Suruç Davası: Çocuklarımızın katilleri yargılansın 2021-10-22 13:00:30   URFA - Suruç Katliamı’na ilişkin açılan davanın 21’nci duruşması avukatların ve katliamda yakınlarını kaybedenlerin savunmaları ile devam ediyor. Duruşmada söz hakkı alan aileler, “Çocuklarımızın katilleri kimdir? Yargılansınlar” dedi.   Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelen kişilere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 kişi katledilirken, çok sayıda kişi ise yaralanmıştı.   Katliama ilişkin açılan davanın 21'inci duruşması Hilvan Kapalı Cezaevi Kampüsü Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya ailelerin avukatı Serdıl İzol ile Urfa Barosu'na bağlı avukatları, Adıyaman Barosu Avukatları, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatları, izleyici olarak katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP milletvekilleri Ayşe Sürücü, Nuran İmir, Ömer Öcalan, Nusrettin Maçın, Murat Çepni, CHP milletvekilleri Ali Şeker, Orhan Sarıbal, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Şahin Tümüklü, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Değirmenci, HDP bölge illeri yöneticileri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) üyeleri ve kentte bulunan Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) katıldı.   Reddi hakim talebi reddedildi   Kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya dava dosyasının tek tutuklu sanığı olan Yakup Şahin, tutuklu bulunduğu Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.   Bir önceki duruşmada avukatların yaptığı reddi hakim talebinin, mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine savunma yapmak isteyen aile avukatları Sevda Çelik Özbingöl ve Serdıl İzol’un talebi reddedildi.     ‘Burada hukuksuzluk yapıyorsunuz’   Katliamdan yaralı kurutulan Koray Türkay, mahkemenin savunma yapmasına izin vermemesi üzerine sinir krizi geçirerek, “Kimse benim savunma hakkımı engelleyemez. Ben o katliamda arkadaşlarımı kaybettim. Burada hukuksuzluk yapıyorsunuz. Buna izin vermeyeceğiz. Ne olursa olsun ben burada savunmamı yapacağım” dedi.   ‘Mahkeme başkanı avukatlardan ve katılanlardan korkuyor’   Yaşanan gerginlikten kaynaklı mahkeme heyetinin verdiği aranın ardından başlayan duruşmada söz hakkı alan avukat Ruken Gülerce, jandarmalardan kaynaklı hakimin yüzünü göremediklerini belirterek, müvekkillere söz hakkının verilememesini eleştirdi. Ruken, “Müvekkillerimizin önünde jandarmalar oturamaz. Müvekkilimin jandarma önünde olmadan konuşması sizin güvenliğinizi tehlikeye atmaz. Müvekkillerim karar duruşmasında son bir kez daha konuşmak istiyorlar. Burada yarlılar var. Son bir kez bu salonda söz söyleme hakkı var. Bu şekilde yargılama olmaz. Şuan bu salonda fiilen olarak bir sanık yok. Sanık SEGBİS ile katılıyor. Mahkeme başkanı avukatlardan ve katılanlardan korkuyor” diye belirtti.    ‘Siz burada suç işliyorsunuz’   Söz hakkının verilmesinin yasal olduğunu belirten avukat Sezin Uçar, normal bir davanın yürütülmediğini ifade etti. Sezin, “Siz burada Suruç Davası’nı yürütüyorsunuz. Daha doğrusu yürütemiyorsunuz. Siz yargılama bakımından tarafsız bir yargılama yapmıyorsunuz” diye kaydetti. “Suç işliyorsunuz” diyen Mahkeme başkanına “burada siz suç işliyorsunuz. Soruşturmanın daha genişletilmesini istedik. Ceza verip bu davayı kapatmak istiyorsunuz. Binlerce kilometreden gelen müvekkillerimin söz hakkının engelliyorsunuz. Başka birinin bu katliamı planladığını biliyorsunuz. IŞİD’in devletle bağlantısı var. Bağlantıları açığa çıkartmadan adil bir yargılama yapamazsınız. Siz taraflısınız. Sadece siz değil birçok yargıç böyle. Madem adil bir yargılama yapmak istiyorsunuz. O zaman müvekkillere söz hakkı verin” sözleriyle cevap verdi.    'Söz hakkı vermemek neyi engelleyecek’   İlk günden bu yana davanın takipçisi olduklarını söyleyen avukat Bülent Turan, “Şu an burada güvenlik mi var yoksa söz hakkımız mı engelleniyor. Biz hiçbir zaman reddi hakkim talebinde bulunmadık. Ancak siz bizim hiçbir talebimizi kabul etmediniz. Bizler şu an katılan tarafız. Jandarmaların burada olması kime karşı bilemiyoruz. Savunma hakkımızı kullanmak istiyoruz. Bize yeniden söz hakkının verilmesi neyi engelleyecek. Şu an meslektaşım konuşurken, söz hakkını kesiyorsunuz. Neden kişilerin söz hakkı almasına izin vermiyorsunuz. Bu durumdan bir an önce vazgeçin” dedi.   ‘Katil katildir takım elbise bunu değiştirmez’   5 yıla yakındır duruşmalara katıldıklarını belirten katılımcılardan Hatice Saadet, SEGBİS’i göstererek, “Bize yapılan zulüm şu katile yapılmamıştır. Sizden evladımı istiyorum. Bunu veremezseniz, eğer evladımın katilini istiyorum. Ben evladımı kaybettim. Ben burada hiçbir şey görmek istemiyorum. Evladımın katillini görmek istiyorum. Nasıl ki Madımak'ta Roboski’de katiller saklandı. Bunu saklamayın. Yüzlerce kişinin katili olabilecek potansiyeldedir. Bu katliamın arkasında olan kimse ortaya çıkarılsın. Ben şimdi buradayken, ne konuşayım, benim konuşmalarım yarın öbür gün benim başıma bela olacak mı diye. Çocuklarımızın katilleri kimdir? Yargılansınlar. Katliama yardımcı olanlar yargılansın. Ancak siz burada ben söz hakkı almak istediğim için etrafıma jandarma topluyorsunuz. Takım elbise ve tıraş olması onu katil olmaktan çıkarmaz. Katil katildir” diye konuştu.   ‘Devlet dosyayı kapatsa bile ben izin vermem’   Ardından söz hakkı alan ve saldırıda oğlunu kaybeden Süleyman Aksu’nun annesi Kudret Aksu, “Ben oğlumu kaybettim. Oğlum memurdu. Ahmet Davutoğlu gelip dinlensin. Benim adalet istiyorum. Benim oğlum Adana’da dört yıl okudu. Benim oğlumu katlettiler. Adalet toprağın altındaysa onu çıkarın. Benim oğlum 5 aylık maaşı ile oyuncak aldı. Orada bulunan çocuklara götürmek için. Onun günahı neydi. Benim çocuğumun mezarını 7 defa yıktılar. Ben oğlum katilini istiyorum. Yüksekova’dan geliyorum tüm rahatsızlıklarıma rağmen. Ben yaşadığım müddetçe bu davanın peşini bırakmayacağım. Devlet kapatsa dahi ben kapanmasına izin vermeyeceğim. Ben anneyim. Kimsenin ölmesini istemem. Ben her gün 3 defa oğlumun mezarını ziyaret ediyorum” sözlerinin altını çizdi.   Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.