Hande’yi katleden failin avukatından cinsiyetçi savunma 2021-10-07 15:14:59     İZMİR - Hande Buse Şeker’i katleden polis Volkan Hicret hakkındaki kararın bozulması ardından yeniden görülen davanın ilk duruşmasında fail Volkan Hicret'in avukatı, cinsiyetçi söylemlerle savunma yaptı. Duruşma ertelendi.    Trans kadın Hande Buse Şeker’i 9 Ocak 2019’da Alsancak’taki evinde ateşli silahla katleden ve başka bir trans kadını da ağır yaralayan polis Volkan Hicret hakkında alınan karara itiraz sonucu 4. Bölge Adliye Mahkemesi'nin aldığı kararın değerlendirileceği dava Bayraklı Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada Buse’nin ailesinin avukatları Genç LGBTİ+ Derneği Avukatı Mahmur Şeren, İzmir Barosu LGBTİ Komisyonu'ndan Avukat Mevluda Sena, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, sanık avukatı ve fail erkek hazır bulundu. Duruşma öncesinde Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi Şiddetle Mücadele Grubu ve İzmir Kadın Meclisleri basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Barosu avukatları ve Hande’nin arkadaşları da davayı izledi.   ‘Şiddeti durdurmanın yolu eşitlikten geçer’   Dava öncesinde kadınları temsilen basın açıklamasını okuyan Karabağlar Kent Konseyi'nden Funda Özdemir, mahkemeden sanığa 'nitelikli kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi talebini reddettiğini hatırlatarak,  'cinsel saldırı', 'yağma ve yaralama' suçlarından verilen cezaların artırılmasını istedi. Funda, “Bizler biliyoruz ki, şiddeti durdurmanın yolu eşitlikten geçer. Dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın yasalar önünde her birey eşit haklara sahiptir. LGBTİ+' lar vardır ve yok sayılamaz. Nefrete karşı toplumsal barışı, öldürülen kadınlar ve LGBT+'lar için yaşamı savunuyor ve her türlü hak ihlaline karşı mücadeleye devam ediyoruz” dedi.   Açıklamanın ardından kadınlar,  davayı izlemek için duruşma salonuna geçti.    'Bozulma esası 6284 değil CMK'   Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, Aile ve Sosyal  Hizmetler Bakanlığı avukatı istinaf mahkemesinin bakanlığın duruşmalara katılmaması kararına itiraz ederek, alınan kararda CMK’nın esas alındığını, mahkemenin katılma kararını 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi'nin esas alınarak verildiğini belirtti. Sanık avukatı ise bakanlığın aile ile ilgili kararlara müdahil olduğunu, Hande’nin kadın dahi olmadığını iddia ederek davaya müdahilliğine dair alınan kararın yerinde olduğunu söyledi.    Sanık ise mahkeme heyetine 6 adet fotoğraf sunarak savunma yapmak yönünde itiraz etti. Sanık Volkan Hicret, istinaf mahkemesine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatının müdahilliğine dair verdikleri dilekçenin kabul edilmesine ilişkin ise ‘sağ olsunlar’ kelimesini kullandı.   Mahkemenin  sanığa ilişkin karar verirken Hande'ye yönelik 'basit yaralama' olarak değerlendirmesine karşılık istinaf mahkemesi, 'kasten öldürmeye teşebbüs' olarak değerlendirilip yeniden Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) yaralanmanın boyutuna ilişkin rapor almasını istedi. Duruşma, farklı tanıkların ve ATK raporunun ulaşmamış olması nedeniyle 30 Aralık saat 10.00’a ertelendi.   'Nitelikli kasten öldürme' suçundan yargılanmalıydı   Duruşma sonrası konuştuğumuz dava müdafisi ve Genç LGBTİ+ avukatlarından Mahmut Şener, nitelikli yağma, gasp suçlarından toplam 41 yıl hapis cezasına karşılık davayı istinafa taşıma nedeni sanığın müebbet değil ağırlaştırılmış müebbet cezası alması olduğunu ifade etti. Failin Hande’ye  yaptığı işkence, kullandığı araçların çeşitliliği ve kastının yoğunluğu nedeniyle 'nitelikli kasten öldürme' suçunun oluştuğunu düşündüklerini belirten Mahmut “Ama mahkeme buna kanaat getirmeyip kasten öldürme suçundan hüküm kurmuştu. Bizim en önemli istinaf gerekçemiz buydu ama gerekçemiz tartışılmadan argüman sunulmadan adeta karar verilmeden dikkatsiz bir tarafta bırakıldı. Ancak başka istinaf gerekçelerimiz de vardı. Sanığın ceza aldığı 'nitelikli cinsel saldırı', 'yaralama ve nitelikli yağma' suçlarından az ceza tayin edilmesiydi. İstinaf bu gerekçeleri haklı buldu ve bu suçlardan aldığı cezaların artırılmasını istedi” dedi.   'Bakanlık nefret suçlarında takip etmede sorumlu'   Sanık müdafinin de, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın katılmasını haksız ve yetkisiz olduğunu savunarak istinafa başvurduğunu ifade eden Mahmut Şeren, “Mahkeme bu gerekçeyi de haklı bularak katılma hak ve yetkisinin olmadığını belirterek katılma yetkisini kaldırdı. Bu durumda bu kararın hukuka aykırı olduğunu, 6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi'nin olduğu gibi LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarında bakanlığa takip etme ve sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi gerekiyordu. Bu aşamaya kadar yerine getirmişti. Fakat istinafın kararıyla dosyayı takip edemeyecek. Bakanlığın aslında toplumsal olan bir olayda sorumluluğunu yerine getirememesi anlamına geliyor” sözlerini kullandı.    İstinafın, bakanlığın davaya katılma kararını kaldırmasına dair bir gerekçesi olmadığını, oysa Ceza Mahkemesi Kanunu değil 6284 Sayılı Kanun'un esas alınması gerektiğini ifade eden Mahmut, “Yanlış bir irdelemede bulunmuş fakat sanık müdafinin iddiası bunun da ötesinde. Ortada bir aile ve kadın olmadığı mağdurların ve ölen kişilerin erkek olduğu ve bakanlığın katılamayacağı yönündeydi. Ölen kişi trans kadın cinsiyetin kimliğe bakarak belirlenemeyeceği, cinsiyette beyanın esas olduğunu ve İstanbul Sözleşmesi'nin de buna dayalı olduğunu söyleyerek biz de karşı argümanlarımızı sunduk. Canavarca his konusu ise hiç değerlendirilmedi” diye ekledi.    Mahmut son olarak 30 Aralık günü duruşmada karar çıkma ihtimali olduğunu belirterek kamuoyu desteği istedi.