini söyledi.   Bitlis’in Yukarı Ölek (Oleka Jor) Mahallesi’ndeki Garzan Mezarlığı’nda 19 Aralık 2017 tarihinde 282 cenazenin ailelerine haber verilmeden çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürülüp, ardından Kilyos Mezarlığı’nda bulunan kaldırımlara gömülmesinin üzerinden 4 yıl geçti. Şimdiye kadar cenazelerini almak isteyen 85 aile ATK’ye DNA örneği verirken bugüne kadar sadece 22 cenaze ailelerine teslim edildi. 261 cenaze için ise şimdiye kadar herhangi bir başvuru yapılmadı.   Garzan Mezarlığı’ndan cenazelerin çıkartılmasının ardından geçen 4 yılda yaşanan gelişmelere ilişkin konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarından Elif Taşdöğen, yaşananların hukukta bir tanımı olmadığını ifade etti.   ‘Gördüklerimize inanmak istemedik’   Bitlis’in Yukarı Ölek köyünde 19 Aralık 2017 tarihinde Garzan Mezarlığı’ndan cenazelerin çıkartıldığını avukatların ve ailelerin, tesadüf öğrendiklerini vurgulayan Elif, “Orada bulunan mezarlar zaten defin ruhsatı olan mezarlardı. Yani bir anda bir mezarlık oluşturulmadı. Resmi kurumlardan defin ruhsatı alınarak cenazeler oraya defin edilmişti. Cenazeler çıkartıldıktan sonra uzun süre nereye götürüldüklerinin bilgisini biz alamadık. Basına yansıyan bir haberle birlikte Kilyos Mezarlığı’nda olduklarının haberini aldık. Daha sonra ÖHD avukatları olarak oraya gidip gözlem raporumuzu hazırladık. Gittiğimizde durum içler acısıydı çünkü kimsesizler mezarlığında yer varken kaldırımın altında üst üste gömülmüş cenazeleri gördük. Orada bulunan görevli bunlar Garzan’dan gelenler diyene kadar biz inanmak istemedik” dedi.   Suç duyurusu takipsizlikle sonuçlanınca AYM’ye başvuruldu    ÖHD İstanbul Şubesi ve bir aile adına “Kişinin Hatırasına Hakaret”  ve yine  “İbadethanelere ve Mezarlıklara Zarar Verme” suçlarından iki suç duyurusunda bulunduklarını ama suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığını ifade eden Elif, “Bizim yaptığımız suç duyurularının takipsizlikle sonuçlanması aslında bir bütün olarak hareket ettiklerinin göstergesi. Biz takipsizlik beklemiyorduk çünkü insan onuruna yakışmayacak şekilde somut durum görmek kabul edilir bir şey değildi. Suç duyurularımız takipsizlikle sonuçlanınca biz de Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) gömülme için özel bir düzenleme olmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 8, aile hayatına saygıyı kapsayan maddeyle başvuru yaptık. Ancak suç duyurularımız orada da bekletiliyor. AYM’den istediğimiz sonucu almazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. Oradan muhakkak Türkiye’nin aleyhine ihlal çıkacaktır. İhlal kararı çıktığı durumda Türkiye yargılanacak ve maddi, manevi bir yaptırım söz konusu olacaktır” diye konuştu.   ‘Türkiye hukuka aykırı davranıyor’   Türkiye’nin hukuk suçu işlediğinin altını çizen Elif, Türkiye’nin tarafı olduğu sözleşmeleri yok saydığını dile getirdi. Elif, devamında ise şöyle konuştu: “Bir sözleşmeye tarafsanız onun yükümlülüklerini yerine getirmek zorundasınız. Her ne kadar gömülme için özel düzenlemeler olmasa bile bu konuyu kapsayan uluslararası sözleşmeler, taraf olduğumuz sözleşmeler, kendi kanunlarımız var, bunlar uygulanmalı. Örneğin 3998 Sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanun’un 2’nci Maddesi’ne göre de; ‘Mezarlar bozulamaz, tahrip edilemez ve kirletilemez’  denilmektedir.  Anayasa’nın başlangıç bölümünde insan onurundan, 17’nci maddesinde işkence ve eziyet yasağından ve 20’nci maddesinde özel hayatın korunmasından bahsedilmektedir. Dolaylı olarak düzenlenmiş kanunlar ve taraf olduğumuz sözleşmeler var. Hukuka aykırı şekilde davranarak onları yok hükmünde sayıyorlar. Eğer yerine getirmezseniz bir hak ihlali yaparsanız bunun bedelini ödemek zorundasınız. Biz sürekli hukuki olarak başvurular yaptığımız için Türkiye’nin aleyhine hukuki kararlar çıkacağına inanıyoruz.”   ‘Ölülerin hatıralarına saldırılar devam ediyor’   Garzan Mezarlığı’ndan çıkartılan 85 kişinin ailesinin cenazelerini almak için başvurduğunu fakat sadece 22 kişinin cenazesinin ailelerine teslim edildiğini söyleyen Elif, “Cenazelerin kime ait olduğu biliniyor ama öyle bir durum söz konusu olmuş ki insanlar ölülere yapılan saygısızlıkları gördükleri için tekrar tekrar o acıları yaşamamak için ya da o kişi orada artık rahat bırakılsın diye herhalde artık başvuru yapmıyor. Çünkü başvuruda bulunan aileler aynı acıyı tekrar tekrar yaşadılar. Ailelerin DNA’ların sonuçlanması, cenazeleri teslim almaları 1 yıldan fazla zaman aldı. Bunların bu kadar uzun zaman alması normal değil. Savaş hukukunda bile biri öldüğünde savaşla bir bağı kalmadığı için hangi dine mensupsa dini vaciplerini yerine getirilmesi, gömülmesi için zaman yaratıyorlardı. Ama şimdi insan hakları haftasında biz ölüye yapılanları konuşuyoruz. Bu çok acı bir tablo. İnsanlar daha Kilyos’u unutmamışken ölülere, onların hatıralarına sistematik saldırılar devam ediyor” ifadelerini kullandı.   ‘Bunun hukukta hiçbir yeri, tanımı yok’   Her anlamda kuşatılmış bir saldırının söz konusu olduğunu söyleyen Elif, “Ölüye yapılan saldırı bir bakıma geride kalan ailesine bir saldırıdır. Aileye yas tutmayacaksın, insani olarak cenazeni gömmeyeceksin denilerek maneviyat yok edilmek isteniyor. Bunun hukukta hiçbir yeri, tanımı yok. O saklama kutularının içindeki çocuklarını alınca annelerin her şeye rağmen çocukları için ayakta kalma çabaları bizi çok etkiledi” diye belirtti.