Özsavunmasını kullanan Çilem Doğan'ın yargılandığı dava ertelendi 2021-10-21 13:07:20   ANKARA - Kendisine şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan Hasan Karabulut’u özsavunmasını kullanarak öldüren Çilem Doğan’ın Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi’nde görülen duruşması 4 Kasım’a ertelendi.   Adana’da kendisine sistematik şiddet uygulayan ve fuhuşa zorlayan evli olduğu Hasan Karabulut’u 8 Temmuz 2015’te özsavunmasını kullanarak öldüren Çilem Doğan, yargılandığı Adana 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 15 yıl hapis cezası almış, ardından 20 Haziran 2016’da 50 bin TL kefaletle tahliye edilmişti. Çilem’in Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi'nde dosyasının ilk duruşması görüldü.   Duruşmayı izlemek isteyen çok sayıda avukat ve gazeteci duruşma salonuna alınmadı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün de takip ettiği duruşmaya tutuksuz yargılanan Çilem de katılmadı.    Duruşma tartışma ile başladı   Mahkeme heyetinin yetki belgesi ile duruşmaya katılan avukatların savunma yapmasına izin vermemesi üzerine duruşma salonunda tartışma çıktı.   KOM’a şikayet etmiş   Savcı tebliğnamede onama istedi. Ardından avukatlarından İsa Ayanoğlu’na söz verildi. İsa, meşru savunma kapsamında TCK’nın 27’nci maddesinin uygulanmasını istedi. Hasan Karabulut’un bir suç dosyası olduğunu hatırlatan İsa, “Çilem daha önce Karabulut’u Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele’de (KOM) şikayet etmişti. Hasan Karabulut’un KOM’a yapılan şikayeti öğrenmesinin ardından tartışma başladı” dedi.   ‘Savcı eylemin meşru müdafaa olmadığını söylüyor’   Ardından söz almak isteyen Avukat Songül Yıldız’ın savunma yapmasına müdahale eden mahkeme heyeti yalnızca bozma sebeplerinin söylenmesini istedi. Songül, “Çilem’in cezalandırılmasını isteyen Savcıya ve cezalandırılması yönünde oy kullanan iki hakim üyeye sorularımız var. Savcı kadına yönelik şiddetten ayrıntılı olarak bahsetmiş ama ardından her olayın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek bu olayda Çilem’in eyleminin bir daha meşru müdafaa sayılamayacağını söylüyor” diye belirtti.   ‘Devlet Çilem'in hayatını tehlikeye atmış’   Songül, gerekçeli kararda yer alan Hasan Karabulut’un olay anında Çilem’in hayatına yönelik bir saldırısının olmadığı, olsaydı Çilem’in silahla öldürülmüş olacağı yönündeki tespitini eleştirdi. Yine gerekçeli kararda yer alan Çilem’in şiddet gördüğü sırada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na başvurmaması ve daha önce emniyete yaptığı şikayetlerini baskı ve tehdit ile geri çekmesi konusunda da itirazlarını dile getirdi. Songül, devletin Çilem’in hayatını tehlikeye attığını söyledi.   ‘Daha önce ölümle tehdit etti’   Daha sonra söz alan Avukat Cemre Topal ise meşru müdafaa yönündeki gerekçeli karara tepki göstererek, “Olayda da meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Çilem’in durumu sadece olay günü üzerinden değerlendirilemez. Sistematik olarak uygulanan şiddetin gözetilmesi gerekirdi. Maktül suçlu biridir. Daha öncede Çilem’i ölümle tehdit etti, kafasına silah dayadı” ifadelerini kullandı.   ‘Çilem’in can korkusu yaşaması doğaldır’   Avukat Ayşe Zilan ise Yargıtay 1’nci Ceza Dairesinin meşru müdafaa hükümlerinin uygulandığı, bazı emsal kararları hatırlatarak, Çilem’in durumunun da benzer olduğunu söyledi.   Daha sonra konuşan Avukat Bahar Melek Dizdar olay anında hâlihazırda bir saldırının olup olmamasının meşru müdafaa uygulanması noktasında tek koşul olmadığını belirterek, “Daha önceki saldırılardan dolayı Çilem’in can korkusu yaşaması doğaldır” dedi.   ‘Hayatını savunan bir kadının 15 yıl ceza almasına itiraz ediyoruz’   Faillerin erkek olduğunda lehe hükümlerin kolay uygulandığını belirten Avukat Büşra Özbiçer ise kadın olduğunda yargının tereddüde düştüğünü söyledi. Büşra, “Kendi hayatını savunmak zorunda kalan bir kadının 15 yıl ceza almasına itiraz ediyoruz. Çilem hayatını savunmasaydı, bugün burada Hasan, Çilem’i öldürmekten yargılanacaktı” dedi.   Avukatların savunmalarını bitirmesinin ardından Yargıtay kararını açıklamak üzere davayı 4 Kasım’a erteledi.   ‘Cezalandırılması gereken müvekkil değil’   Polis, duruşmanın sona ermesinin ardından açıklama yapmak isteyen kadın örgütleri ve avukatlara engel olmak istedi. Engellemeye rağmen açıklama yapan avukatları dava hakkında bilgi paylaştı. Avukatlarından Cemre Topal, Çilem’in devlet korumasına rağmen kendi hayatını savunmak için kendini korumak zorunda kaldığını belirti. Cemre, “Cezalandırılması gereken müvekkil değildir. 4 Kasım’da açıklanacak kararla birlikte meşru müdafaa hükümleri gereği beraat etmelidir” dedi.    ‘Devlet mekanizmaları kadınları korumadı’   Ardından konuşan avukat Songül Yıldız ise devlet mekanizmalarının kadınları erkek şiddetinden korumadığının altını çizerek, “Erkekleri engelleyemiyor. Engellenemeyen erkekler nedeniyle kendini koruyacak yollar bulamayan kadınların şiddete uğradıklarında öldürmek zorunda oldukları bir sistemle karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla hayatını savunmuş ve bu yüzden öldürmek zorunda kalmış bir kadının meşru müdafaa hükümlerinden yararlanması bilinciyle buradayız. Kararın da bu yönlü çıkacağını ve yerel mahkeme kararının bozulacağını umut ediyoruz. Kadın dayanışması güçlendirir. Kadınlar birlikte ve hayatını savunan kadınların yanında olduğu müddetçe bunun hiç de boş bir umut olmadığının farkındayız” dedi.    Ne olmuştu?   Adana’da yaşayan Çilem Doğan, 8 Temmuz 2015’te kendisine sistematik şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan evli olduğu Hasan Karabulut’u özsavunmasını kullanarak öldürmüştü. Çilem hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanırken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı Adana 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında 'tahrik ve iyi hal indirimi' ile 15 yıl hapis cezası almıştı. Ardından avukatlarının adli kontrol tedbirleriyle tahliye edilmesi yönünde talepte bulunması üzerine mahkeme, 20 Haziran 2016'da 50 bin TL kefaletle Çilem’in tahliyesine karar vermişti.   Kararın ardından dosya Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi’nde Çilem’in aldığı 15 yıl hapis cezasının değerlendirileceği ilk duruşma görüldü.